Bindir bindir!..

Salı günleri Meclis'teki parti grup toplantılarının futbol sahalarından farkı kalmamaya başladı. Özellikle de AKP Grup toplantılarının...

Bindir bindir!..
28 Şubat 2016 - 11:59
 

Her salı, otobüslerle milletvekilleri tarafından Meclis'e getirilmiş "bindirilmiş kıtalar" tribünlere alınıyor. Başbakan'ın salona girmesiyle birlikte her kıta kendi amigosunun işaretiyle harekete geçiyor. Tezahüratta kullanılan sloganlar çoğu zaman, "Filanca il seninle gurur duyuyor" ya da "Dik dur eğilme, filanca il seninle" gibi klasik sözler!

Hangi "bindirilmiş kıta" daha iyi, daha uzun ve daha yüksek volümlü tezahürat yaparsa Başbakan'dan sözle veya mimikle "aferin"i alıyor. Bu, aynı zamanda o kıtayı getiren milletvekilleri için de "aferin" demek.

"Bindirilmiş kıtalar" tezahürat görevini bihakkın yerine getirdikten sonra görev sırası onları Meclis'e getiren milletvekillerine geçiyor. En klasik görev bu yiğitleri toplu halde Meclis lokantasına götürüp "iaşe"lerini sağlamak. Hele hele bir de Başbakan'la toplu fotoğraf çektirilirse artık o milletvekiline seçim bölgesinde ölüm yok. Karınlar doydu, fotoğraf da çekildi mi? Artık dönüş vakti geldi demektir.

En üzücü durum mu? Siyasilerin moral bulmak için bu tür tezahürata ihtiyaç duyması... Sakil ve çağdışı görüntünün Meclis'in ve partinin itibarını düşürdüğünü bir türlü görememesi...

Veya görülmediğini sanması...

 Melih Aşık / Milliyet

 

 

*

 

Kumpas günlerinden farksız

5-6 yıl önce özel yetkili savcıların, özel yetkili hakimlerin "At içeri sonra bakarız" anlayışından bugün farklı olan nedir?..

O devir bitti de, anlayış değişti mi?..

Tutuklamanın bir cezalandırma yöntemi olarak bugün de devam ettiğine en iyi örnek Can Dündar ile Erdem Gül'ün Silivri'ye atılması değil midir?..

(...) Balyoz, Ergenekon gibi davalarda 5-6 yılını cezaevinde geçiren insanların hayatları karartıldı...

O günler geçti, bugünlere geldik...

Bugünlerin o günlerden farkı ne?!.

Mehmet Türker/ Sözcü

 

 

*

 

Monşere muhtaç

Dip­lo­mat­la­rı "mon­şe­r" di­ye yıl­lar­ca aşa­ğı­la­dı­lar. Tür­ki­ye­'nin dış iliş­ki­le­ri dö­kü­lü­yor. En son dost di­ye İn­cir­lik as­ke­ri üs­sü­nü aç­tık­la­rı Suu­di Ara­bis­tan, Rus­ya ile or­tak ha­re­ket et­me ka­ra­rı al­dı. Mon­şer­ler ol­say­dı, Rus­ya ile iliş­ki­le­ri dü­zelt­me pe­şin­de olan Cum­hur­baş­ka­nı­'nın; "İ­ki ta­ne pi­lot için gül gi­bi Tür­ki­ye­'yi kay­bet­me­ye de­ğer mi?" ... laf­lar et­me­si­ni ön­ler­di. Cum­hur­baş­ka­nı bu ham la­fı et­ti­ği gün Rus­ya­'da ma­den ka­za­sı ol­du. 105 ma­den­ci gö­çük al­tın­da kal­dı. Mon­şer­ler ol­say­dı, bu ka­za du­yu­lur du­yul­maz he­men Türk Cum­hur­baş­ka­nı­'n­dan Pu­ti­n'­e "Ma­den­ci acı­nı pay­la­şı­rı­m" tü­rü te­le­fon­lar gi­der­di...

Necati Doğru / Sözcü

 

 

*

 

"Biri bizi dinliyor" - 2. Perde

... Telefonumun dinlendiğini bilmediğim günlerde, telefon dinleme kararlarının kolayca verilebiliyor olmasını çok eleştirdim. Bunun polisin suçu takip ederken kullanması gereken yöntem ve taktikleri geri plana atacağını yazmıştım. Nitekim öyle de olmuştu ve suç takibi sadece telefon dinlemeye indirgenmişti.

Terör suçlarıyla ilgili istihbari dinlemenin önemini inkâr ediyor değilim. Dünyanın demokratik ülkelerinde de bu suçun takibinde, iletişimin izlendiğini ve bunun önemli olduğunu biliyoruz. Ancak bu işlemin tek bir hâkimin kararına bırakılmasının nasıl sonuçlar doğurduğunu da geçmiş uygulamalardan biliyoruz.

Gazetecilerden tutun da şarkıcılara kadar akla geldik gelmedik herkes böyle suçlamalar ve önceden ayarlanmış bir tek hâkimin kararıyla dinlendi. Eski uygulamanın yanlışları nedeniyle de ağır ceza hâkimlerinin oybirliği ile dinleme kararlarının çıkarılabilmesi düzenlemesi yapılmıştı.

Terör gerekçesiyle yine eski yanlış uygulamaya dönmek, sıradan vatandaşların da anayasal haklarının çiğnenmesine, eskiden olduğu gibi yol açabilir. Bu yanlış yola yeniden girmeyelim.

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

*

11-005.jpg

Ercan Akyol Milliyet

YORUMLAR

  • 0 Yorum