MHP'nin seyir defteri
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli "Ne başkanlık istemi, ne partili cumhurbaşkanı için anayasa değişikliğine oy veririz. Bunlar sakat işler" dedi.Kaynak: MHP'nin seyir defteri
26 Mayıs 2016 - 22:38
AK Parti'nin Bahçeli yönetimindeki MHP oyları projelerinin üstüne "çizik" attı.
Bu bir "hamle" idiyse...
Az sonra -eğer karşı hamle ise- Yargıtay'dan "karşı hamle" geldi.
"MHP kurultayı toplanmalıdır..."
Böylece...
Muhalifler Genel Merkez'e karşı "ikinci raundu" da kazandılar.
Siyaset kulislerinde bu kararı MHP karargâhına "Madem öyle, işte böyle mesajı" olarak algılayanlar az değil.
Çünkü...
Geçmiş yıllarda AK Parti'nin -en duyarlı dönemeçleri- MHP oylarıyla aldığından hareketle, "başkanlık sistemi ya da hiç değilse partili cumhurbaşkanı" için anayasa değişikliği umutları vardı.
(...)
Ankara 12'nci Sulh Hukuk Mahkemesi'nin belirlediği "çare heyeti" MHP kurultayının toplanması için tarih saptayacak.
Muhtemelen haziran ortalarında...
Fakat...
Bahçeli onlardan önce hamle yaptı.
"26 Haziran veya 10 Temmuz'da -seçimli kurultayın toplanacağı- açıklandı."
Hangi çağrı geçerli olsa artık kurultay toplanıyor.
Ama...
Hangi başkan aday adaylarıyla?
Sorunun cevabında "soru işaretleri" sıralanıyor.
Şöyle ki:
Bu arada elekler çalışabilir.
MHP disiplin kurulu parti içi muhalefetin başkan adayları için süratlendirilmiş süreçte "ihraç kararları" alabilir.
(...) Disiplin kurulu kararına, yargıya başvururlar, ama sonuç almaları aylar sürer.
O halde ne yaparlar?
Siyaset kulislerinde "onların kendi yerlerine emanetçi isimler gösterebilecekleri" gibi söylentiler dolaşıma girdi bile.
Eğer, içlerinden biri Bahçeli'nin yerine genel başkan olursa, -disiplin kurulu dahil- yetkili kurullar, muhaliflerden oluşursa, Akşener, Özdağ ve Oğan için hâlâ "dönüş" kapısı açık kalır.
Emanetçi başkan yargı kararıyla bu üç ismin partiye dönüşü gerçekleştiğinde kurultayı yeniden toplar.
İçlerinden biri genel başkan seçilir.
(...) Merkez Disiplin Kurulu'nda ihraç kararlarıyla, teşkilatın çoğunluğunun imza verdiği Akşener, Özdağ, Oğan'ın saf dışı bırakılması "demokrasi" ile örtüşür mü?
Daima "meşruiyet çizgisinde" yürümüş olan Devlet Bahçeli'nin bu soruyu kendi içinde irdelemesi ve "eşit şanslarla, her aday adayına açık bir kurultay düzenlemesi" de mümkün.
Güneri Cıvaoğlu Milliyet
*
Bu ayıp bize yeter
Başbakan Binali Yıldırım, Ege'de Yunanlıların zorbaca işgal ettiği 17 Türk adasını kurtarabilir mi?
Rus uçağını düşürmekle övünen önceki Başbakan Davutoğlu, Yunanlılar karşısında nedense suspus olmuştu. Olayı sağır sultan duyduğu halde o duymamış gibi yapıp şaşılacak bir biçimde işgallere göz yummuştu!
(...) Peki, yeni Başbakan Binali Yıldırım ne yapacak?
(...) Ankaralı meslektaşımız Ahmet Takan'ın yazısından öğreniyoruz ki;
Binali Yıldırım, sarayın Başdanışmanı olduğu dönemde (20 Temmuz 2015'te) İzmir'deki Koyun Adamızı ziyarete gitmiş. Hem de 3 defa… Fakat nasıl?
Koyun Adamız, Yunanistan'ın işgali altında. Binali Bey, kendi adamıza Türk pasaportu ile giriş yapmış. Yani haksız işgali bir bakıma tescil edip meşruiyet kazandırmış.
Böylece Binali Yıldırım, dünyada kendi ülkesinin topraklarına pasaportla giren ilk başbakan oluyor.
Bu ayıp bize yeter!
Rahmi Turan Sözcü
*
"Davutoğlu küresel operasyon ajanıymış..."
Yine mi aldatıldı yani!
Meğerse, Ahmet Davutoğlu, Recep Tayyip Erdoğan'ı alaşağı etmek isteyen küresel merkezlerin bir ajanından başka bir şey değilmiş. (...) Hüseyin Gülerce, bunların hepsini anlamış tabii, şimdi ifşa ediyor. Meğerse AKP'nin kurucularından bazıları (Abdullah Gül? Bülent Arınç? Hüseyin Çelik?) Washington ve Brüksel'e şöyle bir haber de göndermişler:
"Erdoğan'ı bitirin, yerine bizi getirin, o gitsin biz gelelim, Türkiye tam istediğiniz gibi olur."
Gülerce bütün bunları saklayıp gizlemeden ifşa ediyor: "Belli oldu ki içeriden destekli bir küresel operasyon daha bertaraf edilmiş."
Vallahi, insanın tüyleri diken diken oluyor okurken. Yalnız şöyle bir soru da kafama takılmadı değil: Reis, her şeyden en iyi anlayan adam olduğuna göre, nasıl olup da Davutoğlu'nun "küresel komplonun bir parçası olabileceğini" fark edene kadar 20 ay geçmiş?
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
*
Erdoğan "Dünya 5'ten büyük" diyor.
Ve dahi 80 milyonluk Türkiye 1 kişiden küçük…
Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)
*
"AK Parti kongresinde eylem yapılacaktı" demek için yerel basını sattılar...
Oldu mu şimdi sayın Vali!
Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, geçen pazartesi günü akşam saatlerinde TRT, Anadolu Ajansı, İHA, DHA, Sabah gazetesi ve Habertürk gazetesi muhabirlerini Emniyet Müdürlüğü'ne davet etti. Onlara, "Eğer Yunus Durmaz ve kardeşi Hacı Ali Durmaz yakalanmamış olsaydı, pazar günü AK Parti kongresinde canlı bomba eylemi yapmayı planladıkları anlaşıldı" dedi.
(...) böyle bir açıklamayı valinin sadece çağırdığı gazetecilere yapması da şaşırtıcı…
Gaziantep'te 9 televizyon, 16 günlük gazete, 60 haftalık gazete, 17 radyo bulunuyor. (...) Vali, işine geldiği zaman yerel basını davet edecek, işine gelmediği zaman davet etmeyecek. Bu kadar da keyfilik olur mu?..
Vali, muhtemelen "yukarıdan gelen talimatla" çağırılan "seçilmiş" gazetecilere açıklama yaparken, yerel televizyon ve gazete muhabirleri de Emniyet'in kapısından içeriye bile alınmıyordu. Valinin yaptığı ayrımcılık acaba meslektaşlarımızın "Vali bey, perşembe günü eylemin Gaziantep'te yapılacağını söylediniz, şimdi ise AKP kongresinde yapılacağını söylüyorsunuz. Bunun hangisi doğru?" diye sormalarını önlemek için mi bu yönteme başvurdu?
Kentin basın tarihinde ilk kez böyle bir durumla karşılaşıldığı için Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti tepkisini bildiriyle açıkladı. Bunun üzerine valilik, gazetelere sus payı olarak ahilikle ilgili paralı ilan verdi. Ancak gazetelerin çoğu bunu kullanmama kararı aldı.
"AK Parti kongresinde eylem yapılacaktı" demek için yerel basını sattılar.
Saygı Öztürk Sözcü
*
Latif Demirci Hürriyet
Kaynak: MHP'nin seyir defteri
Bu bir "hamle" idiyse...
Az sonra -eğer karşı hamle ise- Yargıtay'dan "karşı hamle" geldi.
"MHP kurultayı toplanmalıdır..."
Böylece...
Muhalifler Genel Merkez'e karşı "ikinci raundu" da kazandılar.
Siyaset kulislerinde bu kararı MHP karargâhına "Madem öyle, işte böyle mesajı" olarak algılayanlar az değil.
Çünkü...
Geçmiş yıllarda AK Parti'nin -en duyarlı dönemeçleri- MHP oylarıyla aldığından hareketle, "başkanlık sistemi ya da hiç değilse partili cumhurbaşkanı" için anayasa değişikliği umutları vardı.
(...)
Ankara 12'nci Sulh Hukuk Mahkemesi'nin belirlediği "çare heyeti" MHP kurultayının toplanması için tarih saptayacak.
Muhtemelen haziran ortalarında...
Fakat...
Bahçeli onlardan önce hamle yaptı.
"26 Haziran veya 10 Temmuz'da -seçimli kurultayın toplanacağı- açıklandı."
Hangi çağrı geçerli olsa artık kurultay toplanıyor.
Ama...
Hangi başkan aday adaylarıyla?
Sorunun cevabında "soru işaretleri" sıralanıyor.
Şöyle ki:
Bu arada elekler çalışabilir.
MHP disiplin kurulu parti içi muhalefetin başkan adayları için süratlendirilmiş süreçte "ihraç kararları" alabilir.
(...) Disiplin kurulu kararına, yargıya başvururlar, ama sonuç almaları aylar sürer.
O halde ne yaparlar?
Siyaset kulislerinde "onların kendi yerlerine emanetçi isimler gösterebilecekleri" gibi söylentiler dolaşıma girdi bile.
Eğer, içlerinden biri Bahçeli'nin yerine genel başkan olursa, -disiplin kurulu dahil- yetkili kurullar, muhaliflerden oluşursa, Akşener, Özdağ ve Oğan için hâlâ "dönüş" kapısı açık kalır.
Emanetçi başkan yargı kararıyla bu üç ismin partiye dönüşü gerçekleştiğinde kurultayı yeniden toplar.
İçlerinden biri genel başkan seçilir.
(...) Merkez Disiplin Kurulu'nda ihraç kararlarıyla, teşkilatın çoğunluğunun imza verdiği Akşener, Özdağ, Oğan'ın saf dışı bırakılması "demokrasi" ile örtüşür mü?
Daima "meşruiyet çizgisinde" yürümüş olan Devlet Bahçeli'nin bu soruyu kendi içinde irdelemesi ve "eşit şanslarla, her aday adayına açık bir kurultay düzenlemesi" de mümkün.
Güneri Cıvaoğlu Milliyet
*
Bu ayıp bize yeter
Başbakan Binali Yıldırım, Ege'de Yunanlıların zorbaca işgal ettiği 17 Türk adasını kurtarabilir mi?
Rus uçağını düşürmekle övünen önceki Başbakan Davutoğlu, Yunanlılar karşısında nedense suspus olmuştu. Olayı sağır sultan duyduğu halde o duymamış gibi yapıp şaşılacak bir biçimde işgallere göz yummuştu!
(...) Peki, yeni Başbakan Binali Yıldırım ne yapacak?
(...) Ankaralı meslektaşımız Ahmet Takan'ın yazısından öğreniyoruz ki;
Binali Yıldırım, sarayın Başdanışmanı olduğu dönemde (20 Temmuz 2015'te) İzmir'deki Koyun Adamızı ziyarete gitmiş. Hem de 3 defa… Fakat nasıl?
Koyun Adamız, Yunanistan'ın işgali altında. Binali Bey, kendi adamıza Türk pasaportu ile giriş yapmış. Yani haksız işgali bir bakıma tescil edip meşruiyet kazandırmış.
Böylece Binali Yıldırım, dünyada kendi ülkesinin topraklarına pasaportla giren ilk başbakan oluyor.
Bu ayıp bize yeter!
Rahmi Turan Sözcü
*
"Davutoğlu küresel operasyon ajanıymış..."
Yine mi aldatıldı yani!
Meğerse, Ahmet Davutoğlu, Recep Tayyip Erdoğan'ı alaşağı etmek isteyen küresel merkezlerin bir ajanından başka bir şey değilmiş. (...) Hüseyin Gülerce, bunların hepsini anlamış tabii, şimdi ifşa ediyor. Meğerse AKP'nin kurucularından bazıları (Abdullah Gül? Bülent Arınç? Hüseyin Çelik?) Washington ve Brüksel'e şöyle bir haber de göndermişler:
"Erdoğan'ı bitirin, yerine bizi getirin, o gitsin biz gelelim, Türkiye tam istediğiniz gibi olur."
Gülerce bütün bunları saklayıp gizlemeden ifşa ediyor: "Belli oldu ki içeriden destekli bir küresel operasyon daha bertaraf edilmiş."
Vallahi, insanın tüyleri diken diken oluyor okurken. Yalnız şöyle bir soru da kafama takılmadı değil: Reis, her şeyden en iyi anlayan adam olduğuna göre, nasıl olup da Davutoğlu'nun "küresel komplonun bir parçası olabileceğini" fark edene kadar 20 ay geçmiş?
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
*
Erdoğan "Dünya 5'ten büyük" diyor.
Ve dahi 80 milyonluk Türkiye 1 kişiden küçük…
Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)
*
"AK Parti kongresinde eylem yapılacaktı" demek için yerel basını sattılar...
Oldu mu şimdi sayın Vali!
Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, geçen pazartesi günü akşam saatlerinde TRT, Anadolu Ajansı, İHA, DHA, Sabah gazetesi ve Habertürk gazetesi muhabirlerini Emniyet Müdürlüğü'ne davet etti. Onlara, "Eğer Yunus Durmaz ve kardeşi Hacı Ali Durmaz yakalanmamış olsaydı, pazar günü AK Parti kongresinde canlı bomba eylemi yapmayı planladıkları anlaşıldı" dedi.
(...) böyle bir açıklamayı valinin sadece çağırdığı gazetecilere yapması da şaşırtıcı…
Gaziantep'te 9 televizyon, 16 günlük gazete, 60 haftalık gazete, 17 radyo bulunuyor. (...) Vali, işine geldiği zaman yerel basını davet edecek, işine gelmediği zaman davet etmeyecek. Bu kadar da keyfilik olur mu?..
Vali, muhtemelen "yukarıdan gelen talimatla" çağırılan "seçilmiş" gazetecilere açıklama yaparken, yerel televizyon ve gazete muhabirleri de Emniyet'in kapısından içeriye bile alınmıyordu. Valinin yaptığı ayrımcılık acaba meslektaşlarımızın "Vali bey, perşembe günü eylemin Gaziantep'te yapılacağını söylediniz, şimdi ise AKP kongresinde yapılacağını söylüyorsunuz. Bunun hangisi doğru?" diye sormalarını önlemek için mi bu yönteme başvurdu?
Kentin basın tarihinde ilk kez böyle bir durumla karşılaşıldığı için Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti tepkisini bildiriyle açıkladı. Bunun üzerine valilik, gazetelere sus payı olarak ahilikle ilgili paralı ilan verdi. Ancak gazetelerin çoğu bunu kullanmama kararı aldı.
"AK Parti kongresinde eylem yapılacaktı" demek için yerel basını sattılar.
Saygı Öztürk Sözcü
*
Latif Demirci Hürriyet
Kaynak: MHP'nin seyir defteri
YORUMLAR