Kılıçdaroğlu: İstanbul'un rantını o kadar çok yediler ki doymuyorlar, o rantı yedirmeyeceğiz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

Kılıçdaroğlu: İstanbul'un rantını o kadar çok yediler ki doymuyorlar, o rantı yedirmeyeceğiz
04 Ocak 2022 - 14:23

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:

Yeni bir yıla girdik. Beklentilerimiz çok fazla. 84 milyon yurttaşın beklentileri var. Daha güzel bir Türkiye'de hep beraber yaşamak istiyoruz. Caddelerde, sokaklarda yürürken tanımadığımız insanlara selam vermek istiyoruz. Her evde hüzün, gelecek kaygısı değil bereket, huzur olsun istiyoruz. Çocuklar okula giderken anneleri onları güler yüzle uğurlasın istiyoruz. Bizim en büyük beklentimiz bu. İnsan olan herkesin ortak beklentisi. Allah'ın izniyle biz sağlayacağız, kimse endişe etmesin.

Kavgadan, hakaretlerden bıktık artık. Milletimiz bunu bir tarafa yazıyor, not ediyor. Kavga istemiyor, huzur istiyor bu insanlar. Devleti yönetenler kin ve öfke duymamalı. Kin ve öfkeden medet ummamalı. Devlet kinle, öfkeyle yönetilmez.

O kadar kin, öfke duyuyorlar ki, belediye başkanlarımızın çalışmalarını hazmedemiyorlar. Belediye başkanlarımıza baskı kurmaya çalışıyorlar. Her türlü iftirayı rahatlıkla atabiliyorlar. Bunların inançları bizim inancımıza benzemiyor. Bizim ruhumuzda adalet, sevgi, barış, adalet var. Devletin kaynakları çar çur edilemez, birilerine peşkeş çekilemez. İntikam alınacaklar. Ekrem İmamoğlu'ndan intikam alacaklarmış. Orada teröristler çalışıyormuş. Senin görevin ne? Yakalamak değil mi? Git yakala niye bağırıyorsun? Varsa terörist gidip yakasından yakala savcıya teslim et. Ama yapmıyor. Yapamıyor. Yok çünkü böyle bir şey. İftira atacak çünkü İstanbul'un rantını o kadar çok yediler ki doymuyorlar. Yedirmeyeceğiz o rantı size. O rant 16 milyon İstanbullunun rantıdır.

Belediye Başkanımız seçimle geldik. YSK'yı bile ayarladılar, orada bile dalavere çevirdiler. Sözde hakimler, 4 pusuladan biri sahtedir diye kararlar aldılar. Adalet tarihinin yüz karasıdır o karar. 13 bin küsurlük fark 800 bine çıktı. Şimdi görevli müfettişler gitmişler oraya zaten gitsinler.

Aynı şekilde de Ankara Büyükşehir Belediye seçimlerinde de 'Mansur Yavaş kazanırsa su faturalarını teröristler toplayacak' demişlerdi. Bu kadar akıldan yoksun insanlar nasıl siyaset yapıyorlar anlamakta zorluk çekiyorum. Bizim belediye başkanlarımız bütün yolsuzluk dosyalarının peşine düştüler. Şimdi bunların temel görevi kul hakkıyla beslenmektir. Erdoğan dava açarsa mahkemede ispat etmeye hazırım ama korkudan dava açamaz. Bunların temel görevi kul hakkı yiyerek beslenmektir.

Ulaştırma Bakanı, İBB'de Genel Sekreter Yardımcısıymış. Yapılmayan işin onayını ve parasını vermiş. Bu adam gelip bakan oluyor bu ülkede. AK Partiye e MHP'ye oy veren kardeşlerime sormak isterim ne oldu bu dosya? Niye savcılar, hakimler üzerine gitmiyor? Yolsuzluk dosyalarını tam yakalıyorlar, belgeliyorlar İçişleri Bakanlığı 'bunları bize vereceksin' diyor. 35 yolsuzluk dosyası.. Niye araştırmıyorsun kardeşim? Kapatıyorlar dosyaları. O dosyalar kapanmayacak. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getireceğiz.

Sizin feriştahınız gelse bizim belediye başkanlarına bir şey yapmaz. Sizin değeriniz bizim belediye başkanlarımızın tırnağı bile değil.

Millete yalan söyleyerek devlet yönetilmez. Sarayda oturan zat hep millete yalan söyledi. Yeri geldi beceriksizliğini dış güçlere yükledi. Yeri geldi pazarcılar, stokçular, marketçiler, çiftçiler yaptı. Tabii vatandaş yemiyor bunları. Bu ülkeyi yöneten sensin. Dış güçler varsa senin mücadele etmen gerekiyor. Neden bunları yapmıyorsun sen?

Dolar kurundaki oynamalardan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük soygunları gerçekleşti. Dolar kurunu yükseltenler 18'den sattılar daha sonra 13'den geri aldılar. Cumhuriyet tarihinin en büyük soygunu gerçekleşti. Bir önerge verdi vekillerimiz, bugün görüşülecek. Bu önergeye kim hayır diyorsa o yolsuzluğun ortağıdır. Kimin ne kadar döviz sattığını, aldığını öğrenmek istiyoruz. Bunu öğrenme hakkımız var. Bugün reddedilse dahi 128 milyarı nasıl unutmadıysak bu soygunları da unutmayacağız.

Bir sürü masal anlattılar. Bunlara kimse inanmayınca yeni bir şey söylemeye kalktı beyefendi. 'Fahiş fiyat oyunlarıyla mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz' diyor. Demek ki fahiş fiyatı kabul ediyor. Fiyatların fahiş olmasını kim sağladı? Kim koydu milletin önüne? Önce vatandaşlar açısından bakalım. Elektriğe yüzde 52 ile yüzde 127 arasında zam yapıldı. Zammı dış güçler mi, manavlar mı yaptı? Zammı sen yaptın kardeşim. Kademeli tarife uygula dedik. Yapmışlar. 150 kw kadar yüzde 52, onu aşarsa yüzde 127'ye kadar zam. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük zammını yapan kim? Dış güçler mi yaptı bunu? Hangi güç neden yaptı bunu? Nasıl ödeyecek vatandaşlar?

Elektriğe zam, iğneden ipliğe her şeye zam demektir. Fahiş fiyata ortam hazırlayan, fahiş zammı yapan Erdoğan. Mücadele edeceğim deyip halka yalan söyleyen de Erdoğan. Evlerdeki doğalgaza yüzde 25, ticari kuruluşlardaki doğalgaza yüzde 50 zam yaptın. Zammı kim yaptı? Sen yaptın. Kararı sen verdin? Resmi Gazete'de sen yayınladın. Kiminle mücadele edeceksin BOTAŞ'la mı mücadele edeceksin? Kiminle mücadele edeceksin? Doğalgaza zam gelirse iğneden ipliğe her şeye zam gelir. Erdoğan'a bir çağrıda bulunmamız lazım. Zam yapmadığın bir şeyi açıkla. Açıklayamaz. Ben bir tüyo vereyim teneffüs ettiğimiz havaya şimdilik zam yok. Her birimiz sandığa giderken elimizi vicdanımıza koyacağız. Ve diyeceğiz ki korkmayın, çekinmeyin geliyor gelmekte olan.

Sadece üç üründen söz edeceğim. Gübreden, yemden ve mazottan. Amonyum sülfat yüzde 475 zam. Saray ve aveneleri bunları biliyor mu? Amonyum nitrat yüzde 410 zam. Üre gübresi yüzde 450 zam. Çiftçi ne yapsın? Tarlaya gübre atamadı çiftçi. Tarlaya gübre atamazsa ürün elde edemeyecek. Ürün elde edilmezse gıda kriziyle karşı karşıya kalacağız. Uyarıyorum defalarca. Bir gıda krizi karşısında kalabiliriz. Mazot fiyatlarında da yüzde 60 zam. Bu fahiş fiyatları milletin önüne koyan kim? Sarayda oturan zat. Fahiş fiyatın bilinen tek aktörü vardır onun adı da Erdoğan'dır. Herkes bunu bilmeli.

Çiftçiyle, emekliyle, taksiciyle, sanayicilerle nasıl uğraştığını çok iyi biliyoruz. Onları batırmak Erdoğan'ın görevi. Evlerde huzur bırakmadı, ekonomiyi batırdı. 'Ekonominin kitabını yazdım' dedi. Doğrudur, zam dışında bir şey yoktu kitapta. Zammı öyle bir hale getirdin ki evlerde yangın var.

Ev hanımlarıyla bir toplantı yaptım. Onlara içinizden ne geliyorsa onu söyleyin dedim. Ağlayarak anlattılar ya. Büyük bir insanlık dramı var. Bunlar başka bir dünyada yaşıyorlar. Milyonlarca evin mutfağında yangın var. Zam üstüne zam yaptılar. 84 milyon insan bir kamyonun kasasında, freni patlamış bu kamyonda yokuş aşağı hep beraber gidiyoruz. Daha fazla zaiyat olmasın diye 'Getir sandığı, sen düzeltemezsin düzeltecek insanlar var bu ülkede' demek istiyoruz.

Londra'daki bir avuç tefeci gayet memnun. Faize ve faizcilere en büyük desteği veren kişi Erdoğan'dır ve Sarayda oturuyor bu zat. Dolarla ihale alanlar hayatlarından çok memnun. Dolarla garanti alanlar çok memnun. Bu parazitler yararlanıyor bu düzenden. Millet İttifakı olarak biz bu sorunu çözeceğiz. Türkiye'yi dolar baronlarının ülkesi haline dönüştürmeyeceğiz. Bahçeli'ye de söyleyeyim. Senin 'Milliyetçiyim' diye ortada gezinmeden hoşlanmıyorum, Milliyetçi demek liraya değer veren kişi demektir. Hiçbir ülkücü, milliyetçi haramzadelere hizmet etmez.

Memleketin limanlarını peşkeş çektiler. Bu bölümü sayın Bahçeli dinlesin. Katarlıların işlettiği Antalya limanı, işletme süresi 2028'de bitecek 2047'ye kadar uzatıyorlar. Katarlılara ne vermediniz? Memleketi 'Katar Katar' satarsınız ortaya çıkıp ben 'Milliyetçiyim' diye gezinirsiniz. Nasıl milliyetçilik, ülkücülük bu?

Katar aşkı malum Saray'da. Herhalde aralarında bir dolar ilişkisi var. Türkiye'nin bütün mal varlıkları peşkeş çekiliyor. Kendisini milliyetçi ve ülkücü olarak kabul eden çakmalar sözde 'Biz buna karşıyız' diyorlar. Yok efendim her türlü desteği veriyorlar. Katar gitti Doğu Akdeniz'de rumlarla işbirliği yaptı ve araştırma yapıyor. Tık çıktı mı? Konuşma yapan çıktı mı? Bahçeli'den Erdoğan'dan Dışişleri Bakanından bir ses çıktı mı? Katarlılar olunca ağızlarına bant çektiler çünkü Katarlılar bunların çok sırrını biliyorlar. Konuşamazlar Katarlılara karşı. Katar aşkının bu topluma maliyeti nedir?

Devleti yönetmeyi değil soymayı amaçlamışlar. Devletin malı deniz felsefesiyle gidiyorlar. Bunlar bir avuç insan kene gibi milletin sırtına yapışmışlar, kanını emiyorlar. Titanik vardı. Gemi battığı zaman fakirlerin bulunduğu kısma kilit vurdular. Batan geminin malları felsefesiyle yapıyorlar, o filikalara binip gitmek istiyorlar. Biz göndermeyeceğiz.

Faizler gerçekten düştü mü? Bir faiz düştü. Merkez Bankası'nın Politika faizi düştü doğru. Peki diğer faizler? Devletin beş yıllık borçlanma faizi Eylül ayında bu yana yüzde 17'den yüzde 25'e çıktı. Hani Nas? Sen faiz ödüyorsun. Bir insan kendi halkına bu kadar yalan söyleyebilir mi? Tüketici kredi faizleri yüzde 22'den yüzde 25'e çıktı. Hani düşmüştü faizler? Ticari kredi faizleri yüzde 21'den yüzde 23'e çıktı. Hiçbirisi düşmüyor. Dini siyasete alet edip, vatandaşı kandırıp arka kapıdan hazineyi soyup faizcilere, tefecilere hizmet ediyorlar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde tefecilere, faizcilere en büyük hizmeti yapan kişi sarayda oturan zattır adı da Erdoğan'dır herkes bunu bilsin.

Kendisine uçan saraylar yapıldı. Arada bir gidip gençlere şiir okuyor. Soru kağıtları dağıtıyorlar Cumhurbaşkanına bunları sorun diye ama ben toplantı yaparken gençlere, 'Size herhangi bir arkadaşım genel başkana şunları sorun diye bir kağıt verdi mi?' diyorum. İstediğiniz soruyu sorun derim. Kapalı kapılar ardında ise din soslu vakıflar var. Bunlar da devleti soymakla meşguller. Din iman bunlar için hikaye.

Geçen hafta Erdoğan her zaman olduğu gibi küfürlerle bir şey söyledi. Tam da karakteri neyse onun gereğini yaptı. Güya ben eşkiyaymışım. Milli Eğitim Bakanlığı'na gittiğim için 'eşkiya' olarak tanımlıyor. Neden gittim? Mahsuni Şerif'in bir türküsüyle cevap vereyim. 'Kader yolunda yorgunsun, kurban gelir payın yoktur, haftan yoktur, ayın yoktur, Ankara'da dayın yoktur. Mamudo kurban niye doğdun?' der. Ben bunlara sahip çıkıyorum. Ankara'da dayısı olmayanların sesi olmak için oraya gittim. Ben oraya gittiğimde zincirlerle kapıları kapadılar. Ben söyleyeceğimi söyledim. Genç arkadaşlarıma ifade edeyim. Ankara'da amcanız, dayınız, dedeniz var. Fitil fitil burnunuzdan getireceğiz, sizin hakkınızı savunacağız.

Şimdi ikinci safaya geçiyoruz. 81 ilde CHP'nin hukuktan sorumlu İl Başkan Yardımcıları var. Gerekli çalışmaları yaptılar. İsteyen evladımıza her türlü destek sağlanacak. Evlatlarımıza bunu yapana da bir şey söylemek isterim. Senin yatacak yerin yok. Sen sen varsın ya neyse...

YORUMLAR

  • 0 Yorum