Türkiye'nin Pablo Escobarları kim

Tarihin gelmiş geçmiş en gaddar ve en zengin uyuşturucu kaçakcısı Pablo Escobar'ın hayatı bir suç şebekesi liderliğinden çok öte günümüz partiler ve tarikatları ve çıkar gruplarının tipik örnekleyici resmini vermek gibi bizlere çok şey anlatıyor.

Türkiye'nin Pablo Escobarları kim
18 Temmuz 2018 - 09:15
Dünya edebiyat tarihi için Şekspir, Tolstoy, Dostoyevski vb. neyse günümüz siyaseti için Pablo Escobar'ın önemi budur.

Örgüt nedir? Bunca modern yaşam ve yasaya gelişmeye rağmen 'örgütler'i hesap verilebilir denetlenebilir şeffaf ve yasal hale getirip neden değiştiremiyoruz?

Siyaset bilimi ve siyaset sanatı kısaca günümüz siyasetini öğrenebilmek için çok aydınlatıcı bir örnek olarak Pablo Escobar'ı önümüze koymak zorundayız.

Ki, birçok filmi birçok dizisi çekildi. En meşhuru “Narkoz” dizisidir ancak yüz elli bölüme yaklaşan başka bir dizisi daha vardır ve birçok filmi yapılmıştır ve hala karanlıkta kalan çok şey vardır.

Sanırım her kuşağa yeniden anlatılan klasik eserler gibi her otuz-kırk yılda bir Pablo Escobar'ın dizileri filmleri daha çok yapılacaktır.

Artık Pablo Escobar'ın hayatı siyaset tarihini anlayabilmek için Bismark, Churchill, Mao, Lenin vb. kadar önemlidir, çünkü, isimleri çıkartın hikayeyi soyut olarak liderler, adamları, düşmanları, yöntemleri olarak okuyun, hepsinin bir şeması olarak önünüze Pablo Escobar çıkacaktır.

Bu iddialı cümlelerimi siyaset sahnesindeki yasal parti ve yasadışı tarikat gerilla mafya örgütlerinin neden bu kadar birbirine benzeyip legal yapılar ile illegal yapıların neden bu kadar birbirinin taklidi olduklarını gördüğünüzde anlayacaksınız.

BU AKIL ALMAZ SAVAŞ “KANIT” VERMEMEK SAVAŞIDIR

Kolombiyo 1950'li yıllarda büyük bir iç savaş yaşamış yüz binlerce insan iç karışıklıklarda ölmüştü, Escobar'ın tarih sahnesine çıkışı 1970'lı yılların ortasıdır ve 1980'den öldürüldüğü 1994 yılına kadar aralıksız her gün Kolombiya'ya dehşet salmış ve bu koca 15 yıl her gün Kolombiya'nın en devasa güvenlik sorunu olmuştur.

Escobar'ın öldürülmesine sebep olduğu sayı dört binin üstündedir, uçak düşürtmüş, şehir merkezinde yüzlerce insanın ölümüne sebep bombalar patlatmış, adalet bakanı öldürmüş, bir çok istihbarat albayını öldürmüş ve bir çok siyasiyi rehin alıp kaçırmıştır.

Escobar'ın doğup bir halk kahramanı haline geldiği yer başkent Bogota'ya çok yakın gecekondularıyla ünlü Medellin şehridir, ki örgütünün adı Medelli kartelidir.

Kolombiyo ormanlarında kokain tezgahları vardır, kokaini Amerika'ya gizlice sokacak şeytani yöntemler icad etmiştir, mesela, en büyük volelerini uçak pilotlarını kullanarak yapmıştır. Dağıtım ağında çalışanlar çok yüksek paralar kazanmaktadır, temsili bir hesap olarak veriyorum, kokainin kilosunun çıkışı on bin dolarsa alıcıya ulaştığı yerde bir kilosu iki yüz bin dolara kadar yükselmekte ve üreticisinden sokak satıcısına kadar herkesi 'milyoner zengin' yapmaktadır.

Bu uyuşturucu şebekesinin bu ağın kontrolü için uçakları helikopterleri yetmedi devlet içinde köstebekleri yetmedi güvenlik kontrol yerlerinde adamları yetmedi satın alınmış gazetecileri yetmedi her sokak başında elinde telsizle adamları ve yetmedi verilen ölüm emrini gözünü kırpmadan yerine getiren yüzlerce silahlı adamları vardır.

Ayrıntılarını okur ya da izlersiniz, Pablo Escobar'ın Kolombiya hükümetine savaş ilan etmesinin sebebi “suçluların iadesi antlaşmasıdır'”.

Çünkü bu şebekenin en büyük kabusu Amerikan hapishaneleridir. Hükümetin ABD'yle suçluların iadesi antlaşması yapması kaçakçılar için ölümdür ve Escobar bütün zenginliğini ve yüzlerce katil adamını Kolombiya hükümeti bu antlaşmayı imzalamasın diye on beş uzun yıl katliam üzerine katliam yapmıştır.

Hatta Kolombiya hükümetine kendisini ABD'ye teslim etmemesi şartıyla Kolombiya'nın dış borçlarının tümünü ödeyeceğini teklif etmiştir, hatta, bu ünlü uyuşturucu lideri bu antlaşmayı önlemek için siyasete atılır ve meclise senatör olarak girer.

Escobar'ın yasalara uygun şekilde “vekil” olmasıyla devlet ve basınla arasında büyük bir savaş başlar, çünkü Escobar kendisinin uyuşturucu tüccarı ya da katil olduğuna dair ortada bir 'kanıt' olmadığını söyler, ki, devlet ve basın bir kanıt bulabilmek için yıllarca uğraşır.

Kanıt, her şeydir, yasal mısın illegal misin her şey “kanıt” etrafında döner, bu akıl almaz savaş 'kanıt' vermemek savaşıdır. 

Escobar'ın ailesine düşkünlüğü sonunda yakayı ele vermesine de sebep olur, ancak, karısı dahi kendisine 'katillikle' suçlayınca, karısına “kanıtın” var mı, diye sorar.

Kanıtın yoksa, der, karısına, yaşadığın hayattan minnettar ol ve bu zenginliğin tadını çıkar.

Escobar'ın Allah'ı paradır, parayla her şeyin satın alınabileceğine inanmıştır, ve dediği gibi olur parayla satın alamadığı kimse yoktur, tv programcıları istihbarat albayları, herkesi.

Parayla satın alamadığı idealist vatansever dürüst insanların sayısı ise çok azdır ve hepsini sırayla en feci şekilde acımasızca öldürür.

Escobar'ın ilahi yasası-mottosu ya gümüş ya mermidir, gümüş, rüşvet demektir, rüşvetimi herkes kabul etmek zorundadır, değilse, karşılığı mermi, yani ölümdür.

Gümüş'ü kabul edenler ömür boyu susacak ve asla sır vermeyecek asla Escobar'ı ihbar etmeyecek asla hiç kimseye hiç bir şekilde 'konuşmayacaktır'.

Rüşveti alan herkes şebekeye bir şekilde dahil olur ve artık Escobar'ın adamı olur. Sağcı solcu gerilla Hıristiyan muhafazakar fark etmez, rüşvet alanlar siyasi dostlarıdır, almayanlar, düşmanları!

Escobar'ın suç şebekesi rüşvet almayanları öldürmek üzere Kolombiya'nın yirmi yılını çalmış felaketler yaşatmıştır.

Sonunda 1994'de Escobar'ı öldüren askerler sevinç içinde çığlıklar atmış ve “Yaşasın Kolombiya” diye bağırmıştır.

Oysa, değişen sadece Escobar'dır, diğer uyuşturucu şebekeleri de Escobar'ın ölümüyle rahat bir nefes almış ve Escobar'dan boşalan yeri bu sefer Kolombiya'nın ve ABD'nin izniyle önü açılmıştır.

Artık sıra devletle savaşmayan ve şiddete daha mesafeli daha sofistike ve bankacılık borsacılık gibi legal işler yapan görünürde 'saygın' uyuşturucu tacirlerine gelmiştir ve bugünkü uyuşturucu düzenini bunlar sürdürüyor.

Yani savcıların hakimlerin yani devletin ve büyük devlet istihbaratlarının 'kanıt' oluşturmayacak 'görünür' olmayacak ve güpegündüz adam vurup toplumun huzurunu bozmayacak uyuşturucu şebekelerine ihtiyaçları vardır.

Yukarıda yazdıklarımı unutun.

ADNAN HOCA ŞEHRİN GÖBEĞİNDE BİR PABLO ESCOBAR

Siyasete girelim, partilere tarikatlara sivil kurumlara legal çıkar gruplarına, ideolojik yapılara.

Bir siyaset bilimi akademisyeni olsaydım ve önümde beş yıl gibi uzun bir sürede oturup günümüz siyaset bilimine büyük katkı sağlayacak şöyle bir kitap yazardım:

Kanıt oluşturmadan savaşmak ve rüşvetle susturmanın, örgüt şeması.

Çünkü kanıt oluşturmamak ve rüşvetle susturmanın örgüt şeması Menzil tarikatından CHP'ye AKP'den Adnan hocaya, vs. aynıdır.

Kendim ve yakınlarımın tecrübeleri yani görüp yaşadıklarımla örnekler verip partilerin cemaatlerin sivil kurumların işleyiş modellerini ortaya koyardım, sonuç: kendimizi kandırmayalım hepsinin gerçekte çalışma yöntemi: Pablo Escobar modeli.

İşte Adnan hoca, dağlarda ormanlarda gizlenmiş malikaneler ve uyuşturucu trafiğiyle değil şehrin göbeğinde bir Pablo Escobar!

Ki bu yapıların bir de görünmez gizli mezarlıkları vardır, işini kariyerini gençliğini umutlarını itibarını kaybetmiş telef olmuş yüz binlerce insan.

Ki bu yapıların bir de mezarlıklardan büyük çöplükleri vardır, örgüt içi çatışmalardan sonra rezil olmuş hayal kırıklığına uğramış hayattan bıkmış yıkılmış harap olmuş yüz binlerce insan.

İşte CHP işte İYİ Parti işte AKP, işte siyaset etrafındaki cemaatler ve dış bağlantılı sivil kurumlar.

Önce, parti, program, tüzük, demokrasi, siyasi ahlak, kişisel haklar, ortak inançlar, idealler, gibi, siyaset biliminin beynimizi yıkadığı bilimsel kavramları bir kenara bırakın, gerçekte ne oluyor 'örnekler' oluşturun.

Diyelim, Adnan Oktar'ın kedicikleri size de 'davet' için gelmiştir, sizi aralarına katmak için, içinde tertemiz niyetler inançlar ve vatanseverlik olan bir konuşma yapmışlardır, sonuç, Adnan Hoca'nın cemaatine davetlisiniz, sizi seviyoruz, bu ülkenin yetiştirdiği bir değersiniz, laga luga. Diyelim bir tarikatın müridleri de size davet için gelmiştir.

'Gümüş'ü kabul ederseniz en iyi dost arkadaş olacaksınız, kabul etmezseniz, düşmanları'.

Diyelim CHP'den gelirler, sizin gibi dürüst birini aramızda görmek istiyoruz, gümüşü kabul ederseniz, en iyi siz olacaksınız baş üstünde tutulacaksınız, Escobar'ın güvenliğinden ve nimetlerinden faydalanacaksınız, değilse, düşmansınız.

Bu satırları bir yazar olarak biyografimin bir parçası olarak da okuyabilirsiniz, hayatım boyunca tarikat cemaat parti sivil kurum ve gazete çevresi ve dergi çevresi gibi ideolojik ve değişik çıkar gruplarından şahsıma teklifler yapıldı, nicesi sizlere de mutlaka yapılmıştır.

Görünüşte kibar insani sıcacık nezaket ölçülerinde, Adnan hocasından falan ideolojik gazeteye falan ana akım gazeteye falan partiye kadar.

Kısaca 'bizden ol' derler, fikirlerini söylersin, biz de aynı şeyleri savunuyoruz derler, ideallerini söylersin, biz de aynı idealler için yaşıyoruz derler, insan hakları, demokrasi, bağımsızlık gibi vazgeçilmez değerlerin kavgasında olduğunu söylersin, biz de aynı temel prensiplere bağlıyız derler.

“ULAN BEN ECEVİT MİYİM” DEYİP ANA AVRAT KÜFREDİP KAPATTIM

Onlarcasından bir küçük örnek, 2005-6 tam tarihini hatırlamıyorum bir liseden konferans daveti aldım, gittim konferans verdim, o an gördüm ki burası cemaatin okulu, sesimi çıkartmadım eve döndüm, davet eden organizasyon beni telefonla aradı, Nihat bey size Türkiye'nin en iyi yazarı ödülü vereceğiz, dedi, telefonu açanın zihniyetini meramını gayet iyi bildiğim için “ulan ben Ecevit miyim” deyip ana avrat küfredip kapattım, ve düşmanları oluverdim.

Bugün hepimiz biliyoruz ki CHP bir çok insanı 'sussun' diye vekillik rüşvetiyle partisine aldı, bugün hepimiz biliyoruz ki cemaat sayıları yüzün üstünde liberalı rüşvetle susturdu, Adnan Hocası, Yeni Partisi.

Bu yapıların başında lider-başkan-patron-reis adı verilen bir adam ve yanlarında birkaç adam vardı, Escobar'ın 'ortakları' gibi.

Bütün kararları bu üç-beş kişi alır ve bu üç beş kişiden dışarı su sızmaz. Birbirlerine ölümüne bağlıdır 'sır' vermezler. Para işlerini vekil işlerini hep bu adamlar bilir.

Patron'un (liderin) en yakınındaki üç-dört kişi nasıl seçilir, şüphesiz tıpkı Escobar gibi güvenilirlik testinden geçirilir, patronun yalanlarını savunmak sırlarını asla vermemek patronu göklere çıkartmak ve su sızdırmamak ve ya da lise üniversite yıllarından beri patronun arkadaşı olmak.

Ve girdiğiniz yapıda 'söz sahibi' olmanız girdiğiniz yapının karar mekanizmasına dahil olmanız asla mümkün değildir, siz, sadece konuşmayacak maaşınızı alacak ya da açılan imkanların minnattarı olup tadını çıkartacaksınız.

Yani aslında gerçek örgüt şeması şudur, lider ve gözdeleri bir kaç kişi. Gözdeler gözden düşünceye kadar liderin her gün odasındadırlar. Lider-patron-şeyh, reis'in en yakınındaki gözdeler yasal değildir, tabiri caizse erkek cariyelerdir.

Bu erkek cariyeler patrona asla naz kapris yapmazlar ancak kıskançlıkla yerlerini korumak için dedikodu istihbarat taşır yani kraldan çok kralcılık yarışındadırlar.

TARİKAT VE CEMAATLERDE GÖRDÜĞÜMÜZ BU ÇEKİRDEK KADROYU AYNEN YASAL PARTİLERDE DE GÖRÜRÜZ

Lider-patron-şeyh, reis'in en yakınlarıyla ilişkisi 'çok eşli' eski Osmanlı adetine çok benzer.

Bu eşler (yakın arkadaşlar) çoğu kez birbirlerine düşer ve hiç birinin durumu hukuki değildir, lidere bağlılık tek koruyucu kalkanlarıdır ve bir dakika olsun asla liderin yanından ayrılma şansları yoktur çünkü hepsi seçmenden hukuktan değil gammazlanmaktan korkarlar.

Lider-patron-şeyh, reis'in arkadaşları erkek cariyeler köleler (tetikçiler) ile ev içi kurduğu düzen de hukuki değildir, bu bir Escobar düzenidir.

Bu erkek cariyelerin hangi meziyetleriyle öne çıktıkları müphemdir, laf taşımaları mı? Ayrıca eşcinsel bir erotizm erkek homoseksüelliğine de ayrı bir kapı açmak gerekir, bu denli sadık sessiz gönüllü köleliğin bu gizli aşırı tempotik dayanışmanın hazları kökenleri nedir?

Tarikat ve cemaatlerde gördüğümüz bu çekirdek kadroyu aynen yasal partilerde de görürüz. Bu mahrem yakın arkadaş ilişkisi Osmanlı'daki avrat pazarını (köle pazarını) hatırlatır.

Escobar yatağındaki kadınına bile söz geçiremez kadınını dahi katil olmadığına ikna edemez ama etrafındaki yakın arkadaşlarını her türlü cinayet ve gaddarlıkta çok rahat kullanır.

Yani liderin patronun etrafındaki adamların hiç biri 'özgür' değildir, onların yanında uzun süre yaşayabilmesinin tek koşulu ihanet etmemeleridir.

