CHP'NİN EN DOĞRU KARARI

Kritik bir eşikti.
Çözüm sürecinde İmralı’ya gidilip, komisyon üyelerinin teröristbaşıyla görüşüp görüşmeyeceği tartışılıyordu.
MHP Lideri grup toplantısında yine çıtayı yükseltmiş, “Gerekirse 3 arkadaşımı yanıma alıp gitmekten gocunmam” demişti.
Bahçeli’nin ne yapmaya çalıştığını kimse anlamıyor.
Siyasi sonuçları ülkücü gelenekten gelen bir parti için katlanılır sonuçlar değil, ancak geçen yıl 1 Ekim’de Meclis açılışında başlattığı girişimin arkasında durmakta ısrarcı MHP Lideri.
AKP Genel Başkanı ise pası komisyona atıyor, çok da gönüllü görünmüyor. Anlaşılan Erdoğan, Bahçeli gibi olası maliyeti göze alamıyor.
O gün geldi, AKP, MHP, DEM PARTİ YAN YANA GELDİ. Öcalan ile milletvekillerinin görüşmesi için evet kararı alındı.
Tarih netleşmedi, grubu bulunan siyasi partilerden birer isim gidip terörist başıyla görüşecek.
Vah ki vah, ne mühimmiş bu adamla görüşmek.
Kaygılar vardı, acaba SEGBİS yöntemiyle mi görüşülseydi?
Hayır, bu da kabul görmedi. İlla ki ayağına gidilecek, ulvi fikirleri dinlenecekti.
MHP’den Feti Yıldız, kendisinin gitmek istediğini bile söyledi.
Aslında kimin ne yapacağı biliniyordu, bir tek CHP nerede duracak o belli değildi.
İki gün düşündü, kurullarında tartıştı meseleyi Ana Muhalefet Partisi.
Ve sonunda, grup başkan vekili Murat Emir çıktı ve “Ak Parti uzunca bir süredir bu sürece olması gerektiği gibi sahiplenmeyen parti durumundadır. Bu süreçle ilgili atılacak adımlarla ilgili her partinin açık net tavır alması gerekir. Pozisyonunu tüm millete anlatabilmesi gerekir. Kimi teknolojik imkanlar kullanılarak mevzuatın kimi olanakları değerlendirilerek başka türlü formüllerle komisyonun herkesin görüşünün alınması sağlanabilir” dedi ve kararlarını açıkladı: “İmralı’ya gitmeyi doğru bulmuyoruz.”
Oylama yapılacaktı, kapalı olacağı ifade edilince CHP komisyonu terk etti. CHP’nin yokluğunda da İmralı’ya gitme meselesi onaylandı.
Vay sen misin gitmeyen?
DEM Parti’den gelen açıklama şuydu: "Bazı siyasi çevrelerin bu tarihi adıma mesafeli yaklaşımlarını da üzüntüyle karşıladığımızı belirtmeliyiz. Barış süreçlerinde cesaret ve ileri görüşlülük her zaman takdir edilmeyi hak eder. Tereddütler ve kaçınmalar toplumsal vicdanı yaralar. Demokratik siyasetin gereği, böylesi tarihsel bir süreçte halkların ortak geleceğine dair alınacak kararlarda yan yana durmak, omuz omuza yürümektir.”
Yani CHP demeden, CHP’yi cesur olmamakla suçluyordu.
MHP Liderinin söylediğininse ne akla ne mantığa sığan bir tarafı vardı: "İmralı’ya gidişi savunmamı eleştiriyorlar. Önünüze bir Türkiye haritası açın. Parmağınızı Silivri’nin üstüne koyun. Bakın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde sonra parmağınızı İmralı Adası’nın üstüne koyun. O da Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde. Silivri’ye gidişle İmralı Cezaevi’ne gidiş arasında ne fark var? Yok. Silivri’ye gidiliyorsa İmralı’ya da gidilir.”
Yok artık.
Biri 50 bin kişinin katili terörist Abdullah Öcalan, diğeri seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu.
Her ne kadar eleştirsem de, bu kadarı absürt değil mi?
Asıl toplumsal vicdan bir katilin ayağına gidince yaralanmaz mı?
CHP, son zamanlarda bana kalırsa en doğru kararını vermiştir.
Bana kalırsa komisyona girmeyi baştan kabul etmemeliydi, etti artık yapacak bir şey yok.
Ancak bu son kararıyla bir kez daha söylüyorum, doğru karar vermiştir.
Bu millet o vekilleri teröristle görüşsün diye seçmedi.
Tarih gidenleri affetmeyecektir.


MUSTAFA ÖZBEY