Amerika ile savaşacak halimiz yokmuş!

Köşe yazarlarının bugünkü gündeminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında gerçekleşecek olan görüşme vardı.İşte günün öne çıkan yazıları

Amerika ile savaşacak halimiz yokmuş!
15 Mayıs 2017 - 00:09
Amerika ile savaşacak halimiz yokmuş / Can Ataklı / Korkusuz

ANALİZ Şimdiki gençler bilir mi bilmiyorum “İfrat-tefrit” diye bir şey vardır. Bir konudaki en uç noktalar anlamına gelir. İfrat en ileri karşıtı tefrit ise en geri demek gibidir. Başbakanın Londra'da yaptığı bazı açıklamalar bana “ifrat-tefrit” deyimini hatırlattı. Yıldırım Amerika'nın PYD'ye ağır silah yardımı yapmasını eleştirirken “Bu, IŞİD'in yok edilmesine yardımcı olmaz. Aksine daha fazla sorun ortaya çıkartır. Bunun ABD tarafından da anlaşıldığını düşünüyorum. Bana, bunun bir tercih değil, kısa vadeli bir gereksinim olduğunu söylediler. Rakka'da IŞİD'i yendikten sonra YPG ile işlerinin biteceğini belirttiler. Bekleyip, göreceğiz” dedi ve en önemli cümlesini söyledi; “Amerika ile savaşacak halimiz yok.” Amerika ile ciddi bir kriz yaşadığımız ortada. En azından “dost ve müttefik” olarak adlandırdığımız Amerika Türkiye'nin “terörist” ilan ettiği PYD'nin yanında durarak aramızdaki bütün güveni sarstı. Hal böyle olunca gözler doğal olarak iktidara çevriliyor. Çünkü bu durumda bir şey yapması gerekiyor. Ama belli ki iktidar da ne yapacağını bilmediği için en uç söylemi dile getirerek toplumun tepkisini azaltmaya çalışıyor. Şunu bilmemiz gerek; Türkiye'ye yönelik düşmanca bir tutumun tek karşılığı yoktur. “Savaşacak mıyız yani?” sorusu aslında “Çaresiz kaldık, üzerimize gelmeyen işte, durun bakalım belki bir şeyler olur” demekten başka bir şey değildir.

Atı alan Trump nereyi geçti / Ahmet Hakan / Hürriyet

CUMHURBAŞKANI Erdoğan...

Yapma Trump...

Etme Trump...

YPG ile iş tutma Trump...

Terörü terörle yenemezsin Trump...

Türkiye’yi hafife alma Trump...

Demek için Trump’la görüşmeye giderken...

Trump “YPG’ye ağır silah verilsin” kararının altına imzayı çakıverdi.

Bu durumda...

Atı alan Trump nereyi geçmiş oldu?

Ben münasip bir Üsküdar bulamadım vallaha...

Trump kafa attı  / Melih Aşık / Milliyet

ABD Başkanı Trump’ın YPG’ye ağır silah verilmesine yönelik kararı, Suriye’de bir Kürt devleti kurulmasına kesin desteğini ifade ediyor. ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Haass’ın şu mesajı da ilişkilerin tuzu biberi oldu:

“Trump yönetiminin Suriye Kürtlerini silahlandırdığını görmek güzel. (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) ziyaretini iptal ederse, otoriter yönetimi ve Suriye’deki yararsız rolü göz önüne alındığında büyük bir kayıp olmaz.”

Türk - Amerikan ilişkileri hiçbir zaman bu kadar dibe vurmadı...

Sadece ABD mi? Bir Alman diplomatının şu sözlerinin de altını çizelim:

“Almanya-Türkiye ilişkileri 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana hiçbir zaman bu kadar kötü olmadı...”

İç politikada puan toplayacağız diye ona buna hakaret etmeye... Gücümüzle orantısız tehditlere... Ardından geri adım atarak durumu toparlamaya dönük ilkel dış politika sonucu...

Ne çevremizde ne de Batı’da dostumuz kaldı...

Dostları ve komşuları tarafından yok sayılan, bölgedeki ve dünyadaki etkisini tamamen yitirmiş bir ülkenin bulunduğu yerden bir adım ileri gitmesi mümkün mü?

Şimdi de ABD, YPG’yi tam teşkilatlı ordu haline getiriyor. Stratejist Cahit Dilek şöyle diyor:

- Devlet varsa ordu vardır, ordu oluşturuluyorsa devlet olacak demektir...

Bu ordunun Suriye’de işi sağlama aldıktan sonra Türkiye’nin Güneydoğu’suna yöneleceğini söylemek kehanet değildir.

Trump ne isteyecek? / Aslı Aydıntaşbaş / Cumhuriyet

Gelelim Trump-Erdoğan görüşmesine... Avrupa’yla ilişkisi kopma noktasına gelen bir Ankara’nın, ABD çıpasına özellikle ihtiyacı var. Ankara’nın, ABD Başkanı Donald Trump’ın YPG’yi silahlandırma kararına nispeten sessiz kalması, “Eyyy Trump” diye gürlememesi işte bu yüzden. 

Peki, ne olacak salı günü Beyaz Saray’da? Tahminim, Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlâ Trump’ı YPG konusunda ikna edebileceğini düşünüyor. Ben ihtimal vermiyorum. Trump, güçlü bir Başkan değil. Fevri ve çocuksu tepkileri yüzünden, ‘sistem’ ve ‘bürokrasi’ artık dizginleri eline aldı. Bu karar değişmez. Rakka operasyonu, YPG ile devam eder.

Kutuplaşma yüzümüze vurmuş / Mehmet Tezkan / Milliyet

Bu da ne demek demeyin; anlatacağım..

Yaşam tarzlarımızın farklılaştığı, hayata bakışımızın taban tabana zıt olduğu konusunda hemfikir miyiz?

Türkiye iki, hatta üç kutuplu topluma dönüştü..

Aynı topraklarda yaşayan farklı ülkelerin insanları gibiyiz..

Hep söylüyorum, hep yazıyorum..

Bayburt’taki yaşam Tekirdağ’daki yaşama benzemiyor..

Aşkale’deki yaşam Urla ile uyuşmuyor..

Bingöl’ün herhangi bir ilçesinin Kaş’la ilgisi yok..

İki ayrı ülke, iki ayrı toplum iki ayrı yaşam!..

Normal mi?

Değil..

Tabii ki toplum tek tip olmaz..

Tabii ki çeşitli gruplar farklı yaşam biçimleri olacaktır..

Ama bizdeki biraz fazla.. Kutuplaşma zirve yaptı..

Sosyolojik araştırma yapmaya gerek yok..Referandum kutuplaşmanın boyutunu gösterdi!.. Yüzde 51’in ülkeyi uçuracak dediği rejime, yüzde 49 ülkenin felaketi olacak gözüyle bakıyor..

Herkes anayasayı satır satır okuyarak mı oy verdi?

Herkes gece gündüz tartışmaları izleyerek mi karar verdi?

Hayır..

Evet diyenlerin yüzde 75’i kendine yakın bulduğu parti istediği için evet dedi..

Hayır diyenlerin yüzde 75’i iktidara karşı olduğu için hayır dedi..

Takım tutar gibi..

Bu da kutuplaşmanın boyutunu gösteriyor..

Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Yılmaz Esmer bu konuda bir araştırma yapmış..

20 ilin AKP ve CHP il başkanlarının fotoğraflarını almışlar.. Hepsi benzer giyimli, hepsi kravatlıymış..

Başkanların fotoğraflarının çift çift yan yana koyarak deneklere göstermişler..

Ve sormuşlar; hangisi AKP’li, hangisi CHP’li..

Yüzde 75 doğru tahmin etmiş...

FETÖ’nün üst düzeyi / Güngör Mengi /  Vatan

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede “15 Temmuz’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın rehin alınması” planı varmış.

Kendisiyle ilgili de böyle bir iddia olmasına rağmen, ayrıca Fidan ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar “olayı çözecek iki isim” olmalarına rağmen ifade vermedikleri için Meclis Komisyonu FETÖ’cü Darbe Girişimi’yle ilgili raporu bitiremedi.

Onlarla ilgili “zamanında önlem alsalardı, darbe girişimi baştan önlenebilirdi” açıklamaları da yapıldığına göre bu ifadelerin kısa sürede Meclis’e verilmesi gerekiyor.

FETÖ ve 15 Temmuz “herkes görevini yaparsa” tam olarak anlaşılabilir.

İlkeler İttifakı /Muharrem Sarıkaya / Muharrem Sarıkaya

SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun ziyareti sonrası sohbet ettik. "Politik temayül yapmadık" dedi, "Gelecek planlaması yaptık denemez; çünkü çok erken" diye de ekledi. Nedenini ilginç bir vurguyla şöyle özetledi: "AK Parti kongre yapacak, yönetimi ve hükümeti yeniden teşekkül ettirecek. Sonrasında siyaset şekillenir." Bu aşamada yakın geçmişe kadar seçimin 2019'da olacağını düşündüğünü, son gelişmeler ışığında kanaatini revize ettiğini bildirdi. "Bu sene sonuna doğru veya en geç Mart 2018'de seçimin olacağına kanaat getiriyorum" dedi. İTTİFAK MODELİ Cumhurbaşkanı seçimine yönelik ittifak modelleri olup olmadığı sorumu da şöyle yanıtladı: "Referandum sonucu da gösterdi ki ilk turdan tek başına çıkma şansı yok. Sistem ikinci tura kalan kişi üzerinde ilkeler doğrultusunda kendiliğinden ittifakını yaptıracak." Siyasi ortamdaki "karışıklığın da farklı ittifak modelinin kapısını araladığını" vurguladı. "Kamplaşmaktan usanmış toplumun, değerler üzerinden kucaklaşma yaratabileceğini" söyledi. Bunun ANAP'ın dört eğilim modeline benzer olup olmayacağını sordum, "Tam öyle denemez" dedi, detay verdi: "Yeni siyaset koşulu, her kesimin ittifak ettiği temel meseleleri öne çıkaran bir hareketi zorunlu kılıyor. Diğer görüşte olanların aynı noktada buluşacağı sosyal adalet, hukukun üstünlüğü, ekonominin iyileştirilmesi, gelir dağılımı adaletinin sağlanması, üretime dönük yatırım, dış politika gibi... Bunları benimseyenlerin yeni oluşumunu zorunlu kılıyor. Çünkü artık ne sağ, ne sol, ne de kurumsal kimliklerin buluşması kaldı. Referandum ve Fransa seçimi bize bunu gösterdi. İlkeler etrafında ittifak olabilir. Savurganlık, israfın önlenmesi, adaletin, hukukun, eşit paylaşımın olmasını isteyen kesimlerin bir araya gelmesi sağlanabilir." Toplumun, keskin taraflarının öne çıkarıldığı siyasetten bıktığının, makulü aradığının da altını çizdi. Şurası kesin ki Saadet Partisi Karamollaoğlu ile farklılaştı, siyasetin şekillenmesine etki eder hale geldi.

Kırım sürgünü... Selviler, Fatihalar... / Sibel Erarslan / Star

18 Mayıs günü yaklaştıkça Tatarlar'ın çekik gözleri kan çanağına dönüyor. 1944'teki Sovyet zulmüyle yaşanan feci sürgün ve bir gecede evlerinden yurtlarından sökülerek çıkartılan Tatarların yeryüzüne dağıtılış hicranı...

''Kar değil kan yağar göklerinden'' diyor ya Tatar türküsünde, 400 bin can, bir gecede sürgüne mahkum edilmişti. Yollarda sersebil ziyan olmuşlardı. Sürgünlerin yarısı herhangi bir menzile, durağa varamadan kaybetmişti hayatını... Üstüste sokuldukları vagonlardan cesetler sarkıyordu, gemiler, sallar bile onları taşımaya yetmiyordu... 1944, Kırım'ın tarih içinde tekerrür ederek maruz kaldığı soykırımlardan sadece birisiydi.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum