DERBİ'DEKİ HASTA RUHLAR

Yurt dışında ve yurt içindeki taralı tarafsız milyonlarca futbolsever haftalardır iki gün önce oynanan Fenerbahçe Galatasaray derbisini bekliyordu, yabancı basınında bu derbiye ilgisi oldukça fazlaydı, maçtan sonra herzamanki gibi, az sayıdada olsa saygı duyulacak yorumcularla birlikte, ortalığı karıştırmayı meslek edinmiş futbol cahilleride çeşitli yorumlar yapmaya başladılar. Birbirine zıt sayısız görüş karşısında şaşırmamak elde değildi, sanki sadece bir maç değilde, on ayrı maç oynanmış gibi değişik ve gülünç yorumlar.

Derbide herşey futbol adına mükemmeldi, maç başlamadan önce televizyondaki milyonlarca insan, drone'den yapılan yukarıdan çekimde, üzerinde koskoca yazılarla "ATATÜRK STADYUMU” yazan ışıklar içindeki Fenerbahçe stadını büyük bir zevkle seyretti, stadın içindeki görsel şov harikaydı, ışık oyunları, müzikler, coşkulu seyirciler ve azda olsalar Galatasaraylı taraftarlarda, derbi akşamına güzellik kattılar. Maçın sonunda her iki takımın oyuncularının tribünlere gidip taraftarlarını selamlamaları ve sahanın ortasında rakip oyurcuların dostça ve kardeşçe birbirlerine sarılıp kucaklaşmaları, uzun zamandır özledikleri mükemmel görüntülerdi, spor dostluktu, kardeşlikti ve centilmenlikti, işte bu derbinin unutulmaz güzellikleri olarak aklımızda kaldı.

Peki bu derbide, güzellikleri bozan birşeyler yokmuydu diye soracak olursak, cevap tabiki vardı olacaktır.

Stadyumdaki müthiş güzel futbol atmosferine gölge düşüren iki hastalıklı ruhtan biri, Galatasaraylı futbolcuya çakmak fırlatıp yaralayan utanmaz aşağılık bir seyirci ve maçtan sonra yaptığı açıklamada, bu maçı konuşmaya gerek yok,biz buradan "CANIMIZI ZOR KURTARDIK" diyen Galatazaray'ın saygısız, yüzü kızarmayan ve tahrik ustası Hocası Okan Buruk'tu.

Son iki senedir sürekli şov yapan, kendini başkan ve yönetimin önünde gören, her maçta ve her düdükte ellerini ve kollarını açarak sürekli hakemleri etki altına almaya çalışan ve sık sık ortalığı geren açıklamalarda bulunan ve bu belden aşağı davrarışlarla kendine ve takımına avantaj sağlamaya çalışan, futbolculuğu büyük ama Hoca'lığı "KÜÇÜK" insanı şiddetle kınıyorum, yaptığı haksız açıklama sadece Fenerbahçe camiasıına değil, milyonlarca futbolsevere büyük saygısızlık ve göz göregöre bir yalandır.

Ekim ayında başlayan düşüşe çare bulamayan, oyunu okuyamayan ve sürekli yanlış oyuncu tercihleri sonunda oluşan beceriksizliğini örtmek için, aklınca algı yaratmaya çalışıyor. Türk futbolunun gözbebeği olan büyük Galatasaray camiasının Hoca'sına yakışmayacak bu davranışlar ona hiçbirşey kazandırmaz ve sadece Hoca'lık ömrünü kısaltır bunu ona birilerinin hatırlatma zamanı gelmiştir. Morinho burnunu sıktığında kendini nasıl yere atıp çocuklar gibi yerde kıvranıp insanları tahrik ettiği hiç unutulmadı. Okan Hoca artık kendine gelmeli ve takımına odaklanmalıdır. Ayrıca futbol kamuoyunada bir özür borcu olduğunu unutmamalıdır.

Maç sonrasında her iki takım oyuncularının sosyal medyadaki dostça paylaşımlarıda derbinin diğer güzelliklerinden biriydi.

Maçın yorumuna gelince, söyleyeceğim pek fazla birşey yok, her iki Hoca'da ilk onbirlerini yanlış kurdular, Galatasarayda bu maça özel olarak güçlü Barış sağbek oynayabilir, Sanchez yerinde kalabilir, takımın dinamosu Lemina orta sahaya güç katabilir, yürüyecek hali kalmamış İlkay kulübede oturabilir ve takımın en tehlikeli oyuncusu Yunus ilk onbirde başlayabilirdi.

Fenerbahçede ise, Kerem Oğuz dan, İsmail'de futbol ustası Fred'ten kesinlikle daha iyi oyuncular değiller, Oğuz ve Fred'in ilk onbirde olmayıp, oyuna çok geç girmeleri Tedesco'nun büyük yanlışıydı.
Oğuz ve Fred'in oynaması bundan sonraki maçlarda kesinlikle Fenerbahçe'nin hücum gücünü ve gol yollarındaki üretkenliğini arttıracaktır.
Benden söylemesi.


Tolga Güneş