Filmler, Uzay ve Zaman Yolculuğu

Zaman tanım olarak olayların geçmişten günümüze ve geleceğe doğru sıralanmamızı sağlayan bir araçtır.

Filmler, Uzay ve Zaman Yolculuğu
21 Şubat 2016 - 10:12
 

Zaman uzay olmadan, uzay da zaman olmadan var olamaz. Bu konsept üzerine çekilen onlarca Hollywood filmi izledik. Uzay zaman sürekliliğinin tam ortasındayız zaten, ancak esas mesele geleceğe ya da geçmişe yolculuk yapıp yapamayacağımız?

Zaman yolculuğu fikri, eğer üzerinde derinlemesine düşünmediyseniz, son derece etkileyici bir konsept. 2014’te vizyona giren Interstellar filmi izleyicilerin aklını başından almıştır, film küresel ölçekte 716 milyon dolarlık hasılat elde etti. En çok hasılat yapan 10 filmin 5’i bilim kurgu türünde yapımlar.

 

Bilim kurgu filmleri zaman yolculuğu fikrini bize Hollywood tarzında sunuyor. Bu durum, bilim kurgu filmlerinin zaman yolculuğu fikrini sorgulamamıza sebep olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ayrıca bu filmler, anlaşılması zor olan uzay ve zaman kavramlarını basitleştirmesiyle anlamamızı kolaylaştırıyor.

 

Bilim kurgu filmleri, normal şartlarda görme şansımızın olmadığı durumları ve senaryoları, en azından bu hayatta bir zaman yolcusu değilseniz, görselleştirerek bize sunuyor.

 

Evrende gerçekleşen her olaya, bu makaleyi okumanız gibi, zaman ve uzay da dahildir. Çekim  gücünün zamanı etkilediğini göz önünde bulundurursak, olaya dahil olduğumuz konum da oldukça önemlidir. Bu duruma çekimsel zaman büyümesi denir, olayın üstünde çekim kuvvetinin düşüklüğü zamanın daha hızlı geçmesine sebep oluyor. Yaşamlarımız da zamanla iç içe, bu yüzden dolayı gençleşmek yerine yaşlanıyoruz.

 

“Benjamin Button’nın Tuhaf Hikayesi”(2008) filminde doğal olmayan koşullar altında doğan Benjamin Button’nun (Brad Pitt) yaşlı olarak doğup gençleşmesine tanıklık ettik. New Orleans’da doğan Benjamin Button hem hayatını tersten yaşamanın zorluğunu hem de belli dönemler de hayatına dahil olan ve çıkan Daisy (Cate Blanchett) ile olan ilişkisini izledik.

 

Vücutlarımızın geriye doğru yaşlanması fikri oldukça etkileyici, zamanın saatle ölçülen basit bir birim olmadığının kanıtı. Günlük yaşamlarımızda sürekli bir yerlere yetişmeye çalıştığımızdan, acele ettiğimizden zamanı; geçmiş, günümüz ve gelecek olarak algılıyoruz. Ya hayatımıza gelecekte başlayıp geçmişte bitirseydik?

 

Araştırmalara göre beynimizin zaman yönetimi tek merkezde toplanmıyor, nöronların farklı aktiviteler için farklı zaman dilimler var, biyolojik saatimiz olarak biliyoruz bu durumu. Biyolojik saatimiz, uyku, açlık, doğurganlık, yaşlılık gibi etmenlere bağlı, hayatımızla ilgili bütün fizyolojik aktiviteleri bunlara göre düzenliyor.

Herkesin beyninde bir biyolojik saati vardır. Günlük rutinlerimizi farkında olmadan bu saate göre uyarlarız.
Herkesin beyninde bir biyolojik saati vardır. Günlük rutinlerimizi farkında olmadan bu saate göre uyarlarız.


 

Zaman algımızı manüpile etmek mümkün, eğer dışarısı karanlıksa odamızı aydınlatabiliriz ya da soğuksa ısıtabiliriz. Bu durum farklı koşullar altında zaman algımızın neden değiştiğini de açıklıyor. Eğlendiğimiz zamanlarda ya da stres altında olduğumuz zamanlarda araştırmalar zaman içinde yaptığımız yolculuğun hızının değiştiğini belirtiyor.

 

Bilim insanları, Zaman yolculuğuna zaman büyümesi adını veriyorlar, bu durum farklı boyutlar arasında geçişi mümkün kılıyor. Interstellar gibi bu konu üzerine yapılan pek çok film var.

 

Zaman göreceli olduğundan dolayı, kütle çekimi aynı anda gerçekleşen iki olay için zamanında farklı hızda akmasına sebep olabilir. Uzay mekiklerindeki saatler, Dünya’daki saatlerden daha yavaş çalışırken, Galileo uydularındakiler daha hızlı çalışıyor.

 

12 Nisan 1981 ilk uzay mekiği fırlatılıyor. John Young ve Robert Crippen Dünya yörüngesinde 54 saat geçirdikten sonra Edward Hava Kuvvetleri Üssüne iniş yaptılar.
12 Nisan 1981 ilk uzay mekiği fırlatılıyor. John Young ve Robert Crippen Dünya yörüngesinde 54 saat geçirdikten sonra Edward Hava Kuvvetleri Üssüne iniş yaptılar.


 

Zaman büyümesi oldukça etkileyici bir teori çünkü uzayda ışık hızına yakın hızla hareket eden bir aracın içindeki yolcuların zamanı daha yavaş yaşamalarını mümkün kılıyor. Böylece geleceğe giderken yaşınız, yolculuğa başladığınız yaşınızla aynı oluyor.

 

 


Daha güzel bir hayat için biyolojik saatimizi manipule ettiğimizi biliyor muydunuz?…

CLICK TO TWEET

 


 

Zaman, saatlerimizle ölçtüğümüz bir birimden çok daha fazlası, göreceli bir kavramdır. Minkowski uzayı denilen uzay ve zamanın birbiriyle bütünleştiği 4. boyut teorileri gibi zaman ve uzayla ilgili teoriler mevcut. Kısaca zamana dair aslıda hiç bir şey bilmiyoruz, bu yüzden zaman yolculuğuna dair pek çok bilim kurgu romanı, hikayesi ve filmi var.

 

2013 yapımı bilim kurgu filmi Dinemsions’ı izlediniz mi? 1921 yılında Cambridge’de geçen film geçmişe dönmeyi takıntı haline getiren genç bir bilim adamını anlatıyor.  Zaman yolculuğu ve farklı boyutların varlığı pek çok akademik kurumun araştırma yaptığı  ve film yapımcılarının da çok ilgisini çeken bir konu.

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum