Bahçeli'den inciler
Dolardaki ve para piyasalarındaki yükselişle alakalı yorumunu çok merak ettiğim Devlet Bahçeli nihayet konuştu.
25 Mayıs 2018 - 09:05
MHP Genel Başkanı, dövizdeki yükselişi, 2001 yılındaki kriz dönemine benzeterek, "Senaryo aynı hedef 2001'de Ecevit'ti şimdi Erdoğan. 'Ekonomi batarsa hep beraber batarız. Aynı senaryo, hedefler farklı. Birisinde Ecevit idi, şimdi Recep Tayyip Erdoğan. Eğer Deniz Baykal Allah sağlık versin görevde olsaydı hedef o olurdu. Olayları yanyana getirip analiz yapmak lazım” diyor.
Bahçeli olayları yan yana getirip analiz yapıyor ama olayları yan yana koyduğumuzda hiç de onun söylediği gibi bir sonuç ortaya çıkmıyor.
2001 yılında çıkan krizden sonra seçim çağrısı yapan kişi Bahçeli idi. Hükümet ortağı ve başbakan Ecevit’in bundan haberi yoktu.
Hükümetlerin görevi meydana gelen krizleri çözmek için gereken tedbirleri almaktır. Bir koalisyon ortağının, başbakanın haberi olamadan “seçime gitme kararı alması” tıpkı bugün olduğu gibi perde arkasında izaha muhtaç bir takım parametreleri barındırır.
Bahçeli’nin 2002’deki seçim talebi ile açıklamasının metni hala MHP sitesinde duruyor. Oldukça uzun olan bu metinde, ekonomi kelimesinin e’si bile geçmiyor. Ekonomik krizden tek kelime ile bahsedilmiyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz şartlar ve AB’nin bazı dayatmalarından duyulan rahatsızlık dile getiriliyor ve seçime gidilmesinin zorunluluğu dile getiriliyor.
Gidilen seçimde de hem MHP hem Ecevit’in DSP’si hem de DYP baraj altında kalıyor.
Yani “Büyük Devlet adamı Devlet Bahçeli!”, büyük dehasıyla erken seçimin Türkiye’yi kurtaracağını öngörerek seçim kararını ilan ediyor, partiler hazırlıksız yakalanıyor, MHP, DSP, DYP baraj altı kalıyor, AKP 365 milletvekili, CHP ise 177 milletvekili alarak meclis iki partili bir hale geliyor.
Türkiye, tek parti dönemine giriyor.
Dolayısıyla ‘Ecevit’e karşı senaryo kurdular’ diyen Bahçeli aslında Ecevit’e senaryoyu bizzat kendisi kurmuş oluyor.
DSP’yi ve merkez sağı Meclis dışı bırakarak AKP’nin TBMM’de büyük bir çoğunluk elde etmesini “sağlıyor.”
Yani AKP, iktidarını Bahçeli’nin seçim kararına bağlı.
16 yıllık AKP iktidarı MHP’nin hediyesidir.
Şimdi ise “Doların yükselişinin hedefi Erdoğan’a yönelik senaryo” diyor.
Bahçeli’nin 2002’deki seçim çağrısındaki gerekçeler nasıl balon idiyse bugün açıkladığı gerekçeler de aynı şekilde balon.
Bahçeli, ekonomideki krizin sebebinin Erdoğan’a yönelik bir senaryo olduğunu söylüyor ama bu açıklama ekonomik krizin gerçek sebebini gizlemeye yönelik bir açıklama.
Bahçeli bilmiyor mu ki, ekonomide “deniz bitti.”
Merkez Bankası’nda rezervler tükendi, ihracat dibe vurdu, cari açık rekor kırıyor, devletin krize müdahale edecek gücü kalmadı, ancak “baş koruyucu” Bahçeli ortaya çıkıyor ve “Erdoğan’a karşı bir senaryo var” diyor.
Oysa devlet adamı hassasiyeti içinde hareket eden bir kişinin yapması gereken şey ekonominin içine düştüğü krizdeki yanlış politikaları ve çıkış yollarını ortaya koyacak beyanlarda bulunmaktır.
Bence ortada bir senaryo varsa bu senaryonun mimarlarından biri Bahçeli’dir.
