Bundan daha büyük kötülük olamazdı Beşiktaş'a.

Yeni hoca, yeni transferler ve sezona çok kötü bir başlangıcın sonrasında “ayrılma” kararı alıyorsunuz. Ardınızda tam anlamıyla enkaza dönmüş bir takım ve kulüp bırakarak. Üstelik bu kararın ardından Olağanüstü Genel Kurul’da yeniden aday olabilirim sinyalleri de vererek

Bundan daha büyük kötülük olamazdı Beşiktaş'a.
03 Ekim 2019 - 10:08
Ama Trabzon’daki bozgunun ardından o ümit de gidiyor anlaşılan.

Peki o zaman alelacele baskın seçim yaparak başkan adayı Hürser Tekinoktay’a kısa sürede hem de noterden tastikli 250 ıslak imzalı dilekçe isterken başkan adaylarına hiç hazırlanma şansı vermeden -en uygun ekibi oluşturma, proje üretme vs- seçime giderken amaç neydi? Yeniden seçilebilmek için bu kadar zorlamanın ardından şimdi ayrılmak niye? Üç ay sonra kulübü yeniden seçim kaosuna sürüklemek niye?

Üstelik bu kez de Beşiktaş yönetimine talip olanlara hazırlanma zamanı vermiyorsunuz. On beş gün içinde listelerin verileceği bir baskın seçime kim nasıl hazırlanabilir?

Üstelik sezon başı transferlerini yapıyorsunuz, hocayı seçiyorsunuz ve şimdi nabız yoklamalarının ardından bırakmaya karar veriyorsunuz. Sanki Beşiktaş’ın bundan böyle de iyi yönetilmesini istemiyormuşsunuz gibi sizden sonra geleceklerin önünü kapatıyorsunuz.

Transfer her şey olunca

Her transfer sezonu buradan bas bas bağırdık. “Sürekli transfer kulübü felakete götürür” dedik. “Takımda istikrar diye bir şey kalmaz” dedik. “Bu kadar çok kiralık ve yaşlı oyuncuyla hem de bu kadar değişimle istikrarlı bir takım yapılmaz” dedik. Şimdi paralar tümüyle suyunu çekince etrafa saçacak para kalmayınca UEFA yaptırımları da dayatınca sırf göz boyamak için yapılan yanlış transferlerle gelinen nokta ortada. Güvensiz, rakip ceza alanına bile gidemeyen, gol atmayı unutmuş, altı haftada beş puan alabilmiş enkaz bir takım var elde.

Sorumlu kim?

Ondan sonra biz neyi konuşuyoruz. Yok paslı oyunmuş yok geriden oyun başlatmakmış falan. Kimse bu tablonun suçlusu olarak Avcı’yı göstermesin. Geçen sezon da hem içerde hem de dışarda gösterilen performans ortada. Abdullah Hoca’nın eline verilen kadronun kapasitesi de ortada. Takıma kimi alsan kimi çıkarsan fark etmiyor; eski, yeni, genç, yaşlı. Çünkü takım diye bir şey yok. Kadroda gidişatı değiştirebilecek oyuncular: Savunmada Gökhan Gönül, Vida, orta alanda Atiba, Oğuzhan, Adem, ilerde de Burak Yılmaz. Fakat Gökhan da, Atiba da, Burak da çok çabalamalarına rağmen yaşları gereği bir yerden sonra bitiyorlar. Ya da sakatlıklardan dönme yeniden forma girme süreleri uzuyor. Onlar kadar yetenekli yedekleri de hâlâ yok. Vida iyi bir defans oyuncusu sadece, Adem de Oğuzhan da tek başlarına bir şey yapamazlar. Tek ümit yine Atiba- Oğuzhan ikilisi ve Adem gibi teknik kapasitesi olan oyuncuları bu ikiliye dahil etmek, Gökhan Gönül’ün ileri çıkabilmesini sağlamak. Şimdilik bu oyunculardan en iyi performansı alabilecek bir düzene geçmekten başka çaresi yok Beşiktaş’ın. Tabii bir de takımın acilen moral olarak yükseltilmesi gereksinimi var.

Belirsizlik süreci

Var ama Fikret Orman’ın “Bırakıyorum” demesi, sonra “Baskı var aday olabilirim” sinyalleri tam tersine müthiş bir bilinmezliğin içine sürükledi Beşiktaş’ı. Bu tabloda kim kimi toparlasın kim kime moral versin. Anlaşılan o ki tarihinin belki de en zor günleri bekliyor Beşiktaş’ı… Ve tabii yeni gelecek yönetim kadrosunu…

Cumhuriyet Gülengül Altınsay



YORUMLAR

  • 0 Yorum