Suudilerin başı dertte

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Başkonsolosluğunda nasıl öldürüldüğünün ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Ortaya çıkan ayrıntılar devlet eliyle işlenen bir cinayetin dehşet verici boyutunu ortaya koyuyor.

Suudilerin başı dertte
18 Ekim 2018 - 07:38
Amerikan Wal Street Journal gazetesinin Türk yetkililerden aldığı bilgiye göre Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el-Uteybi'nin gözleri önünde öldürülmüş.

 



Habere göre Riyad’dan gelen Suudi suikast timi Kaşıkçı'yı, Başkonsolos el-Uteybi'nin önünde önce dövmüş, sonra ilaçla uyutmuş, sonra öldürmüş, sonra cesedi parçalamışlar. 

 



Hatta Kaşıkçı’yı parçalayan anestezi uzmanı, odada bulunanlara 'siz müzik dinleyin' diye akıl da vermiş.

 



Konsoloslukta yapılan aramada da Türk emniyet birimleri cinayete dair ipuçları elde etti. Aynı gün konsolos efendi pır diye Riyad’a uçtu.

 



Haberde, Türk yetkililerin Kaşıkçı'nın nasıl öldürüldüğüyle ilgili olarak bir ses kaydını da içeren kanıtları, ABD ve Suudi Arabistan'la da paylaştığı, iki ülkenin de verilen bilgilere itiraz etmedikleri belirtiliyor.

 



Yani ortada “devlet eliyle planlanmış ve devletin temsilcisi olan bir konsolosun önünde icra edilmiş olan bir cinayet” var.

 



Kaşıkçının en büyük özelliği neydi:

 



Rejime muhalif olması.

 



BBC'de yer alan habere göre Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı, kaybolduğu 2 Ekim tarihinden 3 gün önce İngiltere'nin başkenti Londra'da bir konferansa katıldı. 

 



Kaşıkçı, konferans sonrası BBC'ye verdiği röportajda da, “Suudi Arabistan'da büyük bir değişim yaşanıyor. Bu daha önce hiç görmediğimiz bir şey. Eleştiri yapan gazeteciler tutuklanıyor. Tutuklananlar muhalif bile değil. Bu olaylar insanları korkutuyor.”

 



Geçtiğimiz Mayıs ayında ABD’den 110 milyar dolarlık silah alım anlaşması yaparak, ABD’nin en büyük parterlerinden biri olduğunu bir kez daha kanıtlayan Suudi kraliyet ailesi, bu rahatlıkla,“içerdeki muhalifleri” kökünden sindirme politikalarına hız verdi. 

 



Bu baskı ve sindirme politikalarında en büyük darbeyi Şii nüfusa vurduğu da bilinen bir gerçek.

 



Tek günah “muhalif” olmak.

 



Dikta rejimlerinde muhalif olmak, bu rejimlerin başındaki krallar, prensler, başkanlar için en büyük korku.

 



Bu korkunun sonucu olarak karşımıza 'müzik eşliğinde muhalif kişileri testere ile kesen' bir devlet erkânı profili karşımıza çıkıyor.

 



Bu korkuyu yenmenin tek yolu daha çok demokrasi daha çok özgürlük.

 



Bazıları özgürlükten ne kadar korksa da

 



çare bu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum