Eurofighterlar anlaşmasının bilinmeyenleri: Türkiye'ye pahalıya patladı...

27 Ekim tarihinde Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer'ın Türkiye ziyaretinin sonunda imzalanan anlaşmayla Türkiye Birleşik Krallık'tan 20 adet Eurofighter satın aldı. Ancak, bilinmeyen detaylardan doğan endişeler akıllara türlü soru işaretlerini getiriyor...

Eurofighterlar anlaşmasının bilinmeyenleri: Türkiye'ye pahalıya patladı...
31 Ekim 2025 - 10:43 - Güncelleme: 31 Ekim 2025 - 10:48
Kuveyt örneği... S-400 detayı

Türkiye’nin Birleşik Krallık’tan 20 adet Eurofighter Typhoon savaş uçağı alımı için yaptığı 8 milyar sterlinlik anlaşma, kamu kaynaklarından ödenen son derece büyük bir harcamayı bizlere gosteriyor. Dolayısıyla bu anlaşmanın tam olarak ne içerdiğini, hangi şartlarla imzalandığını ve ödenen bedelin karşılığının alınıp alınmadığını bilmek; halkın demokratik bir hakkı, devletin ise hesap verme yükümlülüğüdür.

Türkiye’nin güçlü bir hava kuvvetine sahip olması tartışmasız bir gerekliliktir. Fakat bu güç, ancak ekonomik olarak akılcı, stratejik olarak tutarlı ve şeffaf biçimde yönetilen kararlarla sürdürülebilir hâle gelir. Kamu kaynakları ile yapılan böylesine büyük bir yatırımın detayları, halka sunulmalıdır.

Ad loading

Bu nedenle hangi uçakların, hangi teknik seviyede, hangi teslimat takvimi ile ve hangi maliyet yapısıyla alınacağının açık şekilde ifade edilmesi gerekmektedir. Ancak bugüne dek bu soruların hiçbiri kamuoyuna net şekilde açıklanmamıştır.

ULUSLARARASI FİYAT KARŞILAŞTIRMASI: NEDEN EN PAHALI ALIMI BİZ YAPIYORUZ

Eurofighter Typhoon’un gövde fiyatı, Upgrade seçeneklerine bağlı olarak dünya genelinde genellikle 70–120 milyon dolar aralığındadır. Tam paket (radar, elektronik harp, mühimmat, eğitim, bakım vb.) eklendiğinde ortalama maliyet 275–330 milyon dolara çıkmaktadır.

Aşağıdaki tabloda uluslararası örnekleri görebilirsiniz:

Ülke Adet Toplam Maliyet Uçak başına maliyet Kaynak
Almanya (2025) 20 €3.75 Milyar €187.5 Milyon Reuters
Kuveyt 28 $8.7 Milyar ~$310 Milyon Defence News
Katar 24 $6.6–8 Milyar ~$275–333 Milyon Reuters
Türkiye (2025) 20 £8 milyar (~$10.7
milyar)
~£400 milyon (~$535
milyon)
BBC

Sonuç olarak, Türkiye listedeki ülkeler arasında birim fiyatı en yüksek Eurofighter alımını yapmaktadır.

Bu farkı yaratan unsurlar neler? Mühimmat mı? Radar yükseltmeleri mi? Bakım sözleşmesi mi? Yoksa başka ülkelerin alamadığı özel bir teknoloji mi? Ancak bunların hiçbiri halkla paylaşılmadı.

Eurofighterlar anlaşmasının bilinmeyenleri: Türkiye'ye pahalıya patladı... Kuveyt örneği... S-400 detayı - Resim : 1
Starmer, Erdoğan ile görüşmeden önce Ankara'daki TUSAŞ tesislerinde KAAN hakkında bilgi aldı

AIRBUS VE KONSORSİYUM GERÇEĞİ: MASADAKİ SADECE İNGİLTERE DEĞİL

Eurofighter; İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya’nın ortak üretim programıdır. Bu nedenle satışın gerçekleşebilmesi için yalnızca İngiltere’nin değil, dört ülkenin tamamının onayı gerekmektedir. Uçakların üretim takvimi, teknik seviyesi ve teslimat süreci ise ana yüklenici Airbus tarafından belirlenmektedir.

Eurofighter, aslında tek bir ülkenin ürünü değil; İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya’nın ortak mühendislik mirasıdır. Bu nedenle böyle bir alım, yalnızca bir savunma anlaşması değil, aynı zamanda bu dört ülkeyle sanayi, teknoloji ve diplomasi düzeyinde derin bir ortaklık kurmak anlamına gelir.

