Gazeteler TV'ler bitti, kitap dergiye kağıt kalmadı

Gazete bitti, TV'ler, radyo bitti derken, kitap ve dergi için kağıt da kalmadı.

Gazeteler TV'ler bitti, kitap dergiye kağıt kalmadı
07 Eylül 2018 - 08:59 - Güncelleme: 08 Eylül 2018 - 11:05
‘Kurum daha önemlidir. İyi organize edilmiş çağdaş kurumlar, kişileri geliştirir.’

‘Hayır. Kişiler daha önemlidir. İş bilen, bilgili, çalışkan, disiplinli kişilerden oluşan kurumlar rakiplerine fark atar. Yani devamlı yükselir. Kurumu kurum yapan, kadrosundaki kişilerdir’.

Bu iki zıt düşünce, yıllardır savaştı, savaşmaya da devam edecek gibi görülüyor. Her konuda bu tartışmayı görüyoruz. Farklı şekillerde farklı ideallerde olsa da…

Medyadaki ise hiçbirine benzemiyor. Çünkü medyanın göbekten bağlı olduğu pek çok konu var.

İktidar ile olan ilişkisi, reklam kaynağı yani patronlara dokunuşu, geliri ile masraflarını dengeleyen para politikası, tirajı yani satışı yönlendiren okurları, basın- yayın ilkeleri, ilk günden beri kimlere sesleneceğini bilen buna göre haber-röportaj seçen, yorumlayan yazı işleri kadrosu, köşe yazarları yan, vitrini , özgün duruşu.  

Bu dengeleri iyi kuramayan gazete ve Tv kurumu önce ‘inanılır’ olamaz. Okur ve izleyen arasında güven olmaz. Tabi bu dediklerim gazeteyi veya TV'yi dünyada ne olup bittiğini merak ettiği için takip eden normal vatandaşlar için geçerlidir.

Siyasi partilerin tribün amigolar veya maddi çıkarı için peşinden koşanlar için sadece işine yarayan yayın geçerlidir. Onlar görmek istediklerini görür veya duyarsa mutlu olurlar .

Çok üzücü bir gerçek medyanın çok büyük son zamanlarda sadece miting amigolarına göre yayın yapıyor. Ekranda gördüğümüz görüntüler, sözler belli bir düşüncenin yansıması.

Böyle olunca da bir zamanlar Pazar günleri bir milyon satılan, hafta arası 700 bin tirajın altına düşünce genel yayın müdürünün uykularını kaçıran Hürriyet Gazetesi şimdilerde ortalama 250 -300 bin arası bir tiraja demir atmış durumda. Reklam gelirleri de çok düştü.

Eskiden ‘yer işgali’ diye çöpe atılan ucuz Basın Yayın İlan Kurumu ilanlarıyla sayfaları dolduruluyor. Ucuz ‘vefat ilanları’ eskiden hatır için konurdu. Şimdi para geldi diye sevindiriyor.

Hafta arası net satışlarını bilmiyorum. Ama haftalık ortalama böyle olursa hafta arası çok komik olduğu kesin. Hürriyet’in yayın politikası da tamamen değişti. Tüm muhalif köşe yazarları kapıya kondu. Konulmaya da devam ediyor.

Galiba  kahramanca savaşan son kale Mehmet Yılmaz idi. Onu da başka bir göreve sürgüne gönderdiler. Yılmaz Özdil, Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Bekir Coşkun gibi milyonlarda okurun çok sevdiği yazarlar gönderilince, ortalık Ayşe Arman.

Ahmet Hakan ile Ertuğrul Özkök’e kaldı. Eski amiral gemisi Hürriyet ile, şimdiki fotokopiden çıkan Hürriyet arasındaki farkı anlamayan hiç gazete almasın. Çünkü boşuna para veriyor. Hürriyet iç politikadan magazine dek her köşe ile sanki Türkiye Gazetesi, Son Havadis, Yeni İstanbul oldu. İçerik ise,TRT’den veya o malum yandaş gazetelerden hiç farkı yok.

Oysa Hürriyet’in kaç yıllık kemikleşmiş bir okuru vardı. Sadece Türkiye ve Atatürk seven, tarafsız, hiçbir siyasi partiye bağlı olmayan Türk halkı idi. Böyle devam ederse Hürriyet’in yaşaması imkansız. Yılların elemanlarını işten atıp, eşin dostun çocuklarını yerlerine oturtmakla düşüş önlenmez.

Bir zamanlar bunu yazık. Tercüman Gazetesi 400'in satarken Süleyman Demirel yani Doğru Yol Partisinin basın bülteni gibi çıkarken öyle bir battı ki. O güvendiği kişiler ortadan yok oldu. Ankara'da kredi peşinde koşarken hayatını kaybetti. Her dönem politikanın içinde olan Nazlı Ilıcak’ın nerede olduğunu yazmama gerek yok.

İktidara sempatik görünmek için  gerçeklerden uzaklaşan, halkı aldatan tüm medya kurumlarını başına gelecek bellidir. Oysa sağlam  kişiler her koşulda doğruyu bulur, bulmasına yardımcı olur. Yöneticilerin hiç birini suçlamıyorum. Onlar da emir kulu.

Hürriyet’i Hürriyet yapan kişiler  ve duruşu değiştirilirse adı da Zilliyet olur. Tabii o günkü çıkarına göre yazan-çizen her dönemin adamları gazeteciler konu dışı…Onları son zamanlarda çok sık görüyoruz veya okuyoruz.   

Ahmet Hakan’ın önceki gün Hürriyet’te yazdığı Medipol Üniversitesi övgü yazısı bunun en güzel örneği. Bir gazetecinin alnına tabanca dayayıp, ‘Beni öveceksin’ diye tehdit etseniz ancak bu yazı çıkar. Medipol Üniversitesinin patronlarının kim olduğunu bilmeyen yok. Ahmet Hakan üç satırlık yazı ile kendin anlatıyor.

Hürriyet’in rakibi Sabah’ın ne kadar satıldığını ise kimse bilemez. Birçok gazetenin marketlerde, benzin istasyonlarında bedava dağıtıldığını biliyoruz. Sabah, Dinç Bilgin’den sonra devamlı düştü, sonunda bu duruma geldi.

Sözcü gibi birçok gazetelerinde daha paketleri açılmadan ‘iade’ torbasına atıldığını da biliyoruz. Bazı bakkal  ve gazete bayileri kendi siyasi görüşünde veya partisinde olmayan gazeteleri satmamak için elinden geleni yapıyor. İsteyene ‘kalmadı’ demek zor değil ki…

THY uçaklarında hangi gazeteleri dağıtıyorsa bilin ki onlar tarafsız şerefli(!) Türk medyasıdır. Gazete kağıdı yurt dışından geliyor.   

Dolar ile alınıyor. Şu günlerde kitap yayınevleri matbaalarını kapattılar. O kadar büyük paraları vererek kağıt ithal edecek babayiğit kalmadı. Gazetelerin de 1 -1.5 liraya satılması imkansız gibi.

Aylardır işten çıkarma ile maddi dengeyi saplamak istediler ama doların bu noktasına dayanmaları çok zor. Neyse ki iktidar yandaşı gazetelerin arkasında kapı gibi kurumlar var.   

Örneğin Ziraaat, Halk, Vakıfbank, THY gibi kurumlar yandaş medyayı hiç aç susuz bırakmıyor. Eşin-dostun çalıştığı Sabah’a verilen ilanların beşte biri Sözcü’ye verilse, biraz olsun rahatlarlar. Bunun için çok önemli kişilere ricada bulunmuşlar ama, Tv dünyasında da yandaş olmayan kanallara yaşama hakkı yok deniyor.

Kanal D'ye ise hayret ediyorum. Çünkü başında ülkemizde Tv'yi en iyi bilen, en kültürlü ve kişilikli bir kişi Murat Saygı var. Reyting sıralamasında çok daha yukarı larda olması gerekiyor. ‘Biz reyting için halı aldatmayacağız. Her zaman seviyemizi koruyacağız’ diyorlarsa sadece saygı duyarım.

Çünkü haberleri daha objektif ve halkı coşturacak saçma sapan programlar yok. İktidar yalakası tartışma programları, deli saçması yarışmalar, fazla spor, magazin yok. Ama kişiliksiz yayın yapıyor Kanal D...  

Rahmetli Erdoğan Demirören ağbi medyanın büyük bir bölümünü paket olarak satın alana dek halkın severek ve inanarak izlediği iki TV kanalı vardı. Biri Fox TV diğeri de CNN Türk. Aman nazar değmesin Fox Tv'de değişiklik yok. Gördüğünü, duyduğunu, düşündüğünü yine anlatıyor. Tarafsız kalmak isteyenler de bu kanalı izliyor.

Ancak CNN Türk'ün bugünkü yayın politikası resmen güldürüyor. Haber dilini seçen kişi kim ise, kesin İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da Staj yaptı. Hitler’in bir numaralı yardımcısı Göbels gibi çalışıyor. Seçilen görüntüler, haber metnindeki cümleler veya kelimeler o kadar titiz bir seçimin ürünü ki.

Hele hele ekran alt yazıları. ‘Üniversite kayıtları başladı’ diye bir haberi ekrana getiriyor. İstanbul Üniversitesinin kapısında sadece türbanlı kızlar var. Dersiniz ki Arabistan'da bir üniversite açılmış.

Bu taktiği Avrupalılar ülkemizi dünyaya kötü ve ilkel göstermek için denemişti. Mısır Çarşısında güvercinlere yem satan kara çarşaflı ama görmeyen kadını gösterdiler. Hala İstanbul denilince o mısır atan kadın görüntüleri gelir ekrana. Oysa kadıncağız kaç yıl önce rahmetli oldu. Türkiye, o fotoğraf mı yani?

CNN Türk'te geçen ay toplu kıyım yapıldı. Ne hikmetse kurumu kurum yapan, halkın çok iyi tanıdığı ve sevdiği sunucular birer birer kovuldular. Oysa kendine özgü konuşması ve TV yüzü ile bir bir Saynur Tezel’i bulamaz artık CNN Türk…

Şirin Payzın’a sanırım Ankara'da birisi taktı. Oysa ilk akla gelen TV figürüdür. CNN Türk e yakışıyordu. Engin bilgisi, mütevazı kişiliği ile Ahu Özyurt’ u çok ararlar. Aylar önce gönderilen Nevşin Mengü’nün yeri hala doldurulamadı. Nevşin çok özel bir TV'ci idi. Suçu; farklı, şirin, akıllı ve güzel oluşu. Doğruya doğru.

Sabahları ekonomi haberleri sunan Mine Uzun, bence Ebru Baki’yi unutturdu. Veya hiç aratmıyor. Buket Güler de bence çok başarılı. Sanki yıllardır o görevde gibi. Sultan Arınır’ı da beğeniyorum. Çizgisinden hiç şaşmayan Başak Şengül ise inşallah yıllarca hep böyle kalır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum