Genetiği değiştirilmiş gıdalar

Dünyada bilim çevresi tarafından 21. yüzyılın teknolojisi olarak kabul edilen bu teknoloji 1973 yılında yaşanan petrol krizi sonrasında, yüksek oranda enerji kullanımına gerek göstermeyen alternatif bir teknoloji gibi kabul görmüştür.

Genetiği değiştirilmiş gıdalar
23 Mayıs 2017 - 23:55
Bunun yanında moleküler-biyoteknolojideki gelişmelerin ürün aşamasında meyvelerini vermesi bu kabulü güçlendirmiştir. Neticede yeni gelişmeler ile birlikte verimliliğin ve üretkenliğin artırıldığı, yeni ürünlerin üretilebildiği modern biyoteknoloji doğmuştur. Herhalde en büyük etken, artan nüfus, doğal kaynaklardaki daralma ve ekolojik fakirleşme gibi menfiliklerin etkisini hafifletmek olsa gerek.

 

Bir canlıya, başka bir canlıdan gen aktarılması veya genetik yapıya müdahale ile yeni genetik özellikler kazandırılmasını sağlayan teknolojiye GEN TEKNOLOJİSİ denir. Gen teknolojisi kullanarak tabii süreçlerle elde edilmesi mümkün olmayan yeni nitelikler kazandırılmış organizmalara da GENETİK YAPILARI DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR ve tabii olarak da gıdalar denir.

 

İLK ÖRNEK DOMATES

1994 yılında ilk genetiği değiştirilmiş gıda olarak, olgunlaşması geciktirilmiş domatesi örnek verebiliriz. Bu yeni teknoloji ile üretilen ürünlerin güvenilirliği en çok tartışılan konular arasında yer almıştır. Bu teknoloji kötü niyetlilerin kullanımına açık olması yanında, yenilikler ile birlikte gelen bilinmeyenleri de bir risk olarak beraberinde taşımaktadır. Bu riskler:

• Bu teknoloji ile elde edilmiş olan ürünlerin genetik müdahaleler esnasında arzu edilmeyen ve beklenilmeyen nitelikler kazanması ihtimalidir.

 

• Her bir türün kendi içindeki genetik çeşitliliğin korunmasındaki zorluk. Modern tarım birçok çiftçiyi verimi yüksek tek tip bitki ve hayvan çeşitlerine yöneltmiştir. Ancak, gıda üreticileri çeşitliliği bir kenara bıraktıklarında, kimi özelliklerle birlikte çeşitler ve ırklar da ortadan kaybolabilmektedir. Gen havuzundaki bu hızlı daralma uzmanları kaygılandırmaktadır.

 

• FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) tahminlerine göre tarımsal ürünlerdeki genetik çeşitliliğin yaklaşık dörtte üçü son yüzyıl içinde kaybedilmiştir. 6.300 hayvan ırkından 1.350’si ya tamamen yok olmuş ya da yok olma tehdidi altındadır. Bu bakımdan,

bitki ve hayvanların gen bankalarında, botanik bahçelerinde ve hayvanat bahçelerinde korunmasına yönelik küresel çabalar büyük önem taşımaktadır.

 

MISIR

Mesela, mısırı ele alalım. Üretim sadece mısırla kalmıyor, nişastası, çorbası, yağı, unu, gofreti, krakeri derken çok sayıda ürüne yayılıyor. Soya ise yaklaşık 900 türev üründe tüketiliyor. Türkiye’nin AB’ye verilen taahhüt nedeniyle 2 yıl içerisinde bu ürünleri tespit edecek laboratuvarı kurması gerekmektedir. Ancak herhalde bu ürünlerin asıl üreticisi olan ABD ile olan sıcak ilişkilerin hatırına olsa gerek, 2 yıldır bu kanunlar çıkarılamamaktadır. Tartışmalar, gen aktarmayla, insan ve çevre sağlığını menfî yönde etkileyebilecek verilerin bulunabileceği kuşkusu üzerinedir. 

 

MENFİ GÖRÜŞLER

1- Genetik çeşitliliğin azalması ve gen kaynaklarının yok olma ihtimali: Çok büyük coğrafyalarda tek yönlü yapılan tarım ile beraber o coğrafyaya ait biyolojik çeşitlilik geriye dönülmez bir şekilde azalıp yok olmaktadır. Bunun nedeni ise, mono kültür tarım ile her türlü hastalık ve zararlılarda meydana gelebilecek dengesizliklerdir. Neticede bu durum yaban bitki ve hayvan popülasyonun da onulmaz hasarlara neden olacaktır.

 

2- Uygulanan teknik yöntemlerde oluşabilecek ve teknolojinin bilinmeyen sahasında kalan herhangi bir sürpriz ile, elde edilen gıdalarda şaşırtıcı menfi neticeler ile karşılaşılabilir. Çünkü genetik müdahale ile tabii denge üzerinde yapılan bu etkiler, istenmeyen dejenerasyonlara (bozulmalara) da sebebiyet verebilir. Böylece sürpriz bir şekilde çok kalitesiz ve niteliksiz ucube ürünler elde edilebilir.

 

3- Genetiği değiştirilmiş mikroorganizmaların toprak mikroorganizma yapısına menfi etkileri. Teknolojik müdahaleler ile değişikliğe uğratılmış mikroorganizmalar, asıl ve hayatî öneme haiz olan toprak bünyesindeki mikroorganizmaları menfi yönde etkileyerek mikro dengeyi bozabilir. Hatta bir çoğunun yok olmasına sebebiyet verebilir.

 

4- İnsan ve hayvan bünyesindeki mikroorganizmalarla birleşme ihtimali: Uğraş sahamızın canlı olması hasebi ile genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar, gıda olarak tüketildiklerinde girmiş oldukları hayvan ve insanlara ait canlı organizmalarla birleşme, onu yok etme, onu başkalaştırma ve neticesi belli olmayan tuhaf bir birleşik organizmanın meydana gelme ihtimali.

 

MÜSPET GÖRÜŞLER

1- Birim alandan daha fazla verim elde edebilmemizi sağlayan çeşitlere sahip olabiliriz.

 

2- Verimin artması ve uygulanacak bakım ve mücadele masraflarının azalması ile maliyetlerin düşmesi.

 

3- Besin öğelerince zenginleştirme imkânı (A vitamini, demir katkısı vb.) İstenilen katkı ile istenilen içerikte gıda elde etme şansına sahip olabiliriz.

 

4- Ürünlerin içinde yenilebilir aşılar bulundurma imkânı: Aşı yüklemesi yapılma şansı ile birçok hastalığın mücadelesinde pratik ve ucuz yöntemin sağlanması mümkün olabilir.

 

5- Uygun olmayan şartlarda bile yetişebilen ürün çeşitleri: Çok zor şartlara bile dayanabilen inatçı bir yapıya sahip mukâvemetli ürün çeşitlerinin elde edilebilmesi.

 

Dünyada 840 milyon insan hâlâ açlık çekmektedir ve bundan çok daha fazla sayıda insan da yetersiz beslenmeye maruz kalmaktadır. Bu güne dek sergilenen küresel çabalara rağmen dünyadaki açların sayısının azaltılabilmesi adına yeterli mesafe alınamamıştır.

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum