İktidar, muhalefet ve kum saati

Pençe Kılıç Harekâtı da dâhil iktidarın dışarıdaki her adımının amacının içerde güçlenmek olduğunu görseler bile kafalarına yerleşmiş tonlarca ezber yüzünden buna uygun karşı hamle geliştiremiyorlar

İktidar, muhalefet ve kum saati
24 Kasım 2022 - 07:59

 

İstiklâl Caddesi’nde tehlikeli bir terör senaryosu gerçekleştirildi.

Suriye ve Irak’a askerî operasyon başlatıldı, daha da büyüyeceğe benziyor.

Son aylara kadar zor durumda görünen iktidar hem ekonomide hem de iç ve dış politikada pek çoklarının “göstermelik” diye küçümsediği (gerçekten de pek derinlikli olmayan ama yine de ciddi etkiler yapan) adımlarla gücünü yavaş yavaş arttırmaya başladı.

Bir elinde sopa, diğerinde havuç, seçimlere doğru hızlanarak ilerliyor.

Muhalefet buna karşı bir şeyler yapmaya çalışsa da, bir türlü toplumun mevcut durumdan hoşnut olmayan üçte ikilik çoğunluğunu harekete geçirecek heyecanı ve umudu yaratamıyor.

Dahası, bazı muhalif liderlerin HDP’ye ve Pençe Kılıç Harekâtı’na ilişkin tavırlarına bakılırsa, ana önceliklerinin iktidara gelmek değil, kendi partilerinin sarsıntı geçirmemesi ve liderliklerinin risk yaşamaması olduğu izlenimi doğuyor.

İktidarın dışarıdaki her adımının amacının içerde güçlenmek olduğunu görseler bile kafalarına yerleşmiş tonlarca ezber yüzünden buna uygun karşı hamle geliştiremiyorlar.

Bu süreçte günler, haftalar, aylar geçiyor.

Ve kum saati doluyor…

 

 Koltukta yaşlanma hırsı

 ABD şimdiden gelecek seçimler için adayları tartışıyor. Başkan Biden dört yılla doymayacak gibi. Daha bugünden gelecek döneme de talip.

ABD Başkanı pazar günü (20 Kasım’da) 80 yaşını doldurdu. Gelecek seçimlere yaklaşık 2 yıl var. Kazansa ve 4 yıl da o zaman görev yapsa alın size 86 yaşında bir lider…

Son zamanlarda yaşadığı tüm badirelere rağmen 15 Kasım’da gelecek seçimlerde aday olma niyetini açıklayan Trump da 76 yaşında. Aynı hesabı ona uygularsak 2028’de 82 yaşında olacak.

ABD Anayasası başkan adaylığı için en az 35 yaşında olması” şartını koşuluyor ama “en fazla” diye bir şart yok. (Neyse ki “en fazla iki dönem” şartı var; iyi ki de var, çünkü kimin kaç yıl iktidar koltuğunda oturduğu konusu, bir ülkenin demokrasi ile diktatörlük arasında nerede durduğuna bakılırken önemli bir kriter.)

Amerikan tarihinin tek yaşlı başkanı Biden veya Trump değil. Örneğin, Reagan koltuktan kalktığında 77 yaşındaydı. Ama Biden’ın rekortmen olduğunun altını çizelim.

Reuters’ın aktardığına göre, geçenlerde ABD’de yapılan bir anket, Amerikalıların yüzde 86’sının “devlet başkanlığı için bir üst yaş sınırı getirilmeli” dediğini ortaya koymuş. Üzerinde durdukları sınır da pek insafsız sayılmaz: “Başkan adayı en fazla 75 yaşında olmalı” diyorlar.

Reuters, genel olarak Amerikan toplumunun ve onun aktif çalışan kesiminin yaş ortalamasının ilerlediğinin de altını çiziyor: 2018'de 52 milyon olan 65 yaş ve üstü nüfusun 2060'a kadar neredeyse iki kat artarak 95 milyona çıkacağı tahmin ediliyormuş.

Ne diyelim, Allah Amerikan demokrasisine uzun ömür versin.

***

 Kazakistan’da devlet başkanlığı seçimleri ne getirdi?

 Kazakistan çok hareketli bir yıl geçiriyor. Ocak ayında artan LPG fiyatlarına tepki ve çeşitli sosyoekonomik talepler ile başlayan ayaklanmalar, 238 kişinin ölümünün ve ülkeye Rusya birliklerinin girmesinin ardından zorlukla bastırılabilmişti.