Köle cariyelerin bir adı da 'odalık'tır.

Parti liderlerimizin odalıkları her gün liderin odasındadır ve odalık bir siyasi avantajdır.

Reisin odasına yılda bir ya da hayatında bir kaç kez ancak girebilen bir vekil ya da il başkanıyla 'odalıkların' o an oda içinde göz göze gelip karşılaşmaları parti hiyerarşisini ve itibar mesafelerini belirler.

Odalıklar'ın liderin yan koltuğunda rahat oturuşları ve partinin 'mülk' sahibi gibi tavır ve davranışları da Escobar düzenidir.

Escobar'ın her an yanında olan arkadaşları ve bir de 'ortakları' vardır.

En yakın arkadaşı şüphesiz Osmanlı harem düzeniyle 'baş kadın' 'büyük kadın',diğerleri 'küçük kadınlar'dır.

Örnek, Adnan Hoca'nın baş kadını kaçtı bulunamadı ama CHP'nin baş kadını 'Bülent Tezcan' halen ordadır.

ONLARIN BU ŞEMADA ÖLDÜRÜLMEKTEN BAŞKA ŞANSLARI YOKTUR

Muharrem İnce Escobar'ın ölümünü bekleyen daha sofistike yöntemlerle uyuşturucu trafiğini yönlendireceğine söz vermiş büyük bağlantılardan izin almış, Escobar'ın önce dostu sonra rakip olan Cali karteli, ki İnce'nin 'odalıklarını' bugünden tanıyoruz, eyaletçi bilim adamları.

Bunlar benim siyasi hayattan çıkarttığım derstir, CHP'yle Escobar'ın Escobar'la Adnan Hoca'nın Escobar'la Menzil tarikatının Escobar'la falan ideolojik ya da dergi gazete çevresinin ve dış bağlantılı sivil toplum örgütlerinin hiç bir farkı yoktur.

Sadece 'kanıt'ımız yok, 2012'ye kadar da FETÖ'ye karşı kanıtımız yoktu, daha düne kadar da Adnan Hoca'ya karşı kanıtımız yoktu ve şu anda Menzil Süleymancı nicesine karşı 'kanıtımız' yok.

Kanıt bulmaya karar veren 'devlettir' ve kanıtlarını en güzel gizlemeyi başaran devlete hakim iktidardır, bu yüzden Escobar'ın savaşı 'kanıtların' en iyi saklanabileceği yer devleti ele geçirip yasaları değiştirmektir. İşte yıllarca Sayıştay bütçe görüşmelerine rapor sunamadı, artık yasal olarak 'kanıt' ortadan kaldırıldı, denetime gerek kalmadı, Escobar'ın da hedefi buydu.

Cesur idealist insanların kanıta ihtiyacı yoktur ama onların da bu şemada öldürülmekten başka şansları yoktur.

Bu yapıların silahları ayrı marka ama mermileri aynıdır, silahı tutan suç ortakları en yakın arkadaş çevresi.

Biz de bu topraklarda yaşadık yüzlerce şahsiyetle yan yana oturduk uzun kısa arkadaşlıklarımız oldu, bundan on yıl önce, bu cemaatte (FETÖ’de) ne buluyorsunuz dediğimizde bize gülerlerdi, insanlık özgürlük barış kardeşlik diye söze başlarlardı, aynı şekilde HDP destekçisi liberallere bu katil ve uyuşturucu tüccarlarını neden destekliyorsunuz dediğimizde insanlık özgürlük barış kardeşlik diye söze başlarlardı, ortada kendilerini utanç içinde bırakacak 'kanıtlar' yoktu, İslamcılar'a bu Adnan Hoca da ne buluyorsunuz derdik, İslam için verdiği evrim mücadelesi derlerdi, Menzil de ne buluyorsunuz, kanıtların ortaya konulmasına karar verilmesine kadar cevap yok.

Ya para ya maaş ya ekran ya gazete ya şöhret ya desteklenmek gibi rüşvetin minnettarlığıyla gözleri kararmış dilleri yumuşamıştı.

Tıpkı Escobar'ın adamları gibi sorguda ser verip sır verenini henüz görmedim, Nazlı Ilıcak yine de bunların en delikanlısı, bu cemaat işlerine para sıkıntısı yüzünden girdiğini itiraf etti.

Bir çok adam yerine koyulmayan akademisyen ve yazarın sırf öne çıkmak isim şöhret için bu suç şebekelerine sızdıklarını isim isim kaç kez şahit olduk ve yüzlerce solcu, liberal, yazardan hiç biri liderin en yakınına sızmayı başaramadı, yüzlercesi Escobar'ın rüşvet ağındaki adamları gibi yakayı ele verdiler ya kaçtılar ya hapse düştüler.

Bu suç şebekelerine 'düşman' olmayı itilmeyi kakılmayı kovulmayı aşağılanmayı yok sayılmayı ve linç edilmeyi ve lider ve odalıklarını deşifre etmeyi hiç biri göze alamadı.

On yıllarca en değme sosyalist liberal olduğunu söyleyenler otuz uzun yıl Aydın Doğan'ın gazetelerinde yazdılar ama tek satır Aydın Doğan'a laf kondurmadılar, Yeni Şafak Gazetesi, Akit Gazetesi, solcu gazetecisi Atatürkçü gazetesi ya onlardansın ya değilsin, eleştirilerini dile getirdikçe ve rüşvetlerini kabul etmedikçe herkes 'düşman' kategorisinde.

Bu yapılardaki vatansever ve tertemiz aydınlar ya vurulmuş ya yok sayılmış ya kovulmuş ya da linç edilmiştir, Escobar yöntemleriyle.

Fikir, tartışma, kanaat bildirme, araştırma, kanıt sunma, bilimsel veri, siyasi düşünce... hak getire, bu yapılar karşısında ya düşmansın ya onlardansın.

BU ŞEMADA MENZİL TARİKATIYLA CHP'Sİ AKP'Sİ FARKETMEZ, AYNISIDIR

Escobar hikayesinde en büyük insanlık değeri racon işkencede dahi patronu ele vermemek, susmaktır.

Bu yasal yapıların şeması kabul edelim: Patron ve adamlarıdır.

Hepsi siyasete ülkeyi zenginlikleri ele geçirmek ve Escobar gibi saygınlık kazanmak için girerler.

Güçleri yettiği kolları uzandığı insanları sindirmek, korkutmak, gözdağı vermek, fikrin tartışmanın düşüncenin sızabileceği en küçük aydınlığı boğmak ilk işleridir, bu şemada Menzil Tarikatıyla CHP'si AKP'si farketmez, aynısıdır.

Büyük siyasi sorumuz da buradadır, neden aynı?

Bu siyasi çürüme aslında her şeyin aslına dönüşmesidir.

Ortaçağın hayalet şatoları, asilzadeler ve malikaneleri, vurdu kırdı yağma-talan çeteleri, gizemli katedraller, ve parıl parıl elbise giyen tarikat liderleri.

Ya da insanlığın ilk teşkilatları: kabile reisi ve adamları.

Ve sonra güvenilir adamlar ve destekçiler ve tedarik ağları.

Hiç biri şeffaf değildir.

Ne CHP ne AKP ne İYİ Parti'nin ne bu tarikatların para kaynakları açık ortada değildir, bunların en delikanlısı Escobar'dır.

Polisi, savcıyı, iltimas ve kayırma sağlayan bürokratları ele geçirmek, yani uyuşturucu trafiği için güvenilir sessiz bir yol inşa etmek, hepsinin ilk hedefidir.

Milliyetçilik, İslamcılık, tarikatçılık, liberallik, solculuk, Atatürkçülük, hepsi 'uyuşturucu trafiğine' sessizlik sağlayan trafik tabelası uyuşturuculardır.

Bu uyuşturucu trafiği bir siyasi yozlaşma hali değil üzgünüz artık 'siyasetin' kendisidir.

Escobar, devletin partilerin herkesin rüşvet ve iltimasla çalıştığını bildiği için kendisini asla suçlu hissetmedi, herkes çalıyor ve suçlu değilse, ben neden çalmayayım ülkeye kitlelere hakim psikolojimizdir.

Oysa Escobar, cemaatler gibi amaç için her yol mübahtır ikiyüzlülüğünü asla yapmadı.

Bütün bu uyuşturucu fikirler yapılar kamu malından çalmayı ayıp yasak günah saymıyorsa Escobarlar neden utansın kimden çekinsin?

Hepsinin bütün savaşı ele geçmemek yakayı ele vermemek kanıtları yok etmek.

Bütün bu yapılarda şahsi çıkarlar halkın ve devletin önündedir.

Bunların en delikanlısı Escobar'dır sadece ailesi ortakları ve yoksul halktan devşirdiği tetikçilerini mutlu etmek için çalıştı, işte AKP, sadece ailesi memnun sadece yoksul halktan devşirdiği ihaleci tetikçileri ve yazarları minnettar.

İkiyüzlüyüz, tarikata cemaate ve partiye katılarak bu hırsızlıktan kendimiz de pay alırız menfaat sağlarız diye sessiz kalmamız kimliğimiz oldu.

BU YOKSUL ÜLKEYLE BU SEFAHAT VE İSTİHBARAT DÜŞKÜNLÜĞÜNÜN NE ALAKASI VAR

Bu çetelerin hesap verdiği görülmemiştir. Kilise, cemaat, katedral, parti fark etmiyor, zaten üyelerin bu çete üzerinde kontrolü asla mümkün değildir, kontrol isteyen siyaset de ortada kalmamıştır.

Papalar mafya liderleri Adnan hocalar hepsi parıl parıl elbiseler giyerler, bazıları parıl parıl elbise ihtiyacını Atatürk posterleriyle giderirler, CHP'li bazı belediye başkanlarını hatırlayın, Tayyip Bey, FETÖ, neden hepsi malikane düşkünüdür, tıpkı Escobar gibi.

Hepsi neden istisnasız polis savcı istihbarat ağları tarafından himaye edilmeyi pek sever.

Hepsi istisnasız elit zenginleri lüksü pahalı hediyeleri caf cafı gösterişi janjanı simi altın varaklı pahalı takıları ve pırlantalı saatleri ve yabancı istihbarat ağlarıyla düşüp kalkmayı ve lüks otelleri neden çok severler.

Bu yoksul ülkeyle bu sefahat ve istihbarat düşkünlüğünün ne alakası var?

Ve unutmayın, bu çetelerin siyasi ve sivil yapılarda büyümesinin sebebi fakir ve yoksul ülke oluşumuz hiç değildir.

Fakir ülkelerde vatansever temiz çalışkan fedakar ve sorumlu insan sayısı çok daha fazladır. Ancak fakir ülkelerde oltaya takılacak para düşkünü köşeyi dönmek isteyen hızla yükselmek isteyen vasat kalitesiz insan sayısı da o kadar fazladır.

Fakir ülkelerin çıkmazı şuradadır: CIA ve MOSSAD ve Batılı sivil örümcek ağları yabancı istihbarat örgütleri ülke güvenliğine ve partilere ve sivil kurumlara pek kolay sızar.

Kendi çıkarlarına uygun projeler toplantılar paneller ödül sistemleri geliştirirler ve kendi çıkarlarına uygun vasat karaktersiz yazarların önünü açar yükseltirler.

Temiz vatansever idealist insanları ise sistem dışına iterek yok ederler.

FETÖ'nün sivil örümcek ağlarını savcıları polisleri ekranları gazeteleri nasıl başarılı kullandığını çoğunu yıldırdığı çoğunu satın aldığını gözlerinizle gördünüz.

EKRANLAR BU ÇETELERİN ÖNLERİNE SOFRA DİYE KURULDU

Sol görünümlü Türk Solu dergisi Atatürkçülük yapıp sokaklarda “Kürt esnaftan mal almayın” dahi dediler. Sol görünümlü DSİP FETÖ’nün sümüğünü yalayanlarla doldu taştı. Sivil cemaat görünümlü FETÖ’sü, Adnan hocası ve hatta uyuşturucu tüccarı PKK'yı dahi barışçı özgürlükçü gösteren temiz giyimli düzgün konuşan yüzlerce liberal gördünüz.

Sivil örümceğin ağı gözlerinizin önünde katilleri uyuşturucu tüccarlarını FETÖ’leri ajanları Adnan hocaları legalize etti Türkiye'nin siyaseti tarikatları sivil kurumları Escobar malikaneleriyle Escobar'ın adamlarıyla doldu taştı.

Proje hazırlattılar desteklediler paneller toplantılar davetler ödüller yemekler gazeteler ekranlar bu çetelerin önlerine sofra diye kuruldu. Ülkenin en mahrem sınırları çizgileri onuru güveni delik deşik edildi. Etnik iç savaş korkuları salındı. Korkuyu topluma Escobar yöntemiyle saldılar.

Sonra bu çetenin öne çıkan sivrilen parlatılan isimleri CHP'de sanatta AKP'de ekranlarda büyük ünlü siyasi kanaat önderleri olarak maaşlandılar vekil oldular, Atatürkçü, milliyetçi, solcu liberal oldular.

Sanatçı onlar renkli kişilikler onlar çözüm onlarda çare onlarda imkan onlarda eldeki siyasi malzeme sadece onlar. Hepsi, Escobar'ın şeytani zekasıyla kurduğu uyuşturucu ağı kırk yılın emeği ve gizlilikle oluşturuldu.

Bu partiler bu sivil kurumlar tüzük yönetmelik fikir hareketleri değil kabul edelim tam bir patronaj sistemine göre oluşturuldu.

Terfi ve sicil basamakları sınavlar ya da delegeler hepsi ayarlandı.

Escobar çok başarılıydı, dünyanın en zengini adamıydı, yüzlerce gözünü kırpmadan öldüren tetikçisi vardı, çünkü?

Patronaj sisteminin faydaları çoktur.

Allah'a (ABD ve AB'ye) direk bağlısın sorunları anında çözersin.

Patronaj sistemi çok faydalıdır kimse sizi koltuğunuzdan alamaz, işte Kılıçdaroğlu on yenilgiye rağmen yerinde, işte Adnan Hoca dünya harikası Boğaz'ın tam ortasında, işte Tayyip Bey'in ve FETÖ'nün akıl almaz iktidarı ve zenginliği.

Patronaj sistemi insanı zengin ve güçlü yapar ve düşmanlarını çok kolay alt edersin.

Patronaj sistemi adamlarına ihale dağıtır FETÖ'de yüzde dağıtır patronun gücüne göre patronaj sistemi adamlarına saat dağıtır yılbaşında hindi dağıtır bedava konser bileti dağıtır ve patronaj sistemi adamlarının başını okşar aferin der iyi iş çıkarttın der, patronaj sistemi kolayca avukat tutar kolayca hakim ayarlar, sanatçıysa tablolarını alır edebiyatçıysa ödüller verir iş maymun artistlerine gelince ekranlarını açar.

2000'Lİ YILLARDAN SONRA LİBERALLERİ HATTA SOLCU YAZARLARI ESCOBARLAŞTIRDI

Escobar sisteminin faydaları yazmakla bitmez, ekranlar sokaklar gazeteler cemaatler bakanlıklar her taraf adamlarınızla dolar taşar.

Escobar bir halk kahramanıydı çünkü gazetelerde ekranlarda sokaklarda ve şirketlerin başında parayla tutulmuş kullanılmaya ve mermi sıkmaya hazır binlerce adamı vardı.

Yabancı istihbarat bu fakir ülkenin zayıf güvenliğini görüp soğuk savaş yıllarında milliyetçi islamcı tarikatçı yapıları Escobarlaştırdı.

2000'li yıllardan sonra liberalleri hatta solcu yazarları Escobarlaştırdı, radikal gibi gazeteleri NTV gibi ekranları bu çetelerin emrine kim verdi, anayasaya cumhuriyete askere hukuk kurumlarına ve akademilere kim saldırdı kim saldı?

Üzgünüm, gördüğüm yaşadığım budur, Adnan Hoca'nın odalıkları malikanesi istihbarat bağları destekçileri tedarikçileri tıpkı Escobar gibi her partimizde dış bağlantılı her sivil kurumda her cemaattedir.

Temiz vatansever idealist insanlarımızı ise bu Escobar düzen yok etmeyi hedefleyip sayılarını günden güne azalttılıyor.

Escobar'ın rüşvetini kabul etmeyen dürüst insanlar dün olduğu gibi yarın da öldürülecekler yok edilecekler adı asla siyasette anılmayacaklar listesinde ve bu Escobar düzeninin baş düşmanları olacaktır.

Nihat Genç

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum