Can Dündar yazdı Tarık Akan'ı öldüren sancı

Unutamadığım bir an var: “Nâzım” belgeselinin montajındaydık. Stüdyoda Genco Erkal, Usta’nın Paris’te yazdığı şiirini okuyor, Fazıl Say, piyanosu başında ona eşlik ediyordu:

Can Dündar  yazdı Tarık Akan'ı öldüren sancı
18 Eylül 2016 - 12:09
“Gördüm şükür, gördüm şükür/ 

Bugünü de gördüm şükür...” 

Nâzım’ın gördüğü, Paris sokaklarına coşkun sular gibi akan 200 bin işçiydi. Ülkesinde özlediği manzaraya Paris’te tanık olmuş, heyecanla bu şiiri yazmıştı. 

Moskova’da, Bakü’de, Sofya’da Nâzım’ın izini sürmüştük Tarık Akan’la... Rusya’dan getirdiğimiz bir filmin içinden Şair’in Paris’te çekilmiş görüntüleri de çıkmıştı. Evet, o yürüyüşü izlerken çekilmişti. Gözleri parlıyordu mutluluktan... 

Genco Erkal’ın sesi, Fazıl Say’ın müziğiyle birleşip görüntülerle eşleştiğinde öyle bir manzara çıktı ki ortaya, Tarık Akan gözyaşlarını tutamadı yanımda... 

Şiir sürüyordu: 

“Ah bu yürek, ah bu yürek, ah bu yürek/ 

Bu enfaktlı, bu mendebur, ah bu yürek/ 

Koymadı ki aralarına girek...”

***

Tarık Akan’ı günde 4 paket sigara öldürmedi; Tarık Akan’ı “o gün”ü görememenin kahrı öldürdü. 

Sigaradan, o kahrı emiyordu. 

“Anne Kafamda Bit Var”ı baskıdan önce okutmuştu bana... Okuduklarıma inanamamıştım: 

Beyazperdenin yakışıklı jönü, “Komünizm masası”nın sorgu odasında çırılçıplak soyuluyor, sorgulanıyor, dövülüyordu. 

12 Eylül’dü. 

Almanya’da Türkiye aleyhine konuşmakla, Yılmaz Güney’e yardım yataklıkla, barışa sahip çıkmakla suçlanıyordu. 

“Seni ezeriz” demişti sorgudaki polis... 

Sonra da diğer tutsaklara şöyle seslenmişti. 

“Çıkarın çöplerinizi, bu vatan haini artist toplayacak.” 

Bu zulümdü, müebbet kahrının bir nedeni... 

O kahır sürüklemişti onu, Silivri’de barikatın en önüne... 

Yazının devamı için tıklayın >>

YORUMLAR

  • 0 Yorum