Avrupa'nın PKK'ya bakışı

Bugün, Avrupa Birliği’ni PKK’ya destek vermekle sulayan Türk yetkililer, bu desteğin sadece bugüne matuf olduğunu zannederlerse yanılırlar.

Avrupa'nın PKK'ya bakışı
10 Kasım 2016 - 10:10 - Güncelleme: 10 Kasım 2016 - 15:21
Muharrem Bayraktar yazdı...

 AB’nin PKK’ya bakış açısı ve PKK politikaları en az 30 yıldan beri çok keskin destek içinde süregelmiştir.

AB, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Batı hükümetleri aynı paralellik içinde PKK’ya desteklerini sürdüre gelmişlerdir.

Bu destekte ‘hiçbir çizgi sapması’ yoktur.

“Batının Kanatları Altında PKK”  isimli kitabımda bu konuda yüzlerce belge ortaya koydum.

Örnekler o kadar çok ki: “Türk devletinin bütünlüğü, yalnızca Kürtlerin kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakkıyla ve gelenek ve göreneklerinin varlığını sürdürmesiyle fakat aynı zamanda uygun düzeylerde idari özerklikle uyumlu olabilmelidir (Avrupa Parlamentosu’nun 22 Aralık 1993 tarihli kararı).

“Avrupa Parlamentosu, PKK Başkanı tarafından tek taraflı olarak ateşkes ilan edilmesini memnuniyetle karşılar. (Avrupa Parlamentosu’nun 18.01.1996 tarihli kararı).

“Avrupa Parlamentosu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türkiye’nin Doğu’sunda son zamanlarda gerçekleştirdiği askerî operasyonlardan ve PKK’nın 15 Aralık 1995 tarihinde ateşkes ilan etmiş olmasına rağmen, barışçıl bir çözüm sağlama çabalarının (Türkiye tarafından) reddedilmesinden büyük kaygı duyar” (Avrupa Parlamentosu’nun 20.06.1996 tarihli kararı).

“Avrupa Parlamentosu Bay Öcalan’a verilen cezayı lanetler” (Avrupa Parlamentosu’nun 22.07.1999 tarihli kararı).

Bu kararları daha geniş örneklerle uzatmak mümkün...

Avrupa Birliği tarafından 2006 yılı Ekim ayında bir başka Kürt raporu hazırlandı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, İngiliz Parlamenter Lord Russel Jhonston tarafından hazırlanan raporda Kürtler “dünyanın devletsiz en büyük uluslarından biri” olarak tanımlanır ve şu ifadeler kullanılır:

“Madde 3: …Avrupa Konseyi’nin ulusal azınlıkları koruma amaçlı çerçeve sözleşmesi, yerel ve azınlık dilleri hakkında Avrupa Anlaşması ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni Roma Statüsü gibi uluslararası sözleşmeler imza altına alınarak onaylanmalıdır” (Bu madde ile Türkiye’deki Kürtler azınlık olarak nitelendiriliyor. Türkiye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne girmesi istenerek, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde PKK’ya karşı savaşan Türk subaylarının insanlık suçlusu olarak yargılanmasının önünü açmak istiyor.)

 Avrupa Konseyi, PKK ve Abdullah Öcalan korumacılığında öylesine ısrarcıdır ki, Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi için de devreye girer. Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi Adalet Bakanlığı’na bir “talimat!” göndererek ; “Apo’ya telefon hakkı tanınmasını, akrabalarıyla ve avukatlarıyla rahatça görüşebilmesi gerektiğini, televizyon ve kısa dalga yayınlar yapan radyo verilmesini, diğer mahkûmlarla temas edebilme hakkının tanınmasını, hobilerinden(!) yararlanma hakkı tanınmasını, psikolojik durumundaki bozulmaların düzeltilmesi gerektiğini” emreder!

Teröristler Avrupa Parlamentosu’nda!

Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı PKK’lı teröristlerden Ahmet Gülabi, Nizamettin Toğuç Avrupa Parlamentosu’nda bir basın toplantısı düzenliyorlardı. PKK’lıların yanında onları destekleyen Avrupa Birleşik Sol Konfederal İskandinav Grubundan Feleknas Uca ile Yeşiller Grubundan İngiliz Jean Lambert bulunuyordu. Buradaki konuşmalarında “Apo’nun serbest bırakılmasını isteyen PKK’lılar, Türkiye’nin Kürtlere baskı yaptığını” iddia ediyorlardı.

Avrupa Parlamentosu daha sonra da PKK’lılara kapılarını açacaktı:

AVRUPA ADALET DİVANI’NA GÖRE PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL.

Avrupa Adalet Divanı, PKK’nın bir terör örgütü olmadığı anlamına gelecek bir karar da imza attı.   PKK adına “PKK şefi” sıfatıyla Osman Öcalan ve Kürdistan Ulusal Konseyi adına da Şeref Vanlı, Avrupa Adalet Divanı’na başvurarak PKK’nın terör listesinden çıkartılmasını istedi. Mahkeme, verdiği kararda PKK olarak adlandırılan örgütün artık KONGRA-GEL alarak isim değiştirdiğini öne sürerek davayı reddetti. Bunun üzerine Abdullah Öcalan devreye girerek İmralı’dan avukatı Mark Muller’e karara itiraz etme talimatı verdi. Karara itiraz olarak verilen dilekçede, “dava açıldığı tarihte Osman Öcalan’ın hem PKK’nın hem de KONGRA-GEL’in üst düzey yöneticisi olduğu” bilgisine yer verilerek, avukat Muller buna şahit olarak gösterildi.

Bunun üzerine mahkeme verdiği kararı iptal etti ve Osman Öcalan’ın başvurusunu kabul edilebilir buldu! Ve “PKK’nın halen faaliyette olan bir örgüt olduğu, liderinin de Abdullah Öcalan olduğu” vurgulandı.

 Bu ne anlama geliyor? Bu şu anlama geliyor: PKK, her an bu kararı eline alıp “ben terör örgütü değilim” diye adli yönden itiraz edip, Avrupa mahkemelerinden tapu gibi bir “terör örgütü değildir!” kararı alabilir.

Hangisini sayayım:

12.04.1995 tarihinde Hollanda’nın Lahey şehrinde Sürgünde Kürt Parlamentosu kurulmasına izin verilir. Bu uyduruk parlamentonun başına kapatılan DEP milletvekillerinden Yaşar Kaya getirilmiştir.

Kitapta ayrıntılarıyla anlattım. Hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinin gerek parlamenter gerek lider bazında PKK’ya destek verdiğini, silah ve finansman sağladığını, Kandil Dağı’na heyetler gönderdiğini yazdım. Yüzlerce belge, doküman ortaya koyduk.

Yani Avrupa dün ne ise bugün de o.

Avrupa, gayet istikrarlı ve kararlı bir şekilde ve kesinlikle “Kürtlere hak verme” iddiasıyla değil, Sevr’i ihya etmek amacıyla PKK’yı destekliyor.

Saklamadan, gizlemeden, kıvırmadan…

Eğer sizin devlet politikalarınız aynı kararlılıkta ve devamlılıkta olmazsa bu “tehlikeli ittifaka” karşı ülke güvenliğini sağlayamazsınız.

Türkiye, AB ile, Karadeniz şivesi ile söyleyelim “derin bir SEVDALUK” yoluna girdiği zaman da Avrupa, PKK’nın müttefiki idi, SEVDALUĞUN bozulduğu bugün de müttefiki.

Karşımızda öyle bir kurtlar sofrası var ki, bu sofrada yem olmamak için “kurtların dilinden pardon dişinden anlayan” uzmanlar lazım.

YORUMLAR

  • 0 Yorum