Ekrem İmamoğlu'nu nasıl keşfettim

Sayın Kılıçdaroğlu’na Ekrem İmamoğlu’nu da sormam gerekiyordu. İstanbul’u İmamoğlu’na emanet etmeye nasıl karar vermişti.

Ekrem İmamoğlu'nu nasıl keşfettim
28 Haziran 2019 - 21:55 - Güncelleme: 29 Haziran 2019 - 11:03
23 Haziran seçimlerinin yankısı hala devam ederken, Türkiye’nin çok ciddi bir eşikten geçtiğinizi görüyoruz. Belli ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu ittifakın kurulmasında ve başarıya ulaşmasında büyük emeği olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun o akşam genel merkezdeki makam odasındaki gülümseyen fotoğrafı aslında bu ittifak sonunda ülkenin nasıl gülümseyip nefes aldığının da göstergesiydi. Tekrarlanan İstanbul seçimlerinde büyük bir mesaj vardı. Seçim sonrasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun tebrik etmek ve neler hissettiğini öğrenmek istedim.

“O GECE ÇOK DUYGULANDIM”

Kemal Bey’in sesi her zamankinden daha canlı ve umutluydu. Seçim akşamını şöyle anlattı; “O gece gerçekten çok sevindim, çok da duygulandım. Bu sadece kişisel sevincim değildi. Sevinen milyonlar vardı, gözyaşı dökenler vardı, arayıp ağlayan gözyaşı dökenler vardı. Bunu görmek çok değerliydi.”

Sevinenlerden, ağlayanlardan etkilenen Kılıçdaroğlu’na ağlayıp ağlamadığını sordum. “Ağlamadım ama duygulanmamak mümkün değil tabii, Türkiye'nin hemen hemen her yerinden telefonlar geldi. Bir umudu yeşerttiğimiz için özellikle çok mutluydu herkes. Dolayısıyla o gecenin benim ve arkadaşlarımın ortak duygusu buydu, mutluluk” diye konuştu.

Yıllardır CHP’yi takip eden biri olarak seçim gecelerinde Söğütözü’ndeki binayı bilirim. İlk sonuçlardan sonra sessizlik çöker, bu kez öyle olmadı, partililer genel merkeze akın ederek, kucaklaştı ve CHP Lideri de kürsüye çıkıp yol arkadaşlarıyla bu sevinci paylaştı. Kemal Kılıçdaroğlu o akşam ki çoşkudan öte, o günden önceki çalışkanlığı ve çalışmayı önemsiyor. O geceye gelinen süreci, nasıl bir kampanya izlediklerini de şöyle anlattı;

“İstanbul'daki seçimlerde gerçekten de çok iyi bir çalışma yaptık. Ekrem Bey ilçelerde mitingler düzenliyordu, ben ve genel başkan yardımcısı, grup başkanvekili, milletvekilli arkadaşlarım da İstanbul’un tüm kanaat önderlerini ziyaret ettik. Onlarla buluştuk, onlarla konuştuk. Onlara neden CHP'ye neden Ekrem Bey’e oy vermeleri gerektiğini söyledik. Onlarla karşılaştığımızda bizden partiye yönelik özeleştiri de istediler. Özeleştirileri de yaptık, eksiklikleri hataları da onlara söyledik. Güzel bir sonuç elde ettik, bu sonuç gerçekten de bizim siyasal tarihimiz açısından çok önemli, çünkü kapalı kapılar ardında, siyasallaşmış ve baskı altında kalan bir yargıya İstanbul'daki milli iradenin, İstanbul halkının verdiği bir cevaptır bu ve çok değerli bir şeydir. Üstelik bu cevap artık hiç kimsenin itiraz edemeyeceği türden bir cevaptı. Bu seçim sonucuyla dünyaya da bir mesaj verdik. Dünya şöyle düşünüyordu, Türkiye'de bir tek adam rejimi var ve bu rejim giderek devletin bütün katmanlarını ele geçirdi. Her yerde artık bir kişinin sözü geçiyor. Yargıç ona bakıyor, genel müdür ona bakıyor , bakanlar ona bakıyor, parlamentodaki ağırlıklı bir grup ona bakıyor ve onun ağzından çıkan her şeyi bir anlamda kutsal bir metinmiş gibi tekrarlıyor. Uluslararası pek çok demokrat çevre artık Türkiye'nin bu sistemin dışına çıkamayacağı yönünde bir kanaat oluşmuştu giderek. Perçinlenen bir kanaat. Biz onu değiştirdik. İstanbul halkı bunu değiştirdi. Baskıcı bir yönetime karşı toplumun demokratik taleplerinin öne çıkması yönünden beklenenden de şaşırtıcı ve çok önemli bir sonuç çıktı.”

