İki eşli adamın 'Tofaş' ve 'Mercedes' benzetmesi!
Çarşamba günü bu köşede bahsettiğim Akademisyen Nurgül Certel’in doktora tezi olan ‘Nikâh ve Pazarlıklar: Suriyeli Kadınlarla Çokeşli Evlilikler’ araştırmasını anlatmaya devam edeceğimi söylemiştim. Bugün özellikle bu çokeşlilik meselesinde erkek ve kadınların ne düşündüğüne odaklanacağım.

Erkeklerin ilk eşleri Türk. İkinci, üçüncü eşler Suriyeli.
Suriye iç savaşından sonra ortaya çıkan bir durum.
Peki neden Suriyeli bir kadın?
Erkek tarafından anlatıldığında başka, hem Türk hem kadınlar tarafından anlatıldığında bambaşka bir fotoğraf çıkıyor ortaya. Erkekler ne diyor, bakalım:
“Bizim Türk kadınları bilhassa Kilis, bilmiyorum başka yerde öyle mi, yaş 30-35 geçtikten sonra 40’ı geçtikten sonra hanımlığı bırakır, bırakmaya başlar. Biraz kaba tabir olacak çok özür diliyorum Tofaş araba Mercedes araba, Mercedes’e binip gezmeyi ister adam Tofaş’a niye binsin, tangır tungur, merkezi kilit değil, otomatik cam değil. O şekilde çok var piyasada çünkü.” (Kilis, erkek, 47 yaşında)
★★★
“(Suriyeli kadınlar) ilgi anlamında çok fazla var. Sevgilerini gösteriyorlar, bakım olsun, kendilerine de çok iyi bakıyorlar, kendilerine de ilgileri fazla... Tabii yani kocasına karşı da... İşte dedim ya (eşini kastederek) yani giyim olarak, kuşanma olarak ilgi yoktu. İlgi olmaması seni başka yöne yöneltiyor.” (Şanlıurfa, erkek, 36 yaşında)
★★★
Kadınlık kıyaslamalarıyla ilgili bölüm de çok çarpıcı. Suriyeli kadın Türk kadına erkeğe nasıl davranması gerektiğine dair tavsiyeler veriyor.
“Ya koku bile çok önemli, ben mesela banyoya girdiğimde iki saat kalıyorum banyonun içinde, şampuan ayrı, vücut şampuanı, affedersiniz tuvalete girdiğimde bile şampuanım var benim ya temizlik ya koku. Bizim kişisel bakımımız bizde normal bir şey. Onunla rahat olsaydı benimle evlenmezdi. (Kilis, Suriyeli kadın, 36 yaşında)
★★★
“Ya sevgililer günü geldiği zaman ben kendisine öğretirim ne yapacak, bunu al, şunu yap, hani gecelik giy, kırmızı giy, bugün kırmızı giyilir. Hani senin saçın niye böyle, rengi güzel değil boya yaptır, ben söylüyorum.” (Kilis, Suriyeli kadın, 36 yaşında)
★★★
“Yani çünkü ağzını açan yani Suriyeli bayanlar bir başkaymış, yatakta bir başka şeyleri varmış. Yani zaten Suriyelilerin suratını görenler bile sanki anlıyor. Ya kimisi böyle fırıldak olur, gözleri oynak olur, oluyon yani. Mesela benim evime giren çıkan işte bu eşi, zaten patlak gözlü görmüşsün belki, yani gözleri sürekli şöyle oynardı, bin bana bakar, bir eşime bakardı, öyle de bir huyu vardı. Ben bizim Türk kadınlar için bir şey diyemem ama Suriyeli kadınlar ikinci evliliği özellikle istiyorlarmış, hani ikinci eş olursa daha bir kıymetli olurmuş, daha bir tatlı olurmuş. Bu da demiş zaten, sen eşini boşayacaksan ben seni isterim demiş, o da boşayacağım demiş, bu şekil. (Şanlıurfa Türk kadın, 38 yaşında)
★★★
Affedersin bir tek yatak işini görüyor eşimin ben de hizmetçi gibi işte. (Türk kadın, 46 yaşında)
★★★
Yani tüm bu fotoğrafta aslolan erkeğin ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamak. Nurgül Certel’in iki bölümde yazdığım araştırmasında daha çok detay var. Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Bir Asya gezisinde en heyecan verici yemek olarak at kellesi getirdiler
Bugün ‘Apolitik’ soruları Eski Başbakan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın yanıtladı.
- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?
Güne başlarken, bilinen şeylerin dışında, ritüel denilebilecek özel bir şeyim yok.
- En son hangi kitabı okudunuz?
Tanıl Bora’nın ‘Demirel’ adlı kitabı ile Kazuo Ishiguro’nun ‘Günden Kalanlar’ adlı kitabını eşzamanlı olarak okuyorum.
- En son hangi filmi izlediniz?
Son izlediğim film ‘Anora’, beğendim.
- En sevdiğiniz ses ne sesi?
Sevdiğim çok ses var. Ortama göre ya da o sıradaki havama göre bunlardan biri en sevdiğim ses olur. Çok sevdiğim sesler şunlar: Akan derenin, güçlü dalgaların, çatırdayan gök gürültüsünün, yaz aylarında giderken kulağa çarpan Ağustos böceğinin, vadi derinliklerinin, horon temposundan önceki tulumun, taksim sırasındaki kanunun, kemanın, piyanonun sesi...
- En çok dinlediğiniz üç şarkı?
Bir tarihlerde Zeki Müren’in ‘Zehretme Hayatı Bana Cananım’ adlı şarkısını çok dinlerdim. Hatta CHP Trabzon milletvekili Halil Akyüz bana içinde yalnızca bu şarkının olduğu bir kaset armağan etmişti. Bir süre önce de İspanyol sanatçısı Buika’yı çok dinlemiştim. Ama bugün şu üç şarkı diye sıralayamam. Müziğin her türünü çok severim ve çok dinlerim.
- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?
Türkiye bir şarkıya sığamaz bence. Dört mevsimi hemen hemen aynı anda yaşayan bir ülkeyi bir şarkı anlatamaz. Ama Mozart’ın ‘Ronda Alla Turca’sını çok severim. Türkiye’nin tanıtılmasında kullanılacak müzik parçasında bana göre mutlaka kanun kullanılmalı. Mozart’ın bu parçasından da yararlanılabilir.
- Aşka inanır mısınız?
Aşka inanılmaz mı, tabii inanırım.
- Kırmızı çizginiz nedir?
Kırmızıçizgim ülkem, ailem, mensubu olduğum ya da bir parçası olduğum her şeydir.
- En sevdiğiniz yemek?
Türk yemeklerinin tüm türlerini çok severim. Karadeniz pidesini günde üç öğün yiyebilirim. Ayrıca humusu, yoğurdu, peyniri, zeytini, zeytinyağını da severim.
- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?
Aklıma ‘asla yemem’ diyeceğim pek bir şey gelmiyor. Demirel’le birlikte gittiğimiz bir Asya gezisinde masanın ortasına en heyecan verici yemek olarak bir at kellesi getirmişlerdi. ‘Asla yemem’ dedim. Sümüklü böcek türü şeyleri de yemem.
- Yağmur mu, güneş mi?
Yağmuru da güneşi de ayrı ayrı severim.
- Güz mü, ilkbahar mı?
Güz de güzel, ilkbahar da güzel. Hatta bana göre yaz da güzel, kış da.
- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?
Kibir, görgüsüzlük ve yılışıklığı sevmem.
- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?
Bir şans yakalasam, geçmişte bir kişiye değil çok kişiye çok şey söylemek isterim.
- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?
Çok telefon meraklısı biri değilim. Ama yine de epey zaman kazandırır herhalde. Kitap okuyarak, film izleyerek değerlendirirdim.
- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?
Yine ben olmak isterdim. Ama ben de çoğu insan gibi, bugünkü kafamla geçmişi yaşamak isterdim. Öylelikle, aynı çerçevede, daha farklı bir yaşam kurabilirdim.
- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?
Hiç bir müzik aleti çalamıyorum. O nedenle de çok üzgünüm.
- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?
Bugünkü halimden memnunum. Böyle devam ederse yaşamdan bezene kadar yaşamak isterim.
İpek Özbey
korkusuz.com
YORUMLAR