Düşman kapıda bütün korkum iç güçler!

Burnumuzun dibindeler artık. Yüz yıl önceki düşmanlar, yine geldiler. Lozan'ı beğenmedik, Sevr'i getirdiler! Akdeniz'de karşılıklı pazu gösterileri başladı.

Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynuyor, tepki ölçüyorlar. Verdiğimiz tepkiler, bir bir not ediliyor. Yunanistan, karşımızda sinek kalır. Bunun farkındalar, Fransa da geldi. İsrail, Yunanistan'ın yanında olduğunu açıkladı. 

Ayrıca AB'nin tamamı gelir mi, göreceğiz. Yunanistan mı AB'yi tuzağa düşürecek, yoksa AB mi Yunan'ı önden salıyor, bunların hepsi ileride belli olur.

Yunanistan'ın AB'ye 300 milyar dolar borcu var. Akdeniz'de bulunan kaynaklarla borcunu ödemeyi planlıyor. Türkiye'yi denizden silmek istiyorlar. Karaya hapsedip, Marmara'dan Akdeniz'e Yunan izniyle gitmemizi istiyorlar.

İngiltere, her şeyin dışında görünüyor ama hiç de öyle değil. Batılı ülkeleri Türkiye karşısına birer satranç taşı gibi dizen o.

"Üst aklın" merkez üssü olma özelliğini daima korudu.

Fransa, daha da agresifleşir. Çünkü Libya'yı kaybederse, sömürü bölgesi Afrika'yı da kaybeder. ABD Dedeağaç'ta izliyor olup biteni. ABD ayrıca içimizde... İncirlik, Kürecik başta olmak üzere, her yerde...

 Olayın bir başka boyutu...

Fransa, NATO'nun altını oyuyor. Bunun için Rusya'yla bile dirsek temasında bulunuyor. Ermenistan'ı Azerbaycan'a saldırtıp, bir test de Türkiye'nin Kafkas damarı üzerinde yapıldı. Türkiye, Kafkaslara kuvvet kaydırıp, Akdeniz'den zayıflasın isteniyor.

Azerbaycan'ın yanında olduğunu gösterdi, gerekirse savaşacağını burada da gösterdi. Bilmem iktidar anladı mı, askerliği kuşa çevirmenin oyuna gelmek olduğunu. Askere 'kumpasın' bugünler için yapıldığını fark etti mi!

Neyse devam edelim...

Düşman, etrafımızı sarmış vaziyette, bizim içerden kavgamızı bekliyor. Birbirimizi yemeye başladığımızda, hepsi birlikte bize "demokrasi" getirecekler. Peki, bizim birbirimizi yememiz için ne lazım?

Ekonomik çöküş.

Bu konuda Allah var, düşmana ihtiyaç yok!

İngiltere basını "Türkiye iflas etti!" diye yazmıştı. Şimdi Almanya yazdı... Hiç kimsenin yazmasına bile gerek yok, paramız pul oldu. 

Düşman için, her şey hazır!

Sayın Berat Albayrak'ı dinliyoruz. Merhum liderimiz Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezlerinden aşırarak konuşuyor. "Milli Ekonomi" diyor. "Bağımsız Türkiye" diyor. "Bağımsızlık mücadelesi" diyor. 

Bunlar çok güzel hareketler!

Ama demekle olmaz ki!

Milli Ekonomi Modeli'nin sahipleri var. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, hem bu işin uzmanı hem de bu mirasın sahibi. Liderimiz Baş Hoca, bugünler için ve de Türkiye için yazdı tezlerini. Yeter ki ülkemiz içine düşürülen sarmaldan kurtarılsın, can feda...

Baş Hoca'mız "silahsız savaşırsın ama buğdaysız savaşamazsın" demişti. İşte bu günler için uyarmıştı yetkilileri. O'nu ısrarla duymazdan ve görmezden gelenlerin, bugün O'na ait kavramlarla meseleyi istismar etmeleri, çok acı.

 Gün; birlik-beraberlik günü, gün, siyaset günü değil. Baş'ımız Haydar Hoca, 5 yıl önce, hemen her ilde "Milli Kahramanlarımızı Anma Günü" düzenledi. Fransız'ın yeniden geldiğini o gördüğü için, Antep'te Şahin Bey'i andı. 

İzmit Sakarya'da İpsiz Recep'i andı. Kara Fatma'yı andı. Hemen her gün Atatürk'ü andı. Tarih O'nu ve mücadelesini de kayıt altına aldı. O'nu görmezden ve duymazdan gelenleri de. O, bir kartal gibi ülkesinin üzerinde uçar, bütün tehlikeleri önceden görürdü.

Bugün de O'nun ruhaniyeti, ülkenin her karış toprağı üzerinde dolaşıyor. "Bağımsız Türkiye" diyecek her gönül, önce o ruhaniyete selam duracak, sonra da tezlerini okuyacak. Samimiyet ve hakkaniyet bunu gerektirir, 

İçeride birliği sağlayalım, ekonomiyi kurtaralım, düşmanlar girecek delik bulamayacak, çekilip gidecekler. Yunanistan, bir fino gibi sadece ürüyecek! 

Biz, sırtlan sürüsüne dikkat edelim. Yunanistan'ın Türkiye'ye saldırmasına, Fransa kadar Rusya da destek verir. Bu iki ülkenin derdi, NATO'yla.

Bir kez daha; 

Dünyanın hesap defteri, Türkiye'de kapanacak!

100 yıl önceki hesap, tekrar etti. Tekrar etmesinde, ders almayanların rolü çok büyük. Emperyalist akıl, yeniden aynı talep ve planlarla karşımızda. Değişen bir tek, silahlar...

Ama şu kadarını söyleyeyim;

Savaşı kazandıran silah değil, insandır. Çok kötü günler göreceğiz, belki işgal bile edileceğiz ama sonunda emperyalist hesabı Türkler kapatacak. Bu böyle biline…

Benim bütün korkum, iç güçlerden!

"Müstevlilerin siyasi emellerinin", bazı siyasilerin "şahsi menfaatleriyle" tevhit olmasında endişe ediyorum. Irak, içerden düşmeseydi, ABD ele geçiremezdi. Onların canı çok kıymetli(!), ateşin içine girmez, genelde 'maşa' kullanırlar. Maşalara dikkat!

 İran ve Rusya ile Suriye meselesi halledilmedikçe hatta Libya, Türkiye dört cepheden birden, savaşamaz. Mısır'ı Batı safından çekip çıkarmak lazım. "Esad-Sisi" demeden olaya artık stratejik bakalım.

Kafayı BOP'tan çıkarmak lazım. Yoksa ortada ne kafa kalacak, ne de ülke...

Yusuf Karaca

yusufkaraca @ yenimesaj.com.tr