"PYD Devleti" engellenmek zorunda

Pazartesi günü öğleden sonra Türkiye "Suriye sınır hattındaki Cerablus'taki IŞİD ve Menbiç'teki PYD güçlerini" vurdu.

"PYD Devleti" engellenmek zorunda
25 Ağustos 2016 - 09:10 - Güncelleme: 25 Ağustos 2016 - 18:19
Bu adım ABD'nin Avrupa Kuvvetleri Komutanı'nın Genelkurmay Başkanı Akar'la görüşmek üzere Ankara'da bulunduğu sırada atıldı.

 (...)

ABD Pentagon Sözcüsü Cook, Türkiye'nin Cerablus ve Menbiç'teki IŞİD, PYD güçlerini vurması konusunda:

"Bize göre odak noktası IŞİD olmalı. Suriye'nin kuzeyinde 'IŞİD ile mücadele eden' koalisyon güçlerini gerekirse uçak göndererek korumaya devam edeceğiz. Bunlar 'uçuşa yasak bölge' anlamına gelmiyor" açıklaması yaptı.

Gelişmelere bakınca "PYD'nin kuzey Suriye'deki ilerleyişine başından beri destek veren ABD ve Rusya" kendilerine her bölgeyi serbest görüyorlar ama sonunda Türkiye'nin başına büyük çorap örecek adımlara Türkiye'nin müdahalesine tepki o anda geliyor.

"Odak noktası IŞİD" veya "IŞİD'le mücadele" şemsiyesi altında bugüne kadar PYD devlet kuracak toprakları aldı. Kanton ilan ettiği illeri birleştirmek için Cerablus, Menbiç gibi bir iki yer kalmıştı şimdi sıra onlarda.

(...)

Batı medyası "Türkiye PKK ile IŞİD'i bir tutuyor" diyerek bunu garipsemiş görünüyor.

Oysa gerçek budur ve ona göre hareket edilmelidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin'le görüşmesinden sonra "Esad'la da barışabileceği" haberleri çıktı.

Esad Türkiye'ye yeterince zarar verdi, bundan sonra barışmak Kuzey Suriye'de yaptıklarını düzeltmez ama düşmanları azaltmakta her zaman yarar var.

Bakarsınız 3 milyon mültecinin geri dönebileceği bir ortam sağlanır.

Güngör Mengi Vatan

+++++

Yasemin kardeşim duydun mu adımızı kim vermiş o herifin ağzına

-----

Taraf gazetesinin o manşetini hayatım boyunca unutmayacağım.

Tuncay Güney denen ne idüğü belirsiz bir adam, eciş bücüş elyazısıyla yazıp çizdiği "Ergenekon çetesinin medya ayağı" şemasına benim adımı da koymuştu.

Yasemin Çongar kardeşimizin yönettiği Taraf gazetesi de manşetine çekivermişti.

Sözcü gazetesinde Özlem Gürses'in konuştuğu dönemin polislerinden Adil Serdar Saçan diyor ki, "Ertuğrul Özkök'ün adını Tuncay Güney'in ağzına FETÖ'cü polisler koydu..."

Yasemin kardeşim hâlâ bizden küçük bir özrü esirgemeye devam edecek misin...

Ertuğrul Özkök Hürriyet

++++++

Tarikatlar yarışında son durum

-----

İçişleri Bakanı Efkan Ala göreve geldiğinde 81 ilden 74'ünün Emniyet Müdürü Fetullahçıymış.

Aynı tarihte, Emniyet İstihbaratı'nın 7 bin polislik mevcudunun 6 bin 500'ü de Fetullahçıymış.

Ala'nın bakan olduğu gün Emniyet'teki daire başkanlarının da yüzde 90'ı Fetullah'ın askerleriymiş.

Bakan, "Yargı da onlardandı" diyor.

Efkan Ala, göreve "milattan sonra" (yani 17-25 Aralık 2013) geldiği için bütün bunlardan kendisini sorumlu tutmuyor doğal olarak. Ondan öncesi için de zaten Allah'tan ve milletten af dilendi, kimsenin peşine düşmesine gerek yok. Ama yine de benim kafamı kurcalayan bir şeyler var. Bütün bu olayların yaşandığı dönemin Emniyet Genel Müdürü, şimdi Ankara Valisi. Emniyet İstihbaratı, bilmiyorum biliyor musunuz, doğrudan Emniyet Genel Müdürü'ne bağlıdır. Acaba Vali Bey de, altındaki adamların neler çevirdiğinin o zaman farkında mıydı, değil miydi? Kendisine bağlı bütün emniyet müdürleri Fetullahçı, emrindeki istihbaratın neredeyse tamamı Fetullahçı ama nasıl oluyorsa bir tek o temiz kalabilmiş! Nasıl oluyor da oluyor?

Derdim Vali değil tabii, ama şimdi kendisinin İçişleri Bakanlığı'ndaki yeni tayin ve terfilerde de çok etkili olduğunu duydum. Ve görüyorum ki, "Alnı secdeye değiyor" diye pışpışlanıp büyütülen darbeci tarikat Fetullahçıların yerine kimin geleceğinin kıstası yine aynı: "Alnı secdeye değiyor mu, hangi hoca efendinin müridi?"

İçişleri Bakanlığı'ndaki tarikatların bakanlığa hâkim olma yarışında Nakşibendi Erzincanlılar ile Menzilciler çarpışıyor. Nurcuların "okuyucular" grubu ile "yazıcılar" grubu biraz geride kalmış durumda... Kırkıncı Hocacılar ve Közcüler de iktidar yarışında ama Allah rahmetini esirgemesin Kırkıncı Hoca'nın vefatı, müritlerinin arkasındaki nefes kuvvetinin azalmasına neden oldu sanırım. Hatta Menzilcilerin bir "tık" önde olduğunu bile söyleyebilirim, çünkü onlar Sağlık Bakanlığı'nı da (...) ele geçirmeyi başarmışlar.

Ankara'daki bakanlıklarda şu anda en çok tartışılan konu da bu zaten:

Bizim bakanlıkta hangi tarikat kazanacak?

Ona göre bıyık bırakalım, ona göre takunya alalım, ona göre takke takalım!..

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

+++++

Yasa masa kalmadı

-------

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyeleri dün Anıtkabir'e çelenk koydu ve Çankaya'ya geçerek bu yılın ikinci toplantısını yaptılar.

OHAL kapsamında yayımlanan kanun hükmünde kararnameyle YAŞ yapısında değişikliğe gidildi malum. YAŞ'ta artık Başbakan ve Dışişleri Bakanı dahil 10 bakan yer alıyor. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları askeri kanadı oluşturuyor. Dışişleri Bakanı'nın YAŞ'ta işi ne, gibi tartışmaları bir yana bırakalım... KHK ile kanun değiştirilir mi? YAŞ'la oynanır mı?

Prof. Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku adlı muhteşem kitabının 20. baskısında kanun hükmünde kararnamelere de geniş yer ayırmış.

Kitap KHK'lerin yetki sınırını şöyle çiziyor:

1. Olağanüstü hal süresince ve olağanüstü hal bölgesinde uygulanır

2. Olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda düzenlemeler yapabilir

3. Kanunlarda değişiklik yapamaz...

Soralım; YAŞ yapısının değiştirilmesi olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu mudur?

YAŞ'ın yeni yapısı olağanüstü hal süresince mi gereklidir?

OHAL bitince eski duruma dönülecek mi?

Böyle niyetler elbet söz konusu değil... Yapılan değişiklik kalıcıdır.

Kanuna uyan bir tarafı da yoktur.

Peki YAŞ'da bu yapılanmaya neden gerek görüldü? Bu yapılanmada atama ve terfiler liyakate göre mi sadakate göre mi yapılır!

Melih Aşık Milliyet

*****

Her eleştiriye "Bunu FETÖ de söylüyor" savunması

------

İktidar yandaşları cevap veremedikleri eleştiriler ya da altından kalkamadıkları sözlere karşı yeni bir yöntem geliştirdiler.

"Bunu FETÖ de söylüyor."

Yani?

Yanisi şu; eleştirine veya söylediklerine verecek cevap bulamıyorum. Sana çamur atıyorum.

Müthiş değil mi?

Örneğin 17-25 Aralık'ı cemaat tarafından dönemin hükümetini devirmek için kullandığı elbette bir gerçek.

Ancak o konunun gelmiş geçmiş en büyük yolsuzlardan biri olduğu da gerçek.

Ama madem cemaatçiler ortaya çıkardı bunu, bizlerin bunun hesabını sormamız da mümkün değil.

Çünkü "17-25 Aralık cemaat işi. Onu savunursan sen de teröristsin."

Aynı şekilde Türkiye'nin yıllardır IŞİD'e yardım ve destek olduğu da bir gerçek.

Ama bunu söylediğin an "Bu FETÖ'cülerin iftirasıdır" savunması ile karşılaşıyorsunuz.

Operasyonların hukuka ve adalete uygun yapılması gerektiğini bir demokrat olarak söylüyorsunuz, karşılığı "her şey hukuka uygun, FETÖ'cüler çarpıtıyor" şeklinde oluyor.

Kısacası iktidar yandaşları yine en kolay ve ucuz yolu seçerek, algı operasyonunu sürdürüyor.

Can Ataklı Korkusuz

+++++

Açılmamış köprünün adı nasıl "oturur"?

-------

İki gün sonra, tarihimize Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak geçen Büyük Taarruz'un 94. yıldönümü. Aynı gün dosta düşmana karşı 3. köprü hizmete açılacak. Köprüye ilk "Türk İslam halifesi" unvanı da bulunan Yavuz Selim'in adı verilecek.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'la yüz yüze görüşmesinde köprünün adının Atatürk olmasını önerdi.

Sadece Yavuz Selim adı, Alevi vatandaşlar nezdinde incitici bir tercih olduğu için değil; köprünün açılış tarihine baktığınızda da anlamlı ve onarıcı bir öneriydi.

Başbakan Yıldırım'ın "bu isim oturdu artık" diyerek öneriyi kabul etmediğini okuduk. Henüz açılışı bile yapılmayan bir köprünün ismi nasıl oturur?

Çiğdem Toker Cumhuriyet

++++++++++

Suriye'de düğüm üstüne düğüm

------

Türkiye desteğindeki muhalif güçler Çobanbey'i IŞİD'den tekrar alırken Suriye sınırındaki hareketlilik daha da artacak.

Daha ilerisi yeni gelişmelere de gebe...

Hatta, bugün sahada çatışanların yakın gelecekte müttefik olması da muhtemel...

(...)

YPG, IŞİD'den alarak yerleştiği Bal Maghar ile Zahr Al Magharah yerleşimlerinden kuzeye ve batıya hareketlenince, Türkiye oldubittiye olanak tanımayacağını göstermek için  YPG kontrolündeki bu iki bölge ile IŞİD'in etkin olduğu Cerablus'taki bir mahalleyi top atışına tuttu.

Eşzamanlı Türkiye üzerinden açılan koridordan ilerleyen Türkmen Sultan Murat Tümeni ile ÖSO kapsamında hareket eden iki muhalif grup, Çobanbey ve çevresindeki bazı köyleri yeniden IŞİD'in elinden aldı.

Cerablus'un etrafını sardı.

(...)

 Rus jetleri Cerablus'un bir mahallesini bombaladı.

Rusya'nın bu hareketi birkaç açıdan okunabilir.

Şöyle ki, Türkiye desteğinde bölgeye giren muhalif grupların, Halep'te Rusya ve Şam güçleriyle savaştığı anımsandığında, "Burayı da size bırakmam" mesajı olarak bakılabilir.

Ya da Moskova'da büro açtırdığı, Afrin ve Halep'te hava gücü ve silah desteği sağladığı PYD/YPG'ye destek diye bakılabilir.

Veya, Erdoğan'ın Putin ile görüşmesi sonrası bölgede Türkiye ile ittifak içinde ilk hareket olarak okunabilir.

(...)

Şam, Halep'te de desteğindeki PYD ile birlikte muhaliflere karşı savaşıyor.

PYD ise Cezire'de bazı etnik grupların Şam güçleri safına geçmesinin gerisinde ise Barzani'yi görüyor; Erbil'e parmak sallıyor.

Suriye'de IŞİD'in her boşalttığı alanı kimin dolduracağı, ittifakların dağılıp yenilerinin kurulmasına ve yeni çatışma alanlarının ortaya çıkmasına yol açıyor.

Suriye düğümü gittikçe daha dolaşık bir hal alıyor.

Muharrem Sarıkaya Habertürk

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum