İsrail-İran çatışması her gün şiddetini biraz daha artırıyor. Füzeler hastanelere isabet ediyor. Halklar tedirgin.
İsrail, Gazze’ye saldırmayı sürdürüyor. Çocuklar aç, gıda yardımı gidemiyor. Çocuklar kimsesiz, anaları babaları öldürülüyor.
Türkiye kaygılı, Suriye, İran’dan sonra sıra Türkiye’de mi?
Bu soru can sıkıyor.
Türkiye’de içeride birlik sözünü çok duyuyor olsak da, herkes bir yere savrulmuş durumda.
Her gün birileri tutuklanıyor.
Cumhurbaşkanı tutuklulara “Gel de etkin pişman ol” diyor. Hedef belli.
Memleketin yarısı borçlu.
Ticari kredilerde tasfiye olunacak alacaklar yüzde 57,3 büyümüş.
Bireysel kredi borçlusu ise bir yılda 2 milyon kişi artarak 42,3 milyona ulaşmış.
2003’te bir yıllık asgari ücretle 25.4 cumhuriyet altını alınabiliyorken, bugün sadece 9.5 cumhuriyet altını alınabiliyor.
Herkes meydanlarda, “İnsan gibi yaşayacakları maaşı istiyorlar” ama nerdeeee?
Kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında doktorların hasta için isteyeceği tahliller sınırlandırıldı mesela.
Hekimlerin ‘Tedaviyi geciktirir’ diye tepki gösterdiği konu pes dedirtti.
Sağlıktan tasarruf olur mu?
Çocuklarımızı hala koruyamıyoruz.
Narin Güran cinayetinden sonra bu kez 9 yaşındaki Yasemin Yıldırım kayboldu. Bıçaklanarak öldürülen küçük kızın cesedi oturdukları binanın merdiven boşluğunda bulundu. Cinayet zanlısı ise 17 yaşındaki kız kuzen çıktı.
İnsanlar üniversite okumaktan vazgeçiyor olabilir. Öyle ki bu yılki YKS’ye başvuru sayısı 2.5 milyonda kalmış. Geçen yıllarda rakam 3.6 milyon.
“Okusak da okumasak da işsiziz, o halde niye bu kadar tırmalayalım” diye düşünüyor çocuklar.
Ezcümle, kan, gözyaşı, açlık arasında debelenip gidiyoruz.
Şu hayatın güzelliklerini görmeden, göremeden göçüp gideceğiz.
Bizler yine daha iyi durumdayız, en azından yüzümüz gülüyordu.
En azından bu kadar kirlenmemişti dünya.
Şimdiki gençler için çok üzülüyorum, hakkımızda hayırlısı.
MUSTAFA ÖZBEY
YORUMLAR