İnsan robottan ne kadar farklı

Yapay zeka, hayatımızın tüm alanlarını ele geçirmek üzere hızla yaklaşırken, insanoğlu bunun neresinde kalacaktı ve biz robotların dünyasına uyum sağlayacak mıydık?!

İnsan robottan ne kadar farklı
06 Eylül 2018 - 21:28 - Güncelleme: 07 Eylül 2018 - 08:23
Son zamanların en çok konuşulan kitaplarından Sapiens ve Homo Deus'un yazarı Yuval Noah Harari, Homo Deus'ta kendi günlük ve sıradan hayatlarında debelenen bizlere gelecekle ilgili robotlardı, yapay zekaydı derken tatlı bir projeksiyon yapar, bu sırada insanoğlunun geçmiş ve mevcut yaradılışını incelerken çarpıcı çıkarımlarıyla adeta dumura uğratır. İşte ben de Homo Deus'u okuduğum geçtiğimiz günlerde, en çok takıldığım noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü durup durup bunu düşünüyorum, özellikle insanlarla yaşadığım bazı iletişim problemlerinden sonra. Takıldığım soru şu: İnsan robottan ne kadar farklı?



Robot dünyası

Teknoloji ile ilgili herhangi bir yurdum insanı kadar bilgili kendi gözümden "robot dünyası”na bakışımı birkaç cümleyle açıklayacak olursam, özel bir işi yapmak üzere üretilmiş, gerekli bilgiler yüklenmiş, tüm ihtimaller çerçevesinde nasıl davranacağına yönelik bir aksiyon planı çizilmiş yapay zekadır kendileri. Örnek verecek olursam, diyelim ki bir eczanede görev alacak robot, her bir ilacın prospektüs bilgileri, diğer ilaçlarla etkileşim ihtimalleri, kimlerin hangi durumlarda hangi ilacı neden kullanıp kullanmaması gerektiği gibi bilgilere sahip olacak. Diyelim ki kendisine bir reçete verildi, hooop hafızadaki verileri tarayıp hangi ilaçla ilgili hangi bilgileri vermesi gerektiği vs. hepsini hastaya aktaracak. Gerektiğinde kendi güncellemelerini yapacak, ekstra bilgilere nasıl ulaşacağı, veri tabanlarını nasıl kullanacağı gibi bilgileri de bünyesinde barındıracak. Tabi ki robotlara bu bilgiler çok kısa sürede yüklenecek ve robot birkaç deneme testinden sonra çalışmaya başlayacak. İşte böyle. Ama Harari bu noktada diyor ki "Hani insanda özgür irade ve ruh var, hiçbir zaman bir insanın yerini alamaz diyorsunuz ya, işte bilim dünyasında bu konuda ciddi bir ikilem var. Yani insanlar robotlardan çok da farklı olmayabilir.”



İnsan dünyası

Peki robotları incelediğimiz gibi insanı incelersek; insan doğar, ve doğada bulunan diğer canlıların aksine çok yavaş bir şekilde önce belli bir fiziksel olgunluğa erişir, kendine bakmayı öğrenir. Tabi bu sırada bilişsel ve psikolojik gelişimini de tamamlar. Nasıl? Etrafını izleyerek! (çünkü bize toplu bir bilgi yüklemesi yapılmadığından) Yavaş yavaş, nerede nasıl davranılır, nerede hangi tepkileri verirse normal karşılanır, nerede nasıl cevap vermesi gerekir, nasıl giyinir, nasıl yemek yer, nasıl yürür, nasıl koşarsa kabul edilir gibi tüm toplumsal kuralları, tabuları ezberleye ezberleye, bilinçaltını yükleye yükleye büyür… Evde, okulda kurallar her yerdedir, tecrübelerle olgunlaşır, acılarla akıllanır… İçinde bulunduğu topluma göre şekillenir insan. Harari burada” İnsan içinden gelen şu seslerden oluşur; toplumun önyargıları, kendi hikayesinin yankıları ve genetik mirasın kalıntıları.” diyor. Tabi ki vücudumuzda süregelen bir dizi biyokimyasal reaksiyon sonucu oluşan duygular ve fiziksel tepkiler bizi oluşturanlar, özgür irademize rota çizenler. Sizce de bu robotların kısa sürede bilgi yüklenmesi ile çok benzemiyor mu? Sadece bizde süreç biraz daha yavaş ve bizim tepkilerimiz bazen doğru bilgileri doğru zamanda hafızaya çağıramadığımızdan olsa gerek, ya da yetişme koşulları gereği herkes aynı eğitimi almadığından biraz farklı olabiliyor. Yani bir robota göre biraz daha az öngörülebiliriz.



Bilim dünyası, bizi robotlardan ayıran özgür irade ve ruha ne kadar sahibiz ya da bunlar insanın karar verme mekanizmasını robotlardan ne kadar ayrıştırıyor düşünmeye devam ededursun, ben buradan şuraya geçmek istiyorum.

Biz zaman içinde yaşadıklarımızdan bu kadar etkilenir ve aynı bir robot gibi hafızamızı yüklerken benim dikkatimi çeken şey; tanıdığımız her insanın da iyi ya da kötü, bizi şekillendiren bu sürecin bir parçası olması. Bizden ne kadar farklı, ne kadar tasvip etmediğimiz insanlar olursa olsun hayatımıza dokunan, bir şekilde dahil olmuş, her insan bizde bir parçasını bırakıyor. Biz onu düşünürken, belki verebileceği zararları, verdiği zararları ya da nasıl bu kadar korkunç olabilir şeklinde, aslında o ihtimaller beynimize kazınıyor ve günün sonunda asla aklımıza gelmeyecek hinliklerle, negatif düşüncelerle dolduruyoruz hafızamızı. Tam tersi de güzel dostlar, ilham veren, hayran bırakan insanlar için de geçerli… O nedenle galiba ben de artık insanları birer robot gibi hayal ediyorum, karşımdaki ne kadar negatifse, "Hayat sana o kadar da iyi davranmadı, kimler geldi kimler geçti kim bilir demek” diyorum. Böylece daha az kızıyor, daha az düşünüyor, kişisel algılamıyor ve beni negatif enerjiyle doldurmasına izin vermiyorum. Yaşasın robotçuluk!

O zaman gelecekten dileğim, karşımıza hafıza kartımızı güzelliklerle dolduracak, pozitif enerjileriyle coşturacak güzel insanlar çıkarsın umarım!

Hülya Akhan

YORUMLAR

  • 0 Yorum