Bilinçli bir yapay zeka ister miyiz?

"Yapay zeka olsun ama bilinçli olmasın!" Baştan söyleyelim, herhalde istemeyiz; çünkü onlar da, sonuçta onları programlayan bizlere benzeyeceklerdir.

Bilinçli bir yapay zeka ister miyiz?
25 Ağustos 2022 - 10:29

Ve bizde, gücü elinde tutanlar ne yapıyorsa onlar da onu yapacaklardır.

Ama bizler ölümlüyüz; eninde sonunda bizimkiler bir gün yok olup gidecek ama bilinçli bir yapay zekayı yok etmek herhalde mümkün olmayacaktır. 

Yapay zeka olmasın mı?

Bu zamanda bu soruya yanıt "hayır" olamaz; tekrarlanan ve bağımsız düşünce gerektirmeyen zor işler için onlara ihtiyacımız var. 

Ancak yapay bilinç ve daha zeki bir yapay zekanın var olması konusunda kafalar karışık. Nasıl olur da canlı organizma içermeyen yapılar bilinç kazanabilir? 

Kazanamazsa neyi tartışıyoruz?

Kuantum öncülerinden Erwin Schrödinger, 1944 yılında, biyolojik kökenli mutasyonların ortaya çıkışının kuantum mekaniği ile açıklanabileceğine dikkat çekmişti. 

O dönem için bu uçuk bir fikirdi; çünkü kuantum mekaniği özünde atomaltı parçacıkların dünyasını temsil ediyordu.

Son yıllarda araştırmacılar bir hidrojen atomunun çekirdeğinde bulunan protonun, DNA kopyalanması sırasında, tünelleme yoluyla enerji bariyerini aşarak hidrojenin bağ yapısında değişime neden olduğunu belirlediler. Bu bir mutasyondu.

Öyle görünüyor ki, kuantum tünelleme olmasaydı, yeni mutasyonlar oluşmaz, dolayısıyla yaşam çeşitliliği olmaz, hatta yaşamın sürekliliği olamazdı ve canlı yapılarda evrimsel kanıtlara erişemezdik, deniliyor.

Benzer şekilde bilim insanları fotosentez olayında da kuantum etkilerinin rolü olduğunu gösterdiler; göçmen kuşların yollarını bulurken kuantum dolanıklık etkisini kullandıkları ve koku duyusunun kuantum tünelleme ile ilintili olduğu yönünde kanıtlar sundular. 

Şimdi soru şu: Klasik algoritmalarla çalışan bilgisayarların yanısıra yaşamımıza kuantum bilgisayarlar dahil olursa, yapay zeka da bilinç kazanıyor olabilir mi?  

Bilinç ve kuantum

Yıldızlarda üretilen ve gezegenimizde yaşamı var eden ışık, evreni anlamamızda da kritik bir öneme sahip. Astronomlar uzak yıldızlardan gelen zayıf ışığı izleyerek adım adım evren gizemini çözmeye çalışıyorlar. 

Bizim gerçekliğimizi oluşturan temel ileti kaynağı da ışık. Gözümüze gelen ışık fotonları ile başlayan sürecin sonrasında ortaya çıkan bilinç gizemini ise hâlâ anlayabilmiş değiliz. 

Fotonun keşfi ve kuantum mekaniğinin doğuşu eşzamanlıdır. 

Albert Einstein'ın 1921 yılında Nobel ödülünü kazanmasına olanak sağlayan çalışması, sanıldığı gibi bilimin iki önemli kuramından biri olan "Görelilik Kuramı" ile ilintili değildir. Daha önceleri Thomas Young tarafından sürekli dalga davranışı gösterdiği kanıtlanmış olan ışığın, foton adını verdiği enerji paketlerinden oluştuğunu kanıtlayan çalışması ona bu ödülü getirmişti.  Bu olay bilim tarihinde "fotoelektrik etki" olarak geçmişti. 

Foton bir kuantum parçacığıdır. Kuantum parçacıkları kuantum dünyasına özgü ve bizim gerçekliğimizde açıklanamayan tuhaf özelliklere sahiptirler.

Kuantum süreçlerinde, bir kuantum parçacığının aynı anda farklı yerlerde görünmesi (süperpozisyon) ve iki dolanık parçacığın büyük mesafeler arasında bilgi paylaşabilmesi gibi bizim klasik mantığımızla örtüşmeyen etkiler bulunur. Parçacığın dalga özelliği ile enerji bariyerlerini kolayca geçebilmesi de bir başka kuantum etkisi ve bu etki de kuantum tünelleme olarak tanımlıdır. 

Beyin ve kuantum etkisi

Biliyorsunuz beyin de çok tuhaf bir organ; bilinç ise onun bir ürünü ve hala bir gizem. 

Kuantum kuramının tuhaflıkları ile beynin tuhaflıkları arasında bir ilişki kurulabilir mi? 

Bu konuya oldukça temkinli yaklaşan fizikçiler için en büyük tehdit, bu tuhaflıklar yumağı içinde yolu kaybetme tehlikesiydi ve olay çok kolay mistizme kayabiliyordu. Bu nedenle, bu konulardan olabildiğince uzak durmaya çalıştılar. 

2020 Nobel Fizik Ödülü sahibi Roger Penrose, klasik algoritmalara dayanan yapay zekanın insan beyninin ürettiği duygu, düşünce ve bilinçli deneyimleri üretemeyeceğini, zihinsel süreçlerin klasik algoritmalarla modellenemeyeceğini belirtiyordu. Ve bu doğruydu. 

Ancak Penrose başka bir öngörüde daha bulunuyordu. Ona göre, bilinç olgusu, nöronların destek yapısını oluşturan mikrotübüllerin kuantum durumları ile açıklanabilirdi.  

1990’larda, Arizona Üniversitesinden Anestezi Uzmanı Stuart Hameroff ve Roger Penrose, "Orch OR" (orchastrated objective reduction/düzenlenmiş nesnel indirgeme) adını verdikleri bir kuram ortaya attılar. 

Kuram, genel hatlarıyla, sinir hücrelerinde mikrotübül olarak bilinen yapıların, bilinç üzerinde etkili olduğunu öngörüyordu. 

Başlangıçta sert bir şekilde eleştirilen "Orch OR" kuramı, şimdilerde bazı deneysel verilerle destekleniyor. 

Yunanlı biyofizikçi olan Luca Turin, "kloroform" gibi anestezik maddelerin karşısında bilincin yitirildiğini hatırlatarak duyusuzlaştırma yeteneği olan kimyasalların, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin birbirlerinden çok farklı olduğunu belirtiyor. 

Bu kimyasalların, sitoplazmada ve hücre zarındaki çeşitli proteinlere bağlanabildiğini ve elektron akımına olanak sağlandığını; bunun da elektronlar gibi kuantum parçacıklarının manyetik özelliklerini tanımlayan "spin" özellikleri ile ilintili olabileceğini ileri sürüyor. 

Beyinde olası kuantum süreçleri, bilinç ve hafıza ile ilintili olabilir ancak gelecekte kuantum bilgisayarlarının insanı taklit etmesinin ötesinde bir duygu ve farkındalık yaratacağı yönünde henüz saptanmış bir veri yok.  

Gerçekten bilinçli bir yapay zeka ister miyiz?

Şimdi sorumuza dönelim ve yapay zekanın bilinçli olduğu bir dünya hayal edelim; bu nasıl bir şey olurdu?

Bilgiye sonsuz erişimi olan ve onu çok hızlı işleyerek farkındalık geliştiren zeki varlıklarla aynı gezegeni paylaşıyorsunuz. Doğası itibarı ile yapay zeka, bir kez bilinçli olduğunda kendini nasıl geliştireceğini de çok çabuk kavrayacaktır. 

Muhtemelen bu süreçte bize benzeyecekler; bizim gibi giyinip bizim gibi davranacaklardır. 

Yeni teknolojiler yaratabilirler ve  bu anlamda bizleri kontrol altına almaları da çok zaman almayacaktır. 

Peki, bizlerden daha zeki olan bu yeni tür, kendilerinden daha az zeki bizlere daha ne kadar hizmet etmeye devam eder?

O zaman dönüp kendimize bakmamız gerekiyor: Biz o durumda ne yapardık?

Bizim gerçekliğimizde daha zeki olan tür, daha az zeki olanı, eğer ihtiyacı yoksa, ya yok eder ya da köle yapar.

Bize ihtiyacı olmayan bir zeka da bizlere aynı şeyi yapacaktır; çünkü bu yapay zekanın kendi varlığı hakkında anladığı her şeyi bizlerden aldığını unutmayalım. 

Buna inananlar var, bu yüzden, yapay zekanın ne kadar zeki olması gerektiğini tartışıyor ve bazı sınırlar koymaya çalışıyorlar. Öte yandan bunun asla gerçekleşmeyeceğini düşünenler de var. 

Ama son tercih şu: "yapay zeka olsun ama bilinçli olmasın!"


Kaynakça

T24 Haftalık Yazarı

Güneç Kıyak

@NGunecKIYAK[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum