Geçtiğimiz haftaki köşe yazımda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Başkanı faşist Eokacı/Enosisçi Türk düşmanı Nikos Hristodulidis’in, KKTC’de inşaat sektörüne eski Rum mallarına yatırım yapan iş insanlarına karşı başlattığı ekonomik saldırılara vurgu yaparak, yaptığı yasal değişikliklerle tutuklamaları Kıbrıs Türk halkının ekseriyetini kapsayacak şekilde yaygınlaştırmasından ve gerilim yaratmasından dolayı tepkimi ortaya koymuştum. Aynı yazımda AKEL işbirlikçisi ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın, Rum tarafının uzlaşmazlığını, çözüm istemediğini, Kıbrıs Türk halkını yok etmek istediğini, Enosis’ten vazgeçmediğini bile bile üç -beş oy uğruna, koltuk uğruna Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a saldırarak Kıbrıs Milli davamıza zarar verdiğini paylaşmıştım. Erhürman, KKTC’nin ekonomisine darbe vurmak ve karışıklık çıkarmak, sonrasında da Türk tarafına federasyonu dayatmak için müzakerelere zorlamak hedefiyle Taşınmaz Mal Komisyonu’nu (TMK) yok sayarak, AİHM kararlarını da çiğneyerek KKTC’deki eski Rum mallarının mülkiyet sorunu üzerinden insan avına çıkan, tutuklamaların sürdürüleceğini söyleyen Hristodulidis’i eleştirip, tepki göstermek, Ona dur demek yerine cumhurbaşkanlığı seçimindeki rakibi Cumhurbaşkanı Tatar’a saldırmayı, oy devşirmeyi tercih etmektedir.1963’ten beri Kıbrıs Türk halkının haklarını elinden alan GASPÇI GKRY insan haklarını ve uluslararası hukuku ayaklar altına alarak düşmanca tutumunu sürdürüyor. GKRY Başkanı Hristodulidis önceki gün ve dün yaptığı küstahça açıklamalarda verdiği siyasi talimatları gizleyerek her zaman yaptığı gibi yalanlarına sığındı, “Biz yürütme organı olarak yargıya müdahale etmeyeceğiz… Bay Tatar ne söylerse söylesin, bu tutuklamalar kesinlikle durmayacaktır. Yasadışı eylemlerde bulunanlar yargılanıyor” ifadesinde bulundu. Rum Yönetimi’nin organize terör saldırılarına karşı birlik beraberlik içerisinde olunması gereken bu hassas dönemde, Erhürman’ın tutuklamaları da fırsat bilerek Cumhurbaşkanı Tatar’a insafsızca saldırması, Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı gibi egemen eşitliğimize ve KKTC’ye sahip çıkmanın ‘abuk subuk söylem’ olduğunu iddia edecek kadar ileri gitmesi akıl alır iş değildir. Tarafsız siyasi gözlemciler, KKTC ve Türkiye Yönetimleri’nin istişare içerisinde Rum Yönetimi’nin düşmanca tavrına karşı hukuki ve diplomatik yollarla mücadele başlattığı bu kritik dönemde, Erhürman’ın seçim odaklı çıkışlarını, Rum tezleri çerçevesinde teslimiyete, ödüne dayalı halkımızı kutuplaştıran çözüm stratejisini, federasyonun bittiğini ilan ederek iki devletli çözüme destek veren Türkiye’ye kafa tutmasını, dil uzatmasını, siyasi tükenişinin, iflasının habercisi olarak nitelendiriyor. Bilindiği üzere Rum tarafı ile yaşanan toprak ve mülkiyet anlaşmazlığı Kıbrıs sorununun en önemli unsurlarından biridir ve kapsamlı çözümün bir parçası olarak kabul edilmektedir. Rum tarafı, bu sorunun aşılmasını da öngören Annan Planı referandumunu reddederken, uzlaşmaya ramak kala Crans Montana’da masayı devirmişti. Bu gerçekleri unutturmaya ve gizlemeye çalışan Erhürman’a cevap vermesini istediğim bir kaç soru sormak istiyorum:
1.KKTC’nin başbakanı iken ‘mülkiyet sorununu’ niye çözemedin? 2.Ruhani liderin 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ‘mülkiyet sorununu’ niye çözemedi? 3. Senin gibi, iflas etmiş birleşme ve federasyon siyaseti izleyen 4.Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı taviz haritası hazırlamasına rağmen ‘mülkiyet sorununu’ niye çözemedi?
Yakın zamanda KKTC Başbakanlık görevinde bulunan Tufan Erhürman, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı görev süreleri içerisinde mülkiyet sorununu çözemezken, şimdi bu sorunla uğraşmak zorunda kalan, çözmek için diplomatik seferberlik ilan eden, hukuki haklarımızı her platformda gündeme getiren Cumhurbaşkanı Tatar’ı suçlamaları, bu konu üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışılmaları insafsızlık değil de nedir? Koltuk uğruna halkı bölmenin, Rum’un ekmeğine bal sürmenin faydası yoktur…Gelinen nokta Rum’a karşı birleşme zamanıdır! Rum lider faşist Eokacı Hristodulidis’in AİHM kararları çerçevesinde kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nu çalıştırtmayarak, siyasi talimatla tutuklamalar yaptırması kabul edilemez. Interpol veya uluslararası mahkemelerden çıkartılacak tutuklama kararları da bana göre hukuki değildir. Rum tarafının bu uzlaşmaz tavrı BM’nin iyi niyet çabalarını da baltalamaktadır. Cumhurbaşkanı Tatar Pazartesi günü görüştüğü BM Genel Sekreteri Guterres’in yeniden görevlendirdiği Kişisel Temsilcisi Holguin’e bu durumu ayrıntıları ile aktardı. Rum tarafı terör rüzgarları estirirken Güven Yaratıcı Önlem (GYÖ) paketi ve herhangi bir konuda anlaşma olmasını beklemek hayalperestlikten başka bir şey değildir. Geriye kalan tek gerçekçi çözüm, Lefkoşa Belediye Başkanı Harmancı gibi CTP lideri Erhürman’ın ‘abuk subuk’ dediği egemen eşitliğimize dayalı iki devletli çözümdür. Anavatan Türkiye üstüne düşeni vakit geçirmeden yapmalı ve KKTC’nin tanınmasını sağlamalıdır.
YORUMLAR