Hukuk devleti mi? Hadi canım sen de!

MHP'de muhalifler imza topladı.. Kongre istedi.. Genel Merkez kongre mongre yok cevabı verdi.

Hukuk devleti mi? Hadi canım sen de!
04 Mayıs 2016 - 11:07
Muhalifler mahkemeye gitti.. Kayyum atandı, çağrı heyeti kuruldu..

15 Mayıs'ta kongre kararı alındı..

Genel Merkez kongre yapılmasın diye Yargıtay'a başvurdu..

Kongre seçim kongresi değil.. Genel başkanın belirleneceği kongre değil.. Tüzük değişikliği kongresi..

Neyse..

İlçe örgütleri başvurmuş.. Gemerek ve Tosya mahkemeleri kurultayı durdurma kararı almış!..

Niye?

Niyesini sorma..

*

İşin daha da ötesi.. Çankaya İlçe Seçim Kurulu Çağrı Heyeti'nin kongre bilgileri ile delege listesini içeren dosyayı ve gözetim talebini 'Partinin iç işi diye' iade etti..

İktidarın eli mi değdi ne?

*

Acayip bi durum..

Mahkemelerden öyle kararlar çıkıyor ki; insan hukuk devleti mi, hadi canım sen de demeden edemiyor!.

Merak ediyorum..

Yargıtay son noktayı koyacak mı, 2018 yılına kadar sallayacak mı?

Mehmet Tezkan Milliyet

 

 

*

 

Oktay Vural da "kongre" istiyor

Baştan belirteyim, Oktay Vural'ın son mesajlarının gerisinde MHP'deki adaylık yarışına katılma çabası yok.

Twitter'da önceki gün yayınlayınca gündeme oturan mesajları da yeni değil, bir hafta önce Facebook sayfasında yayınladı.

Onun öncesinde de MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye moral kazandırmak amacıyla hazırlanan "destek bildirisi" sürecinde tavrını açıktan sergiledi.

Başkaları gibi bildiriye imza koyup ardından olağanüstü kurultay çağrısı yapan bir tavır sergilemedi.

Kendisine imza için yollanan metne, "Adaylara ağır ithamlar içeriyor, onlar da bizim arkadaşlarımız" diyerek imza koymayan tek parti yöneticisi oldu.

Dolayısıyla parti içinde yaşanan gelişmelere tepkisi dünden bugüne değil; bir süredir özel sohbetlerinde her iki tarafa da düşüncelerini açıktan söylüyor.

Bunu yaparken, Genel Başkan yardımcılarının süreci çıkılmaz ve çatışmacı bir noktaya getirdiklerini belirtmekten de kaçınmıyor.

Sohbetlerinde "MHP için en önemli sıkıntı" diye dile getirdiği başlıklar da şunlar:

"MHP dışındakiler MHP'yi yönetip etki altında bırakır hale geldi. Bir karar alınıyor, 'AKP'nin suyundan gitmek için bu yapıldı' deniliyor, tepki konuyor, 'Pensilvanya istedi, Paralelciler yaptı' suçlaması yapıştırılıyor. MHP'li olmayan kendi algısını MHP üzerinden yaratıyor."

Bunların "MHP kadrolarını itibarsızlaştırmayı hedeflediğine" inanıyor.

(...) Partide hukuk üzerinden yaşanan "gereksiz inatlaşmalardan" bir an önce uzaklaşmak gerektiği görüşünde.

Parti yönetiminin gittikçe geren tutumuna karşı da tavrı sert.

En önemli düşüncesi de "olağanüstü kurultayın yapılmasının gerekli olduğuna" yönelik inancı.

"Yargıtay'ın yapacağı tespittir. Yargıtay ne yapacak? Kanun'daki 'Olağanüstü kurultay, delegelerin beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır' hükmünü yok mu sayacak? Sonuçta yapılacak olan Tüzük Kurultayı, bunu bu seviyeye getirmeden çözmeliydik. Mahkemeler üzerinden gereksiz inatlaşmalar olmadan çözüm üretmeliydik."

(...) Özetle Vural aday değil, ama makulü arayan bir fikir...

Muharrem Sarıkaya Habertürk

 

 

*

 

Bahçeli bildiğiniz gibi

Her şey 2002'de başladığını bitirmek için

(...) öğlen yemeğinde dostlarla görüşürken, MHP içinde Oktay Vural hangi yanda, sorusu üzerine tartıştık. Devlet Bahçeli için "ama RTE/AKP'ye karşı söylemlerde sert" dediler. Ben "söylemlere değil uygulamalara bakalım, eylemleri durmadan kime yarıyor bu önemli" dedim; sonra birden fark ettim ki, bugün Bahçeli'nin RTE-AKP'ye yarayan eylemli politikalarını, 2003 öncesine kadar götürebiliriz.

Bahçeli 2002'de hükümeti bozmuş ve seçimlerin yolunu açmıştı. Türkiye krizden çıkış için ağır önlemler almıştı. IMF'den 25 milyar dolar gelmiş, zamlar falan derken, Bahçeli hükümeti dağıttı. İki yıl geçse, koalisyon ortaklarının durumu farklı olacaktı.

2002 Kasım seçimlerinde yüzde 34 ile iktidarı AKP'ye teslim ettiler.

Bahçeli'nin "büyük öngörüsü" gerçekleşmiş miydi, yani bunu mu istiyordu?

MHP'yi de Meclis dışında bırakan "büyük politikası"nın iflasının hesabını MHP içinde soran olmadı. Bahçeli yoksa tamamen yanlış bir hesabın yenilgisini mi tatmıştı.

