GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Medyanın bulaşıcı manipülasyon virüsü: Kasıtlı hüküm vermek

03 Ekim 2025 - 11:07

 

Fransa'nın güneyindeki Trebes kentinde IŞİD militanı 26 yaşındaki Fas asıllı Rıdvan Lakdim, üç ayrı silahlı saldırı düzenledi. Dört kişiyi öldürüp, 15 kişiyi de yaralayan saldırgan ölü olarak ele geçirildi…

Bu terör saldırısında süpermarket kasabının da ölmesi üzerine bir radikal vegan, Facebook’ta şu paylaşımı yaptı:

- “Bir katilin, terörist tarafından öldürülmesi hepimizi şaşırttı değil mi ama? Ben şaşırmadım. Zerre merhamet yok içimde adalet yerini buldu diyebilirim”

Kasabın ölümünden haz duymak salt katıksız aptallık değil, doğru-yanlışı ayırt edememektir. Yaygın hayvan sömürüsü başka, terör/katliam başka… Fransız vegan niye bunu ayıramıyor peki?

George Orwell “1984” romanında “newspeak”/yeni söylem/yeni dil projesinden bahsetti; totaliter yönetimin toplumu denetlemek için geliştirdiği özel dil planı bu. Yeni dil aracılığıyla insanların düşünme biçimini kontrol etmek, fikri sınırlandırmak.

Yeni dil, insanı aptallaştırarak onu köle yapmanın aracı…

Konu sadece Fransız veganın mesajı değil; günümüzde sosyal medyada fikirler, tartışmalar 280 karaktere sıkıştırılıyor, derinlik istenmiyor. Sürekli tekrarlanan duygusal söylemlerin, basit sloganların öne çıkarılması talep ediliyor: “Yeni dil” bu…

Oysa:

Dilin daraltılması, basitleştirilmesi, “yeniden paketlenmesi” eleştiriyi yüzeyselleştiriyor, düşünceyi kısırlaştırıyor, gerçeğin üstünü örtüyor. Bu da toplumsal eleştiriyi zayıflatıyor ve bu yeni dil, -dezenformasyon, manipülasyon ile- insanları, yönetmeye daha elverişli hale getiriyor.

Bu ideolojik hegemonyaya nasıl teslim olunur?

Çuvaldızı kendimize batıracağım:

SAÇMALIKLARA İNANMAK

Michel Foucault daha 1980 başında şu tespiti yaptı:

- “Bu kadar çok insanın yargıda bulunması çılgınlık. Her yerde her zaman hüküm veriyorlar!”

Aradan yarım asır geçti; günümüzde ne çok arttı temelsiz hüküm verenler! Hele sosyal medyası ve TV ekranlarıyla Türkiye’de…

Guy Debord, 1967 yılında “Gösteri Toplumu” kitabını çıkardı; “Kapitalizm, artık sadece mal ve hizmet satmıyor; aynı zamanda imajlar ve temsiller satıyor” dedi.

İnsanlar, olayları-ürünleri veya kişileri doğrudan deneyimlemek yerine onların medya aracılığıyla sunulan görüntülerini tüketiyor: Instagram vd.

Evet sosyal medya, hayatı değil, sürekli parlatılan gösteri/imaj sunuyor. Bunun hakikat olup olmasının önemi yok; tek ölçü, ne kadar “tık/beğeni”, reyting, tiraj almanız…

Ki, gösteri sadece eğlence değil; aynı zamanda politik iktidarın da aracı. Maksat, medya üzerinden kitlelerin dikkatini yönetmek, gerçek sorunları perdelemek! Örneğin; marka taşıyarak görünür olduğunu sanan, hayata kendine yabancılaşmış büyük kitleler gibi!

Var olmak için ünlü olma arzusu da budur; yaşamı salt görünüme indirgemek

Bizim çok meslektaş da yazdığının söylediğinin doğru olup olmamasıyla ilgili değil, ne kadar ilgi çektiğine bakıyor! Gerçeği aramaya kayıtsızlar. Çünkü, aradıkları hakikat değil, görünür olmak…

Kendimden misal vereyim; hakkımda öyle mantıksız yalanlar çıkıyor ki, saçmalığın nasıl bu kadar büyük ölçekte var olduğuna şaşırıyorum. Demek şöhret budalalığı beyinleri bu derece felç etti!

Hiçbir mantıksal bağlantısı olmayan bu yalanlara, akıl süzgecinden geçirmeyen kimileri, doğru olduğuna inanıyor! Amaç da bu,-“1984” romanındaki “newspeak” gibi- herkesi aptallık seviyesine düşürmek! Tıpkı vegan Fransız gibi, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt edemeyen eğitilmemiş zihin var karşımızda… Ki, bunun okur yazarlık ile hiç ilgisi yok.

Değer karmaşası yaratan, ne yaptığının farkında bile olmayan aptal sadece Fransız vegan değil…

ZIRVA DEDEKTÖRÜ

Ülkemizde sosyal medyada dezenformasyon ve manipülasyon hayli yaygın.

Eğitim kuramcısı “çoklu zekâ” teorisiyle tanınan psikolog Howard Gardner’ın “Hakikat, Güzellik ve İyilik: 21. Yüzyılda Erdemlere Yeniden Bakış” adlı eserinde sosyal medyanın, düşüncenin büyük erozyona uğradığı toplumlarda varlık gösterdiğini belirtiyor.

Hayli akıl karışıklığı, kaos, “ötekileştirme” bunun sonucu... Hakikat, güzellik, iyilik erdemlerinin anlamının hızla bozulması, toplumun çürümesi bunun sonucu…

Bir dönem sıkça “Kemalizm diktatörlüktür” diyerek “otoriteye” karşı çıktığını sanan kullanışlı aptallar, bugünlerde de her toplumsal değeri belirsiz hale getirmeye çabalıyor.

Değişen bir şey yok bu topraklarda; az bilgi hep çok kesinlik dayatıyor, entelektüel alan gasp ediliyor.

Bunlar sonu kötülüğe-yıkıma çıkan “çağdaş aptallık” ilkesi. FETÖ destekçiliği gibi… Kibirli aptal bunun için özeleştiri yaptı mı? Aptal her fırsatta kendini haklı çıkaran, bir utanmaz.

Einstein’ın anlamlı bir sözü var:

-“Dahilik ve aptallık arasındaki fark, dahiliğin sınırlarının olmasıdır”

Mesela, ekranlara zırva dedektörü” taksak, kimi konuşmalarda alet “kirlenmekten” dolayı bozulur!

Filozof Pascal Engel’e göre, “aptal, hakikate saygı göstermemekle suçludur.”

 

Soner Yalçın

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum