GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

CEZAEVLERİ AFLA BOŞALMAZ DOLAR!

02 Aralık 2025 - 10:42

 

Nuri KAYIŞ
Nuri KAYIŞ[email protected]
yenicag.com.tr

Meclis’in önümüzdeki günlerde yeni bir af yasası çıkarması bekleniyor.

Buna göre, 31 Temmuz 2023 tarihi öncesi işlenen suçlar nedeniyle mahkûm olanlardan ilk etapta 55 bin kişiye tahliye yolu açılacak. Bu sayının zaman içinde 90 bini aşacağı belirtiliyor.

Gerçi siyaset adamları, af sözcüğünden hoşlanmıyor, çıkarılacak yasayla binlerce mahkûmun serbest bırakılacak olmasını “denetimli serbestlik”, “koşullu salıverme” gibi ambalajlar içinde sunmaya çalışıyorlar ama binlerce kişinin aldıkları cezalarının tamamını çekmeden özgür kalmaları tartışmasız biçimde aftır.

***

Cumhuriyet tarihi boyunca 52 defa af çıkarıldı.

Her iki yıla bir af düşüyor yani.

Yerimiz elvermediği için bunlardan sadece ikisine bakalım.

1974’deki genel af, CHP-MSP Koalisyon Hükümeti döneminde çıkarıldı. Başbakan Bülent Ecevit’ti.

20 Mayıs 1974’te Milliyet gazetesinde yayımlanan şu haber aftan yararlananlar hakkında bir fikir veriyor:

“İstanbul’daki Sağmalcılar Cezaevi’nden af yasasından yararlanarak serbest kalan 300 hükümlüden 56’sı adam öldürmek, 91’i hırsızlık ve gasp, 67’si esrar içmek-bulundurmak ve satmak, 13’ü kaçakçılık suçlarından mahkûm edilmişlerdi. Diğerleri ise silah taşımak, yaralamak, sahtekârlık, dolandırıcılık, zimmet ve hakaret suçlarından hükümlüydüler.”

***

2000 yılında ise iktidarda DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti vardı. Başbakanlık koltuğunda yine Bülent Ecevit oturuyordu.

Bu hükümet döneminde Ecevit’in eşi Rahşan Hanım’ın girişimleriyle bir af yasası kabul edildi.

Yasa, devlete karşı işlenen suçlar dışındaki suçlara af getiriyordu.

“Rahşan Affı” diye anılan bu afla cezaevlerindeki 70 bin kişiden 30 bini özgürlüğüne kavuştu.

Ne var ki özgürlüğüne kavuşanlardan çoğu kısa süre içinde işledikleri yeni suçlar nedeniyle geri döndü.

Örneğin, tecavüz ve gasptan cezaevinde yatarken aftan yararlanarak çıkanlardan biri, diş hekimi Zekiye Gökşin’i tecavüz ettikten sonra öldürdü. Bu olay kamuoyunda büyük infial yarattı. Talihsiz diş hekiminin babası Yaşar Gökşin, “Eğer af çıkmasaydı o cani hapiste, kızımsa hayatta olacaktı” diyerek aftan sorumlu tuttuğu TBMM hakkında dava açtı.

Affın mimarı Rahşan Hanım bile, “Benim amacım katillerin değil garibanların affedilmesiydi” diyerek pişmanlığını dile getirdi.

***

Peki, tarihteki örneklere baktığımızda afların işe yaramadığı bilindiği halde şimdi yeni bir af için neden ısrar ediliyor?

Sorunun yanıtı basit:

Çünkü kapasitesi 301 bin olan cezaevlerinde şu anda 420 bin hükümlü ve tutuklu bulunuyor.

Üstelik bu sayı her geçen gün artıyor.

İktidar ya her biri en az bin kişi kapasiteli 120 yeni cezaevi açacak ya da af çıkaracaktı.

İkinci şıkkın tercih edildiği anlaşılıyor.

***

Evet, üstüne basa basa söylüyorum:

Cezaevleri afla boşalmaz aksine dolar.

Afla çıkanlar bilim ve sanatla uğraşmaz, yasal işlerde çalışmazlar. Hırsız hırsızlığını, dolandırıcı dolandırıcılığını, çete elemanı çete elamanlığını, kaçakçı kaçakçılığını, esrar satıcısı esrar satıcılığını yapar ve bir süre sonra yakalanıp tekrar cezaevine dönerler.

Affın getirdiği tehlikelerden biri de, şimdiye kadar suça karışmamış ama eğimli olanların, “İşlediğimiz suç nedeniyle yakalansak bile nasıl olsa yine af çıkar ve kurtuluruz” diyerek suça yönelmeleridir.

+++++++++++++++++++++++++++++++

“PARDON” BİLE DENİLMEDİ...

++++++++++++++++++++++++++++++++

Yukarıda affın sakıncalarını anlatmaya çalıştım.

Bu yazıda ise savcısından hâkimine adalet sisteminin kusursuz hizmet vermesi gerektiğini örneklerle anlatmak istiyorum.

***

Ünlü tiyatro sanatçısı Ferhan Şensoy’un gazetede okuduğu haber şöyleydi:

“Yasadışı örgüt üyesi olup çeşitli soygunlara karıştığı iddiasıyla yargılanıp 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Nevzat Pak’ın masum olduğu anlaşıldı.

Başka bir olay nedeniyle gözaltına alınan kişilerin itiraflarıyla ortaya çıkan gerçek üzerine 9 yıldır cezaevinde yatan Pak tahliye edildi. Yetkililer, bir yanlışlık sonucu yıllarca hapis yatan Pak’a üzüntülerini dile getirdiler, bir diğer deyişle ‘Pardon’ dediler.”

Ferhan Şensoy bu haberden yola çıkarak önce “Bir Tuhaf Soruşturma” oyununu yazıp oynadı, sonra aynı olayı “Pardon” adlı filmle sinemaya taşıdı.

***

Günümüze dönelim:

4 kişilik Böcek ailesinin zehirlenerek ölmesinin ardından başlatılan soruşturmada, ailenin yaşamlarını yitirdikleri gün gittikleri midyeci, kokoreççi, lokumcu ve kafe işletmecisi sorumlu tutuldu ve tutuklandı. İddia, onların zehirli ürünler satarak ölümlere yol açmalarıydı.

Neyse ki Adli tıp raporu erken çıktı, ölümlerin otelin haşerelere karşı ilaçlanmasından kaynaklandığı anlaşıldı, otel sahibi ve ilaçlamayı yapan firmadan bazı kişiler tutuklanıp cezaevine konuldu. Yanlışlıkla tutuklanan 4 kişi ise 12 gün sonra serbest bırakıldı.

Haksız yere suçlanıp itibar kaybına uğrayan, işyerleri mühürlenen, yaklaşık iki hafta çalışamayıp ekonomik açıdan sıkıntıya düşen kişilere bu defa nedense ‘Pardon’ bile denilmedi.

***

Benim görüşüme göre, 4 kişilik ailenin yok olmasında, otel sahibi ve ilaçlama firmasından kimi isimler kadar, hatta onlardan da daha fazla sorumlu olan, ailenin zehirlenme şüphesiyle gittikleri hastanede doğru düzgün muayene edilmeyip, “Şikayetiniz hava değişiminden kaynaklanıyor” denilerek otellerine geri gönderilmeleriydi.

O aileyi yok eden hatayı yapan sağlık personeli hakkında bugüne kadar neden herhangi bir işlem yapılmadı, soruşturma açılmadı, ilgili doktor ve hemşireler ifadeye bile çağrılmadı?

Anlamak gerçekten zor!

YORUMLAR

  • 0 Yorum