Bahçeli, öncelikle Cumhur İttifakı sayesinde baraj altında kalan MHP’nin Meclise girmesini sağlamak istiyor, buna paralel olarak hükümetin mahvettiği ekonomik tabloyu küresel oyunlara bağlayarak AKP tabanına şirin gözükmek için elinden geleni yapıyor.
Siyasi ihtiraslar her zaman ülkenin ihtiyaçlarının önüne geçiyor.
Bahçeli olayları yan yana getirip analiz yapıyor ama olayları yan yana koyduğumuzda hiç de onun söylediği gibi bir sonuç ortaya çıkmıyor.
2001 yılında çıkan krizden sonra seçim çağrısı yapan kişi Bahçeli idi. Hükümet ortağı ve başbakan Ecevit’in bundan haberi yoktu.
Hükümetlerin görevi meydana gelen krizleri çözmek için gereken tedbirleri almaktır. Bir koalisyon ortağının, başbakanın haberi olamadan “seçime gitme kararı alması” tıpkı bugün olduğu gibi perde arkasında izaha muhtaç bir takım parametreleri barındırır.
Bahçeli’nin 2002’deki seçim talebi ile açıklamasının metni hala MHP sitesinde duruyor. Oldukça uzun olan bu metinde, ekonomi kelimesinin e’si bile geçmiyor. Ekonomik krizden tek kelime ile bahsedilmiyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz şartlar ve AB’nin bazı dayatmalarından duyulan rahatsızlık dile getiriliyor ve seçime gidilmesinin zorunluluğu dile getiriliyor.
Gidilen seçimde de hem MHP hem Ecevit’in DSP’si hem de DYP baraj altında kalıyor.
Yani “Büyük Devlet adamı Devlet Bahçeli!”, büyük dehasıyla erken seçimin Türkiye’yi kurtaracağını öngörerek seçim kararını ilan ediyor, partiler hazırlıksız yakalanıyor, MHP, DSP, DYP baraj altı kalıyor, AKP 365 milletvekili, CHP ise 177 milletvekili alarak meclis iki partili bir hale geliyor.
Türkiye, tek parti dönemine giriyor.
Dolayısıyla ‘Ecevit’e karşı senaryo kurdular’ diyen Bahçeli aslında Ecevit’e senaryoyu bizzat kendisi kurmuş oluyor.
DSP’yi ve merkez sağı Meclis dışı bırakarak AKP’nin TBMM’de büyük bir çoğunluk elde etmesini “sağlıyor.”
Yani AKP, iktidarını Bahçeli’nin seçim kararına bağlı.
16 yıllık AKP iktidarı MHP’nin hediyesidir.
Şimdi ise “Doların yükselişinin hedefi Erdoğan’a yönelik senaryo” diyor.
Bahçeli’nin 2002’deki seçim çağrısındaki gerekçeler nasıl balon idiyse bugün açıkladığı gerekçeler de aynı şekilde balon.
Bahçeli, ekonomideki krizin sebebinin Erdoğan’a yönelik bir senaryo olduğunu söylüyor ama bu açıklama ekonomik krizin gerçek sebebini gizlemeye yönelik bir açıklama.
Bahçeli bilmiyor mu ki, ekonomide “deniz bitti.”
Merkez Bankası’nda rezervler tükendi, ihracat dibe vurdu, cari açık rekor kırıyor, devletin krize müdahale edecek gücü kalmadı, ancak “baş koruyucu” Bahçeli ortaya çıkıyor ve “Erdoğan’a karşı bir senaryo var” diyor.
Oysa devlet adamı hassasiyeti içinde hareket eden bir kişinin yapması gereken şey ekonominin içine düştüğü krizdeki yanlış politikaları ve çıkış yollarını ortaya koyacak beyanlarda bulunmaktır.
Bence ortada bir senaryo varsa bu senaryonun mimarlarından biri Bahçeli’dir.
Bahçeli, öncelikle Cumhur İttifakı sayesinde baraj altında kalan MHP’nin Meclise girmesini sağlamak istiyor, buna paralel olarak hükümetin mahvettiği ekonomik tabloyu küresel oyunlara bağlayarak AKP tabanına şirin gözükmek için elinden geleni yapıyor.
Siyasi ihtiraslar her zaman ülkenin ihtiyaçlarının önüne geçiyor.
YORUMLAR