Isırık diplomasisi
Yakın dövüş, boks, sumo, serbest-grekoromen güreş, cirit ve gülle atma yerine su şişesi ve saksı fırlatma, tırmanma (Meclis kürsüsüne)… Anlayacağınız olimpik sporların her türlüsünü ve de tekmili birden Meclis Genel Kurulu’ndaydı. Şunu da ilave edelim; halter… silkme ve koparmada Meclis kürsüsü yerinden söküldü.
17 Ocak 2017 - 10:03 - Güncelleme: 17 Ocak 2017 - 10:11
Prof. Dr. Ünal Emiroğlu yazdı...
Başka karışık işler de oldu: Bir kadın milletvekilinin cep telefonu bir başka milletvekili tarafından gasp edilirken, kürsüdeki mikrofonlardan biri de yürütüldü iyi mi!?
Kafam iyice karışmış durumda; at terbiyesi, olimpik spor dallarından biri… bunu da Meclis’teki görüntülerle irtibatlandırabilir miyim, diye düşünüyorum. Nedeni de şu; bir milletvekili kaval kemiğindeki izleri göstererek bir başka milletvekili tarafından ısırıldığını feryat figan anlatmaya çalışıyordu. Burnu, boynu, yanağı, kolu ısırılanlara şerbetliyiz de, kaval kemiğinin ısırılması uzmanları da harekete geçirdi. Milletvekillerinden hekim olan biri bunun imkânsız olduğunu öne sürerken şöyle izah ediyordu: bir insan ağzı, yapısı nedeniyle o bölgeyi kavrayıp ısıramaz, köpek bile yumuşak dokuyu yani baldırı dişler. O bölgeyi ancak bir at ısırabilir. Fesuphanallah!
Anayasa değişikliğini görüşen TBMM Genel Kurulu’nda cereyan eden olaylar, asıl konuyu gölgede bıraktı. Biz dahi konuyu değerlendirmek üzere yazıya başlamak isterken, kendimizi meydan savaşının ortasında bulduk.
Siyasette diplomasi türlü çeşit;
1971’de ABD Başkanı Nixon ile Çin Başbakanı Cho en-lai arasında ping-pong diplomasisi sonrası her iki ülke arasındaki buzlar erimişti. Tarihler 1 Nisan Dünya Şaka Gününü gösteriyordu, herkes şaka sandı. Ancak Çin, Amerikan masa tenisi ekibine kapılarını açtığından olay, ping-pong diplomasisi olarak tarihe geçiyordu.
Bizden örnek mi:
İktidar, 29 Ekim-10 Kasım haftasına adeta kasten rastlatırcasına dikkatleri Kürt meselesine çevirmişti; 2013 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da Kuzey Irak Kürtlerinin lideri Mesud Barzani ile buluştuğunda, görüşmeye damgasını vuran bir konser oldu. Türküleri seslendiren İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer siyasetçileri gölgede bırakmıştı.
Böylece ülkemiz türkü diplomasisini görmüş oldu.
Ama gözlerine inanamadığı ısırık diplomasisine de tanık oldu.
Birbirini ısıran, gizli olması gereken oyunu açıkça verirken sırıtan, sille tokat birbirine giren, sövüp sayan bu kişiler mi barış anayasası yapacak!?
Başka karışık işler de oldu: Bir kadın milletvekilinin cep telefonu bir başka milletvekili tarafından gasp edilirken, kürsüdeki mikrofonlardan biri de yürütüldü iyi mi!?
Kafam iyice karışmış durumda; at terbiyesi, olimpik spor dallarından biri… bunu da Meclis’teki görüntülerle irtibatlandırabilir miyim, diye düşünüyorum. Nedeni de şu; bir milletvekili kaval kemiğindeki izleri göstererek bir başka milletvekili tarafından ısırıldığını feryat figan anlatmaya çalışıyordu. Burnu, boynu, yanağı, kolu ısırılanlara şerbetliyiz de, kaval kemiğinin ısırılması uzmanları da harekete geçirdi. Milletvekillerinden hekim olan biri bunun imkânsız olduğunu öne sürerken şöyle izah ediyordu: bir insan ağzı, yapısı nedeniyle o bölgeyi kavrayıp ısıramaz, köpek bile yumuşak dokuyu yani baldırı dişler. O bölgeyi ancak bir at ısırabilir. Fesuphanallah!
Anayasa değişikliğini görüşen TBMM Genel Kurulu’nda cereyan eden olaylar, asıl konuyu gölgede bıraktı. Biz dahi konuyu değerlendirmek üzere yazıya başlamak isterken, kendimizi meydan savaşının ortasında bulduk.
Siyasette diplomasi türlü çeşit;
1971’de ABD Başkanı Nixon ile Çin Başbakanı Cho en-lai arasında ping-pong diplomasisi sonrası her iki ülke arasındaki buzlar erimişti. Tarihler 1 Nisan Dünya Şaka Gününü gösteriyordu, herkes şaka sandı. Ancak Çin, Amerikan masa tenisi ekibine kapılarını açtığından olay, ping-pong diplomasisi olarak tarihe geçiyordu.
Bizden örnek mi:
İktidar, 29 Ekim-10 Kasım haftasına adeta kasten rastlatırcasına dikkatleri Kürt meselesine çevirmişti; 2013 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da Kuzey Irak Kürtlerinin lideri Mesud Barzani ile buluştuğunda, görüşmeye damgasını vuran bir konser oldu. Türküleri seslendiren İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer siyasetçileri gölgede bırakmıştı.
Böylece ülkemiz türkü diplomasisini görmüş oldu.
Ama gözlerine inanamadığı ısırık diplomasisine de tanık oldu.
Birbirini ısıran, gizli olması gereken oyunu açıkça verirken sırıtan, sille tokat birbirine giren, sövüp sayan bu kişiler mi barış anayasası yapacak!?
YORUMLAR