Suriye'de çırak çıktık

Öyle bağırıp çağırmakla.. İç politikanın ipine asılıp milliyetçilik rüzgârı estirmekle dış politika şekillenmiyor…

Suriye'de çırak çıktık
31 Mayıs 2016 - 00:48
Dış politikada tek doğru benim doğrum dersen..

Burnunun doğrultusuna gidersen..

Hele hele ilk hamlen hatalıysa..

Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemişsen..

Oyun kurucu olarak girip çırak çıkarsın..

Tribünde oturur, seyirci olursun..

Suriye'de başımıza gelen budur..

***

ABD askerleri, omzuna, Ankara'nın terör örgütü dediği YPG amblemini taktı..

ABD askerleri, Rakka'yı kurtarmak için PYD/YPG savaşçılarıyla omuz omuza yürüyor..

İstediğin kadar bağır..

İstediğin kadar çağır..

İstediğin tepkiyi ver..

Nota ver, kabul edilemez bul, ne yaparsan yap; maç bitmiş!..

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ne dedi; YPG terör örgütü değil, birlikte çalışmamız sürecek dedi..

Eee!..

***

Daha da ötesi.. Hele Rakka'yı IŞİD'den temizlesinler görün bakalım neler oluyor?

PYD/YPG yapılanması Paris'te, Berlin'de, Stockholm'de, Prag'da temsilcilik açtı ya..

Yarın öbür gün, Roma'da da, Londra'da da, Madrid'de de, Atina'da da açacaklar..

Gidişat bu yönde..

***

Aynaya bakma zamanı geldi!.. ABD'ye iki yüzlü diye haykırıyoruz.. Avrupa'ya terör destekçisi diyoruz ama..

Bir buçuk yıl önce 2015 yılının ocak ayında dönemin Başbakanı Davutoğlu Kobani'ye selam yolluyordu..

Aynen şöyle demişti; Kobani'ye buradan selam ediyorum. Kobani'deki her kardeşlerimin alnından öpüyorum. Kobani bize tarihin emanetidir..

***

Öpücük yollarken Kobani'ye kim hakimdi?..

PKK'nın uzantısı olduğunu söylediğimiz PYD/YPG yapılanması..

Şapkayı önümüze koyalım…

Mehmet Tezkan Milliyet

 

 

*

 

Do­muz­dan post, Al­ma­nya'dan dost…

Bi­zim­ki­ler "Vi­ze ser­bes­ti­si­" ha­ya­li ku­ra­dur­sun…

Al­man Fe­de­ral Mec­li­si, Tür­ki­ye'ye "dost ka­zı­ğı­" at­ma­ya ha­zır­la­nı­yor!

Bu per­şem­be gü­nü top­la­na­cak olan Al­man Mec­li­si (Bun­des­tag) Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­ala­rı­nı içe­ren tek­li­fi gö­rü­şe­rek ka­bul ede­cek ve böy­le­ce…

"Do­muz­dan post, Al­ma­n' dan dost ol­ma­z" di­yen­ler hak­lı çı­ka­cak!

*  *  *

101 yıl ön­ce Er­me­ni­le­re uy­gu­lan­dı­ğı id­di­a edi­len soy­kı­rım ko­nu­sun­da 5 Al­man par­ti­si ha­ya­sız­ca bir­leş­ti.

CDU/CSU, Bir­lik 90/Ye­şil­ler ve SDP'­nin or­tak bil­di­ri­le­rin­de özet­le şöy­le de­ni­li­yor:

"Al­man Fe­de­ral Mec­li­si, Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'n­da ya­şa­yan Er­me­ni­ler ve di­ğer Hris­ti­yan azın­lık­la­ra kar­şı 1915'te baş­la­yan sür­gün ve kat­li­am­la­rın kur­ban­la­rı önün­de eğil­mek­te­dir.

Mec­lis, dö­ne­min Jön Türk Hü­kü­me­ti'nin Os­man­lı'da­ki Er­me­ni­le­rin ne­re­dey­se ta­ma­men im­ha edil­me­si­ne se­bep olan ey­lem­le­ri acı ve­ri­ci bul­mak­ta­dır.

Ay­nı şe­kil­de Sür­ya­ni ve Kel­da­ni Hris­ti­yan­la­rı baş­ta ol­mak üze­re di­ğer H­ris­ti­yan halk­lar da söz ko­nu­su sür­gün ve kat­li­amın mağ­du­ru ol­muş­tur.

24 Ni­san 1915'te Os­man­lı Jön Türk re­ji­mi­nin ta­li­ma­tıy­la bir mil­yon­dan faz­la et­nik Er­me­ni'nin plan­lı sür­gü­nü ve im­ha­sı baş­la­tıl­mış­tır. On­la­rın ka­de­ri, 20'n­ci yüz­yı­la kor­kunç şe­kil­de dam­ga vu­ran kit­le im­ha­la­rı, sür­gün­ler, hat­ta soy­kı­rım­lar ta­ri­hi­nin bir ör­ne­ği­ni tem­sil et­mek­te­dir."

Bun­la­rı söy­le­yen Al­man­la­ra, "İ­kin­ci Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da mil­yon­lar­ca Ya­hu­di'ye yap­tı­ğı­nız zu­lüm ve soy­kı­rı­mı ha­tır­la­yın ve eğer in­san­lık­tan na­si­bi­niz var­sa uta­nı­n" de­mek ge­re­ki­yor.

Bir de bun­la­ra yıl­lar­dır "Dos­t" der du­ru­ruz! Dost­luk­la­rı bat­sın!

Rahmi Turan Sözcü

 

 

*

 

'Davutoğlu ekibi'nin tasfiyesi başladı

Ankara'da Ahmet Davutoğlu'nun devrilip, yerine Binali Yıldırım'ın atanmasıyla başlayan süreçte, siyasi kanatta "temizlik" tamamlandı. Yeni Bakanlar Kurulu oluştu, bakan yardımcıları atandı.

Şimdi sıra bürokraside…

Başbakanlık Müsteşarı, bürokrasinin en tepe ismidir. Davutoğlu, Başbakan olur olmaz, Kemal Madenoğlu'nu Başbakanlık Müsteşarı olarak atamıştı.

Binali Yıldırım'ın bürokraside atamalara doğrudan "en üstten" başlayacağı konuşuluyor.

Bir de, Davutoğlu döneminde Başbakanlık'taki kilit görevlerden uzaklaştırılanlar var.

Hem Kamu Diplomasisi Koordinatörü, hem de Basın Yayın Genel Müdürü olarak bir süre görev yapmış olan Cemalettin Haşimi, Davutoğlu'nun gelişi ile birlikte sessiz sedasız kenara alınmıştı.

Şimdi Haşimi'nin geri döneceği konuşuluyor kulislerde…

Geleceği yeni görevin ise Başbakan Yıldırım'a "en yakın" konumdaki, Başbakanlık Basın Müşavirliği olacağı söylentisi hakim…

Yıldırım'ın gelişiyle birlikte en kritik atamalardan biri de "örtülü ödenek" konusunda yapıldı.

Erdoğan'ın Saray'daki örtülü ödeneğinin kontrolünü yürüten Maksut Serim'e, Binali Yıldırım'ın Başbakan olmasıyla birlikte Başbakanlık'taki örtülü ödenek de bağlandı.

Maksut Serim, Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde hep örtülü ödenekten sorumlu isim olmuştu. Davutoğlu'nun Başbakan olmasıyla birlikte Saray'a atanan Serim, şimdi daha fazla yetkiyle geri dönüyor.

Tabii hem Saray'ın, hem de Başbakanlık'ın örtülü ödeneğine tek bir kişinin, Erdoğan'a çok yakın bir ismin bakacak olmasını, "tüm örtülü ödenek Saray'ın kontrolüne girdi" diye yorumlayanlar da var…

Zeynep Gürcanlı Sözcü

 

 

*

 

GÜNÜN SORUSU

ANADOLU Gençlik Derneği, düzenlediği "Ayasofya'nın önünde namaz kılma" eylemi için Kâbe'nin imamını getirmiş.

Her alanda yerli ve milli arayışı içinde olduğumuz şu günlerde...

Neden "ille de yerli ve milli imam" diye tutturulmuyor?

Ahmet Hakan Hürriyet

 

 

-

 

Ya bir de diyecek bir şey bulsaydı

Cumhurbaşkanı Erdoğan (…)  CHP'ye sert tepki veriyor ve şöyle diyor:

"Bunlar TBMM'de Cumhurbaşkanına ve milletvekillerine küfredecek kadar alçaldılar.

Bunlarda ahlak diye bir şey yok!

Bunlarda haysiyet diye bir şey yok!

Bunlar kan emicidir, haysiyet katilidir!"

(…) Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün bunları söyledikten sonra sözlerini şöyle sürdürüyor!

(…) "Cumhurbaşkanına ve iktidar partisi mensuplarına küfredecek kadar alçalanlara ben diyecek bir şey bulamıyorum!"

Bu satırları okuyunca içimizden "Ya bir de diyecek bir şey bulsaydı kim bilir neler sıralayacaktı" diye geçirdik!

(…) "Ya bir de diyecek bir şey bulsaydı neler diyecekti?"

Zeki Ceyhan Milli Gazete

 

 

*

 

Küfretmeyin alçaklar(!)

(…) CHP Meclis Grup toplantısında izleyici bir grup Kemal Kılıçdaroğlu konuşurken Erdoğan'a yönelik hakaret içeren sloganlar attılar.

Hoş bir şey değil tabii. Ama bu sloganlar yandaş yalakalara ilaç gibi geldi. Artık yazıyorlar da yazıyorlar söylüyorlar da söylüyorlar.

Sonunda saray da konuya girdi. CHP Grubu'ndaki sloganları eleştirdi, küfürün ne kadar ayıp bir şey olduğunu tekrarlayarak çok zarif! bir cevap verdi.

Erdoğan dedi ki; Bunlar Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi'nde Cumhurbaşkanı'na ve miletvekillerine küfredecek kadar alçaldılar. Bunlarda ahlak diye bir şey yok, haysiyet diye bir şey yok. Çünkü bunlar haysiyet celladıdır. Bunlar kan emicidir..."

Erdoğan "Bana küfrediyorlar" dediği ve cevap verdiği konuşma içinde "alçak, ahlaksız, haysiyetsiz, kan emici" asla hakaret sayılmayacak (!) kelimeleri kullanma hakkını kendinde buluyor.

Saray açısından konu şudur; "Ben dilediğime dilediğim gibi hakaret edebilirim, en kötü sözlerle saldırabilirim, ama bana kimse bir şey söyleyemez. Velev ki söyler çok daha ağır sözlerle karşılık veririm…"

Can Ataklı Korkusuz

Kaynak: Suriye'de çırak çıktık

YORUMLAR

  • 0 Yorum