Antarktika'nın karanlık sırlarını yolculuk! Herkesi şaşkına çevirdi...

İşte Antarktika’nın buzulları arasında yüzen Lewis’in yaşadıkları 

Lewis Pugh girdiği tünelde, karanlık olmadan önce turkuaz, elektrik mavisi, kraliyet mavisi, çivit mavisi, menekşe rengi gibi adeta sürekli değişen çiçek renkleriyle karşılaşmış.

Bu tüneldeki renklere çarpıldığını belirten Pugh, kendi bloğunda yaşadıklarını ‘Tünelin Sonundaki Işık’ başlığıyla paylaşmış. Daracık bir mayo ile Antarktika’nın buz gibi sularına dalarak hayatını riske atan Pugh, büyüleyici bir tecrübe yaşadığını anlatıyor. CNN’e açıklamalarda bulunan cesur yüzücü, “Daha önce bu kadar güzel bir manzara gördüğümü düşünmüyorum, etrafta sadece saf renkler vardı. Fakat aynı zamanda da inanılmaz korkutucuydu. Renkler olağanüstüydü ama karanlık bir sır saklıyorlardı içlerinde. Bunun bir gizem olduğunu biliyorum ama insanlar, bu sırrı görmezden geliyor gibi görünüyor.”

Antarktika buz tabakasının altında bir buzul altı nehrinde yüzen Pugh, böylece Doğu Antarktika’daki buzulların erimesini ilk ağızdan tecrübe ettiğini sözlerine ekliyor. 10 dakikalık bir süreden fazla süren yüzüşü boyunca, korkusuz yüzücü 0.1 santigrat derecelerinde buzlarla dolu sulara girmeye cesaret etmiş.

Çılgın girişiminin bir parçası olan bu kahramanlığa da ‘Speedo Diplomasi’ adını vererek Pugh, hem kendisini hem de mayo markasını, iklim değişikliği konusuna dikkat çekmekte ön sıralara yerleştirmeyi başarmış. Daha önce Kuzey Kutbu, Güney Georgia ve Güney Sandwich Adaları, Ross Denizi gibi noktalarda yüzmüş olan Lewis’in Antarktika’daki yolculuğu, içinde bulunduğu ortam sebebiyle kesinlikle ‘eşsiz’ olarak tarif ediliyor.

Lewis Pugh, yaşadığı istisna tecrübeyi şu şekilde dile getiriyor: “İlk suya girdiğim anda zorlukla nefes alabiliyordum, havayı içime çekmeye çalışsam da nefes darlığı yaşıyordum. Suyun soğukluğu, ilk etapta bütün vücudumu yakmıştı.

Ellerim ve ayaklarım tamamen acıdan can çekişiyordu. Vücudum, adeta “Dışarı çık, dışarı çık, dışarı çık” diyordu. Zihnim ise odaklanmamı tekrarlayıp duruyordu. Bu yaptığım, cesaret ile ilgili değil, doğru mesajı göndermek üzerine odaklı. Dalış ya da su geçirmez giysi ile yüzmenin doğru mesajı göndereceğini düşünmüyorum. O yüzden mayo ile yüzüşümü gerçekleştirdim.”

Lewis’i yüzüşü anında bekleyen tehlikeler nelerdi? 

Gözü pek yüzücünün, ağırdan alması ve her bir kulaç attığında temkinli olması gerekiyordu çünkü yüzdüğü tünel daralmaya başlıyordu. Tünelin çatısından sarkan büyük sarkıtlar bulunuyordu, bunlardan bir tanesine dokunması, Lewis’in felaketi demekti. Bunların haricinde, buz düşme riski ve buz tabakasının içinde kocaman bir su çukuru (obruk) vardı.

Yüzüşünün bir noktasında, etraf o kadar kararmıştı ki Pugh, gözlüklerini çıkarmak ve yolunu bulabilmek için kurbağalama yüzmek zorunda kalmıştı. Lewis, yolculuğunu merak edenlere bu koşulları şu sözlerle aktardı: “Yüzde 100 odaklanmak zorundaydım. Güçlü bir şekilde ilerlemek için her bir kulacıma mümkün olduğu kadar konsantre oldum. Çünkü bu gibi ortamlarda yüzerken, heyecanlanmadan sakin ve kafa olarak hazır durumda olmak çok önemlidir.”

Lewis’in eşsiz yolculuğuna tanıklık eden arkadaşının sözleriYüzüşünün sonuna geldiğinde Lewis, yakın arkadaşı ve aynı zamanda Rus buz hokey sporcusu olan Slava Fetistov tarafından sudan çıkarıldı.

1984 ve 1988 senelerinin Olimpiyat altın madalyalı sporcusu Slava Fetistov, bu anlamlı aktivite hakkında CNN’e şu sözlerle açıklamada bulundu: “O sırada Lewis’ın vücudu o kadar hassastı ki adeta bir saniye içinde parçalara ayrılacakmış gibi hissetmişti. Aslına bakarsanız hayatımda hiç bu kadar soğuk bir adam görmemiştim. Fakat buna rağmen Lewis’in gözleri, her zaman çok fazla hayat ve umut doldur.”

Lewis’in gerçekleştirdiği Antarktika yüzüşünün asıl amacıLewis Pugh’un hayata geçirdiği bu tehlikeli yolculuğun amacı, politikacıları, Doğu Antarktika’nın ‘Korumalı Deniz Bölgesi’ olarak tanınmasına ikna etmek.

Pugh’a göre milli parklara benzer şekilde, dünyanın belli başlı bölgelerini, Antarktika’da endüstriyel balıkçılığın yapılması gibi çıkarcı ve hırpalayıcı faaliyetlerden korumak ve bu bölgeleri, iklim değişikliğine dayanıklı hale getirmek asıl hedef olmalı.

Ross Denizi’ni ‘Korumalı Deniz Bölgesi’ olarak tanınması için 2016’da müzakerelere başlayan Pugh’un ümidi, aynı şekilde Doğu Antarktika, Weddell Denizi ve Antarktika Yarımadası olmak üzere üç bölgeyi de bu kapsama aldırabilmek. Eğer bu bölgeler, korumalı alan ilan edilecek olursa, 4 milyon kilometrekare alan bu kapsama girecek. Bu da neredeyse, Doğu Avrupa’nın iki katına kadar denk gelmiş oluyor.