Bu tür çok uluslu projelerde, tedarik izinleri, teknoloji transferi pazarlıkları (yani üretim bilgisinin, mühendislik kabiliyetinin ve bakım altyapısının paylaşımı), offset taahhütleri (satıcı ülkelerin anlaşma karşılığında Türkiye’de yatırım, üretim veya teknoloji paylaşımı yapma yükümlülükleri) ve yerel iş paketleri (uçağın belirli parçalarının, montajının veya bakım süreçlerinin Türkiye’de yapılmasını öngören üretim payları) anlaşmanın gerçek ekonomik ve stratejik değerini belirleyen temel unsurlardır.

Bu anlaşmanın değeri, yalnızca uçak sayısıyla değil, Türkiye’ye kazandıracağı bilgi, teknoloji ve üretim kapasitesiyle ölçülmelidir. 8 milyar sterlinin bir bölümü Türkiye ekonomisine geri dönebilir mesela Kaan'ın gelişimi için bir yol haritası oluşturabilir ama dediğim gibi ancak teknoloji transferi, offset taahhütleri ve yerel iş paketleri gerçekten Türkiye'nin menfaatlerini koruyacak şekilde tasarladıysa. Aksi halde bu kaynaklar, ülke içinde kalmadan tamamen dışarıya akmış bir ödeme olarak tarihe geçecektir. Bu durum, Türkiye’nin satın alacağı uçakların teknoloji seviyesi ve teslimat zamanlamasına ilişkin önemli belirsizlikler yaratmaktadır. Hangi Tranche standartlarının geleceği resmen açıklanmadığı gibi, teslim süresi de net değildir.

(Not: "Tranche", Eurofighter Typhoon uçaklarının üretim neslini ifade eder. Tranche 1 en eski, Tranche 3A ise en gelişmiş sürümdür.)

Eurofighterlar anlaşmasının bilinmeyenleri: Türkiye'ye pahalıya patladı... Kuveyt örneği... S-400 detayı - Resim : 2

Bunun dışında Almanya’nın geçmişte savunma ihracatı kararlarını siyasi gerekçelerle durdurmuş veya yavaşlatmış olması, teslimatın gecikme riski oluştuğuna bize göstermektedir, Nitekim 2018’de, Yemen savaşı ve Kaşıkçı cinayeti sonrasında Almanya, Suudi Arabistan’a yönelik silah ihracatını tamamen durdurmuş; bu karar Eurofighter üretim zincirini etkileyerek İngiltere’nin teslimatlarını dahi geciktirmiştir. Bu örnek, çok uluslu üretim zincirine sahip savunma projelerinde, siyasi kararların doğrudan üretim ve teslimat süreçlerini etkileyebileceğini açıkça göstermektedir.

Ayrıca Almanya, İspanya ve İtalya’nın mevcut siparişleri üretim hattında önceliklidir. Örneğin Almanya’ya yeni sipariş edilen 20 uçak 2031–2034 yılları arasında teslim edilecektir. Bu tablo, Türkiye’nin alımında gecikme riskinin göz ardı edilemeyeceğini ortaya koymaktadır. Böylesine yüksek maliyetli bir savunma yatırımında teslimat takvimi, siyasi riskler ve ceza maddelerine dair net bilgi paylaşılmamış olması, kamu yararı açısından ciddi bir belirsizlik oluşturmaktadır. Bu nedenle risklerin ve sözleşme detaylarının açıkça kamuoyuna açıklanması zorunluluktur.

KUVEYT ÖRNEĞİ: ŞEFFAFLIK EKSİLİĞİNİN BEDELİ

2016 yılında Kuveyt, 28 adet Eurofighter Typhoon uçağı için yaklaşık 8,7 milyar dolarlık bir sözleşme imzaladı. Ancak 2022’de ülkenin Yolsuzlukla Mücadele Kurumu (Nazaha), anlaşmanın
şişirilmiş faturalar içerdiğini tespit ederek iki üst düzey ordu mensubunu kamu fonlarını kötüye kullanmak suçlamasıyla savcılığa sevk etti. Soruşturma genişletilerek, aralarında bir eski bakanın da bulunduğu toplam beş kişi Bakanlar Mahkemesi’ne gönderildi.

2023’te tüm sanıklar beraat etti, ancak bu durum kamuoyundaki şüpheleri ortadan kaldırmadı. Ardından Parlamento, hem Eurofighter hem de Caracal helikopter alımlarındaki usulsüzlük iddialarını araştırmak üzere bir komite kurdu. Komite 2024 başında çalışmalarını tamamladı, fakat raporun içeriği hiçbir zaman kamuoyuyla paylaşılmadı. Buna karşın, 2025 yılında Eurofighter uçaklarının bakım ve destek sözleşmesi 2029’a kadar yeniden uzatıldı.

Bu tablo, şeffaflığın eksik olduğu savunma alımlarında yargı süreçlerinin sonuç verse bile toplumsal güveni yeniden tesis edemediğini, dolayısıyla hesap verebilirliğin geciktiği her durumda kamu zararının büyüdüğünü açık biçimde gösteriyor. Kuveyt örneği, büyük ölçekli savunma anlaşmalarında şeffaflık sağlanmadığında hem finansal hem de kurumsal güven kaybının kaçınılmaz olduğunu kanıtlıyor. Türkiye’nin Eurofighter alımında benzer bir sürecin yaşanmaması için sözleşme detaylarının ve mali yapıların kamuoyuna açıklanması demokratik hesap verebilirliğin temel bir gereğidir.

Eurofighterlar anlaşmasının bilinmeyenleri: Türkiye'ye pahalıya patladı... Kuveyt örneği... S-400 detayı - Resim : 3
Kuveyt'in İtalya Büyükelçisi Şeyh Azzam El-Sabah (soldan üçüncü) ve askerî yetkililer, 7 Aralık 2021'de İtalya'dan iki Eurofighter Typhoon jetini teslim aldı.

BİRLEŞİK KRALLIK BASINI BUNU NASIL GÖRDÜ

İngiltere’de bu anlaşma, Türkiye’nin ne aldığı üzerinden değil, İngiltere’nin ne kazandığı üzerinden anlatıldı:

“20 yıldır yapılan en büyük savaş uçağı ihracatı” - BBC
“Birleşik Krallık’ta yaklaşık 20 bin kişiye istihdam sağlayacak.”

Yani İngiltere için bu, ekonomik bir başarı hikâyesi. Türkiye için ise bedeli açıklanmayan bir savunma yükümlülüğü.

İKİNCİ EL EUROFIGHTER MESELESİ: HANGİ STARDATTA, NE İÇİN

Türkiye’nin yeni üretim 20 uçak dışında, ikinci el Eurofighter tedariği için Katar ve Umman ile görüştüğü de uluslararası haber kaynaklarında yer almaktadır. Bu uçakların daha hızlı
teslim edilebileceği belirtiliyor. Ancak bu durumda kendi içinde cevap verilmesi gereken birtakım soruları ortaya çıkarıyor. Bu uçaklar hangi teknik standarda sahip? (Tranche seviyesi, radar kapasitesi vb.) Modernizasyon gerekecek mi? Gerekecekse ek maliyet ne olacak? Bakım geçmişleri ve uçuş saatleri ne durumda? Katar neden satıyor? Envanter yenileme mi, stratejik ticaret mi? İkinci el uçak alımı, kısa vadede envanter açığını kapatmak için bir çözüm olabilir.

Ancak ucuz gibi görünen bir seçeneğin, modernizasyon maliyetleriyle birleştiğinde daha da pahalıya gelme riski de var! Baskalarinin cebini doldurmadan titiz ticaret yapmak gerekli halkın bütçesini kullanıyorsan eğer. Ve en önemlisi: Eğer Katar gibi zengin bir ülke, nispeten yeni Eurofighter’larını satıyorsa, bu uçaklardan neden vazgeçiyor? Türkiye bu uçakları hangi operasyonel ihtiyaç için ve ne kadar süreyle kullanmayı planlıyor? Türkiye Bu uçaklara kaç para verecek?

Bu sorulara net ve kamuoyunu tatmin eden yanıtlar verilmesi gerekmektedir.

GEÇ TESLİMAT RİSKİ VAR MI

Almanya, İspanya ve İtalya yeni siparişlerini şimdiden üretim sırasına koydu. Örneğin Almanya’nın 20 adetlik siparişi 2031–2034 arasında teslim edilecek.

Türkiye’nin alımı, mevcut siparişler nedeniyle gecikme riski taşıyor mu? Eğer gecikme olursa ceza maddeleri var mı? Bu da bilinmiyor.

FIRSAT MALİYETİ: 8 MİLYAR STERLİN NE ANLATIYOR

Günümüz dünyasında devletler, güvenlik tehditleri nedeniyle savunma harcamalarına öncelik veriyor. Ancak bu büyük ölçekli harcamaların arkasında hangi gerekçelerin olduğu kamuoyunca sorgulanmalıdır. Bu paranın bir kısmı gerçekten operasyonel ihtiyaçları karşılamak, caydırıcılığı artırmak ve NATO ile ilişkileri güçlendirmek için mi harcanıyor, yoksa başka amaçlar mı güdülüyor? Örneğin bu tür yüksek tutarlı anlaşmalar, kimi zaman uluslararası ilişkilerde siyasi onay, dış politika desteği ya da ekonomik nüfuz alanı yaratmak amacıyla da kullanılabilmektedir. Yani mesele yalnızca askeri bir alım değil, diplomatik bir kaldıraç işlevi de görebilir. Bu anlaşma, bölgesel güç dengeleri ve askerî varlık gösterme amaçlı bir stratejinin parçası mı? Satın alma paketinin içinde silah mühimmatı, eğitim, bakım ve uzun dönem lojistik destek gibi kalemler mi dominant; yoksa büyük bir bölüm sanayi ortaklıkları, teknoloji transferi veya off-set taahhütlerine mi ayrıldı? Bu belirsizlikler kamuoyunda “bu para neye harcanıyor?” sorusunu doğuruyor.

Bir de bu taraftan bakalım,

GERÇEK GÜVENLİK NEYİN ÜZERİNE KURULUR

Türkiye’nin Eurofighter için ödemeyi taahhüt ettiği miktar, dünyada çok az insanın konuştuğu ama dalgaların altında sessizce büyüyen bir krizi hatırlatıyor: mercan resiflerinin çöküşü. Oysa bu resifler, dünya ekonomisine her yıl yaklaşık 10 trilyon dolar katkı sağlıyor. Bilimsel öngörülere göre, önümüzdeki 20 yıl içinde resiflerin yüzde 90’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Peki bu ne anlama geliyor? Bu, daha fazla göç, daha fazla savaş ve daha fazla belirsizlik demektir. Neden mi? Çünkü mercanlar yalnızca bir ekosistem değil dünyanın en büyük gıda zincirinin temelidir. Balık popülasyonlarında yaşanacak ciddi bir düşüş, küresel 400 milyar dolarlık balık endüstrisini doğrudan etkileyecektir. Balık fiyatları yükseldiğinde, gıda krizleri derinleştiğinde, ülkeler arası gerginlikler ve kaynak savaşları da kaçınılmaz hâle gelir.

PEKİ BURADAKİ PARADOKS NEDİR

İnsanlık, güvenliği sağlamak için savaş teknolojilerine yatırım yaptıkça, doğayı ihmal ederek geleceğin çatışma nedenlerini kendi elleriyle yaratıyor. Gerçek güvenliğin silahlardan değil; sağlıklı ekosistemlerden, dengeli iklimlerden, insanın doğayla kurduğu derin ilişkiden ve dayanıklı toplum yapılarından geldiğini anlamamız ne kadar zaman alacak? Peki biz, bu gerçeği anlatmak için daha ne kadar bekleyeceğiz?

Yani ironik biçimde, savaş için yapılan yatırımlar, gelecekteki savaşların tohumlarını ekiyor olabilir. Gerçek güvenlik, yalnızca silah sistemlerinde değil; halkın devletine duyduğu güvende
başlar doğanın dengesini korumakta ve toplumların dayanıklılığını güçlendirmekte yatar. Türkiye’nin gelecekte hangi güvenlik anlayışını seçeceği ya da askerî, ekonomik, ekolojik ve
toplumsal alanlar arasında bir denge kurup kuramayacağı yalnızca ordusunun değil, toplumunun da kaderini belirleyecektir.

BU ANLAŞMA KAAN'I NASIL ETKİLEYECEK

Türkiye’nin Eurofighter için yaptığı yüksek maliyetli alımın, uzun vadede KAAN’ın bütçesi, geliştirme takvimi ve uluslararası rekabet gücü üzerindeki etkilerinin net biçimde ortaya konulması gerekir. Bu iki proje aynı dönemde yürütüldüğü için alınan kararların birbirlerini doğrudan etkileme potansiyeli bulunmaktadır. Eğer Eurofighter tedariği, KAAN devreye girene kadar oluşacak operasyonel kapasite boşluğunu kapatmak amacıyla planlanıyorsa; bu tercih, Türkiye’nin NATO müttefikleriyle teknik ve operasyonel uyumluluğunu sürdürmesini sağlayarak KAAN’a zaman kazandırmayı hedefleyen geçici fakat stratejik bir çözüm olarak değerlendirilebilir. Eurofighter alımı, S-400 krizi sonrasında sarsılan NATO entegrasyonunu kısmen onaran bir adım olarak da okunabilir; Türkiye’nin Batı savunma mimarisiyle teknik uyumunu yeniden güçlendirme potansiyeli taşımaktadır. Eğer Eurofighter yatırımı, KAAN projesiyle stratejik bir bütünlük içinde, geçici ama tamamlayıcı bir adım olarak ifade edilirse, bu yaklaşım hem kamu güvenini hem de KAAN’a olan ulusal ve uluslararası ilgiyi artırabilir.

Eurofighterlar anlaşmasının bilinmeyenleri: Türkiye'ye pahalıya patladı... Kuveyt örneği... S-400 detayı - Resim : 4

Böyle bir senaryoda Eurofighter, yerli muharip uçak projesi tamamlanana kadar savunma kabiliyetinin sürekliliğini güvence altına alabilir. Ayrıca böyle bir anlaşma, Türkiye’yi İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya ile sanayi, teknoloji ve politika düzeyinde yakınlaştırarak KAAN’ın uluslararası tanınırlığına da dolaylı katkı sağlayabilir. Nitekim İspanya’nın kısa süre önce Türkiye’nin Hürjet projesine 3 milyar euroluk yatırım onaylaması, bu tür stratejik yakınlaşmaların potansiyelini göstermektedir. Ancak geçici bir çözüm olarak planlansa bile, uçakların hangi standartta, ne zaman teslim edileceği ve gecikme durumunda hangi yaptırımların uygulanacağı halen belirsizdir. Teslimat takvimi netleşmeden, bu yatırımın KAAN’ı nasıl etkileyebileceğine dair sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün değildir.

Bu noktada şu temel soruya dürüstçe yanıt verilmelidir:

Eurofighter alımı, KAAN’ın sürdürülebilir gelişimini destekleyen bir stratejik tercih midir; yoksa kaynak yönetimini zorlaştırabilecek yüksek maliyetli bir ara çözüm müdür?

Bu soruya verilecek resmî ve teknik açıklamalar yalnızca bütçe kullanımının rasyonelliğini değil, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsız savunma sanayi hedefinin geleceğini de belirleyecektir.

KAAN, Türkiye’nin hava savunmasında bağımsızlık vizyonunun merkezinde yer aldığı için, onu etkileyen her stratejik kararın şeffaflık çerçevesinde kamuoyuyla paylaşılması hem kurumsal güvenin korunması hem de toplumun KAAN projesine vereceği desteğin güçlenmesi için şarttır.

ŞEFFAFLIK NEDEN ŞART

Bu devlet hepimizin ve bu anlaşma da hepimizin vergileriyle finanse ediliyor. Dolayısıyla harcanan her kuruşun nereye, nasıl ve hangi gerekçeyle aktarıldığının toplum tarafından bilinmesi, demokratik bir hak olduğu kadar devletin de hesap verme yükümlülüğüdür.

Bu çerçevede TBMM’de ilgili milletvekilleri; anlaşmanın içeriğini, teknik ayrıntılarını ve maliyet yapısını açıklığa kavuşturmak üzere resmî denetim mekanizmalarını kullanarak ve şu temel sorulara açık yanıtlar talep etmelidir:

  • Hangi teknik standartla teslim alınacaklar?
  • Silah, eğitim, bakım ve yedek parçalar pakete dahil mi?
  • Teslim süresi nedir ve gecikme durumunda hangi yaptırımlar uygulanacak?
  • Sanayi katılımı ve teknoloji transferi taahhütleri ne seviyede?

Bu sorulara verilecek somut ve denetlenebilir yanıtlar, hem kamu kaynaklarının rasyonel kullanımını hem de kurumsal güvenin güçlenmesini sağlayacaktır. Ancak bu yanıtlar verilmedikçe, güven inşa edilemez. Şeffaflığın olmadığı yerde bilgi değil, yalnızca şüphe büyür.

TÜRKİYE NE DEMİŞTİ

İngiltere Başbakanı Starmer resmi açıklamada satış rakamını 8 milyar sterlin olarak duyurmuştu. Milli Savunma Bakanlığı ise "uçaklara görev ekipmanları, muhtelif mühimmatlar dahil" diyerek, 5.4 milyar sterlinlik anlaşma imzalandığını duyurmuştu.

Borgahan Gümüşsoy

Odatv.com


YORUMLAR

  • 0 Yorum