Yılmaz Özdil: Erdoğan ne kadar hırsız, soytarı varsa AKP'den kovuyor

Usta gazeteci Yılmaz Özdil, yeni çıkan kitabı Sen Kimsin ile okurlarıyla yeniden buluştu. Özdil kitapta kulaklarını çınlattıklarını Sözcü gazetesinden Nil Soysal’a anlattı.

Yılmaz Özdil: Erdoğan ne kadar hırsız, soytarı varsa AKP'den kovuyor
22 Ekim 2017 - 12:27
Nil SOYSAL

İstanbul Gümüşsuyu'ndaki Kırmızı Kedi Kitabevi'nde buluştuk Yılmaz Özdil'le. Kırmızı Kedi'nin sahibi Haluk Hepkon da var bu defa. Ortam müthiş keyifli. Ama en önemli şahsiyet Barış. Kim mi Barış?

Kırmızı Kedi ailesinin tam da 16 Nisan referandumunda evlat edindiği dünya yakışıklısı bir Suriyeli kedi! Hikayesi nefis! İddia ediyorum eğer ADAM'ın çıkış tarihine yetişseydi, ADAM'ın içinde en az Bahadır kadar önemli bir şahsiyet olarak yerini alırdı!

GELECEK NESİL İÇİN BELGE…



-SEN KİMSİN çok sert bir kitap…

Aslında bu kitap, KADIN, ADAM serisinin üçüncü kitabı. KADIN kitabında iyisi ile kötüsü ile kendi penceremden bu döneme damgasını vuran tüm kadınları anlatmaya çalışmıştım. ADAM kitabında aynı şekilde; bütün sıkıntılarına rağmen Türkiye'nin omzunda durduğu insanları yazmıştım ve öyle bir sınıflandırma yapmıştım. SEN KİMSİN'de ise; yine benim penceremden sadece bugün itibarıyla değil, tarihsel süreç içerisinde Türkiye'nin başına her ne geliyor ise maalesef bu yüzden geldiğini düşündüğüm zihniyeti, gelecek nesillere bir belge olması için insan tiplerinde vücut bulmasını sağlayarak yazmaya çalıştım. Aslında “KADIN”, “ADAM” ve “SEN KİMSİN”i, yani üçünü bir arada okuduklarında bence gençler Türkiye'nin dününü ve bugününü daha net kavrayabilirler. Eğer buralardan gerekli yüzleşmeleri yapabilirsek, yarınımız daha iyi olabilir diye düşünüyorum.

– ADAM'da arka kapağa da düştüğünüz bir not vardı: “Herifleri yazmamayı tercih ettim!” Serinin üçüncü kitabının “SEN KİMSİN” olacağı en başından itibaren belli miydi? Yoksa son bir yılda yaşadıklarımız mı bu kitabın çıkış noktası oldu? 

En başından itibaren beliydi. Çünkü bunlarsız Türkiye anlaşılamaz diye düşünüyorum ben.

HEPSİ ŞÖHRETLİ ARKADAŞLAR!

– Bu döneme damgasını vurmuş insanların “iktidarında”, onları isim isim deşifre eden bir başka örnek bildiğim kadarıyla yok.

Dünya genelini bilemem ama bildiğim şu: Bir “100 Ünlü Türk” kitabı vardı. Şimdi bu kitapta yer alan isimler de ünlü ama bu kitabın içinde bulunmaktan çok mutlu olmayacakları ünlere sahipler. Yoksa tek tek baktığında gerçekten çok şöhretli arkadaşlar. 400 şöhretli arkadaş var bu kitapta ama Allah kimseyi bu kitaba düşürmesin tabii!

ZİHNİYETİ TEMSİL EDİYOR

– ADAM Mustafa Kemal Atatürk'le başlıyordu. SEN KİMSİN Tayyip Erdoğan'la başlıyor ve yine Tayyip Erdoğan'la bitiyor. Neden iki kere?

Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti Mustafa Kemal'le başladı ve ilelebet payidar kalacak. Milyonlarca ve milyarlarca izinden gelen insanla bu Cumhuriyet devam edecek. Ama Tayyip Erdoğan'la başlayan dönem Tayyip Erdoğan'la sona erecek.

– SEN KİMSİN'deki isimleri neye göre seçtiniz?

Bu bir nitelik kitabı, nicelik kitabı değil. Dolayısıyla bütün samimiyetimle söylüyorum; içinde kaç kişi olduğunu bile tek tek saymadım. Yazdıktan sonra sayıyı gördüm. Yoksa mesela 400 değil, 4 bin kişi de olabilirdi ya da 2 bin 750 kişi de olabilirdi. Burada önemli olan bir zihniyetin vesikalığını çıkarabilmek. O nedenle bu kitaptaki isimleri artırabilirsiniz de. Yani bu zihniyeti temsil eden herkesin bu kitapta olduğunu düşünebiliriz.

ŞİRİN GÖRÜNECEĞİM DİYE…

– “Yeni CHP Guguk Kuşu'dur” diye ifade ettiğiniz ana muhalefet partisi bu serinin önemli argümanlarından biri. “Adalet Yürüyüşü” bile Kemal Bey'i bu kitaba girmekten kurtaramamış!

Nil biliyorsun ben yazılarımı da bu şekilde yazıyorum. Ben yazarım ve sen onu ister beğenirsin, ister beğenmezsin. İster alırsın kitaplarımı, ister almazsın! Yani ben CHP'ye şirin görüneceğim diye veya MHP'ye şirin görüneceğim diye Devlet Bahçeli'nin ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun yetersizliklerini gözden kaçıramayız. “O isimleri buraya koymayalım da kitap biraz daha yüksek tirajlara ulaşsın, aman CHP'lileri kırmayalım…” gibi kaygıları taşıyan bir kitap değil bu. Tam tersine bu tür yüzleşmeleri yaparsak eğer CHP'yi gerçek bir ana muhalefet partisi yapabiliriz ve hatta iktidar yapabiliriz. Ama bu tür yüzleşmeleri yapmayıp, yılışıklık yapacaksak, o zaman AKP yandaşı gazetecilerden ne farkımız var? Yani Halk TV'ye çıkacağız veya SÖZCÜ'de yazacağız diye doğru bildiklerimizden vazgeçersek, aslında bundan en çok CHP zarar görür diye düşünüyorum ve samimi duygum da bu. Ama bütün anlamında bakarsan; ben yazarım ve sen ne düşünürsün diye yazmıyorum. Ben kendi tercihlerimi koyuyorum, ister beğenirsin, ister beğenmezsin.

– Kitapta da söylediğiniz gibi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Bey'in neden Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdiği sorusunun yanıtını hâlâ bilmiyoruz. Peki acaba bir ders çıkarılmış mıdır bu yaşananlardan? Şimdi 2019 için CHP'den iyi bir hamle bekliyor musunuz?

Beklemiyorum.



KORKTUĞUM BAŞIMIZA GELDİ!

– Umut yok mu yani? ADAM'ı konuşurken; “Çok korkuyorum. Onun için yazıyorum” demiştiniz. Korktuğumuz başımıza geldi, iş işten geçti mi?… Böyle mi düşünüyorsunuz?

Korktuğumuz başımıza geldi tabi… Şu manada geldi; biz cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedersek eğer, yani Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olursa; anayasayı değiştireceğini, rejimi değiştireceğini, Meclis'i etkisiz hale getirip, tek adam rejimine geçeceğini söylüyordu. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedersek, başımıza bunların geleceği zaten belliydi. Armut gibi seçimi de kaybettiğimize göre başımıza bunlar geldi. Bu sürpriz değil. Bundan sonra da mesela biz İstanbul'a İstanbul'u kazanacak bir aday çıkaramazsak, İstanbul'u yine kaybederiz, bu kadar basit. Yani senin takımın kötü top oynuyorsa, takımda değişiklik yapman lazım. Kaybetmesi garanti adayları çıkarıp, sonra da kaybettik demek çok tuhaf geliyor bana. Einstein'ın lafına geliyorum yine; aynı şartlarda farklı sonuç beklemek geri zekalılıktır.

CANI ÇEKEN MAHKEMEYE VERSİN!

– Tepkiler başladı mı? 

Henüz çok yeni. Kitap hafta başında çıktı biliyorsun (16 Ekim). Ama çok iyi geri dönüşler geliyor. Bu sadece benim açımdan değil, SÖZCÜ için de Kırmızı Kedi için de çok önemli bir kriter. Bu yayınevi çağdaş Kuvayı Milliye'nin yayınevi. Bu da çok şeyi ifade ediyor. İçinde hukuk barındırıyor. Yani burada hukuksuz bir kitabın piyasaya çıkarılması mümkün değil. Elbette canı çeken mahkemeye de verebilir, bu herkesin hakkı. Kırmızı Kedi'nin başka kitaplarını da yasaklatmaya, satışını engellemeye çalışıyorlar ama başaramıyorlar. Çünkü neticede hukuk çerçevesinde yazılan yazılar, basılan kitaplar bunlar. Bu tür yazılara ve kitaplara; “Elimizde güç var. Adalet Bakanlığı da bizim elimizde” deyip, müdahale etmeye çalışacaklarına, okuyup anlamaya gayret etseler bence en çok kendileri için faydalı olur.

TAYYİP ERDOĞAN YAKINDA AKP'Yİ KAPATACAK HERHALDE

– Peki Türkiye nasıl kurtulur? 

Şunu çok açık yüreklilikle söyleyebilirim; bu yazıları ve bu kitapları okuma oranının arttığını gelen maillerden görüyoruz. Yani biz mesela kendi yazılarımızın okuma oranlarını gördüğümüzde, biliyoruz ki aslında AKP'ye oy veren seçmen de bu yazıları okuyor. Ama mesaj göndererek, görüş beyan etmek istemiyorlar. Bu kitapta da AKP'ye oy vermiş yurttaşların pek çoğunun kendisi ile ilgili bir vicdani hesaplaşma yaşadığını görüyoruz. Samimiyetle duygularını ifade eden, pişmanlık belirtip, helallik isteyen okurlar var! Çünkü neticede AKP'ye oy veren kitlenin önemli bir bölümü mütedeyyin diye tabir ettiğimiz insanlar. Bu insanlar aslında iyi olsun diye ve bunların iyi yapacağını düşündükleri için AKP'ye oy veren insanlar. Ama karşımıza çıkan tabloda yanlış yapıldığını görüyorlar ve bu vebalin parçası olmaktan rahatsızlık hissediyorlar. Ben ve benim gibi yazarlara da zamanında söylemiş oldukları laflar dolayısıyla samimiyetle mesaj atıp, özür dileyip, pişmanlık belirtip, helallik isteyen okurlar görüyoruz.

Aslında demokrasinin de gereğidir bu. İnsanlar elbette bir takım partilere, bir takım ideolojilere gönül verirler. Ama yanlışı gördüğünde ondan geri dönmek önemli bir erdem ve ben bu kitap özelinde bunu AKP seçmeninde görüyorum. Dolayısıyla CHP, MHP, ya da bir başka parti başarılı olur, olmaz onu bilemem, ama seçmen bazında ben çok umutluyum. Burada tırmanan bir şekilde görülüyor bu. Somut olaylar da yaşanıyor. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kötü yönetildiğini Tayyip Erdoğan söylüyor ve Başkan'ı görevden alıyor. Ankara Belediye Başkanı'nı, Bursa Belediye Başkanı'nı görevden alıyor. Neden? Çünkü kötü gidiyor… Yolsuzluk iddiaları var, FETÖ'ye bulaşmışlıkları var, vs vs…

Ben çok umutluyum; Tayyip Erdoğan yakında AKP'yi kapatacak her halde! Çünkü ne kadar hırsız, soytarı, yalaka kılıklı herif var, yanından uzaklaştırıyor. Bu da bana çok umut veriyor. Yakında Rahmi Turan'ı, Uğru Dündar'ı, Emin Çölaşan'ı filan uçağına alabilir. Biz hep beraber Tayyip Erdoğan'la uçakta bir selfie yapabiliriz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum