Bu savaş seni de alıp götürecek !

İsmet İnönü'yü bitiren Türkiye'yi sokmadığı halde 2. Dünya Savaşı'ydı...

Bu savaş seni de alıp götürecek !
02 Mart 2016 - 01:28 - Güncelleme: 02 Mart 2016 - 01:32
 

Savaşın getirdiği ekonomik kriz "ekmek karneyle verildi", "camileri ahır yaptı" gibi suçlamalarla yakasına yapışmıştı...

Ülkeyi savaşa sokmadığı halde İsmet Paşa'yı alıp götürmüştü...

*

Menderes'in hazin sonunu hazırlayan Kore Savaşı'dır...

17 Eylül 1950'de İskenderun Limanı'ndan kalkan gemi 5090 askeri Kore'ye götürürken, ABD'nin uydusu olmaya ilk adım atılıyordu aslında...

721 şehit, 2147 yaralı ve sakat, 234 esir, 180 kayıp ile dünyanın ta neresindeki savaşa gidip bugünlerdeki gibi yine yoksul çocuklarını gurbete gömmek bir yana... Uydusunu keşfeden ABD, artık başının belasıydı memleketin...

...NATO'ya hayır mitingleri, sonunda tahkikat komisyonları, emperyalizme tepki gösteren aydınların infazı...

Derken Menderes'i götürdü o karambol...

*

Ecevit; 1974'de Kıbrıs Harekatı ile artık bir kahramandı...

"Kıbrıs Fatihi" olmuştu...

Ama bu savaş oyunlarının sinsi sonuçları; gizli ve açık ambargolar, bozulan ekonomi, onun başbakanlığında uzun margarin ve ampul kuyruklarına dönüşmüştü... Benzin yokluğunda bakanlar yolda kalıp araba ittirdiler...

Yüzde 41.4 gibi Türk solunun yakaladığı en yüksek oy ile bile orada duramadı...

Gitti Ecevit...

*

Özal; Körfez Savaşı'nda "Bir koyup üç alacağız" diyordu...

Türkiye'nin kaybı tam 40 milyar dolar oldu...

Sonunda Çankaya'da tek başına kalırken, partisi ANAP'ın yerinde yeller esiyordu...

*

Bu tür irili ufaklı savaşların kötü bir huyu vardır:

Kazan ya da kaybet, seni alıp götürür...

Darısı başına inşallah...

 

Bekir Coşkun Sözcü

 

 

*

 

AKP'de, hukuktan yana kimse var mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili kararı eleştirirken, aynı konuşma içinde şu iki cümleyi kullandı:

 1- "Bana göre sınırsız medya özgürlüğü olamaz. Dünyanın başka yerinde de medyaya sınırsız özgürlük yoktur."

2- "İstihbarat örgütlerinin sınırsız diyebileceğimiz yetkileri vardır. İstihbarat örgütleri herhangi bir savcının rahatlıkla müdahale edebileceği bir örgüt değildir."

(...) dikkatle bakın, dünyanın neresinde bir baskı rejimi varsa en belirgin iki özelliği de bunlardan başkası değildir. Basın baskı altındadır, istihbarat örgütleri muhalifleri bastırmak için ülkede en korkulan ve hesap vermeyen bir güçtür. Cumhurbaşkanı, bu ifadeleri ağzından kaçırmış değil. Bilerek ve inanarak bunları söylüyor. Merak ediyorum, acaba AKP'nin içinde demokrasiden ve hukukun üstünlüğünden yana olan herhangi bir kişi kaldı mı diye?

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

 

*

 

Çağrıyı Kandil'e yap

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır halkına çağrıda bulunuyor:

"3 aydır şehrin ortasında 24 saat bir savaş yürütülmesini olağan bir durum olarak görmüyoruz. Tüm Diyarbakır halkı Sur'daki ablukanın kalkması için ayakta olmalıdır. Çarşamba saat 16.00'da herkes bulunduğu yerden Sur'a doğru yürümelidir. .."

