Rum-Yunan ikilisinin ve Rum Ortodoks Kilisesi’nin Türk düşmanlığı,kışkırtmaları gerilim yaratan eylem ve söylemleri sürmektedir. Paskalya nedeniyle Eokacı/Enosisçi faşist Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, yayınladığı mesajında Kıbrıs sorununa iki bölgeli, iki toplumlu federasyon temelinde çözüm arayışını yineledi. “'İşgal' duvarını yıkma” hedefiyle belirlenen stratejinin somut sonuçlar verdiğini savunan Hristodulidis, Güney Kıbrıs’ın hem AB hem de Atlantik ötesi aktörlerle güçlü bağlar kurduğunu kaydetti. “Ülke güvenliğini ve savunmayı güçlendirmek için ekonomiyi sağlam temellere dayandırdığına” değinen Hristodulidis silahlanmayı sürdüreceklerini belirterek bir kez daha hedefine KKTC ve Türkiye’yi koydu. Türk düşmanı Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios da Paskalya genelgesinde Yunanistan, Güney Kıbrıs ve tüm Helenizm’e seslenerek “bütün Helenizm’i, Türkleri kovmak ve vatanı kurtarmak için çaba harcamaya çağırıyorum” ifadesiyle kinini kustu. Genelgesinde “Kıbrıs Helenleri olarak diriliş sevincini bu yıl da ülkenin tamamında yaşayamadıklarından” bahseden Yeorgios “vatanın kurtuluş gününün geleceğini ancak kendilerinin de mücadele ve taleplerini doğru ve akıllıca planlamaları gerektiğini” söyledi. 24 Nisan tarihi hatırlanacağı üzere Rumların federal çözümü reddettikleri Annan Planı referandumunun 21 yıldönümü idi. Geçen 21 yılda Rumlarda bir değişiklik olmadığını, uzlaşmazlıklarının ve Türk düşmanlıklarının dorukta olduğunu hep birlikte yaşadık, gördük. Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk halkına evet demesi karşılığında çeşitli vaatlerde bulunan Avrupa Birliği (AB), geçen süreçte bu vaatlerinin hiçbirini yerine getirmezken, Rum tarafını üye yaparak ödüllendirdi ve destek vermeyi de halen sürdürmektedir.
AB-Orta Asya 1. Zirvesi’nde bazı Türk devletlerinin KKTC ve Türkiye’yi hedef alan sonuç bildirisine imza atmaları sonrasında Anavatan Türkiye’den herhangi resmi bir açıklama yapılmamıştı. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçtiğimiz hafta Ankara'da Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ile düzenlenen ortak basın toplantısında basın mensupları tarafından Orta Asya devletlerinin Kıbrıs bağlamında attıkları son adımla ilgili soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Dışişleri Bakanı Fidan, Türk dünyasının bir bütün olarak Kıbrıs Türkünün yanında olmaya devam edeceğini, bu konudaki politikalarını sabırla sürdüreceklerini ve Kıbrıs meselesini Türk devletleriyle kamuoyu önünde tartışmayacaklarını vurguladı. Fidan, “Kıbrıs Türkleri büyük Türk dünyasının büyük ve asli unsurlarıdır. Bu gerçek asla değişmeyecektir.” ifadesinde bulundu. 2017'deki Crans-Montana sürecine değinen Fidan, KKTC'nin o günden sonra federasyon modelinden çekildiğini, kendilerinin de sonuç vermeyecek müzakerelerle vakit kaybetmeyeceklerini defaatle ifade ettiklerini aktardı. Fidan, "Ve ondan sonra iki devletli çözüm modeli ortaya konuldu ve biz bu modelin arkasında durmaya devam ettik. Geçtiğimiz Mart ayında Cenevre'de yapılan toplantıda federal model BM tarafından telaffuz dahi edilmedi. Bunun yerine biz adadaki iki tarafın işbirliği yapabileceği alanlar üzerinde durduk." diye konuştu. Türkiye Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, bakanlıkta düzenlenen haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuştu. Aktürk, açıklamasında garantörlük yetkilerine işaret ederek, ''Türkiye, GKRY’nin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini ve Ada’da barış ve istikrar ortamını tehdit eden faaliyetlerine karşı garantörlüğün kendisine vermiş olduğu yetkileri daha önce olduğu gibi kullanmaktan çekinmeyecektir'' dedi. Aktürk, GKRY Başpiskoposu’nun Kıbrıs’taki Türkleri hedef alan açıklamalarına şu sözlerle cevap verdi: “GKRY Başpiskoposu’nun açıklamalarını geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen yeni terör örgütü kurulması gelişmesiyle birlikte değerlendirmek gerekir. Son açıklamalar, Kıbrıs Adası’nda bugüne dek çözümsüzlüğe sebep olan, ayrımcı, fanatik ve provokatif zihniyetin en açık tezahürlerinden birisidir. Tarihsel gerçekleri yok sayan, mevcut durumu ve Türkiye’nin Kıbrıs Adası’ndaki varlığını çarpıtan bu zihniyet; barış, diyalog ve yapıcı bir yaklaşımın önünde ki en büyük engeldir.Uluslararası hukuku ve insani değerleri hiçe sayan bu yaklaşım, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini hedef almaktadır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Kıbrıs hiçbir zaman bir Rum adası olmamıştır. Buna benzer düşüncedeki planların hayata geçirilmesi mümkün değildir ve buna müsaade edilmeyecektir.” Görüldüğü üzere AB,ABD ve BM tarafından şımartılan Rum tarafının ada gerçeklerine göre bir çözüme yanaşması, Kıbrıs Türk halkından gaspettikleri hakları iade etmesi ve yola gelerek uzlaşması olası değildir. Anavatan Türkiye federasyonun bittiğini her fırsatta vurgulamakta ve KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın iki devletli çözümüne desteğini sürdürmektedir. Anavatanımızın yapması gereken KKTC’nin tanınmasını Ekim’deki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce gerçekleştirmektir. Böylece hem içte hem dışta saflar netleşecek belirsizlik ortamı sona erecektir.
YORUMLAR