9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel

Demirel yüz yıllık Cumhuriyet döneminin 9. Cumhurbaşkanı. Gazetecilik sürecimde kendisiyle olan anılarım içerisinde özenle biliyorum ki bu Cumhurbaşkanlığı’nı Demirel bir siyasi mühendislik olarak kurgulamadı.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
17 Haziran 2020 - 09:05
Demirel, siyasete kendi isteğiyle bir çalışma yaparak, gayret göstererek de katılmadı. Kendisinin siyaset konusunda söylediği çok önemli bir söz vardır. “Siyaset nasip ve sabır işidir.” Menderes’in 10 yıllık siyaset deneyiminde kendisinin başbakan olmasının en küçük bir heves ve ihtirasının bildiğim kadarıyla hiçbir etkisi olmamıştır. 27 Mayıs İhtilali Demirel’i de Devlet Su İşlerinde buldu.



İhtilalin o aşamada en ciddi hatalarından biri, ihtilali yapanların henüz 39 yaşında olan siyasi sorumluluğu ve siyasi deneyimi olmayan DSİ Genel Müdürü Demirel’i sorumlu tutmalarıydı. Tıpkı Bursa Valisi İhsan Sabri Çağlayangil gibi. İhtilali hükümete yapan konseyin tüm sorumluluğu devletin bürokratlarına da yüklemişti.

ANNESİNE VERDİĞİ SÖZ

Demirel, projesini kendisinin çizdiği Seyhan Barajı’nın 8 Nisan 1956 tarihindeki açılış töreninde konuşma yapan Başbakan Adnan Menderes’in yanında gururla dikiliyordu. Bizzat gazeteci olarak takip ettiğim törende bir anda konuşmasını kesen Menderes, “Ben niye bilgi vermeye çalışıyorum ki. Projeyi yapan mühendis burada diyerek Demirel’i kürsüye çağırdı. Demirel’i ilk siyasete adım attıran konuşması işte budur.



Tören bitmiş Menderes alandan ayrılmıştı. Demirel’i gözlemliyordum. Suyun başına gitti ve belki de ilk kez ağlıyordu. Şu sözlerini hiç unutmuyorum, “Annemin kolları çeşmeden su taşımaktan uzamıştı. Şükür ki ona verdiğim sözü tutabildim” Çünkü Demirel annesinin bu durumuna çok üzülmüş ve birincilikle kazandığı İTÜ’de baraj mühendisliğini seçmiş ve üstün başarı göstererek mezun olmuştu. Onun gözyaşları yıllar öncesine dayanan duygu patlamasıydı.

Demirel’in siyaset serüveni nasıl rastlantılarla başladıysa öyle de devam etti. Çok çalkantılı dönemlerde ülkeyi yönetti. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle siyasi yasaklı olan Demirel, yasakların kalkmasından sonra 1991 yılında girdiği seçimden birinci parti olarak çıktı ve tekrar Meclis’e girdi. Demirel 30 Kasım 1991’de SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile birlikte 49. hükümeti kurdu. Ve bu hükümet o güne kadar kurulmuş en başarılı ve uyumlu hükümetti.



17 Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatıyla bu koalisyon bir bakıma son buldu. Özal’ın vefatı ile Demirel’i Cumhurbaşkanlığına götüren seçim son derece sancılı bir seçimdi. Demirel yıllarca yasaklı kalmış, o yasaklı süreçte parti kadrolarında bazı erozyonlar ve aşınmalar olmuştu.

YEMİNE HARFİYEN UYACAĞIM

Beşiktaş’ta Genç İş Adamları Derneği’nin verdiği yemekli bir toplantıda; Demirel’le şöyle bir olay yaşamıştık. Demirel,  o toplantıda Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı, bundan çıkış yollarını anlatmış ülkenin ekonomik sorunlarının rakamsal analizlerini yapmıştı. Toplantı bittikten sonra bir genç iş adamı Demirel’e şu soruyu sordu: “Sayın Başbakanım, biz sizin Türkiye’ nin sorunlarını, bu sorunlara olan çözümsel yaklaşımlarınızı biliyoruz. Şu anda sizin de belirttiğiniz gibi ülkenin ekonomik bir zorluğu var. Bu zorluğu dünkü yol arkadaşlarınızla nasıl aşacağınızdan endişelerimiz var” Demirel, bu soruya aynen şu cevabı verdi; “Onlar bu partinin ideolojisine bağlı vefakâr, siyasetin cefasını çeken partililerdir. Seçimlere gidildiğinde ben sorunu çözecek bir kadroyu seçmenimin önüne çıkaracağım” dedi.



Bu süreçte Çiller’in Demirel’in kabinesinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak yer almıştı. Ne var ki o dar zamanda Çiller in akademik yapısı ile ekonomideki ülke şartlarına fazla uyumlu olmadığı Demirel tarafından saptanmıştı.



Demirel’in o süreçte öngördüğü olayı Türkiye, bu pandemi sürecinde düşünememiş, o dönemde gerek kamu bankaları ve gerekse özel bankalar kredi verirken kredi verilecek kişilerin  borçlarını sıfırlamış ve ekonomide soluk alınmasına neden olmuştur.

16 Mayıs 1993’te yapılan seçimde Süleyman Demirel hiçbir planlaması, çalışması olmamasına ve böyle bir sonucu arzu etmemesine rağmen cumhurbaşkanı oldu. Demirel’in cumhurbaşkanı olmasından sonra DYP’nin başına Prof. Dr. Tansu Çiller seçildi.

Demirel, cumhurbaşkanı olduktan sonra siyasete müdahale etmeyeceğini, bu konuda partisinden gelen her türlü öneri ve teklife karşı aynen şunu söylüyordu, “Ben Cumhurbaşkanlığı’nı kabul ederken yaptığım yemine harfiyen uyacağıma halkıma söz verdim. Bunun aksi bir şeyi bana düşündüremezsiniz” diyerek, hem partisinin iktidarını hem de cumhurun başı olmayı sürdürmeyeceğini açıklıkla beyan etti ve bunu harfiyen uyguladı.

CUMHURBAŞKANLIĞI DÖNEMİ

Demirel, cumhurbaşkanlığı döneminde son derece başarılı, Mustafa Kemal’in Cumhuriyet ilkelerine ve demokrasiye sıkı sıkıya bağlı kaldı. Bir gün kendilerini kutlamak için randevu talep ederek Çankaya’ya gittim. Oraya vardığımda gelen konuklarına uyguladığı şekilde Çankaya’nın bahçesini gezdim. Makamına kabul ettiğinde “Sayın Cumhurbaşkanım nasıl yapıyorsunuz, ne yapıyorsunuz. Ziyarete gelenlere bahçeyi gezdiriyorsunuz. Bunun yapılmasının nedeni ne” diye sordum. Demirel de bana “Bunun yapılmasını gerekli görüyorum. Geldiğimiz gün ilk yaptığım şey, buraya çay bardağı aldırmak oldu. Burada gelen konuklar için az sayıda altın yaldızlı bardaklar vardı. Biz onların zayi olmaması için çay bardağı takviyesi yaptık” dedi.



Ve hiçbir gün partisiyle ilgili hiçbir toplantı ve çalışma yapmadı. Bunda da çok titiz ve dikkatli davrandı. Belediye başkanları arasında hiçbir siyasi ayrım gözetmeksizin yapabileceği her türlü katkıyı sağladı. Bunun en ciddi örneklerinden biri İzmit’te yarım kalmış olan Yuvacık Barajı’nın yapılmasını sağlamak oldu. Ödenek yokluğundan yarım kalmış bu baraj çok kısa zamanda tamamlandı ve özellikle yaz aylarında yaşanan su kesintileri ve şehrin susuzluğu böylece önlenmiş oldu.

TANJU CILIZOĞLU

YORUMLAR

  • 0 Yorum