(...) Bu sözleri duyan zanneder ki, ordu ve polis ilçeyi kuşatmış halkı hapsetmiştir. Oysa bu ilçelerde hendeklere mevzilenmiş PKK'lılar var. Güvenlik güçleri hemen her gün şehit veriyor. Demirtaş'ın uzun demecini okuyoruz.. PKK'yı yönelik en küçük bir çağrı yok. Sanki PKK diye bir örgüt ve onun  silahlı adamları yok siperlerde... Acaba kendileri Kandil'e de bir çağrıda bulunmayı düşünmez mi?

 Melih Aşık / Milliyet

 

 

*

 

Kendini inkar

Demokrasilerde bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır:

Anayasa ve seçimler.

(...)  bir iktidarın seçilmiş olması onun yaptığı her işi meşru kılmaz:

(...) Seçilmiş olsalar bile, iktidarların eylem ve söylemleri anayasaya uygun değilse, meşru kabul edilemez!

Mevcut Anayasa Mahkemesi, AKP'nin bütün yozlaştırma girişimlerine karşın, yine de saygınlığını sürdürmeye çabalamaktadır.

(...) Bu mahkemeyi ya da kararlarını tanımayan bir siyasal iktidar, kendi meşruiyetini reddediyor demektir!

Emre Kongar / Cumhuriyet

 

 

*

 

"Koalisyon"sa diğerleri nerede?

Güneydoğu'da bazı ilçelerin terör örgütünden temizlendiği açıklansa da PKK terörü sürüyor, şehitler veriyoruz ve illerde bombalı araç ihbarları, tehlikesi devam ediyor. Diğer tarafta Suriye'de sorun bitmiş değil, PKK-PYD'nin Türkiye sınırı boyunca ilerlemesine destek veren Rusya "Türkiye'nin sınırdaki askeri hazırlıkları" konusunda "Bu ülkelerin güç kullanma niyetinin şu ana kadar oluşturulan her şeye ölümcül darbe olacağı" tehdidi yapıyor.

 Dün "TSK'nın Halep'in kuzeyindeki IŞİD hedeflerini 'koalisyon koordinesinde' vurduğu" haberi vardı. Bu haberleri duyunca "Acaba vururken yanında hangi koalisyon ülkesi var", "Irak Hükümeti'ne danışarak mı yapılıyor" soruları akla geliyor. Geliyor çünkü Başika'daki Türk birliği için tehlike oluşturacak bir sonuca neden olabilir.

Atılan her adımın sonuçları şüphesiz çok iyi hesaplanmalıdır.

Güngör Mengi Vatan

 

*

 

Suudi Arabistan'da 'Kadın insan mıdır?' konulu seminer düzenlenmiş.

Kadına 2016 yılında hâlâ "köle" gözüyle bakanlar insan mıdır?

Akif Kökçe Açık Pencere Milliyet

 

*

 

 CHP'yi Bahçeli ikna etsin!..

CHP Anayasa Komisyonu'nu terk etti.. Masadan kalktı.. Masaya yeniden oturmamakta kararlı görünüyor..

Masada iktidar partisinin dışında MHP ve HDP de var..

Var da... Bahçeli 'Ana muhalefet partisi olmadan anayasa yapılmaz' diyor..

CHP'siz olmazmış..

CHP'nin ikna edilip masaya geri getirilmesini savunuyor..

İyi de CHP'yi kim ikna edecek?

Davutoğlu mu?

Demirtaş mı?

AKP, CHP'siz olmaz demiyor.. Gerekirse kendi önerimizi getiririz havasında..

HDP'nin illa CHP de olmalı ısrarı yok..

Israrcı olan MHP..

-

O halde CHP'yi ikna etme görevi Bahçeli'ye düşüyor..

Kılıçdaroğlu'nun kapısını çalması gereken o..

Mehmet Tezkan / Milliyet

 

 

*

 

2-291.jpg

Ercan Akyol / Milliyet

YORUMLAR

  • 0 Yorum