Eşcinsellik yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük felaketi!

Araştırmacı – yazar Fehmi Demirbağ eşcinsel sapkınlığın tüm dünya çapında küresel bir tehdit haline dönüştüğünü söyledi. Yeniakit.com.tr’ye konuşan Demirbağ “Eşcinsellik insanın kişisel tercihi, kişisel yöneliminden çıktı artık örgütsel bir güce, lobisel harekete dönüştü. Yeryüzünün gelmiş geçmiş en trajik felaketiyle karşı karşıyayız Bundan daha büyük bir afet olamaz” dedi.

Eşcinsellik yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük felaketi!
07 Ocak 2019 - 08:40
Eşcinsel sapkınlığın tehlikesini gözler önüne serdiği "Eşcinsellik terörizmi"adlı kitabını çıkarmaya hazırlanan araştırmacı-yazar Fehmi Demirbağ tüm dünyada kanser gibi yayılan ‘eşcinsellik sapkınlık’ ile ilgili yeniakit.com.tr’ye önemli açıklamalarda bulundu.

Eşcinselliğin kişisel tercihten, kişisel yöneliminden çıktığını artık tüm dünyayı tehdit eden örgütsel bir güce ve lobisel harekete dönüştüğünü belirten Fehmi Demirbağ “Dikkat edilmesi gereken nokta şu; Bir kişi eşcinselim diyebilir. Kişisel hakkıdır. Ama siz türüyosunuz. Çoğalmaya başladınız. Normalleştirme sürecine girdi bu hadise. Bizim normal insanlar dediğimiz insanların çocuklarını dönüştürerek buraya geliyorsunuz. Çoğalmanızı üreyerek sağlamıyorsunuz. Türemeniz başka başka normal insanların çocuklarını kendilerinize benzetmeyle oluyor” dedi.

Herkesin eşcinsel olmakta özgür olduğunu belirten Demirbağ ancak eşcinsellerin bunu yaygınlaştırarak kaos gl gibi oluşumlarla çocukları hedef aldığını ve toplum içerisinde bu sapkınlığı yaygınlaştırmaya çalıştığına dikkat çekerek şunları söyledi; “Biz niye uyuşturucuya karşıyız? İçiciyim diyenleri polis salıyor, ama satmaya kalkıştığında suç işliyorsun. İçiciyim diyenler nerden alıyor uyuşturucuyu? ‘Bireysel manada eşcinselim’ diyor. İyi tamam Kendinde kal. Kalmıyosun bir de çoğaltıyorsun sen bunu.”



"Başka yerde Allah yok bu konuda mı Allah var?"

Eşcinselliğin bilimsel olarak sapkınlık olarak yorumlandığını aktaran Demirbağ, eşcinselliğin yaradılıştan kaynaklandığını ileri sürenlere de tepki göstererek “Allah’ı da buna suç ortağı yapmaya başladılar. ‘Bu bizim içimizde var’ diyorlar. İnsanın içinde her türlü pislik var, cinayet işleme isteği de var. Yarın cinayetidemi mazur göreceğiz. Bu yaradılıştan böyle diye hezeyan savuyorlar. Yaradılıştan böyleyse o zaman dişiliğe meyleden bir erkeğin rahmi olması lazım değil mi? Dişilik aynı zamanda doğurganlığı da getirir. Sen doğuramıyorsun. Dolayısıyla transeksüel diye bir kavram var. Kendi müdahalenle  başka bir şeye dönüşüyorsun. Başka yerde Allah yok bu konuda mı Allah var. Hiç bir yerde Allah’ı kullanmıyorsunuz, buraya gelince orada bir anda Allahçı kesiliyorsunuz. Ben bir Müslüman olarak buna itiraz ederim. Bütün eşcinsellere önerim tövbe edin. Zaten Müslümanlık vicdanen rahatsız edeceği için çoğu ateizmi, deizmi tercih ediyor, sosyalist takılmaya çalışıyor.” dedi.

"Eşcinsellik bir millet haline dönüştü"

Demirbağ, eşcinsellerin artık bir millet haline geldiğini vurgulayarak “Bunlar ayrı bir millet olarak ortaya çıkmaya başladı. Bayrakları bir. Bugün Türk dediğimiz milletinin bayrağı bellidir. Alman, Amerikan değimiz milletlerin bayrağı bellidir. LGBTİ denilen bir millet türedi. Bu milletin bayrağı bir, kaygıları bir” dedi.



"Amaç dünya nüfusunu azaltmak"

Eşcinsel sapkınlığın özellikle dünya çapında desteklenmesinin dayanak noktasını Rockefeller’in dünya nüfusunun 3/2 oranında azaltılması görüşüne bağlayan Demirbağ “Dünya hegemonlarının nüfusun azaltılmasına yönelik bir planı bu. Artı eşcinselliğe bir milli kimlik verilmesi, kendilerine ait ayrı bir millete dönüştüler çünkü. Mesela tapınak şovalyelerine bakıyorsun eşcinsellik var yunan medeniyeti eşcinsel, roma hakeza. Batı da bu çok yaygın” diyerek batının eşcinselliği yaygınlaştırmada etkin rol oynadığına dikkat çekti.

Avrupa'nın 'seks turizmi'

Beyaz Avrupa’nın ‘seks turizmi’ adı altında turlar düzenlediğini aktaran Demirbağ, sözlerine şu şekilde devam etti;

“Avrupa’da Singapour ve diğer Uzakdoğu ülkelerindeki çocuklara yönelik cinsel turlar düzenleniyor. 9-10 yaşındaki çocukların istismarına seks turizmi diyorlar.  Son 20 senedir bir coğrafyada 15- 20 milyon insan ölmüş. Kimsenin kılı kımırdamıyor. 28-30 milyon mülteci çocuk sorunu konuşulmuyor. Bütün dünya gündemini bıraktı. Eşcinsellerin apış arasıyla ilgilenmeye başladı. Şu anda dünyanın en madur en mazlum insanları müslümanlar. Müslümanlık diyosun hemen karşına terörizm lafıyla çıkyorlar. Asıl teröristler bunlar.”

Demirbağ Batı’da Michelenjelo ve Leonardo da Vinci gibi ünlü isimlerin eşcinselliğe rol model olarak gösterildiğini söyleyerek, Türkiye’de bu sürecin Zeki Müren, Bülent Ersoy’la gibi isimlerle başladığını günümüzde de televizyonda, internet dünyasında meşhur edilen DJ’ler vs. kişiler aracılığıyla devam ettirildiğini belirtti.



"Devlete karşı örgütleniyorlar"

Eşcinsellerin örgütsel olarak yapılandığını ve FETÖ ve PKK’dan daha tehlikeli bir hale geldiğine dikkat çeken Demirbağ “Türkiye’de Eğitim-Sen üzerinden Kaos gl diye bir dernekleri var. İzmir’deki Amerikan konsolosunun eşi Suriyeli bir adam. Liselerde cinsel pozitif ayrımcılık diye olayı şirin gösterip bir de cinsiyet eşitliği diye bir kavram ortaya konuldu. Yani biz insani değerlerden bahsetmemiz gerekirken sadece varsa yoksa memlekette homoların haklarını konuşuyoruz. Ellerinde taşıdıkları afişlere bakın. Bunların iddiası aileyi hafife almak. Ailenin gereksizliğini vurgulamak. ‘Polis devleti’ diyerek devletle cebelleşmek. Bu terör değil midir? Sen devlete karşı örgütlü bir şekilde ‘diren ayol’ diyosun. Bu mevcut meşru düzeni bir ölçüde değiştirmeye yönelik hareket. PKK da Suriye’de LGBT’lilerden, eşcinsellerden ibaret ayrı bir birim kurdu. Dikkat edin bu insanların sosyal hakları felan konuşulmuyor sadece cinsellik konuşuluyor” ifadelerini kullandı.

“Nasıl bir FETÖ yapılanması ‘devlete sızılıyor’ şeklinde ifade ediliyorsa eşcinsel oluşumlarda normal insanlara sızıyorlar. Asıl paralel yapı bunlar”diyen Demirbağ, Türkiye’deki eşcinsel faaliyetlerle alakalı şunları söyledi;

“Türkiye’yi birbirine katmak adına işte AK Partili LGBTliler , ülkücü LGBTliler, CHP’li LGBTliler diye gruplar var. Seslerinin bu kadar güçlü çıkmasının sebebi de sanatta müzikte sahnede kendilerini gösteriyorlar, toplumun göz önünde bulunulması ile alakalı işlerde bulunduklarından rahatlıkla lobileşiyorlar. Ne PKK ne FETÖ bunları polisiye tedbirlerle alt edebiliriz. Ama eşcinselliğin içine psikoloji giriyor, din giriyor. Bir anda karşımıza bütün bir dünya olarak çıkıyorlar. Bunun da maksadı dünya nüfusunu azaltmak. Eşcinseller de burada kullanılıyor.”

"Müslümanlardan güçlü bir ses çıkmadı"

Eşcinsellerin ‘onur yürüyüşü’ olarak adlandırdıkları gösterilerde İslami değerleri hedef aldıklarını ancak Müslüman kesimlerden bu saldırılara karşı güçlü bir tepki gelmediğinden yakınan Demirbağ, şu ifadeleri kullandı.

“Malesef Fethullah Gülen tesettür fürüattır dedi. Kimsenin sesi çıkmadı. Yine bu eşcinseller 2015’te Ramazan ayında hepimizin gözünün içine baka baka onu yürüyüşleri adı altında ne dediler “Recep’le Şaban’ın aşkına Ramazan ne  karışır.” Hiç bir İslami grubun tüyleri diken diken olmadı. Ne de olsa 3-5 kişiler deyip geçiştirdiler. Ama bugün çok ciddi örgütlü bir yapıyla karşı karşıyayız.”



" ‘Cinsiyet eşitliği’ uygulaması eşcinselliğe özendiriyor"

1 Ağustos 2014'te yürürlüğe giren ve İstanbul anlaşması olarak anılan Kadına Yönelik Şiddet ve “Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin Türkiye tarafından imzalandığını hatırlatan Demirbağ, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet’in desteğiyle ‘cinsiyet eşitliği’ üzerine 162 okulda pilot uygulama yapıldığını belirtti.

Devletin eşcinsel oluşumlara karşı tedbir alacak bir durumunun olmadığını söyleyen Demirbağ, ‘Cinsiyet eşitliği’ kavramı üzerinden eşcinselliğin desteklendiğini şu sözlerle ifade etti.

“ İstanbul sözleşmesi diye bir anlaşmayı imzaladık. Anlaşmada eşcinsel evliliklere meşruiyet kazandırılıyor. Şu anda da liselerde Milli Eğitim Bakanlığı 162 okulda pilot uygulamadan bahsediliyor ‘cinsiyet eşitliği’ üzerine. Kavram çok güzel. Eşitlik kavramı insanları gıdıklar. Ancak burdaki kasıt şu. Deniliyor ki ‘cinsiyet yüklemlenmesi yapmayacaksınız çocuklarınıza’, ‘Çocuklar kendi kişisel cinsiyet ercihlerini ilerleyen aşamada kendileri yapacak.’ Yani ‘Kız ya da erkek muamelesi yapmayacaksınız. Cinsiyet eşitliği ne demek. Siz burda devleti de arkanıza alıyorsunuz. Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden 162 okulda Diyanet desteğiyle bunu yapıyorsunuz.”



"En büyük destekçisi Koç"

2 hafta önce oynanan Fenerbahçe- Alanyaspor maçında Fenerbahçe tarafından ‘cinsiyet eşitliği’ uygulamasına destek verildiğini hatırlatan Demirbağ “Türkiye’de de zaten bu işin organizasyon destekçilerinden bir tanesi Koç. Yani bunlar cinsiyet eşitliğini dillerine dolamış vaziyette. Cinsiyet eşitliğinden önce gelin insan haklarını konuşalım önce.” dedi.

"Eşcinsel oyuncaklar yapılıyor"

Eşcinsellerin hedefinde çocukların olduğuna vurgu yapan Demirbağ, Müslümanların çocuklara yönelik uygulamalarda yeteri kadar etkin olamadığını belirterek şöyle konuştu;

“Arkaplanda şunları görmek lazım. Çizgi romanlara bakın. Cinsiyetsiz karakterler ortaya çıktı. Bütün çizgi roman kahramanlarının eşcinsel olduğu ifade edilmeye çalışıyor. Şu anda spiderman denilen yeni zenci karakter eşcinsel olduğu  ssöylenyor. Çocuklara yönelik eşcinsel oyuncaklar  yapılmaya başlandı. Çizgi flimler ve internet oyunlarında yokuz. Çocuklara kızıyoruz ama aynı çocuğun eline akıll telefon tutuşturuyoruz. Çocuk orda pornografiyle, sapık, paganist oyunlarla karşılaşıyor. Çocukları kendi elimizle bozuyoruz. Oyuncak konusunda bir oyuncakçı dükkanına gidin bakın. Orda kendi değerlerimizi, İslam’o anlatan ne var. Ortalık barbi bebekten geçilmiyor. Çocuğa bir taraftan Hz. Meryem’i anlatıyorsun, öbür taraftan eline barbi bebek tutuştuyorsun.”

"Bundan daha büyük bir afet olamaz"

Baskıya çıkmaya hazırlanan yeni kitabı “Eşcinsellik terörizmi” hakkında da bilgi veren Fehmi Demirbağ şöyle konuştu;

“ ‘Eşcincellik terörizmi’ kitabı yazdım dünyanın tepkisi geldi.  Bu konuyu bilimsel olarak ele aldım. İslami açıdan da ele aldım. Sosyalizm açısından da ele aldım. Tıp açısından da psikoloji açısından da ele aldım, tarihsel süreciyle de ele aldık. Tarih boyunca eşcinsel toplulukların durumu neydi ne değildi. Karşı tarafa da söz hakkı vererek, ‘neden bu hale geldiler?’ onların ifadelerini de verek ortaya bir şey koymaya çalıştım. Burda ‘eşcinsellik benim yönelimim’ diyen insanlara karşı bir saygısızlık yapmıyoruz. Herkes ‘eşcinsel’ olma hakkına sahiptir. Ama sen okullar da örgütlenip bunu başkasının çocuğuna kabullendirmeye çalışırsan olmaz. Yeryüzünün gelmiş geçmiş en trajik felaketiyle karşı karşıyayız. Bundan daha büyük bir afet olamaz.”

Kaynak: Yeniakit.com.tr

YORUMLAR

  • 0 Yorum