 

İMAMOĞLU’NU NASIL KEŞFETTİ

Sayın Kılıçdaroğlu’na Ekrem İmamoğlu’nu da sormam gerekiyordu. İstanbul’u İmamoğlu’na emanet etmeye nasıl karar vermişti. Yeterince tanınır olmadığı eleştirileri ile yarışa başlayan İmamoğlu’nu CHP Lideri Kılıçdaroğlu nasıl keşfetmişti? Belli bu da Kılıçdaroğlu’nun dikkatli, planlı, özenli ve sükunetle yönettiği üslubundan izler taşıyan bir seçimdi. İmamoğlu’nu ilçe başkanlığından bu yana takip ettiğini söyledi Kılıçdaroğlu ve ekledi;

“İmamoğlu Belediye başkanlığı sürecinde de başarılıydı, özellikle Beylikdüzü'ne gittiğimde yaptığı çalışmaları birebir gözlemleme imkanım oldu. Yoksul mahalllere pozitif ayrımcılık yapması, ama vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmaması, toplumun her kesiminde sıcak ve samimi ilişki kurması... İşte gerçekten de “İstanbul için aradığımız belediye başkanı budur” diye kafamın bir yerinde tuttum ve izlemeye devam ettim. Daha sonra gazeteler İstanbul Büyükşehir’le ilgili röportaj istediğinde satır aralarında İmamoğlu’nun ismini de geçirdim. Ve kendisi gerçekten de başarılı bir insandı. Tanınmıyordu, geniş kitleler tarafından bilinirliği yoktu, doğru. Fakat, kendisinin kullandığı şu cümle çok önemliydi. "Beni tanıdıkta seveceksiniz.” İmamoğlu gerçektende konuştukça, çalıştıkça toplum onu tanımaya, tanıdıkça sevmeye başladı.”

Kılıçdaroğlu’nun kimseye söylemeden sakince adayını belirlemesi ve bir süre sükunetle süreci izlemesi Kemal Bey için sık sık söylenen “sakin güç” tanımını getirdi aklıma. Bu seçim aslında Kılıçdaroğlu’nun sakin güç olma, sükunetle ilerleme, sabretme tarzınıza da uyuyordu. Böylesine sakin ve kitleleri kucaklayan bir üslupla kampanya yürütmekten oldukça memnundu Kılıçdaroğlu da; “Ekrem Bey de son derece sakin! Son derece soğukkanlı, bilinçli, kullandığı sözcükleri dikkatle ve özenle kullanan biri. Toplumun her kesimini kucaklayan cümleler kurması yeni bir ufuk açtı İstanbulluların gözünde ve İstanbullular da bunu ödüllendirdiler. İstanbullular; çalışmayı, başarıyı, sevecenliği, kucaklayıcı bir dil kullanmayı ödüllendirdiler. Dolayısıyla bu ödülü vermenin zamanı şimdi. İnşallah önümüzdeki süreçte daha başarılı ve güzel işler yapacaktır Ekrem Bey.”

Makbule Cengiz

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum