Murat Bardakçı'dan Osmanlı'da Seks hikayeleri

OSMANLI'DA CİNSEL HAYAT.. İlk fahişeler, ilk jigololar, lezbiyen cümbüşü..

Murat Bardakçı'dan Osmanlı'da Seks hikayeleri
03 Aralık 2016 - 11:34 - Güncelleme: 03 Aralık 2016 - 11:47
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl'da anlatılan tarih için "Bizim öyle bir ecdadımız" yok demesiyle başlayan tartışma, haftalardır ivme kaybetmeden devam ediyor. Erdoğan'ın bu çıkışı eleştirilirken bir yandan da tarihimizin anlatıldığı kadar pir-u pak olmadığı tartışılıyor.

Taraf gazetesinden Ertan Altan'ın Başbakan'ın sözlerini haksız çıkarmak istercesine hazırladığı haberde ecdadımızın Başbakan'ın sandığı kadar masum olmadığını anlatılıyor.

İşte Murat Bardakçı'nın Osmanlı'da Seks kitabına dayanarak hazırlanan haber:

ECDADI KORUMA YASASI

Başbakan Erdoğan’ın Muhteşem Yüzyıl çıkışının ardından, AKP’de “ecdadı koruma yasası” için hazırlıklar başladı. RTÜK’ün yayın ilkelerine, “Tarihî olayları ve tarihî şahsiyetleri aşağılayan, küçük düşüren nitelikte yayın olamaz” şeklinde bir ekleme yapılarak Muhteşem Yüzyıl ve benzeri televizyon projelerinin önünün kesilmesi tasarlanıyor.

OSMANLI TOPLUMUNDAKİ CİNSEL YÖNELİMLER VE USULLER

Yasanın kapsamı ve Osmanlı tarihi ile ilgili kısıtlamaların nerelere uzanacağı belirsizliğini korurken, kitapçılarda Osmanlı’nın renkli toplumsal hayatını bütün yönleriyle anlatan çok sayıda eser bulunuyor. Bu eserlerden biri de gazeteci Murat Bardakçı tarafından kaleme alınan ve İnkılap Yayınları’ndan çıkan Osmanlı’da Seks adlı kitap. İlk olarak 1987 yılında yayımlanan kitap bugüne kadar altı baskı yaptı. Bardakçı Osmanlı'da Seks kitabında Osmanlı toplumundaki cinsel yönelimleri ve usulleri anlatıyor.

ADINA KİTAP YAZILAN YEMENİCİ BALİ OĞLAN

Kitapta, 1686 yılında Hamamcılar Kethüdası olan İsmail Ağa tarafından kaleme alınan Dellakname-i Dil Küşa yani Gönüller Açan Tellaklar Kitabı adlı uzunca bir metin yer alıyor. İstanbul’un ünlü hamamları ve bu hamamlarda “kulamparaya peştamal çözen nazenin oğlanları” anlatan İsmail Ağa’nın kitabı kaleme almasının sebebi ise yine bir hamam oğlanı. Kılıç Ali Paşa Hamamı’nda “soyunurken” İsmail Ağa tarafından çok beğenilerek “iç oğlanı” yapılan Yemenici Bali Oğlan, “Bir kitap yazsan, içinde adımız geçse, tarihte hatırlansak”deyince İsmail Ağa, İstanbul’daki 2 bin 123 “parlak” tellaktan on birini seçerek anlatmaya başlamış. Tabii başta Yemenici Bali Oğlan. Kethüda’nın coşkulu üslûbunun katkısıyla, ortaya Osmanlı’nın en renkli eşcinsel metinlerinden biri çıkmış.

İSMAİL AĞA'NIN YAKIŞIKLI SEVGİLİSİ

İsmail Ağa, “mahbûb-ı ziba” yani “yakışıklı sevgili” diye andığı Yemenici Bali Oğlan için şunları söylüyor: “Henüz on beş yaşında ve güzellik tacı adının başında ve bu günahkârın mürg-i dili (gönül kuşu) yemenici oğlanın samur kaşında.” Zavallı Yemenici, gaddarlıklarıyla nam salmış 59. Yeniçeri Ortası’nın acemilerinden. Şahbaz bir yoldaşının altındayken baskın verilince defterli olup Kılıç Ali Hamamı’nda soyunmaya başlamış. Kethüda’nın deyişiyle, “Amma camekân odada, amma içeri halvette o nazlı oğlanın firuze kâsesini ejder misali demir kazık millerle oymuşlar.”

İsmail Ağa, Yemenici’nin hamamda soyunduğu dönemdeki tarifesiyle ilgili de bilgiler vermiş:“Gece ve gündüz seferi 70 akçedir. 20 akça dahi ortağı dellak alır. Gece döşek yoldaşlığı 300 akçadır. Kulamparası kaç sefere takati varsa 300 akçaya dâhildir.”

HAYDUTLARIN TECAVÜZÜNE UĞRAYAN SİPAHİ MUSTAFA BEY

Bir kadızadenin gönül eğlencesiyken sokaklara düşen Sipahi Mustafa Bey, Mudurnu Dağı’nda “Kara Domuz” namlı bir hayduda peşkeş çekilmiş. İsmail Ağa’nın deyişiyle haydut, “Oğlancığı kıllı sineye çekip gözleri yaşına bakmayıp gümüş kümbetine demir kazık çakmıştır.” Haydudun diğer adamları da Sipahi Mustafa Bey’e tecavüz ettikten sonra zavallıyı, “Yürümeye mecali kalmamakla bir handa emanet yatağa koyup gitmişler.” Bu Sipahi Mustafa Bey de Fındıklı’daki Müftü Efendi Hamamı’nda defterli olmuş.

KIZ SOFTA'NIN BAŞINA GELENLER

Kitapta anlatılan hamam oğlanlarından biri de Kız Softa namlı Ürgüplü İsmail. İstanbul’da hemşerisi Dağlı Mustafa’nın yanında kalırken, üçüncü gece bu niyeti bozuk hemşeri,“Oğlan, s..... yarî hiledir (dostça bir oyundur) deyip oğlancığı b’il-ikna (ikna ederek) rızasıyla fiilî livataya mübaşeret eyledikte (girişince) maslahatı begayet kebir olmakla İsmail bihuş oldukta gaddar herif işini tamam görmüştür.”

Bu olayın ardından Kız Softa, İstanbul’da tezgâh arkası, dükkân, yangın yeri, mezbelelik birçok yerde soyunmuş nihayet Yıldızbaba Hamamı’nda beline peştamalı sarmış.

TOKMAKÇI KALYONCU SÜLEYMAN

Kethüda Efendi’nin “âdem ejderhası” diye anlattığı Kalyoncu Süleyman rağbet edilen bir “tokmakçıymış.” Bir gün kahvede otururken, Piyalepaşa hamamcısı ile tanışmış. Hamamcı, “Tamam, bana böyle şahbaz bir tokmakçı lazım” deyip Süleyman’ı hamama almış. İsmail Ağa, bu âdem ejderhasının hamam muamelesini anlatırken adeta kendinden geçmiş: “Uzan beyim, paşam deyip nicesini baldır bacağa atar, kıvamı geldikte kendi peştemalını fora edip dal... müşterinin ayaklarını öper... ”

KINALIKUZU FİRUZ

El, ayak parmakları kınalı olan Firuz, Arnavut asıllıymış. Bir hemşerisi Firuz’u hamama gelen kulamparalara tanıştırmış, el öptürmüş. Hamamda yaşananları anlatan Kethüda Efendi, Firuz için de kalemini konuşturmuş: “Efendim, ortaklık yoludur. Oğlanın başını tutmam gerektir deyip o lain Arnavud şaki, Firuz’un boynuna kol kemendini attıkta, oğlanın g... nur topu misali d... ki, aşk olsun o oğlana .... basana.”

İLK FAHİŞELER, İLK JİGOLOLAR

Murat Bardakçı diyor ki; “İstanbul halkı için seks skandalları, sık rastlanan olaylardandır. Hiçbir dönemde de engellenememiştir.”

Kitaba göre ilk kayıtlı fahişelere Kanuni Sultan Süleyman devrinde rastlanmış. Bununla birlikte ilk jigololar Yavuz Sultan Selim devrinde ortaya çıkmış.

KANUNİ DÖNEMİNDE ÜN YAPAN FAHİŞELER

Murat Bardakçı kitapta Kanuni döneminde İstanbul’da ün yapan ilk fahişelerin isimlerini bile veriyor: Arap Fatı, Giritli Narin, Atlıases Kamer, Kirteli Nefise ve Balatlı Ayni...

BALİ BEY'İN KARISI JİGOLO DÜŞKÜNÜYDÜ

Yavuz Sultan Selim döneminin milli kahramanı olan Bali Bey’in karısı ise jigololara tutkunmuş. Varını yoğunu genç erkeklere veriyormuş. Çift bu yüzden pek çok kez kadılık olsa da, yaşananlar Yavuz’un kulağına gitse de Bali Bey’in karısı genç erkeklerle ilgilenmekten bir türlü vazgeçememiş.

LEZBİYEN CÜMBÜŞÜ

Murat Bardakçı’nın kitabında Osmanlı’daki lezbiyen ilişkiler de anlatılıyor. Arapça “zarif” kelimesinden gelme “zürefa”nın “lezbiyen”, “sevici” anlamında kullanıldığını belirten Bardakçı, bu merakın, İstanbul’da her dönemde ve özellikle yüksek kesimde revaçta olduğunu anlatıyor.

OSMAN PAŞA'NIN LEZBİYEN KARISI

Lezbiyenlikle ilgili gerçek hikâyelerden biri Sadaret kaymakamı Osman Paşa’nın karısının başından geçmiş. 1810 yılında Sadaret kaymakamı olan Osman Paşa’nın en büyük zaafı İstanbul’un en namlı lezbiyenlerinden biri olan karısına aşırı düşkünlüğüymüş. Karısı bir çingene rakkaseye gönül verip evde hanımların katıldığı içkili, müzikli meclisler düzenleyince dedikodular alıp başını gitmiş. Bu âlemler duyulunca, saraydan, “Karısına sahip çıkamayan devlete hiç çıkamaz” yazılı fermanla Osman Paşa’yı devlet görevinden azletmişler. Günah yalnızca halk içindi

YORUMLAR

  • 0 Yorum