İyi Parti ve ılımlı sağ

Görebildiğim kadarıyla “yaprak dökümü” halinde istifa edenler, başlangıçtaki MHP’den ayrılma kadrolardan çok sonradan katılanlar. Yani benim “bir ılımlı sağ” beklentisiyle harekete katıldığını sandığım kadrolar

İyi Parti ve ılımlı sağ
25 Aralık 2023 - 09:47

Seçim henüz “önümüzdeki olay”ken sahnede oynanan oyunun aktörlerinden biri “altılı masa” idi.  Şimdi o seçim yapıldı, bitti, önümüzde yenisi var.  Yani gene bir “seçim havası”, bir “seçim heyecanı ve gerginliği” içindeyiz. “Siyaset alanında neler oluyor?” diye baktığımızda sanki değişen bir şey olmadığı izlenimini edinebiliyoruz; ama aslında bir şeyler oluyor. Örneğin, “-Altılı Masa” ne oldu? 

“Berhava” olduğunu söylesek çok yanlış bir şey mi söylemiş oluruz?  Görebildiğim kadarıyla Saadet Partisi durduğu yerde duruyor; DEVA ve Gelecek Partiler şimdi anketlerde “diğer” başlığı altında anılıyor ve oy oranları   belirtilmiyor.  Demokrat Parti de silindi neredeyse. Ya “İyi Parti”? En çok hareket orada gibi görünüyor. Bu “hareket” ileriye doğru bir hareket değil; şu andaki haliyle. Oy potansiyelinin yüzde yirmiye yaklaştığı anketler görüyorduk.  Şimdi yüzde dördün altına indiği dahi görülebiliyor.

İyi Parti’yi kuranlar hemen hemen hepsi MHP içinde siyaset yapan insanlardı. MHP’nin AKP’nin dümen suyuna girmeye dayanan siyasetini doğru bulmadılar ve ayrıldılar. Meral Akşener’in bu hareketin başına geçmesi olayın birtakım bireysel istifalar düzeyinde kalmamasını sağladı; buradan bir yeni parti çıktı. CHP’nin de verdiği önemli stratejik destek gibi olaylarla bu hareket bir “parti” olmayı başardı. Adı da “İyi Parti” olan bir yeni parti, hiç de azımsanmayacak bir katılımla Türkiye’nin siyasi hayatının aktörleri arasına katıldı.

“İyi”, ama neye iyi?  Bu bir “MHP’den ayrılanlar partisi” mi? Bu erken dönemlerde partinin başında yürüyen Meral Akşener hareketi ,MHP’den ayrılmış olmanın daha ötesine (belki daha uzağına) götürmek istediği izlenimini veren sözler söylüyor, jestler yapıyordu. Var olan yelpazeden silinen “ortanın sağı” diyebileceğimiz yerdeki boşluğu doldurmayı mı düşünüyordu? Olabilir. Bu hareket başlayınca siyasetten tanıdığımız (bir kısmını da o aşamada hiç tanımadığımız) kişiler gelip partiye yazıldılar. Bunlar, o ılımlı sağı bir şekilde yeniden toparlanmasını uman ve bekleyen kişiler olabilirdi.

Ama iş böyle devam etmedi. Ne oldu, nasıl oldu, dışarıdan bakarak anlamak mümkün değil.  Ama Meral Akşener’e o çıkışını yaptıracak bir şeyler oldu sanıyorum. Bu “şeyler” Akşener’in öyle davranmasını haklı çıkarabilir, çıkarmayabilir de. Ama davrandı ve işler birdenbire değişti. Seçmen kitlesinin herhalde belirli kuşkularla baktığı “altılı masa” birden iyiden iyiye güvenilmez bir “özne” haline geldi.

Rotayı temelden değiştiren olaylar her neyse, onlar olmadan önce İyi Parti sinyalini verir gibi olduğu yöne doğru ilerler miydi? Ben buna olumlu cevap veremiyorum.  O “yön” anlamlı ölçüde bir liberalleşme gerektiriyor. MHP hareketinden ayrılmış kadroların böyle bir dönüşü yapabileceklerini düşünemiyorum. Böyle bir yönelişi gerekli ya da faydalı bulacaklarına da ihtimal vermiyorum. Onlar, MHP’den ayrılarak çıktı o yolda sanırım “Türk milliyetçiliğinin öncü örgütü” olmak gibi bir amaç benimserlerdi. 

Bu ülkede “ılımlı sağ” denecek bir duruş geliştirmek için buranın adayının Kürt sorunu konusunda belirli bir liberalleşmeyi kabul edecek bir noktaya gelmesi gerektiğini düşünüyorum.  Bu sorun “bir sorun” olduğundan beri buna karşı bir ya da belki birkaç tavır benimsedi.  Örneğin “Kürt yoktur” dedi ve kendini “Kürt” sananların aslında Türk olduklarını savundu.  Sonra bu iyice absürt iddiadan vazgeçti vb. Ama benzer bütün tavır değişikliklerini yaparken yukarıdan bakışını, çözüm için şiddete başvuracağı tehdidini elden bırakmadı.  Bu, örneğin MHP’nin de -resmen- uygun gördüğü tavır.  İyi Partiyi kuranlar iş buraya gelince MHP’den farklı bir yaklaşım göstermiyorlar, gösterilmesine karşılar.  Başından beri bunun böyle olduğunu vurguladılar.  Onların bu yaklaşımı muhalefetin iktidara karşı Kürtleri de içeren etkili bir demokratik cephe kurmasını engelledi. 

Bunlar olurken, değindiğim gibi, İyi Parti’ye çeşitli katılımlar da devam ediyordu. Seçim yapıldı ve bildiğimiz gibi muhalefet açısından hüsranla sonuçlandı.  Bu yeni ortamda yeni soru, “İttifak devam edecek mi?” sorusuydu. Gerçekten kritik bir soru. Bütün bu seçimlerden birinci parti olarak çıkan AKP özellikle Ankara ve İstanbul belediyelerini yeniden ele geçirmek istiyor ve bu hedefe ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır. Bu büyük illerde kimin kazanacağı Türkiye’de siyasetin ne yönde gelişeceğini etkileyecek.

Bu noktada Meral Akşener, İyi Parti’nin ittifaktan sıyrılması ve seçime tek başına girmesinden yana tavır aldı. Görünürde parti içinde çoğunluk da bu tavrı benimsiyor.  Çoğunluk benimsiyor ama benimsemeyen de hiç az değil. Görebildiğim kadarıyla “yaprak dökümü” halinde istifa edenler, başlangıçtaki MHP’den ayrılma kadrolardan çok sonradan katılanlar. Yani benim “bir ılımlı sağ” beklentisiyle harekete katıldığını sandığım kadrolar. Bunlar, sanki, “İyi Parti”den önce AKP’ye karşı demokratik bir cephe oluşturmak güdüsüyle hareket ediyorlar.

Yaprak dökümü devam ediyor. Nelerin değiştiğini, nelerin hazırlandığını izleyebilmek için anketlerden başka bir aracımız yok. Anketlere bakınca da İyi Parti açısından olumlu bir gidiş görünmüyor.  Ne demeli? Orada bu kararları verenler de alabildiğine politize kişiler, herhalde bir bildikleri vardır.

Bu arada, Türkiye’de bir ılımlı sağ yoktur durumu devam ediyor!

 

Murat Belge

@MuratBelgeBilgi[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum