Beyoğlu'nda şimdi de göçmen fuhuş ağı!

Dünyanın her yerinde mülteciler, sığındıkları topraklardaki egemen güçlerin sömürüsüne açık hale gelirken Türkiye’de de tablo farklı değil. Ortadoğu’da süregelen savaşlar ve çatışmalarda yersiz yurtsuz kalanların üstüne, son olarak Suriye İç Savaşı’ndan kaçıp Türkiye’ye sığınan 3 milyon kadar mülteci de, kamplarda, sınır illerde ve metropollerde hayata tutunmaya çalışıyor.

Beyoğlu'nda şimdi de göçmen fuhuş ağı!
16 Kasım 2016 - 13:37

Bu esnada Beyoğlu’ndaki altyapısız dönüşüm, en çok da mültecileri kötüye kullanan kişilerin işine yaramış durumda. Eski Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (BEYDER) Başkanı Tahir Berrakkarasu, Beyoğlu’ndaki dönüşümün beraberinde kötü bir işletmeci profilini de getirdiğini anlatıyor. İstiklal Caddesi’nde esnaf, “Akşam 4-5’ten sonra burası Araplar dünyasının fuhuş pazarına döner” diyor. Bir buçuk yıl önce Şam’dan Türkiye’ye gelen ve burada seks işçiliği yapan genç bir erkek ise, “İstanbul’a geldiğimde biriyle tanıştım, bana daha kolay para kazanabileceğim bir teklif getirdi. Benimle telefonla irtibata geçiyor, müşteriye yönlendiriyor, gidiyorum. Burada sistem kurulmuş durumda” diyor.

Eski Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (BEYDER) Başkanı Tahir Berrakkarasu konuyla ilgili soruları yanıtladı.

»Beyoğlu’nun bugününü konuşmadan önce, bugüne nasıl gelindiği ile başlayalım isterseniz.

Beyoğlu’nu bitirme politikası, uzun soluklu bir kurgunun sonucuydu. Düğmeye 2004 yılında, alkol ruhsatları ile basıldı. Ruhsatlar Emniyet’ten Belediye’ye geçtiğinde, şartsız bağış adı altında rüşvet mekanizması dönmeye başladı. Ardından,İstiklal Caddesi ve bağlantılı yollarda,elektrik hatlarının yerin altına alınmasıiki yıl sürünce, turistler yavaş yavaş ayağını kesti. 2005’te aylık eğlence vergisi 6.90 liradan 450 liraya kadar çıkarıldı, yani yüzde 6 bin 600 oranında artış yapıldı. Üstüne, 2007’de onaylanan sigara yasağı ile telif haklarına dair yasa, gece hayatına darbe vurdu.

Sonra?

En vahşi uygulamalar 2009’da başladı. Bu dönemde, Belediye, ruhsat taahhüt etmiş olmasına rağmen mekânları kafasına göre kapattı. 2010’da ise Beyoğlu için hayati önem taşıyan Tarlabaşı’nın Kentsel Dönüşümü başladı. Bu süreçte Beyoğlu’nda emlak vergileri ortalama yüzde 1500, kimi mahallelerde ise yüzde 3000 arttı. Ancak öldürücü darbe, masa sandalye yasağı şeklinde kendini gösteren “işgaliye yasağı”ydı…

Mekânların yüzde 70’i el değiştirdi

»Ve bir süre sonra, işgaliye yasağının altından bambaşka bir yapılanma ortaya çıktı. Öyle değil mi?

Öyle. İstiklal Caddesi ve paralelindeki sokakları kapsayan Beyoğlu 1. bölgede, eğlence amaçlı kullanılan çok sayıda mekânın bulunduğu binaya apart otel, butik otel ve hostel tarzı otellere dönüştürülmesi için ruhsat verildiği; geri kalan çok sayıda eğlence mekânının bulunduğu bina sahibine de, otele dönüştürülmesi için teklif götürüldüğü ortaya çıktı. Aynı yıl, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun yürürlüğe giren yönetmelik gereği, alkol markasının sponsorluğunda gerçekleşen organizasyonlara 24 yaş sınırı getirildi.

»Bu süreçte Beyoğlu’nda mekânlar ne kadarı el değiştirdi? Ve yeni işletmeci profilleri nasıldı?

Bu süreçte Beyoğlu’ndaki mekânların yüzde 70’i el değiştirdi. Önce büyük markalar çekildi, ardından tiyatro ve sinemalar kapatıldı, en son da Beyoğlu ile bütünleşen tabelalar tek tek indi.Geriye kalan mekânların birçoğu iki-üç defa el değiştirdi ve her el değiştirme daha olumsuz bir işletmeci profilini de beraberinde getirdi. Bu sürece paralel olarak Taksim’e toplu taşıma saat 11’e indirilince, buranın en yoğun kitlesini oluşturan, İstanbul’un diğer semtlerinden gelen ziyaretçiler de ayağını kesti. Başka bir deyişle Anadolu yakasından gelen ziyaretçilerin yüzde 80’i, yakın semtlerden gelenlerin yarısı artık Beyoğlu’na gelmiyor.

Arap turist sayısı yüzde 500 arttı

»Peki şimdi durum nedir?

