Şimdi de İstiklal Marşı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bazı açıklamalarını anlamakta hayli güçlük çekiyoruz. Lozan’ın güncellenmesi gerektiğini söylemesinden sonra İslam’ın güncellenmesi gerektiğini savundu.

Şimdi de İstiklal Marşı!
16 Mart 2018 - 19:20
Şimdi de İstiklal Marşı’nın bestesinin yenilenmesi gerektiğini savunuyor. Cumhurbaşkanının yenilik istekleri durmak bilmiyor. İslami hükümlerden, tarihi anlaşmalara pek çok şeyi “yenilenme” potasına koyabiliyor. Şimdi de sırada İstiklal Marşı var. Erdoğan İstiklal Marşı’nın bestesinin değişim arzusunu şöyle ifade ediyor: “En büyük üzüntüm bu emsalsiz marşın hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin bulunamamış olmasıdır. O beste ile güftenin birbirini tamamlaması çok önemlidir. Burada bestekârlara büyük iş düşüyor.” Erdoğan bir taraftan İstiklal Marşı’na “emsalsiz marş” diyerek övgüler diziyor, diğer taraftan bu marşın yazarı Mehmet Akif’e pezevenk diyen Fesli Kadir’i ziyaret etmekte bir beis görmüyor. Yani ortada böyle de yaman bir çelişki var. Peki, Erdoğan neden İstiklal Marşı’nın bestesinin değişmesini istiyor? Türkiye’nin ya da Türk insanının böyle bir talebi ya da ihtiyacı mı var? Türkiye’nin cari açığı rekor düzeye ulaşmışken, Türk askeri Afrin’de teröristlerle çarpışırken, ABD ile AB ile İslam ülkeleri ile kavgadan kavgaya girmişken ülkenin tek derdi İstiklal Marşı mı? Sokağa çıkın bakalım öğrencinin, öğretmenin, velinin, esnafın, tüccarın, memurun, amirinin İstiklal Marşı’nın bestesi diye bir sorunu var mı? Halkın iradesine en çok saygı gösterdiklerini iddia edenler halka sorsunlar bakalım İstiklal Marşı’nın bestesinin değişmesini istiyor musunuz diye yüzde 99 hayır cevabı almayacaklar mı? Öyle bir marştan bahsediyoruz ki, 1921’de 724 şiir katılmış İstiklal Marşı güfte yarışmasına. 19 Mart 1921’de ise TBMM, finale kalan 7 şiiri dinlemek için Mustafa Kemal başkanlığında toplanmış.  Mehmet Âkif’in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okunuyor, şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyecana kapılıyor diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmeden Mehmet Akif’in şiiri coşkulu alkışlarla kabul ediliyor. Daha sonra ise 12 Şubat 1923’te beste yarışması açılıyor. 24 bestecinin katıldığı yarışmada ülkenin içinde bulunduğu şartlardan dolayı sağlıklı bir değerlendirme yapılamıyor. Güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlanıyor. Edirne’de Ahmet Yekata Bey’in, İzmir’de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara’da Osman Zeki Bey’in, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey’in besteleri okunuyordu. Netice olarak 1930’da dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922’de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş. Biz 88 yıldan beri İstiklal Marşı’nı Osman Zeki Üngör’ün bestesine göre okuyoruz. 88 yıldan beri milletçe aşk ile şevk ile muhabbet ile okuyoruz. Okurken milletçe coşuyoruz, coştukça okuyoruz, hiç de uyum (prozodi) sorunu yaşamıyoruz. Erdoğan ve yakınındakiler bu besteyi İstiklal Marşı’na uygun bulmuyorsalar bu onların kendi sorunları. Milletin böyle bir sorunu yok. Saray iki de bir milleti rahatsız eden “Nereden çıktı bu güncelleme tutkusu” dedirten açıklamalarından vazgeçsin. Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Ersoy Argon şöyle diyor: “Allah bu millete bir daha ne güftesi ile ne bestesi ile yeniden İstiklâl Marşı yazdırmasın. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda bana hak vereceğine yürekten inanıyorum.”





YENİ MESAJ GAZETESİ

YORUMLAR

  • 0 Yorum