Bilemem! Kesin olan, dünyada 2002 koalisyonu gibi bir siyasi dengeyi, koalisyon ortaklarından hiç kimsenin bozmayacağı ve seçimlere gitmeyeceğiydi.

Bahçeli bunu yaptı ve iktidarı yükselen güç olan RTE/ Gül-AKP'ye teslim etti.

2002 de durum neyse, şimdiki politikalarının sonucu aynı: RTE'yi iktidarda tutmaya devam...

Orhan Bursalı Cumhuriyet

 

*

 

Kim, neyinizi kıskansın

(...) Baş­ba­kan gu­rur­la "Te­rör­le mü­ca­de­le­de­ki ba­şa­rı­mı­zı kıs­ka­nan­lar var!" di­yor.

Vay ca­nı­na! Kim kıs­ka­nı­yor si­zi Sa­yın Baş­ba­kan?

Siz, açı­lım­la uğ­ra­şır­ken ha­zır­la­nan lâ­net­li tu­zak­lar yü­zün­den de­ğil mi ba­şı­mı­za ge­len bü­tün bu be­lâ­lar?

(...) Tüm bun­lar han­gi ih­mal­le­rin ve kim­le­rin ese­ri?

Rahmi Turan Sözcü

 

 

*

 

PKK Türk tıbbına hizmet mi ediyor(!)

"PKK Şırnak'ta hastaneye saldırdı, çatışmaların yoğun olarak sürdüğü Dicle Mahallesi'ndeki İl Sağlık Müdürlüğü, Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği binası, Nurullah Kadırhan Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi PKK tarafından tamamen tahrip edildi..."

Gazetelerde bu haberi okurken... TTB Merkez Konseyi, İstanbul Tabip Odası,  Ankara Tabip Odası internet sitelerine bakınız. Bu konularda bir tek haber, tepki ve PKK eleştirisi göremezsiniz...

PKK acaba biz bilmeden Türk tıbbına hizmet mi ediyor? Tabip Odaları öyle olduğunu düşünüyor olmalı. Yoksa bu koruma ve kollama, bu dolaylı destek başka nasıl yorumlanabilir?

Melih Aşık Milliyet

 

 

*

 

Bölgeyi bütünleştireceklermiş!..

Ülkeyi koruyun; yeter!

Başbakan'ın Muş'ta yaptığı konuşmada "Her sokak İstanbul sokakları kadar güvenli olacak" dediğinin ertesi günü Güneydoğu'nun birçok il ve ilçesinde sokaklar savaş alanı gibiydi.

 "Kilisliler endişe etmesin, tüm güvenlik önlemleri alınıyor" sözünün arkasından Kilis'e bir gün içinde 4 roket atıldı.

 1 Mayıs nedeniyle güvenlik önlemlerinin arttırıldığı Pazar günü Nusaybin'de yine her nasılsa "fark edilmeden" yola tuzaklanan patlayıcı ile 3 askerimiz şehit oldu, 14 asker yaralandı.

 Şırnak'ta 1 şehit verdik. Gaziantep'te Emniyet Müdürlüğü'ne yapılan bombalı araç saldırısında 2 polis şehit oldu, 19 kişi yaralandı.

 Aynı gün Dicle Jandarma Komutanlığı ve lojmanlara PKK "2 ton bomba" yüklü araçla saldırdı, 1 asker şehit, 25 yaralı...

Şırnak'ta yapılan operasyonlarda "PKK'nın sokaklara kamera yerleştirdiği, soba içlerine, kanalizasyonlara bile patlayıcı tuzakladığı" ortaya çıktı.

  (...) Başbakan Davutoğlu "Türkiye'nin bir başarı hikayesinin tekrar etmesinden korktukları için Arap Baharı'nı yok ettiler. Bölgedeki statükocu aktörleri güçlendirerek bunu yaptılar. Bizim bütün meselemiz bölgeyi bütünleştirmek" dedi.

 Oysa bu gelişmelerin "Türkiye'nin başarı hikayesiyle değil, Orta Doğu haritasının değiştirilmekte olmasıyla" ilgisi var.

 Bizim meselemiz de "bölgeyi bütünleştirmek" değil, kendi topraklarımızın Suriye'nin kuzeyinde yapılan operasyonların benzerinden korunmasını sağlamak olmalı.

 Güngör Mengi Vatan

 

 

*

 

Yargılanacaksın Ahmet Altan

(...) Mahcup olacağına...

"Allah'ım nasıl oldu da ben bu felaketlerin yaşanmasına bir biçimde sebep oldum" diye dövüneceğine...

(...) Cemaat ile AK Parti ortaklığının birlikte yürüttüğü projenin gazete ayağının başındaki isim olarak, zulmettiği insanlara hayli gecikerek de olsa mikrofon uzatılmasına öfkeleniyor. Hiç konuşmasınlar istiyor.

 İstiyor ki... Öldükleriyle kalsınlar.

(...) Hiç boşuna uğraşma Ahmet Altan! Hayatının kararmasında payın olan Kuddusi'lerin, intihara sürüklenmesinde katkın olan Ali Tatar'ların, hapislerde çürümelerine neden olduğun tüm insanların manevi elleri senin yakandan hiç düşmeyecek. O Kuddusi'nin bir deri bir kemik kalmış vücudu ve yüzünün içine çökmüş gözleri rüyalarına girecek ve hep peşinden gelecek. Ve evet yargılanacaksın. Er ya da geç. Bu dünyada ya da öbür dünyada...

Ahmet Hakan Hürriyet

Kaynak: MEDYA POLEMİK

YORUMLAR

  • 0 Yorum