Yaşasın cehaletin feraseti

Sonunda bu da oldu. Adamın biri çıktı. Cehalete övgü düzdü. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı, hafta içinde katıldığı bir TV programında diyor ki:

Yaşasın cehaletin feraseti
28 Mart 2016 - 21:17
- Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni hafakanlar boğuyor. Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede.

(...)  bir zamanlar ülkemizde cehalet bu denli revaçta değildi.

Cumhuriyet, geri kalmışlıktan kurtulmanın çaresini eğitim seferberliğinde görmüş, o yönde büyük hamleler yapmış, yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim olduğunu düşünerek, eğitimin, aydınlanmanın ışığını köylere kadar ulaştıracak Köy Enstitülerini yaşama geçirmeye uğraşmıştı.

(...) Türkiye bugün mediokrasi aşamasını geride bırakmış, profesörlerinin bile cehalete övgüler düzdükleri bir "idiotkrasi", Türkçe deyimiyle "ahmakkrasi" evresine varmıştır. Hiçbir şeyi sorgulamayan kendini biat kültürünün teslimiyetine bırakmış olanların egemenliği olan "ahmakkrasi"de de toplumlar, kimilerinin iddia ettiklerinin tersine, yok olmazlar, varlıklarını sürdürürler. Yalnızca arada demokrasilerin kimi kurum ve kavramları biraz değişikliğe uğrarlar. Örneğin "karizma"nın yerini "kerizma"nın alması gibi...

Bu ve benzeri değer yargıları değişiklikleriyle birlikte Türkiye'de de olduğu gibi, cehalete övgü düzen rejimlerde de toplum, şekil değiştirerek varlığını sürdürmeye devam eder.

Cehalete övgü düzülen ahmakkrasi koyulaştıkça, muhalefet de azalır. Çünkü çevrede durumdan rahatsız olan pek kimse kalmamış, kalanlarda da, çıkacak ses tükenmiştir.

Şimdi o evreye doğru, dolu dizgin yol almaktayız.

Yaşasın cehalet ve bize mutluluk veren "feraseti!"

Ali Sirmen Cumhuriyet

 

*

 

Kahramanlar

Günümüzün kahramanları, Güneydoğu'da teröristlerle çarpışan asker ve polislerimizdir.

Ben o kahramanlarla gurur duyuyorum.

Ekmeğini yedikleri ülkeye hıyanet eden vatan hainleriyle gözlerini kırpmadan vuruşuyor, ölümü hiçe sayıyorlar.

Biz, o kahramanlar sayesinde evlerimizde huzur içinde oturabiliyoruz.

2002'de terör ve bölücülük bitmişti. AKP iktidarının gizli pazarlıklar yaparak bu PKK'lı hainlere göz yumması, 14 yıl sonra şimdiki faciaları doğurdu. 300'den fazla şehidimiz var.

Sanırım sebep olan tüm AKP'liler bunu anlıyor, vicdanlarının derinliklerinde büyük bir sızı hissediyorlardır!

Güneydoğu'da savaş aylardır devam ediyor. Bazı ilçeler temizlendi. Diğerleri de mutlaka temizlenecek ve bu PKK belası bitecek!

Vatan için çarpışan kahramanlardan ve ailelerinden "Allah razı olsun" diyorum.

Ülkemiz bu yiğitler sayesinde ayakta duruyor.

Terör belâsını defetmek için yıllardır çok bedel ödedik, daha da ödeyeceğiz. Ancak... Gökten yıldırımlar düşse de biz bu vatanı, yabancıların piyonu olan o hainlere teslim etmeyeceğiz.

Rahmi Turan Sözcü

 

*

 

İşin özeti

14 yılda bütün değer yargıları değiştiği gibi, ahlak da çöktü!..

Bunlar "Ahlak" dedikçe çöktü, dedikçe çöktü!..

Mehmet Türker Sözcü

 

*

 

Eşek çok...

Fıkrayı Erhan Tığlı göndermiş...

Hoca camide vaaz veriyormuş. İçeriye bir adam girmiş: "Hocam, ben eşeğimi kaybettim. Bir soruverin bakalım. Eşeğimi gören var mı?" demiş.

Hoca cemaate dönmüş:

- İçinizde kitap okumayan, sanatla uğraşmayan biri var mı?

Cemaat arasından bir kişi ayağa kalkmış:

- Ben varım ben, demiş, öyle boş şeylerle vakit geçirmem...

Hoca eşeğini kaybeden adama dönmüş:

- Boşuna başka yerde arama, demiş, işte eşeğin burada...

Melih Aşık Milliyet

 

*

 

 İktidar teröre destek verenleri "Bumerang döner sizi de vurur" diye uyarırken çözüm süreci tecrübesini konuşturuyor...

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

 

*

 

Hayaldi gerçek oldu

Bir sanatçı "Bakan"ın kulağına bakın ne fısıldadı!

Ankara'ya uçakta Diyanet İşleri Başkanı'yla gittim, Sağlık Bakanı'yla döndüm. Ankara'ya giderken, sadece televizyonda gördüğün siyasetçilerle burun buruna olma imkânı güzel. Ancak hep ilk sırada oturduklarından, orada olduklarını sonradan fark ediyorsun. Bu kötü.

Dönüş uçağında 45 dakika sürmesi gereken yolculuğumuzun sonu, Atatürk Havalimanı'nın 'iniş sırası' azizliğine takıldı. İstanbul üzerinde havada tur atmaya başladık. Bu turlar, üstelik de kötü hava ve sallantı eşliğinde o kadar uzadı ki bir noktada ben gerçekten küçük ekranlarda gösterilen reklamdaki gibi Gotham şehrine gidiyoruz sandım.

1 saat 20 dakika havada döndük durduk! 'Çıkçık'lar, 'rezalet yahu'lar gırla...

Bir beyefendi, ön tarafa gelip host'ları bu sonsuz yolculuk sanki onların suçuymuş gibi sert sert azarladı. Şişmiştik hakikaten. Bense dayanamadım, yanımdaki arkadaşım ve etrafın gülümsemelerinden cesaret alıp "Ankara-İstanbul iki saat, hayaldi gerçek oldu" dedim.

 İnsanlar kikirdedi.

Ve fakat meğer önümde Sağlık Bakanı oturuyormuş. Olsun. Ulaştırma Bakanı oturuyor olsa daha kişisel alabilirdi...

Gülse Birsel / Hürriyet

 

*

 

latif-demirci.jpg

Latif Demirci Hürriyet

YORUMLAR

  • 0 Yorum