Yılmaz Özdil yazdı O ağacın altı…

Maltepe askeri cezaevinin avlusunda, sisler içindeki Büyükada'nın karşısında, oturmuş yazarım bu şiiri…

Yılmaz Özdil yazdı O ağacın altı…
30 Temmuz 2016 - 12:01
Eylül başlarında bir cumartesi sabahı, lodos titretiyor ağaçları, yağmur geceden yıkamış çiçekleri / gökyüzü mavi, bulutlar beyaz, ardından baharın geçti koca bir yaz, hapisteyiz hâlâ ve güzün ilk serinlikleri / avlunun dört bir yanı dikenli teller, tellerin gerisinde nöbetçiler bekler, kapanır uykusuzluktan gözleri / on gündür çocuk sesi duymadım, özledim “baba” deyişini kızımın, özledim beni görünceki sevincini / hayatım benim, kırk yıllık hayatım, seni başarabildiğimce dürüst yaşadım, içim burada da pırıl pırıl şimdi / geçer, güzelim, bu günler de geçer, sökülüp atılır dikenli teller, koparır halk bir gün zincirlerini.

*

Varlığıyla onur duyduğumuz Ataol Behramoğlu'na ait bu mısralar.

*

Büyük ozan'ı otuz sene evvel, çeşitli iftiralarla Maltepe askeri cezaevi'ne tıkmışlardı, 12 Eylül rejiminde… Hayata küseceğine, hayatı yeşertmiş, ayva fidanı dikmişti bahçesine.

*

Asrın iftirasına uğrayan arkadaşlarım, bu ayva ağacının kuytusunda oturdu, üç sene… Yazın gölge oldu, kışın şemsiye… “Baba” deyişini özledikleri evlatlarına, o ağacın altından yazdılar mektuplarını… Yapraklarından kitap ayracı yaptılar.

*

Hani, nüfus cüzdanlarını, ehliyetleri falan şeffaf plastikle kaplarız ya, işte aynen öyleydi… İki yaprak, üstünde Mustafa Kemal'in imzası vardı, altında bir not, “gölgesinde oturduğumuz ayva ağacının yaprakları, Maltepe, 2013” yazıyordu.

*

Babasıyla konuşurken gözyaşlarını yutkunan Ece'nin içine içine nasıl ağladığını gördüm ben o ağacın altında… Gözleri dolu dolu Efe'nin kimseye belli etmemek için dişlerini nasıl sıktığını gördüm. Atahan'ın Ege'nin kahraman babalarına nasıl hasretle baktığını, etraftan farkedildiklerini anlayınca, gözlerini nasıl telaşla kaçırdıklarını gördüm. Sessiz çığlık deniyor ya… Ben o avaz avaz sessizliklerin şahidiyim. Rüya'nın Denizhan'ın Cansu'nun Aysu'nun Beril'in Elif'in Naz'ın Cenkay'ın Omayra'nın… Henüz altı yaşındaki bızdığım Beray'ın, babalarına moral vermek için sarfettikleri, boylarından büyük gayretlerin hayranlıkla şahidiyim. O ağacın dili olsa da anlatsa.

*

 

Yazının devamı için tıklayın >>

YORUMLAR

  • 0 Yorum