Türkiye'de darbeciler tutuklanırken ​Beyaz Saray Gülen örgütlerini ağırladı

Türkiye 15 Temmuz'da çok büyük bir felaketi atlattı. Darbe girişiminden beri içe kapandık, kendi derdimize düştük. Ama biz hainlerle uğraşırken, bakın etrafımızda neler oldu

Türkiye'de darbeciler tutuklanırken ​Beyaz Saray Gülen örgütlerini ağırladı
26 Temmuz 2016 - 10:28 - Güncelleme: 26 Temmuz 2016 - 10:35
Türkiye darbe girişimiyle uğraşırken, çok uzaklarda, Atlantik ötesinde de ilginç gelişmeler oldu.

Türkiye'nin darbe yapan FETÖ'cüleri yakalayıp, gözaltına aldığı saatlerde, Beyaz Saray'da bizzat Başkan Barack Obama'nın ev sahipliği yaptığı bir resepsiyon vardı.

Türkiye'deki darbeden tam bir hafta sonra 22 Temmuz'da verilen, gecikmiş Ramazan Bayramı resepsiyonunda, Obama'nın misafirleri arasında Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren isimler de oldu.

Resepsiyona, Fethullah Gülen'in "manevi lideri" olduğu, ABD'de faaliyet gösteren Rumi Forum'un Başkanı Emre Çelik ile yine Gülen bağlantılı derneklerden Türk Amerikan İttifakı (Turkish American Alliance) Başkanı da katıldı. Üstelik Çelik, Beyaz Saray'dan, arkasında Obama'nın da görüldüğü, bol bol selfie paylaştı.

Tüm bunlar yaşanırken, Ankara Pensilvanya'da yaşayan Fethullah Gülen'in iadesini resmen ABD'den istedi. Üstelik, iade işlemleri tamamlanana kadar Gülen'in tutuklanması da Amerikan yetkililerinden talep edildi.

Şu ana kadar Pensilvanya'dan herhangi bir tutuklama haberi gelmiş değil...

Zeynep Gürcanlı Sözcü

++++++

15 Temmuz'un bize öğrettikleri

------

Demek ki; CHP darbeci değilmiş..

Demek ki; CHP demokrasinin askeriymiş..

Demek ki; Erdoğan gitsin de ne olursa olsun diyen kitle yokmuş.. Varsa bile sayıları darbeciler kadarmış..

Demek ki; iktidarı devirmeye çalışanlar dışarıdaki muhalifler değil, devletin içindenmiş.. Devleti yönetenlerin bir adım arkasında duranlarmış..

Demek ki; her gösteriyi iktidarı devirme eylemi diye yaftalamak hataymış..

Demek ki; muhaliflerin, solcuların, sosyal demokratların sözüne

kulak kabartmak gerekliymiş..

Demek ki; iktidar da yanılırmış.. Aldatılırmış..

Demek ki; Taksim meydanında miting yapmak ülke için felaket değilmiş..

Demek ki;Taksim önemliymiş..

Demek ki; Konuşmamız, tartışmamız, birbirimizi anlamaya çalışmamız lazımmış.

Mehmet Tezkan Milliyet

+++++++

İlk hedefleri "sivil darbe"ymiş

-------

... Paralel Yapı'nın o zaman hedefi en yüksek sayıda mensuplarını Meclis'e sokmaktı. 17-25 Aralık'ta anlaşıldı ki, 75 milletvekilini istifa ettirip, güvenoyunun altına düşen hükümeti düşürmeyi planlamışlar.

Erdoğan'ın basireti sayesinde siyasi darbe planı başarılı olamayınca 17-25 Aralık operasyonunu gerçekleştirdiler.

Ondan da sonuç alamayınca 15 Temmuz'da kanlı bir darbe girişiminde bulundular. Peki darbeden sonra Gülen ne yapacaktı?

 Gülen'in ne yapacağını Cumhurbaşkanı Erdoğan anlatmıştı:

"Humeyni'nin Paris'ten uçakla İran'a inişi gibi Amerika'dan Türkiye'ye inmeyi planlıyor."

Abdülkadir Selvi Hürriyet

+++++++

Davutoğlu itibar yenilemeye çalışıyor ama!

--------------------

Saray tarafından görevinden alındıktan sonra bir anda "AKP'nin en sevilmeyen" kişisi haline gelen ve ortalıkta pek dolaşamayan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu "darbe karşıtı gece eylemleri" sırasında boy göstermeye başladı.

Çeşitli illerdeki sevinç gösterilerine katılıyor ve başbakan olduğunda bile kullanmadığı bir ses tonuyla konuşuyor, hiç yapmadığı kadar yüksek sesle hitap ediyor ve hiç göstermediği kadar öfkeli.

AKP'nin saf ve temiz insanları Davutoğlu'nu bu konuşmaları sırasında çılgınca alkışlıyor ve bağrına basıyor.

Oysa partinin üst katlarında durum bu değil.

Hatta Davutoğlu'nun bu itibar tazeleme operasyonundan hiç hoşnut değiller.

Çünkü öncelikle sarayın, dolayısıyla AKP yönetiminin inancına göre eğer Fethullah Gülen cemaatinin dinci faşist darbesi başarılı olsaydı, Davutoğlu'nu başbakan yapacaklardı. Davutoğlu bu gereğin ortaya çıkmasını önlemek için şimdi en sert darbe muhalifi gibi meydanları dolaşıyor.

Yani diyeceğim, Davutoğlu, ağzıyla kuş tutsa bile, belki saf ve temiz AKP'lilerin gözünde bir parça itibar kazanabilir ama sarayın ve iktidarın gözünde artık yok hükmünde.

Can Ataklı Korkusuz

+++++++

"Darbe ihbarı"nın niteliğine bakmalı

------

... Üzerinde hiç durulmayan temel soru şu: MİT'e ulaşan bilgi, ne kadar ciddi bir ihbar niteliğindeydi?

(...) "Darbe olacağı biliniyor..." gibi çok iddialı bir "laf" üzerine kurgunuzu yaparsanız, yazamayacağınız şey kalmaz.

Genelkurmay, kuvvet komutanlarına bilgi veriyor, uçakların kaldırılmamasını istiyor vb. Ama bunun dışında Genelkurmay'ın aldığı bir önlem yok.

Burada bilmediğimiz can alıcı noktayı gözden kaçırıyoruz: Hakan Fidan'ın elindeki bilgi neydi? Genelkurmay ile neyi paylaştı?

Yani darbe ihbarı ne kadar ciddiydi?

***

Bu soruyu yöneltmemin bir nedeni de, son 6 ayda MİT'e 150 tane askeri darbe ihbarının gelmiş olması. Fidan, şüphesiz bunların önemli bir kısmını eledi. Peki, bu eski ihbarlardan ciddiye alıp da Genelkurmay'la, Erdoğan ve hükümetle paylaştığı var mıydı ve varsa kaç tane?

Eğer mesela 10 tanesini paylaştıysa ve bunlardan bir şey çıkmadıysa, 2 noktanın altını çizmemiz gerekir: Darbe ihbarları artık kanıksanmış olabilir. Belki de o ihbarlarda da bazı benzer önlemler alındı. Haberimiz olmadı çünkü darbe yoktu. (Cemaat, boş ihbarlarla bu kanıksamayı yaratmış olabilir mi?).

15 Temmuz'da gelen ihbarın diğerlerinden farkı, ayrıcalığı var mıydı? Varsa neler?

(...) Anlaşılıyor ki, ihbarda ayrıntı yok, isim yok, olgu olay yok, önceden harekete geçilmesi gereken somut bir hedef darbeci yok. Düşman belli değilse, kime, neye karşı harekete geçeceksin?..

Orhan Bursalı Cumhuriyet

++++++

Samimiyetinizi görelim

------

Günün birinde Nasrettin Hoca, abdest almak için dereye kadar iner. Üç ağzına, üç burnuna derken, sıra iki ayağına gelir, gelir ama nasılsa pabucun tekini elinden kaçırmaz mı! Bir de bakar ki, etek dolusu para döktüğü pabuç suyun üstünde yüzüp akıntıyla gidiyor. Abdesti yenilemek kolay, pabucu yenilemek kolay mı? Nasrettin Hoca'nın aklı fikri karışır; ne namazı düşünür; ne niyazı: "Al abdestini ver pabucumu, al abdestini ver pabucumu..." diye dere boyunu tutar.

(...)

Bu kadar insan.

Albaylar, yarbaylar, generaller, Yargıtay, Danıştay hakimleri, avukatlar, profesörler, mühendisler, milletvekilleri, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları, mimarlar, tüccarlar, bankacılar, iş adamları, üniversite rektörleri, roman, hikaye, gazete yazarları, eski solcular, yeni liberaller, medya patronları, ilk türbanlı rektör, çok yetenekli futbolcu...

Bankası vardı.

Başkasının adına.

Altın madeni vardı.

Başkasının adına.

Holdingi vardı.

Başkasının adına.

Pensilvanya'daki çiftlik.

Acaba o kimin adına?

Günde 1 milyon dağıtılan gazetesi. Bu gücü; "Gelişmiş Müslüman yaratma ideolojisi" ile topladı.

Ona muhterem dediler.

15 Temmuz 2016 oldu.

Abdestleri bozuldu.

Şimdi abdest tazeliyorlar.

Al darbeci Fethullah'ı!

Ver demokratlığımızı!

Lafta abdesti yenilemek kolay!..

Samimiyetinizi görelim.

Necati Doğru Sözcü

+++++

CHP mitinginde "meçhul darbeci"

----

...Bütünlük içinde darbelere karşı duruşunu sergiliyor; parlamenter demokratik sistem ve güçler ayrılığının önemine vurgu yapılıyor.

Ancak ne manifestoda ne de konuşmada darbe girişiminin kimin tarafından yapıldığına ve bunu yapanların kınandığına ilişkin tek satır geçmiyor.

Fethullah Gülen örgütlenmesinin emir komuta olmadan Silahlı Kuvvetler'in içinde örgütlenip darbe girişimi yaptığına ilişkin tek kelime geçmiyor.

FETÖ'ye ilişkin bir satır bile kınama yer almıyor.

***

Oysa CHP yönetiminde veya milletvekillerinin arasında yer alanların ağırlıklı bölümü, bu darbe girişimini yapan FETÖ'nün ağır hışmına uğramış mağdur isimler.

Günlerdir televizyonlarda, salon konuşmalarında darbe girişimi nedeniyle gözaltına alınan veya tutuklananların geçmişte kendilerine nasıl eziyet çektirdikleri açıkça anlatılıyor.

Sadece onlar mı?

CHP'nin toplumsal tabanını oluşturan Atatürkçü, laik, sosyal demokrat kesimler, Silahlı Kuvvetler'den darbe girişiminde bulunanlar nedeniyle atılmış, önü kesilip erken emekliye sevk edilmiş onlarca isim günlerdir bu kişilerin kendilerine yaptıklarını haykırıyor.

Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davaları kullanılarak nasıl zindanda çürütüldüklerini, dördüncü sıradan bu isimlerin nasıl terfi alıp yükseldiklerini sıralıyor.

Gelin görün ki toplumsal tabanı, kadroları, yönetim biriminde görev alanları bunu söylerken, darbeye karşı Taksim'de miting yapan CHP bu örgütün adını tek satırda geçirmiyor...

Muharrem Sarıkaya Habertürk

+++++

CIA'in elinde Erdoğan için kaç plan var?

-------

Eski CIA ajanı Douglas Laux kısa süre önce biyografi niteliğinde bir kitap yazdı. Laux, ABD Başkanı Obama'nın 2011 yılı ağustos ayında "Esad'ın kenara çekilmesinin zamanının geldiği" yönündeki görüşünü hayata geçirmek için oluşturulan ekipte çalıştı.

Laux, CIA'in Esad'ı devirmek için ABD Başkanı'nın önüne o dönem 50 iyi tasarlanmış plan konduğunu söyledi.

Ancak, Başkan Obama bunlardan bir tanesinin bile hayata geçirilmesine izin vermemiş. CIA'in planları arasında, Esad'ın çevresindekilere yüklü ödemeler ve muhalifleri silahlandırma da varmış.

***

"Esad'dan kurtulmak için 50 plan yapan CIA'in elinde Erdoğan'dan kurtulmak için kaç plan var acaba?" diye bir soru geliyor insanın aklına. Hele ABD'nin Orta Doğu planları ve Türkiye'nin tutumunu dikkate alınca.

(...)

Obama 15 Temmuz darbe girişiminden haberi olmadığını açıkladı. Eğer haberi yoksa CIA ona haber vermediği içindir.

Darbe girişimini Millî İstihbarat Teşkilatı'nın geç haber almasını hatta haber almamasını anlarım ama CIA'in bilgisinin olmadığına inanmam çok zor. Gülen'in ABD yönetimi nezdinde değeri büyük.

Amerikan yönetimi, bakanları, senatosu 2013'ten beri Fethullah Gülen'i savunuyor.

26 Nisan günü Obama özel bir temsilcisi aracılığıyla toplantılarına kutlama mesajı gönderdi. Çünkü onların adamı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ dün çok iddialı bir açıklama yaptı; "Amerika Birleşik Devletleri'nin de bu darbeyi Fethullah Gülen'in yaptığını Sayın Obama kendi adını nasıl biliyorsa o kadar bildiğine eminim. Amerikan İstihbaratı'nın da bildiğine eminim" dedi.

***

İşte tam da bu yüzden Amerika, Fethullah Gülen'i Türkiye'ye iade etmez.

Amerika'nın yerinde olsanız, istihbarat hatta darbe için yararlandığınız bir örgütün lideri olan Fethullah Gülen'i ülkesine yani Türkiye'ye iade eder misiniz?..

Hele hele devletin en kritik yerlerinde hâlâ "uyuyan hücre" gibi kendini gizleyen şu anda yapılan operasyonların detaylarını sızdırıyorlarsa...

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum