Generalin, Tayyip Erdoğan'a "Boşan" teklifi ve bugün!

Önce bir özeleştiri yapayım.. 3 gün önceki yazımda, Yılmaz Yalçıner abimizin Diyarbakır Cezaevi’nde bizzat şahit olduğu bir olayı aktarırken, herkesin tarihi tahmin edeceğini varsayarak, atlamışım..

Generalin, Tayyip Erdoğan'a "Boşan" teklifi ve bugün!
10 Mart 2018 - 11:21

Yanlış bir ön kabulle, olayın “12 Eylül döneminin ürünü” olduğunu yazmamıştım. 

Biz biliyoruz ya..

“Herkes de biliyordur, başka türlüsü mümkün değil” diye düşünmüştüm..

Kürtçe’den başka dil bilmeyen annesi ile konuşmasına izin verilmeyen gencin kafasını duvarlara vurması olayı, 12 Eylül askeri dönemine aittir..

Altını çizerek hatırlatmış olalım..

Dolayısı ile, bazı okurlarımızın, cezaevindeki o vahim olayın bugünlerde yaşanmış olabileceği zehabına kapılmasının kusuru bana aittir..

Hepimiz insanız, hepimiz hata yaparız..

Aynı yanlış anlaşılma.... 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, önceki günkü “Güncelleme” ile ilgili sözlerinde yaşandı..

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini tanıyanların, İslam’ın temel ilkeleri konusunda bir güncelleme isteyemeyeceğini zaten bilecekleri varsayımı ile sarfettiği “İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam’ı 14 -15 asır önceki hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız” şeklindeki cümlesi, tartışmaya sebep oldu..

Dün, bu konuşmaya önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Ezmanın tağyiri ile,  ahkamın tağyiri inkar olunamaz” Mecelle kaidesine atıf yaparak bir açıklık getirdi..

Yani Mecelle’deki; ibadetlerle ilgili değil, dünyevi kurallarla ilgili “Zamanın değişmesi ile hükümlerin de değişmesi mümkündür” kuralı hatırlatıldı..

Sonrasında da Cumhurbaşkanımız bizzat kendisi, “Dinimiz İslam ve kitabımız Kur’an-ı Kerim, Rabbimizin emri gereği kıyamete kadar caridir. Değişimi inkar etmek, kafasını kuma gömen deve kuşu misali kendi kendini kandırmak demektir. Elbette asla değişmeyen ve değişmeyecek olan kurallar da ilkeler de vardır. Mesela İslam’ın son din olduğu asla değişmeyecek bir hakikattir. Bununla kimse oynayamaz. Allah’ın, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bize açıkça ifade ettiği hükümler yani naslar asla değişmemiştir, değişmeyecek”diyerek, kastının ne olduğunu izah etti.

Biz Tayyip Erdoğan’a, generallerin, “Eşiniz başını açsa.. Biz de sizin Başbakanlığınız için zorluk çıkartmasak.. Hepimizin başbakanı olsanız”teklifini..

Bırakın AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesinden önceki bu ahlaksız teklifi..

AK Parti tek başına iktidarda iken, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, 2007’de, Hülya Avşar’ın, “Emine Hanım bir gün bir mitingde pat diye başörtüsünü çıkarsa. Tayyip Bey de yanında olsa ve bunu onaylasa” teklifinin de, aslında nerelerden geldiğini çok iyi biliyoruz.

O teklifin arkasında..

Tahmin edeceğiniz gibi generaller vardı..

Hatta o dönem emekliye ayrılmış bulunan, eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç’ın bir röportajında, bakın diyalog nasıl gelişiyordu:

“- Tayyip Erdoğan Köşk’e çıkabilir mi?

- Çıkabilir tabi, ama çıkmaması uygundur. Baktığımız zaman yasal olarak hiçbir engel yok!

- Peki eşi Emine Erdoğan, türbanından dolayı kamusal alanı ihlal etmiş olur mu?

- İşte o yüzden diyoruz, ‘Çıkmaması uygundur’ diye. Ben bir tarihte birilerine,‘Eğer eşleriniz sizi dinlemiyorlar da ‘Dini inancımızdır’ falan diyorlarsa, boşayın’dedim. Yani siz kendinizi illa siyaset yapmak, illa Türkiye’yi idare etmek istiyorsanız, o takdirde boşanmanız gerekiyorsa boşanırsınız tabii.”

Bugünlerde 28 Şubat davasında yargılanırken, “Biz ne yaptık ki? Erbakan Hoca hayatta olsaydı, bunlara fırsat vermezdi” diyen emekli Orgeneral Tuncer Kılınç’ın ahlaksız teklifine, Erdoğan ailesinin cevabını biliyoruz..

Gerek Tayyip Bey’in ve gerekse Emine Hanım’ın hayatı ile, o teklife verilen cevabın canlı şahitleriyiz..

O halde, çarpıtma yorumlardan kendimizi kurtarmak için, Tayyip Bey’in sözlerinin İslam’ın temel hükümleri ile yakından uzaktan ilgisi olmadığını, başörtü konusundaki net çizgisi ile zaten gösterdiğini bilelim..

Altını çizelim..

Demek ki, zamanın değişmesi ile, hükümlerin değişmesi kuralı, örneğin başörtü konusunu kapsamamakta imiş..

İbadetler konusunu kapsamamakta imiş..

Dolayısı ile, karşı mahalle istediği kadar sevinse de..

Göbek atsa da..

Akşam rakı-balık sofrası ile, kendilerine kutlamalar yapsalar da..

Hergele, Tayyip Bey’i övmeye kalksa da..

Tayyip Erdoğan’ın tüm hayat çizgisi, onları sevindirecek örneklerden fersah fersah uzaktır.

Ama..

Tayyip Bey’in uzun yıllar şahit olduğumuz bu tavizsiz ve dik duruşunu gözümüzün önünde tutmadan yapılacak çarpıtma yorumlarla, olayın nerelere götürüleceğini görmemiz için kahin olmaya da gerek yok..

Sonuçta, Tayyip Bey’in dünkü konuşmasında açıkça reddettiği reformistlerin, “Güncelleştirme” açıklamasını nasıl kullanacaklarını tahmin etmek mümkün..

Nitekim..

Dün, daha Tayyip Bey’in reformu reddettiği ve “güncelleştirme”ye açıklık getirdiği konuşması bitmeden, hemen bir haber kanalına çıkan, kendisini “Maymundan gelmiş olabiliriz” açıklamaları ile tanıdığımız Caner Taslaman, “Allah, Kuran-ı Kerimde sadece erkekle kadının nikahsız  cinsel ilişkisini yasaklıyor. Diğer eylemler zina değildir” deyip kestirip attı.

İşe bakın ki..

Kendi söylediğine kendisi de inanmamış olacak ki.. 

Daha sözünü tamamlamadan, “Gerçi ayette, ‘Zinaya yaklaşmayın’ buyruluyor”diyerek, işin gerçeğini de itiraf etmek zorunda kaldı..

Şimdi sorumuz, herkese..

Bu Taslaman’larla mı, İslam güncellenecek?

Veya..

Marmara İlahiyat Fakültesi’nde, “Eşimi, kızımı Paris’e rahatlıkla yollarım. Ama Mekke’ye yollayamam” diyen, eşine kızına Paris’te taciz olmayacağı ama Mekke’de olabileceği iması yapan Ali Köse’lerle mi “güncelleme” yapılacak..

Ki o Ali Köse de..

Hemen dün, kafayı çıkardı, dekanlık adına yaptığı açıklamada, “Özellikle kadın konusu olmak üzere dînimizin yaklaşımı olarak asla kabul edilemeyecek fikirlerini kitle iletişim ve sosyal medya kanallarında paylaşarak bilgi kirliliğine ve toplumun kin ve nefret duygularıyla ayrışmasına sebebiyet veren bu marjinal anlayış temsilcileri asla dikkate alınmamalıdır” dedi..

Nedir o fikirler?

Nedir, toplumu kin ve nefret duygularıyla ayrışmasına sebep olmalar?

Fakültesindeki, herkesin kefil olduğu bir öğretim üyesini, FETÖ’cü iftirası ile açığa aldıran dekan açıklasa da, biz de öğrensek..

“Güncelleme”nin kapsamı ve içeriği, nelerde olabileceği, nelerde olamayacağı,  bu tiplerle yapılacak ise..

Korkarım ki sonunda, Tayyip Bey’e, Tuncer Kılınç’ın teklifini bile yaparlar..

 

 


 

YORUMLAR

  • 0 Yorum