Sonrasında 30 yıldır oturduğu koltuğu 2019’da şimdiki Devlet Başkanı Tokayev’e devreden ancak iktidardan tam olarak uzaklaşmayan Nazarbayev konum kaybetti. Ardından yeni lider referandumla anayasayı değiştirdi ve başkanlık rejiminden parlamenter yönetime doğru birkaç adım attı. Bu arada iki yıl sonra yapılması gereken başkanlık seçimlerini öne aldı ve başkanın iktidar süresini 5 yıldan 7 yıla çıkarırken kimsenin ikinci dönem başkan olamayacağı kararını da yasalaştırdı.

Bu şartlarda geçtiğimiz pazar günü, bu kez “emanetçi” değil gerçek bir lider olarak seçimlere katıldı ve oyların yüzde 81’ini alıp iktidarının son 7 yılına başladı (tabii eğer ilerde fikir değiştirmezse).

Tokayev ne yapmaya çalışıyor? Seçimleri neden şimdi düzenledi?

Öncelikle devlette Nazarbayev yandaşlarının etkisi hâlâ küçümsenecek gibi değil. Ocak’tan sonra toparlanamadılar ama 2024 seçimlerine kadar güçlerini pekiştirebilirlerdi. Aynı şekilde şu anda dağınık durumdaki diğer muhalifler için de bu söylenebilir. Ekonomi de dar boğazdan geçiyor ve iki yıl sonrasını şimdiden kestirmek zor. Bugün Tokayev bu ve başka zorluklara göğüs gerebilecek kuvveti olduğuna emindi.

Tokayev’in başkanlığı tek dönemle sınırlaması üzerine çok konuşuldu. Kazak lider Orta Asya’da, hatta eski Sovyet coğrafyasında daha önce kimsenin böyle bir amaç telaffuz etmediğini söylerken haklıydı. İnsan hakları ve demokrasi doğrultusundaki başka konuşmalarını da buna eklersek, Tokayev’in Kazakistan’da Nazarbayev döneminde hüküm süren “padişahlık/tek adam rejimi” yerine daha çağdaş bir yönetim kurmaya çalıştığını savunabiliriz.

Ama ben bundan tam olarak emin değilim. En başta, bu “tarihi dönüşüm” için kapıları aralayan seçim sürecinin çok demokratik geçtiği söylenemez. Devlet yönetiminin (yani Tokayev’in) kontrolü altındaki seçim sistemi bazı adayları eledi, sonuçta adı sanı pek duyulmamış 5 adayı ona rakip olarak ortaya sürdü. Devlet Başkanı tenezzül edip de onlarla TV tartışmalarına katılmadı. (Sonuçta o zayıf adayların her biri yüzde 2-3 alırken “herkese karşıyım” hanesinin yüzde 6 gibi bir destekle Tokayev’den sonra ikinci sırada gelmesi de ilginçti.)

Bu arada bazı bölge uzmanları, seçimlere katılımın yüzde 70 olarak açıklanmasının abartılı olduğunu öne sürdü. Astana’da ve özellikle de Almatı’da oylamaya katılımın çok düşük olmasına dikkat çektiler.

Tokayev’in yürütme, yasama, yargı ve medya sistemine de egemen olduğunu ekleyeyim.

Haydi diyelim ki, kendisi demokrasiye geçmek için ilk aşamada tüm bu avantajlarından büyük bir iyi niyetle yararlanmak istiyor. Ancak burada da eleştiriler ve kaygılar bitmiyor.

Bazı yorumculara göre, Kazakistan’da halkın ezici çoğunluğu güçlü lider (“padişah”) istiyor. Koltuğa oturan kişinin (Tokayev gibi) “ben bir süre sonra kalkacağım” ve “devlet başkanı dediğin kiralık bir yöneticidir” demesine alışkın değil. Bu şartlarda ona karşı ne kadar saygı (ve korku?) duyulabilir ki! Ya devlet bürokrasisi? 7 yıllık sürenin sonuna doğru, mesela 5-6 yıl sonra, “artık hangi lider adayına oynamak gerekir?” sorusuyla önemli dalgalanmalar yaşanmaz mı?

Sonuçta demokrasiden uzak kitlelere demokrasi götürmek hiç kolay değil.

Bir de Kazakistan’ın Rusya, Batı ve Çin arasında denge politikası izleyen tavrı, savaşın başından beri Rusya’dan çok Ukrayna’ya yakın durması, Tokayev’in Petersburg Ekonomi Forumu’nda Putin’in yanında otururken “Biz Donetsk ve Luhansk’ı tanımayız” demesi, bununla birlikte çoktan beri ülkesinin bazı kuzey bölgelerinin “tarihi olarak Ruslara ait olduğu” yolundaki iddiaların ısıtılmasına karşın Rusya ile ilişkileri iyi tutmaya özen göstermesi gibi önemli dış politika konuları var. Onları da başka sefer ele alırız.


Hakan Aksay

@@AksayHakan[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum