Emekli maaşı devlete yük müdür?

Hepinizin bildiği gibi emeklilik, çalışılan gün sayısı ve yaşa bağlıdır. Türkiye’de emeklilik yaşı yıllara göre kademeli olarak artacaktır.

Emekli maaşı devlete yük müdür?
19 Ekim 2018 - 08:19 - Güncelleme: 19 Ekim 2018 - 15:48
1999 yılında işe giren bir erkek, 7000 iş günü ve 60 yaş şartlarını sağladığında emekli olabiliyor. Fakat ilerleyen yıllarda bu 7200 iş gününe çıkacak, yaş ise 65 olacak.

 



Kadınlar içinse, 1999 yılında işe girenler 4500 iş günü ve 58 yaş şartlarını yerine getirdiğinde emekli olabiliyor. Yine ilerleyen yıllarda emekli yaşı erkekler gibi 65 olacak.

 



2048 yılı için erkek ve kadınların emekli yaşları 65 olarak eşitlenecek.

 



Bugün, verilen emekli maaşları ise 1021 TL’den başlıyor. Mevcut kapitalist ekonomi şartlarında emekli maaşlarını da kapsayan sosyal güvenlik harcamaları ekonomiye büyük bir yük olarak kabul edilmektedir. 

 



Bu sebeple “ne kadar az emekli olursa o kadar iyidir” mantığıyla hareket edilmektedir. Pirim gün sayıları sürekli artırılmaktadır, yaş da sürekli yukarı çekilmektedir. Bu, mevcut “serbest piyasa ekonomisi”nin doğal bir sonucudur.

 



Kapitalizmle devam edilecekse, iş günü ve yaş asla geri çekilemez. Ekonomi yönetimi bu yılsonu bütçe açığını 72 milyar TL olarak öngörmüştür, ekonomistler ise en az 75 milyar TL açık verileceğini ifade etmektedir. Erken emeklilik, ya da emeklilik iş gününü ve yaşını düşürmek, neticede bu bütçe açığının daha da artması anlamına gelmektedir.

 



Mevcut ekonomik şartlar, Türkiye’ye vergiler, cezalar ve zamlar dışında bir gelir seçeneği sunmamaktadır. Ve Prof. Dr. Haydar Baş’ın önemle altını çizdiği gibi “doların tercümesi” olan, yani borç aldığımız doların karşılığı basılan para anlayışımız, doğal olarak ülkemizi daha da borçlandırmakta, faiz yükümüz de buna bağlı olarak artmaktadır.

 



Dikkat ederseniz bütçe giderlerinin aslan payı, en az 50-60 milyar liralık bir ödemeyle, “faiz”dir.

 



Demek ki faiz problemine bir çözüm bulunsa, nerdeyse bütçe açığı olmayacak. 

 



Mevcut durum bu… Ben de yaşa takılanlardanım. İsterim ki erken emeklilik çıksın ama bu hangi gelirle olacak? Mevcut durumda böyle bir adım, daha fazla vergi, daha fazla ceza ve zam demektir.

 



Diyeceksiniz ki, “Bazı yanlış ve gereksiz yerlere ödemeler yapılıyor, bunlar kısıtlansın.” Buna ben bir şey diyemem. Çünkü bunu takdir edecek olan sizsiniz.

 



Emeklilik konusu, bugüne kadar 10 kez düzenlenen uluslar arası Milli Ekonomi Modeli kongrelerinin de sürekli gündemindeydi. 2007 yılında Almanya’da organize edilen MEM Kongresi’nde, kongreye İtalya’nın Parma Üniversitesi’nden katılan Prof. R. Francesco Daveri, bu konuyu her yönüyle enine boyuna masaya yatırmış ve çok önemli tespitlerde bulunmuştu.

 



Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nin 323’üncü sayfasında Sayın Daveri’nin bu tebliği mevcut, mutlaka okuyunuz. Prof. Dr. Daveri önce kapitalizmin emeklilere bakışını önümüze koyuyor ve şunları söylüyor:

 



“Çoğu zaman yaşlı çalışanların ve yaşlı insanların çok zor şartlara düştüğünü ve liberal pazar şartlarında ayakta kalamadığını görüyoruz. Avrupa ülkelerinde mevcut sosyal devlet sistemi yetersiz… Yaşlı insanlar çok daha uzun süreli işsiz kalıyor. Bu birçok ülkede aynı… Yaşlı insanlar, mevcut şartlarda mevcut ekonominin getirdiği iş gücü olarak çok daha zor şartlarla karşı karşıya kalıyor ve çoğu şirketler, bu insanları bir yük olarak görüyor.

 



Niçin yaşlanan insanlar bir yük haline gelsin? Niçin ekonomide bir yer almasın? Gittikçe daha karlılıkları, daha fazla tecrübeleri nedeniyle imkanları artması gerekirken, niçin bir yük olarak görünsünler? Bu insanlar, daha az öğrenme kabiilyetine, daha sorunlu duyu organlarına sahip olmalarına rağmen genç insanlardan daha pahalılar…”

 



Profesör Daveri, ülkemizin de içinde bulunduğu kapitalist dünyada yaşlıların bu sorunlarına yer verdikten sonra Milli Ekonomi Modeli’nin yaşlılara getirdiği çözümleri şöyle takdir ediyor:

 



“Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’ndeki sosyal devlet ve sosyal güvenlik projeleri bize ışık tutuyor; bu konulara, özellikle ekonominin çok hassas olduğu ileri yaşlardaki ekonomik performanslar için hayati veriler ve çözümler sunuyor. Biz, devletin tam olarak devreye girmesi gerektiğini düşünüyoruz ki, Milli Ekonomi Modeli de son derece takdire şayan bir biçimde aynen bunu söylüyor, bu düğümü çözüyor.

 



Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli, insana tüketici olarak değer verdiği için, yaşlansa da bu model açısından insanların değeri azalmıyor. İnsanlar, belli bir yaşa vardığında ‘artık sizin bu sistemde yeriniz yok, çıkın gidin’ diye kimseye yol gösterilmiyor.

 



Milli Ekonomi Modeli, çok ciddi bir devlet gücü, ciddi ve güçlü bir devlet imkânları olan bir devlet öngörüyor. Milli Ekonomi Modeli’nin Sosyal Güvenlik Sistemi, devletin bir başka temel yatırımdan kaynak keserek sosyal güvenlik ve hakların sağlanmasına kaynak ve bütçe oluşturmuyor; bilakis sistem kendi kaynağını kendi içinde oluşturuyor. 

 



Böylece devletin diğer temel görevlerini ve yatırımlarını icra etmesini de aksatmıyor.”

 



Evet, Daveri’nin tespitleri böyle ve her cümlesi çok önemli… Milli Ekonomi Modeli, emeklilerin maaşını yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş olarak belirlerken, emeklilere ayrıca vatandaşlık maaşı da verecektir.

 



Ve Daveri’nin dediği gibi bunu diğer hizmetlerden aksatarak, ya da bütçeye ek bir yük getirerek değil. 

 



“Kendi içinde kendi kaynağını oluşturuyor” diyor İtalyan Profesör, doğru, her bir emekli tüketicidir, aldığı maaşı mutlaka harcayacaktır ve emeklilerin oluşturduğu bu geniş pazar sebebiyle üretim canlanacak, devlet de bu genişleyen üretim karşılığı para basma hakkını elde edecektir.

 



Emekliler ancak devlet, emek ve üretim karşılığı senyoraj gelirini devreye koyarsa bir yük olmaktan çıkar, baş tacı edilir, ekonomik bir değer olur.

 



İşte Prof. Dr. Daveri’nin de ifade ettiği gibi Milli Ekonomi Modeli bunu sağlayan tek sistemdir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum