Biraz da gülelim :) Bir adam çölün tam ortasında ıssız bir yolda arabası ile güneşin altında yolculuk yapmakta

Bir adam çölün tam ortasında ıssız bir yolda arabası ile güneşin altında yolculuk yapmakta imiş. Arabanın kliması bozukmuş ve adamın yanındaki su da tükenmiş.

Biraz da gülelim :) Bir adam çölün tam ortasında ıssız bir yolda arabası ile güneşin altında yolculuk yapmakta
21 Nisan 2018 - 09:34 - Güncelleme: 21 Nisan 2018 - 18:27
Bunaltıcı sıcakta, dili damağına yapışmış ter içerisinde göz alabildiğine uzanan düzlükte bir şişe soğuk su için ömründen yıllar vermeye hazır bir ruh hali ile saatleri ve kilometreleri saymakta imiş ki yolun kenarında küçücük bir dükkan görmüş.

Heyecan ve sevinç içerisinde çölün ortasında bir dükkanın olması garipliğini hiç düşünmeden arabasını park etmiş, koşarak fırlamış ve dükkanın içerisine girer girmez tezgaha dayanıp; ; “Allah rızası için bir litre soğuk su ver” demiş.

Tezgahın arkasında duran takım elbiseli, sinekkaydı traşlı, özenle arkaya taranmış jöleli saçlı adam soğuk bir tavırla “Hoş geldiniz efendim” demiş bir an durduktan sonra da son derece kibirli bir tavırla “Korkarım biz market değiliz, su satmıyoruz” diye ilave etmiş.


 


Bizimki satıcıya “Su satmıyor musunuz? Peki ne dükkanı bu?” diye sorunca da aynı tavırla “Biz kravat satıyoruz, gördüğünüz gibi dünyanın en iyi markalarından ipekli kravat ve fularlarımızla hizmetinizdeyiz” diye cevap vermiş.

Adam sıcaktan ve susuzluktan deli gibi; “Kravat mı? Kafayı mı uçurdun be adam? Çölün ortasında kim kravat alır? Peki su nerede bulacağım ben? ”diye sorularını sıralamış.

Satıcı “kafayı uçurma” sözcüklerinden alınmış olduğu belli bir şekilde ” Beyefendi hiç de dediğiniz gibi değil, satışlarımız oldukça iyi, size de kravat almanızı tavsiye ederim inanın memnun kalacaksınız.”

Bir an durmuş ve; ” Suya gelince 7 kilometre ileride 5 yıldızlı bir otel var”diye cevap vermiş.

Adam da ileride otel olduğunu duyunca yıldırım gibi dükkandan çıkmış kapıyı çarpmış arabaya atlamış ve patinaj sesleri arasında otele doğru yola çıkmış.

Yaklaşık yarım saat sonra aynı araba dükkanın önünde tekrar durmuş.

Öfkeden kıpkırmızı adamımız perişan bir şekilde dükkana tekrar girmiş ve gülümsemekte olan satıcıya “Uzatma ve bana çabuk bir kravat ver, renk, marka önemli değil” demiş ve sonra da çıkışmış “Otele kravatsız olarak müşteri kabul etmediklerini niye ilk gelişimde söylemedin?”

Kaynak: anetteinselberg.com 

YORUMLAR

  • 0 Yorum