Hüseyin Macit Yusuf

Hüseyin Macit Yusuf

DOSYA
[email protected]

Erhürman cephesi tamamen çöktü!

25 Eylül 2025 - 10:27

Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son üç BM Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanınması çağrısı sonrasında Salı günü 80. Genel Kurul’da federasyon defterinin kapandığı ve KKTC’nin tanınması çağrısını yinelemesi oldukça önemlidir. Bu açıklama,19 Ekim’de sandığa gidecek seçmene yol göstermesi açısından memnuniyet vericidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tarihi açıklaması ile federasyon cephesi tamamen çökmüştür. Güney Kıbrıs basını Erdoğan’ın konuşmasını “Erdoğan,Tatar’a halı serdi, KKTC’nin tanınmasını istedi” manşetleriyle verdi.19 Ekim’de Kıbrıs Türk halkının ‘egemenliğim, devletim, anavatanım’ diyerek KKTC’nin geleceği için dünyaya çok hayati bir mesaj daha vereceğinden hiç kuşkum yoktur. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da Salı günü, Erdoğan’ın BM kürsüsünde olduğu sırada, Lefkoşa’da ‘Vizyon: Atak Diplomasi’ etkinliğinde coşkulu bir kalabalığa seslendi ve kampanyası çerçevesinde gerekli mesajları verdi. Bu vakitten sonra Kıbrıs Türk halkının, liderlerimizin mevcut Kıbrıs siyasetinden ve işaret ettikleri yoldan şaşmaları olası değildir. Günlük şikayet ve problemlerin bir tarafa bırakılıp Tatar’ın ikinci döneminde aydınlık günlere yürüyeceğimiz açıktır. Günlerdir federasyon maskaralığını ağzına almayan Erhürman cephesinin tamamen çöktüğünü söylemem yanlış olmayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta, Cumhurbaşkanı Tatar’ın ise Lefkoşa’da yaptıkları tarihi açılımları burada paylaşmak istiyorum…

Türkiye'nin, Karadeniz'de güvenliğin teminatı olan Montrö Sözleşmesi'ni tam 89 yıldır tarafsızlık içinde harfiyen uyguladığını vurgulayan Erdoğan, Kıbrıs konusunda şunları kaydetti: "Ege Denizi'ni ve Doğu Akdeniz'i ilgili tüm tarafların meşru menfaatlerine riayet edilen, bir istikrar ve refah havzası olarak görmek istiyoruz. Enerji ve çevre başta olmak üzere her konuda yapıcı işbirliğine hazırız. Komşularımızdan da aynısını bekliyoruz. Bu vesileyle Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni dışlayan projelerin başarılı olamayacağını burada özellikle vurgulamak istiyorum. Kıbrıs Adasının, batısında Türkiye'nin hak ve yetkileri Adanın etrafındaki alanlarda ise Kıbrıs Türklerinin meşru hakları vardır. Daha evvel de teklif ettiğimiz Doğu Akdeniz Konferansı, müşterek bir zeminin bulunmasına katkı yapacaktır. Kıbrıs Meselesinin çözümü daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş federasyon modeli üzerine bina edilemez. Kıbrıs Adası'nda iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türkleri, Ada'nın eşit sahibidir ve azınlık olmayı kabul etmeyecektir. Uluslararası toplum Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son vermelidir. Son üç Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım çağrıyı bugün bir kere daha tekrarlıyor, uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum." Cumhurbaşkanı Tatar ise 2025 seçim bildirgesini açıkladığı ve önümüzdeki 5 yıl yapacaklarını ortaya koyduğu konuşmasında “Müzakereden diplomasiye geçiş, yarım asrı aşan başarısızlık dolu tüketilmiş federasyon dönemini kapatmak demektir. Bu adım, Kıbrıs Türk halkının iradesini dünyaya taşıyarak yeni bir geleceğin kapısını aralayacaktır. Bu dönemin adı Atak Diplomasidir. 20 Ekim sabahından itibaren Kıbrıs Türk halkı için her alanda ‘Atak Diplomasiye’ geçiyoruz” dedi. Tatar’ın konuşmasına yansıyan önemli açılımlar şöyle:

“Önümüzdeki beş yıl, KKTC’nin kalkınma hamlesini hızlandıracağı, halkımızın refahını yükselteceği, dünyada sesinin daha gür duyurabileceği bir dönem olacaktır.”

“Dış politikada artık edilgen, bekleyen, sadece müzakere masasına çağrıldığında söz alan, Rum yönetimin belirlediği çerçevenin içine hapsolmuş bir Kıbrıs Türk tarafı yoktur”

“Rumlar, Kıbrıs Türkleriyle gücü, zenginliği ve her açıdan eşit bir hayatı paylaşmak istemedikleri için görüşmeler hiçbir sonuca ulaşmamıştır.”

“Bu son olacak’ diye diye geldiğimiz noktada, halkımız bütün dünyanın gözleri önünde, Rum tarafının sorumlusu olduğu izolasyon ve ambargoların altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Bu sessiz insanlık suçu halen devam etmektedir.İşte biz, bu sessizliği bozan güçlü bir ses olduk. Halkımızın sesi olduk. Bize öfkelenmelerinin nedeni de budur.”

“Halkın adamıyım halkın içinden biriyim yine halkın desteğiyle sandıktan zaferle çıkacağıma inanıyorum”

YORUMLAR

  • 0 Yorum