Ulusal Türk Kuruluşları Dünya Konseyi Başkanı olarak Mukavemetçi Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesinin taçlandırıldığı, özgürlüğümüze kavuştuğumuz 20 Temmuz Mutlu Barış Harekatı’nın,Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51.yıldönümü vesilesiyle yayınladığım mesajımın önemli bölümlerini siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum:
Emperyalist güçlerin desteklediği Rum-Yunan ikilisinin adayı Yunan yapma emellerine, eli kanlı EOKA teröristlerinin Megali İdea ve Enosis rüyasına, bu anlamlı günde Mücahit ve Mehmetçiğin muhteşem zaferiyle son verilmiştir.Bağımsız Devletimiz KKTC'nin temelleri ve adada iki ayrı devlete dayalı çözümün coğrafi zemin ve siyasi temeli bu şanlı günde atılmıştır. Kıbrıs'ta Türk varlığını hazmedemeyenler müzakere masasında binbir ayak oyunuyla, Kıbrıs'ın tamamına sahip çıkıp, Kıbrıs Türkünü ve KKTC'yi yok etmek, Türk ordusunu adadan çıkarmak, Anavatan’ın garantörlüğüne son vermek ve Anavatan’la olan bağlarımızı koparmak istemektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hakimiyetçi ve hegamonyacı emellerini gerçekleştirmek ve Enosis yolunu yeniden açmak için hala daha entrika peşinde koşmakta, bir taraftan uzlaşmaz tavrını sürdürürken diğer taraftan da silahlanmakta, askeri ve güvenlik anlaşmalarıyla,düzenlediği tatbikatlarla KKTC ve Anavatan Türkiye’yi hedefine koyan şer ittifaklar oluşturmaktadır. Emperyalist AB ve ABD’nin ‘Kıbrıs’ta iki devletin varlığını asla kabul etmeyeceğiz’ açıklamaları safsatadır ve Türk tarafını bağlamamaktadır. Faşist Eokacı/Enosisçi Rum lider Hristodulidis, Rumların lehine olan statükonun devamından yanadır ve bu durumu sürdürmeye çalışmaktadır. Rum liderin en büyük korkusu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) tanınması ve adada kurdukları yalana/dolana dayalı sahte düzenlerinin bozulmasıdır.Batı’dan yüz bulan Hristodulidis’in hedefi, kendisinden önceki liderler gibi, tek halka, tek egemenliğe, tek temsiliyete dayalı üniter yapıda, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olacak, iki bölgeliliğin ve iki toplumluluğun Avrupa Birliği müktesebatı ile sulandırıldığı ve Kıbrıs Türklerinin bu devlete azınlık olarak yamalanacağı bir Rum devleti kurmaktır. Bu hedefle yaratılmak istenen uyduruk "tek-birleşik Kıbrıslı milleti" Kıbrıs Türkünün sonudur. Kıbrıslıca çözüm dedikleri bu formüle göre Kıbrıs Türkü azınlık hakları ile yetinmek zorunda kalarak Rumun egemen olduğu Rum devletine yama yapılacak ve zaman içerisinde ozmosis yolu ile yok edilecektir. Rumun tezgahladığı bu Bizans tuzağına düşülmemelidir. Bu tezgahın hazırlayıcıları emperyalist güçlere, başta BM ile ABD, İngiltere ve AB'ye karşı kararlı ve cesur duruş sergilenmelidir. Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2022, 2023 ve 2024 yıllarında BM Genel Kurulunda KKTC’nin tanınması için yaptığı çağrılar ileriye taşınmalıdır. Geçtiğimiz yıl 18 Temmuz tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) oy birliği ile onaylanan ‘Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50.Yıl Dönümü’ başlıklı tezkere ile KKTC’nin tanınması çağrısı yapılmış olması ve iki devlete dayalı milli siyasetimize destek verilmesi fevkalade olumlu bir adımdır. Her fırsatta ısrarla tekrarladığımız üzere, KKTC Cumhuriyet Meclis’i de, iki devlete dayalı çözüm ve tanınma için karar almalı ve KKTC’nin tanınması için kampanya başlatılması doğrultusunda adımlar atmalıdır. BM Genel Sekreteri Guterres’in iyi niyet misyonu çerçevesinde düzenlediği zirvelerden adil, kapsamlı ve sürdürlebilir bir çözüm çıkması mümkün değildir. Son New York Zirvesi’nde Rum lider Hristodulidis’in geçiş kapılarının açılması için sürdürdüğü uzlaşmaz tutum ibretliktir. Rumlar’la en basit konularda bile anlaşmak mümkün değildir ve ortak zemin arayışları da beyhude çabalardır. Guterres vakit kaybetmeden 60 yıla yakın süren müzakerelerin başarısızlığını ilan etmelidir. KKTC’nin uluslararası tanınması önümüzdeki en gerçekçi seçenektir ve Kıbrıs Türk halkını aydınlığa kavuşturacak en önde gelen hedeflerden biridir. Ekim ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi KKTC ve halkımız için hayatidir. Devletimize sahip çıkan, egemenliğimize sahip çıkan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın iki devlete dayalı çözüm siyaseti her geçen gün uluslararası merkezlerde ve çevrelerde destek bulmaya, anlaşılmaya başlamıştır. Seçim, federasyoncu/teslimiyetçi Rum işbirlikçileri ile egemenliğine, devletine/anavatanına sahip çıkanlar arasında bir referandum şeklinde gerçekleşecektir. Kıbrıs Türk halkının KKTC’ye ve Cumhurbaşkanı Tatar’a sahip çıkması varoluş mücadelemizin zaferle sonuçlanması için elzemdir. Halkımız her zaman olduğu gibi doğru kararı muhakkak verecek Rum’un boyunduruğu altına girmek demek olan federasyon/birleşmeyi reddedecektir.
Sonsuza dek KKTC, sonsuza dek Anavatan…
YORUMLAR