Mesut Barzani’nin, uzun namlulu silahlı korumalarıyla birlikte Cizre ilçemize gelmesine, “Bunda ne var” diyenler gibi, şiddetli karşı çıkanlar da oldu. Örneğin Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ”Vatan topraklarında yabancı üniformalı askerlerin uzun namlulu silahla ortalıkta dolaşmaları tek kelimeyle rezalettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hak ve hukuku çiğnenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına taammüden saldırıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı, Recep Tayyip Erdoğan, “Gerekli diplomatik adımların atıldığını, izahat yapılmasının istendiğini” belirtti. İçişleri Bakanlığı da inceleme başlatıldığını duyurdu. Ülkemizi ziyaret edecek yabancıların koruma hizmetlerinin nasıl yapılacağına ilişkin 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na göre koruma hizmetleri yürütülüyor. Kanunun uygulanmasından İçişleri Bakanlığı sorumlu. Barzani’nin silahlı korumaları ile Türkiye’ye giriş yapması ise kanuna aykırı bir tutum. Barzani’nin koruma talebi varsa koruma hizmetlerinin İçişleri Bakanlığınca sağlanması gerekirdi.

ONLARI GÖRMÜYOR MUYUZ?

İzmir, Aydın ve Muğla il sınırlarımız içinde bulunan adalarımızda 2004’ten günümüze kadar tam 21 yıldır uzun namlulu silah taşıyan, topu, uçaksavarı olan üniformalı 7 bin Yunan askeri elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Bu durumu Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri, Kutlu Parti Genel Başkan Yardımcısı emekli Kurmay Albay Ümit Yalım şöyle değerlendirdi:

“Barzani’nin silahlı korumalarına sert tepki verilirken vatan topraklarımızda uzun namlulu silah taşıyan Yunan askerlerine bugüne kadar ‘Nota’ dahil hiçbir tepki verilmedi. Yalnız Cumhur İttifakı ortakları değil, muhalefet partileri de vatan topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan silahlı Yunan askerlerine yeterli tepki vermiyor.

Yunanistan işgal ettiği adalarımıza ABD yapımı 105 mm.lik çekili top ve 81 mm.lik havanlar ile Alman yapımı uçaksavar silahları ve değişik menşeli tanksavar silahları ile zırhlı araçlar yerleştirdi. Silahların namlularını Türkiye’ye çevirdi. Barzani’nin silahlı korumalarına sert ve gerekli tepkiyi veren Cumhur İttifakı partileri ile muhalefet partilerinin İzmir, Aydın ve Muğla’da uzun namlulu silahlarla dolaşan Yunan askerlerine ve adalarımıza yerleştirilen ağır silahlara tepki vermemesi dikkat çekiyor.”

Peki, vatan topraklarına, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına kim sahip çıkacak?

Ortopedi ameliyatları için niçin  malzeme bulunamıyor?

Siyaset, İmralı, Mesut Barzani’nin korumaları derken vatandaşımızın çektiği çileler yeterince gündeme getirilmiyor. Örneğin ortopedi ameliyatı olması gerekenler niçin ameliyat edilemiyor, yerli üreticilerin durumu nasıl?

Türkiye genelinde kalça ve diz protezi başta olmak üzere tüm ortopedi ameliyatları için aylar sonrasına gün veriliyor. Sorunun temelinde, yerli üreticilerin uzun süredir aynı fiyatlarla malzeme satmak zorunda kalması, maliyetlerin katlanmasına rağmen malzeme fiyatlarının güncellenmemesinden kaynaklanıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’ne (SUT) göre her operasyonun bir değeri bulunuyor. Örneğin özel hastane maliyeti 6.000 TL olan bir ameliyat için devlet 1.500 TL ödüyor. İşte, firmalar devlet hastaneleri yerine özel hastanelere ürünlerini satıyor. Bu da ortopedi ameliyatlarını fiilen durma noktasına getirmiş.

Bu tıkanıklık yüzünden aylardır bekleyen binlerce hasta mağdur oluyor. Doğu Karadeniz Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Mustafa Yılmaz, şu örneği veriyor:

“Karadeniz Bölgesi’nde 2500 hasta ameliyat olmayı bekliyor. Hastaneler ameliyat randevusu veremiyor, ameliyat tarihlerinden önce yatırılmış hastalar dahi geri gönderiliyor. Bu tablo artık sürdürülebilir değil. Sağlık Bakanlığı, SGK ve Devlet Malzeme Ofisi  (DMO) ivedilikle ortak çözüm üretmeli. SUT fiyat güncellemeleri geciktiği her gün, ameliyat bekleyen hastaların mağduriyeti büyüyor. DMO’nun reel maliyetleri esas alan yeni bir fiyat yaklaşımı geliştirmesi gerekiyor. Aylardır bekleyen hastalar, hayatlarının en kritik ameliyatları için devletten çözüm bekliyor. Hastalarımız, yaşlılarımız, yürüyemeyen vatandaşlarımız bu kadar uzun süre acı çekmek zorunda değil. Bu ülkenin hastaları, yerli üreticileri, bu ülkenin sağlığı sahipsiz değildir. Hastalarımızın sesini duyun.”

Saygı Öztürk