Beyoğlu’ndaki iyi mekânlar Karaköy, Beşiktaş ve Kadıköy’e kayarken İstiklal’e tatlıcı, dönerci ve nargile kafeler açıldı. Ve bu dükkânlar tamamıyla Arap turistlere hitaben açıldı zira Beyoğlu’nda iki yıldır yüzde 500 oranında Arap turist patlaması var. Burada geziyor, yiyip içiyor ve burada konaklıyorlar. Ve yalnızca bu kadarla da sınırlı değil. Bugün Beyoğlu, Ortadoğu dünyasının fuhuş üssü olmuş durumda.

»Nasıl?

Aslında şöyle açıklamak lazım. Gündüzü ve geceyi yaşayan iki farklı Arap popülasyonu var Beyoğlu’nda. Gündüzleri, özellikle Suriyeli kadınlar, yanlarında çıplak ayaklı çocuklarla hemen her noktada dileniyorlar. Gece ise işin fuhuş tarafı var.

»Ama hep vardı. Beyoğlu bir metropolün göbeği.

Eskiden tencerede pirincin arasındaki taşları ayıklardık, şimdi taşların arasındaki pirinci bulmaya çalışıyoruz. Bir başka değişle Beyoğlu’nda fuhuş artık önüne geçilemez bir hal aldı.

200 bin seks işçisi

»Peki çark nasıl dönüyor?

Atatürk Anıtı’nın orda çok ciddi bir Arap erkek fuhşu söz konusu. 18- 19 yaşlarında gençler o bölgede müşteri buluyor. Ve kesinlikle Türklerle görüşmüyorlar, direkt Arap turistlerle diyaloğa giriyor ve direkt aparta gidiyorlar. Yanı sıra, ara sokaklarda Arap çocuklarla paralı sekse hizmet eden çok sayıda bar açıldı.

Kadınlara gelince... İstiklal caddesi üzerinde, yol boyu, kendini hanutçu gibi gösteren adamlar var. Bu adamlar gözlerine kestirdiklerinin koluna yapışıyor, eldivenden merdivene kadar sayıyorlar. Parfüm, restoran, t- shirt derken…

Sonu fuhuş, kadın satıyorlar. “Faslı, Tunuslu, Suriyeli var, ister misin?” diye açık açık soruyorlar.

»Pazarın büyüklüğünü anlamak için soruyorum. Ne kadar Arap asıllı seks işçisinden söz ediyoruz?

Burada fuhuştan para kazandığını gören kadınlar da, özellikle karışıklık olan bölgelerden arkadaşlarını buraya çağırıyorlar. Tüm Ortadoğu’da karışıklık olduğunu göz önünde buludurursak, Türkiye’deki kolay parayı duyan ve bu işi yapmayı göze alan geliyor…

Şu an kadınlı erkekli 200 bin kadar Arap seks işçisi çalışıyor Beyoğlu’nda.

*****

Beyoğlu’nun değişimi

Beyoğlu’nda bir telefon bayii sahibi, aynı zamanda yabancıların oturum almasına yardımcı olduğunu söyleyen bir esnaf, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Beyoğlu’nda fuhuş pazarı bir sistem içinde işliyor. Faslı, Tunuslu, Suriyeli, Cezayirli kadınlar, genellikle sahibi aynı kişi olan nargile kafe, kuaför ve apart otelden oluşan bir üçgen içerisinde yaşıyor. Sabah uyanıp kuaföre gidiyor, ardından nargile kafeden müşteri buluyor, o müşteriyi aparta götürüyor, gece de gidip Arap diskosundan yine müşteri arıyorlar. Zaten son yıllarda patır patır açılan nargile kafeler bunun için açılıyor, çünkü çayla, nargileyle o kirayı çıkaramazlar. Bu nargile kafeler 24 saat çalışıyor dikkat ederseniz. Devasa paralar dönüyor yani. Tanıdığım biri var, 6- 7 yıldır bu işin içinde ortalama 30 milyon kazanç elde etti. Diğer yandan Arap kadınlar kesinlikle Türklerle birlikte olmuyorlar çünkü Türkler’den para alamadıklarını ve şiddet gördüklerini söylüyorlar. Bu kadınları satanlar ise Araplar ve Türkler. Şu an Beyoğlu’nda ticaret buna dönmüş durumda.”

*****

Erkek seks işçileri

Şam’daki savaştan kaçan 21 yaşındaki genç anlatıyor:

“Şam’da ailemle yaşıyordum, işyerimize bomba isabet edince, diğer arkadaşlarım gibi ben de Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldım. Annem ve babam yaşlı insanlar oldukları için gelmediler. Önce Mersin’e gittim, Mersin’den de buraya geldim. İlk geldiğimde Doğubank’a gidip cep telefonuyla ilgili bir iş yapmaya çalıştım. Kurtuluş’a yerleştim ve yalnız yaşıyordum. Sonra biriyle tanıştım, bana daha kolay para kazanabileceğim yönünde teklif getirdi. Aklımı çeldi diyeyim. Yalnız olduğum ve getirisi daha yüksek olduğu için para karşılığı cinsel ilişkide bulunmayı tercih ettim. Aracı kişi benimle telefonla irtibata geçiyor, müşteriye yönlendiriyor, gidiyorum. Haftada 2 ya da 3 kişiyle birlikte oluyorum, her ilişkiden 400 dolar alıyorum. Parayı aracıyla yarı yarıya bölüşüyoruz. Şimdi biraz para biriktiriyorum, ilerisi için başka planlarım var, bu işe devam etmek istemiyorum.”

(Meltem Yılmaz-Birgün)

 











 





YORUMLAR

  • 0 Yorum