Çin'deki salgını bir de böyle okuyun: Biyolojik hamle mi

Bizim bildiğimiz gerçek şudur ki jeopolitiğin ve jeopolitik vizyon üretenlerin vicdanı yoktur. Tarih boyunca da olmamıştır...

Çin'deki salgını bir de böyle okuyun: Biyolojik hamle mi
31 Ocak 2020 - 10:19 - Güncelleme: 31 Ocak 2020 - 18:22
Teori kitaplarında, uluslararası ilişkilerde devletlerin değerleri esas alan idealist veya çıkarları esas alan realist davranışlarda bulunabileceği yazsa da buna inanmayın.

Günümüzde ceo-politikaya egemen olan tek unsur çıkarlardır ve çıkarları gerçekleştirmek için her şey mubahtır. Bu nedenle uluslararası hukuk mevta olmuştur.

Ve bilinmesi gereken gerçek şudur ki çıkarları esas alan jeopolitiğin ve jeopolitik vizyon üretenlerin vicdanı yoktur. Tarih boyunca da olmamıştır.

Öncelikle, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda, Japonya’da sivillerin üzerine nükleer bombaları atarak güç gösterisi yapan bu savaşın muzaffer ülkesi ABD’ye ve onun müesses nizam da denilen derin yapısına bakalım.

Savaş bittiğinde küresel üretimin yarısını sağlayan ABD, savaş sonrası jeopolitik avantajını sürdürmek ve dünyanın kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yönetilmesini sağlamak amacı ile liberal demokrasiyi ve serbest ticareti esas alan yeni bir küresel düzeni kurumları ile tesis etmişti.

En önemlisi, ABD bu savaştan sonra doları dünya parası olarak ve kendi çıkarlarına hizmet eden, dolarla ticareti esas alan küresel finans sistemini dünyaya kabul ettirmişti.

 

Günümüzde ABD’nin küresel üretimdeki payı yüzde yirmi dörde düşmüştür ve Amerikalıların kendi ifadesine göre, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve ABD’nin çıkarlarına hizmet eden bu uluslararası düzen tehlike altındadır.

Küresel liderliği amaçlayan ABD’nin 11 Eylül sonrası açıklanan ulusal stratejisinde, öncelikle kendisine rakip olabilecek bölgesel egemen güçlerin veya koalisyonların oluşmasının önlenmesi, öncelikli jeostratejik hedef olarak belirlenmişti.

Yükselen Çin ve Rusya, yirmi yıl içinde ABD’nin bu hedefini boşa çıkartmıştır. ABD yetkililerinin ifadesine göre Çin, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu uluslararası düzen karşısındaki en ciddi tehdittir.

Bu nedenle de ABD ile Çin savaşmaktadır.

Bu savaşı ABD başlatmıştır. Bu savaşta ABD, Çin’in yükselişini dizginlemeye, bu amaçla da Kuşak Yol İnisiyatifini engellemeye, üretimin aşağıya çekmeye çalışmaktadır.

Soğuk Savaş döneminde rasyonel devletler nükleer silahların kullanılması dahil topyekun savaşın felaket olduğunu örenmişlerdir ve rasyonel devletler için nükleer silahlar savaş araçları değil, savaşı önleyen caydırıcı araçlardır. Çin’e karşı konvansiyonel sınırlı savaş ise çok masraflı olacağı için ABD tarafından kabul edilmesi mümkün değildir.

ABD, Çin’e karşı savaşında, dolaylı stratejiler uygulamaktadır.

ABD, Çin’i Pasifik’te donanması ve müttefikleri ile çevrelemekte, Çin’in Malagga Boğazı’nı bay pas etme gayretlerini karışıklıklarla engellemekte, Avrasya’ya karadan açılımını Doğu Türkistan’da önlemeye, yaptırımlar ve ticaret savaşları ile Çin’in üretimini ve ekonomisini aşağıya çekmeye çalışmaktadır.

Çin’de başlayan virüs salgını bu ülkeyi ve doğal olarak üretimini, ticaretini, ekonomisini ve önceliklerini derinden etkileyecektir.

Bu virüsün doğal mı yoksa yapay mı olduğunu, bu büyük savaşın biyolojik hamlesi olup olmadığını bizim bilmemiz mümkün değildir.

Bizim bildiğimiz gerçek şudur ki jeopolitiğin ve jeopolitik vizyon üretenlerin vicdanı yoktur. Tarih boyunca da olmamıştır.

SON SÖZ:

O halde, uluslararası ilişkilerde, mutlaka gücümüzle orantılı hedefler seçmek ve İdlib’de, Libya’da olduğu gibi muhataplarımızdan vicdanlı olmasını beklememek gerekmektedir.

Nejat Eslen

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum